Haberler

AFAD Başkanvekili Hamza Taşdelen, kurumun afet yönetim modelini anlattı

Güncelleme:

Afet ve Acil Durum Yönetimi ( Afad ) Başkanvekili Hamza Taşdelen "Afetleri, olay olduğunda gündeme alan bir kurum değiliz. Afet öncesinde risk azaltma, afet olduğunda müdahale çalışmaları yapan, sonrasında ise vatandaş güvenli bir yere kavuşuncaya kadar iyileştirme süreçlerini takip eden bir kurumuz. Bu, afetleri bütünleşik ele almamızı beraberinde getirdi ve daha etkili bir sonuç çıkardı." dedi.

Taşdelen, AA muhabirine, 1-7 Mart Deprem Haftası ile 17 Ağustos'un kendileri için önemini vurgulayarak, bu tarihlerin AFAD'ın kurulma sebepleri olduğunu söyledi.

Türkiye için 1999 depreminin çok kritik bir süreç olduğunu ifade eden Taşdelen, o süreçte devletin, vatandaşın beklentisini karşılamada yaşadığı güçlüğü hatırlattı.

Taşdelen, Türkiye'nin Marmara Depremi'nden ciddi dersler çıkardığını belirterek, bu alanda yapılması gerekenleri hızla hayata geçirdiğini anlattı.

Bu depremin ardından Türkiye'nin afet yönetiminde "müdahale odaklı" anlayışın terk edildiğini ve "risk odaklı" anlayışa geçildiğini kaydeden Taşdelen, "Biz artık afetleri, olay olduğu anda gündeme alan bir kurum değiliz. Afet öncesinde risk azaltma çalışmalarını, afet olduğunda müdahale çalışmalarını yapan, sonrasında ise vatandaş güvenli bir yere kavuşuncaya kadar iyileştirme süreçlerini takip eden bir kurumuz. Bu da bizim afetleri bütünleşik ve topyekun olarak ele almamızı beraberinde getirdi ve daha etkili bir sonuç çıkardı." diye konuştu.

"Planlar, reflekse dönüşmezse sahada çok işlerlik kazanmaz"

Afet öncesi, sırası ve sonrası için ayrı ayrı planlar hazırladıklarını bildiren Taşdelen, "Diyoruz ki bir şeyi başımıza geldiğinde görmeyelim. Öncesinde bir hazırlık süreci yaşayalım ki olay olunca ne yapmamız gerektiğini bilelim, ezber oluşsun. Yani bir reflekse dönüştürme çabamız var. Planlar eğer reflekse dönüşmezse, neydi, diye bakılacaksa o planlar sahada çok işlerlik kazanmazlar. Dolayısıyla planları yaptıktan sonra masada bırakıp tozlu raflarda kalmasına engel olmamız lazım, yaşatmamız lazım. Bunun için de gerçekten planların üzerinde çok yoğun bir çabamız var." ifadelerini kullandı.

İl Risk Azaltma Planları (İRAP) ile Türkiye Afet Risk Azaltma Planı'na (TARAP) değinen Taşdelen, 2020'de ilki Kahramanmaraş'ta olmak üzere 7 ilde İRAP'ların hazırlandığını söyledi.

Taşdelen, söz konusu İRAP'larla ilgili bir kılavuz hazırladıklarını, kalan 74 ilin İRAP'larının bu kılavuza bakılarak 2021'de tamamlanacağını ve bunun sonucunda da TARAP'ın ortaya çıkacağını kaydetti.

"Bir seferberliğe dönüştürmek gerektiğini düşündük"

AFAD olarak 2021'i "Afet Eğitim Yılı" ilan ettiklerine değinen Taşdelen, söz konusu kampanyanın temelinin 2014'te başlatılan "Afete Hazır Türkiye" projesi olduğunu ifade etti.

Proje kapsamında, 2014'ten bugüne kadar 14 milyon kişiye afet eğitimi verildiğini belirten Taşdelen, "Ancak bu yeterli değil. Bir seferberliğe dönüştürmek, gayretli ve konsantre bir şekilde bu işe odaklanmamız gerektiğini düşündük. Bakanımızın talimatlarıyla 2021'de 51 milyon kişiye ulaşma hedefini belirledik. Şu anda ilk aylar olduğu için eğitici eğitimlerine konsantre olmuş durumdayız. Çünkü 51 milyonluk kitleye ulaşmak çok büyük bir gayret ve efor isteyecek bir şey. Bu anlamda 145 bin eğitici eğitimini tamamladık. Bunların yaklaşık 135 bini öğretmen, diğerleri de eğitici eğitimi alması gereken kişiler olarak belirlendi. Bunların eğitimleri devam ediyor." diye konuştu.

Kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle protokoller yaptıklarına değinen Taşdelen, kurum ve kuruluşlardan seçilenlere eğitici eğitimi verildiğini, onların da kendi kurumlarında personele eğitim verdiğini anlattı.

Afet sonrası doğru davranış biçimlerini hatırlattı

Taşdelen, afetlere karşı alınacak tedbirler konusunda öncelikle yaşanılan coğrafyada hangi afet tehlikelerinin olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade ederek, bu anlamda AFAD'ın tehlike haritaları oluşturduğunu söyledi.

Vatandaşların afet risklerinden kaçınmak için aile planı yapmasının önemine işaret eden Taşdelen, vatandaşlardan bir afetin ilk saatlerinde cep telefonlarını fazla kullanmamalarını, internet tabanlı uygulamalardan mesaj yoluyla iletişim kurmalarını istedi.

Taşdelen ayrıca afetin ardından vatandaşların özel araçlarını kullanmalarının trafikte tıkanmalara yol açtığına ve AFAD, itfaiye, sağlık ekiplerinin olay yerine ulaşmasını güçleştirdiğine dikkati çekti.

Bu davranış biçimlerini her bir vatandaşın kazanması gerektiğini kaydeden Taşdelen, bunun gerçekleşmesiyle afetler karşısında hayatta kalma noktasında mesafe katedileceğini söyledi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun "Afet bilgisi, hayat bilgisidir" sözünü hatırlatan Taşdelen, "Biz de katılıyoruz, aynen doğrudur. Afet konusunda bilinçlenme ve bilgilenme, hayat kurtarır, hayatta kalmamızı sağlar." dedi.

"İstanbul'da 500'den fazla toplantı yaptık, planları tek tek gözden geçirdik"

Olası İstanbul depremine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Taşdelen, "İstanbul'u etkileyecek fay, Marmara Denizi'nden geçen fay. Biz biliyoruz ki 1999'da Marmara fayının doğusundaki fay kırığı gerçekleşti ve enerjisini batıya doğru aktardı. Uzmanların söylediğine göre bunların belli periyotları var ve o periyot zaman olarak doldu. Her an, yani gerçekleşme zamanını tespit etmemiz gerçekten mümkün değil ama bundan sonraki herhangi bir zaman, gelecekte bir gün mutlaka olacağını biliyoruz." ifadelerini kullandı.

Taşdelen, İstanbul'da 500'den fazla toplantı yaptıklarını, planları tek tek gözden geçirerek önemli değişiklikler gerçekleştirdiklerini ancak hazırlıklar anlamındaki sürecin de asla bitmeyeceğini kaydetti.

Kaynak: AA / Güncel

Marmara Türkiye AFAD Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title