Aile İçi Şiddet... -İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Tuskan: -"aile İçi Şiddetin Mağdurları En Çok Kadınlar ve Çocuklar Oluyor"

İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Aydeniz Alisbah Tuskan, aile içi şiddetin mağdurlarının en çok kadınlar ve çocuklar olduğunu belirterek, 2005 yılında baroya yapılan başvuruların yüzde 96'sının şiddete maruz kaldıklarını beyan ettiklerini bildirdi.

Tuskan, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği Koordinatörü Nazan Moroğlu ve kadın hakları konusunda faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum örgütleri temsilcilerinin katılımıyla İstanbul Barosunda yaptığı basın toplantısında, kadına yönelik şiddet olaylarına her yerde rastlandığını, ancak ne yazık ki ''kadınların en korunduğu yer'' diye düşünülen aile içinde yaygın bir şekilde şiddete uğradığını söyledi.

Aile içi şiddetin mağdurlarının en çok kadın ve çocuklar olduğunu bildiren Tuskan, şunları kaydetti:

''Aile içi şiddet uygulayanlar ise daha çok koca, baba, ağabey gibi... Aslında aile bireylerine karşı sevgi, saygı, şefkat ve ilgi göstermesi gereken kişilerdir. Bu nedenle çoğu kez açıklanmamaktadır. Son yıllarda aile içi şiddet olayları dile getirilmekte olup, kamuoyunda bu konuda duyarlılık artmıştır. Aile içi şiddet, çocuklar üzerindeki olumsuz etkisiyle okulda şiddete ve giderek sokakta şiddete yol açmaktadır.''

Tuskan, Kadın Hakları Komisyonu ve İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği olarak ''Aile içi şiddete sessiz kalmayın. Cesaret sizden destek bizden'' dediklerini ifade ederek, aile içi şiddet ve buna gösterilen tahammülün kadının güçlenmesinin önündeki en büyük engel olduğunu, yapılan araştırmaların şiddet gören kadının bir kez polise gittikten sonra ikinci kez şiddet görme olasılığının azaldığının görüldüğünü vurguladı.

Şiddetin önüne geçmek için şiddeti önleyecek ve kaldıracak her türlü eğitimin büyük önem taşıdığını anlatan Tuskan, Kadın Hakları Komisyonu ve kadın kuruluşları olarak kadınların yasal hakları konusunda bilgilendirme toplantıları yaptıklarını ve şiddet uygulayanlara karşı uygulanabilecek yasaları kadınlara ve kahvehanelerde erkeklere ilettiklerini dile getirdi.

-2005 YILINDAKİ BAŞVURULAR-

Tuskan, Baro'ya başvuran şiddet mağdurlarına hukuki destek verdiklerini belirterek, şöyle konuştu:

''Aile hukuku ve aile içi şiddet konularında sorunu olup İstanbul Barosuna başvuran kadınlar, kadın hakları konusunda özel eğitim almış avukatlar tarafından yasal hakları açısından bilgilendirilmekte, hakkını kullanmak, yargıya başvurmak isteyenlere Adli Yardım Bürosunca, koşulları varsa ücretsiz avukat atanması yapılmaktadır. 2005 yılında 8 bin 507 kişi yüz yüze, 4 bin 640 kişi telefonla başvuruda bulunmuş. 4 bin 382 kişi için hukuksal destek amaçlı görevlendirme yapılmıştır. Başvuruda bulunanların yüzde 96'sı aile içi şiddete maruz kaldıklarını beyan etmişlerdir.

Aile içi şiddet mağduru 2 bin 281'i eşinden, 127'si eşinin ailesinden, 22'si ise kendi ailesinden ve çocuklarından şiddet görmektedir. Başvuranların 290'ı hiç okula gitmemiş, 1567'si ilkokul mezunu, 5 bin 21'si ise lise mezunu. Başvuranların 2 bin 183'ü meslek sahibi değil. Yüzde 74'ü ev kadını, yüzde 19'u işçi, yüzde 7'si de diğer mesleklerden.''

-BAŞVURU MERKEZLERİ-

Tuskan, bu konuda sorunu olan ve hukuki desteğe ihtiyaç duyanların gerekli başvuruyu yapabilmeleri amacıyla bilgilendirici bir afiş hazırladıklarını, bunları başta muhtarlıklar olmak üzere çeşitli yerlere astıracaklarını söyledi.

Tuskan, desteğe ihtiyacı olanların hafta içi her gün mesai saatleri içinde İstiklal Caddesi Orhan Apaydın Sokak'taki İstanbul Barosuna, hafta içi her gün 13.00-17.00 saatleri arasında Kadıköy Adli Yardım Bürosuna, pazartesi, çarşamba ve cuma günleri 13.00-17.00 saatleri arasında ise Kartal Adli Yardım Bürosuna başvurabileceklerini bildirdi.

Nazan Moroğlu da kadınlara şiddet uygulayanların eğitim düzeylerine ilişkin bir soru üzerine, şiddete uğrayanların yaklaşık yüzde 74'ünün ilkokul mezunu olduğunu, dolayısıyla eşlerinin de yaklaşık yüzde 75'inin aynı seviyede eğitime sahip olduğunun söylenebileceğini bildirdi.

Moroğlu, aile içi şiddete karşı çalışmaların daha çok ''ayıptır, günahtır, yapanlar utansın'' diyerek sürdürüldüğünü, ancak Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu dile getirerek, mücadelenin bu yönde sürdürülmesi gerektiğine işaret etti.

Haberler