Haberler

Adsiad'ın "Tekstil Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri" Raporu

Adana Sanayici ve İşadamları Derneği (Adsiad) Başkan Yardımcısı M. Erol Yakıcı, Tekstil ve Konfeksiyon Sektörünün Bir Süredir Sıkıntılı Döneme Girdiğini Söyledi.

Adana Sanayici ve İşadamları Derneği (ADSİAD) Başkan Yardımcısı M. Erol Yakıcı, tekstil ve konfeksiyon sektörünün bir süredir sıkıntılı döneme girdiğini söyledi.

ADSİAD'ın hazırladığı "Tekstil Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri" başlıklı rapor, ATOSEV Tesisleri'nde bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.

Raporun sunumunu gerçekleştiren ADSİAD Başkan Yardımcısı M.Erol Yakıcı, Adana'nın 1880'li yıllarda tanıştığı pamuğun, bugün kenti Türkiye'nin en önemli tekstil merkezlerinden biri yaptığını, tekstilde dev sanayi kuruluşlarını kurmayı başaran Adana'nın bu konuda birçok kente öncülük ettiğini belirtti.

Yakıcı, tekstil ve konfeksiyon sektörünün özellikle 1980'li yıllarda başlayan ihracat atağının itici gücü olarak gerek istihdam gerek ihracat gerek yarattığı katma değer bakımından Türkiye ekonomisinin lokomotifi olduğunu hatırlattı.

Sektörün son yıllarda ciddi sıkıntılar yaşadığını anlatan Yakıcı, tekstil ve konfeksiyon sektörünün 2007 sonu itibarı ile 23 milyar dolara yakın bir ihracat büyüklüğüne, 10 milyar dolara yakın bir iç piyasa büyüklüğüne ulaştığına işaret etti. Yakıcı, ancak özellikle 2004 yılından itibaren Uzakdoğu ülkelerine uygulanan kotaların kalkması, ihracata endeksli büyüme politikası yerine ithalata endeksli büyüme politikası uygulanması, yüksek faiz düşük kur politikasında ısrar edilmesi, istihdam üzerindeki yüklerin kabul edilebilir sınırın çok üzerine çıkması ve işçilik maliyetinin döviz bazında yükselmesi nedeniyle sektörün sıkıntılı bir döneme girdiğini anlattı.

Tekstil ve konfeksiyon sektörünün, istihdam ettiği 2.5 milyon genç nüfusun eğitim düzeyi ve ekonomideki mevcut yeri ve önemi dikkate alındığında Türkiye gerçeğinde yeri doldurulamayacak olan bir sektör olduğunu ifade eden Yakıcı, bu sektörü gözardı etmenin, Türkiye'nin toplam ihracatının beşte biri ve GSMH'nin ise onda birinden vazgeçmesi anlamına geldiğine dikkat çekti.

Tekstil ve konfeksiyon ihracatında 2007 sonu itibarı ile 2006 yılına göre yüzde 18 oranında bir artış görüldüğünü, ancak bu artışın büyük bir kısmının euro/dolar paritesindeki değişiklikten kaynaklandığını belirten Yakıcı, toplam ihracatın yüzde 50.32'sinin euro, yüzde 42.48'inin ABD doları, yüzde 4.81'inin İngiliz sterlini, yüzde 2.39'unun ise diğer para birimleriyle yapıldığını, ihracat rakamlarını değerlendirirken euro bazında yeniden düzenlemekte yarar olduğunu ifade etti. Erol Yakıcı, genel baz ve sektörel bazda 2006/2007 euro ihracat artışının dolar bazına göre yüzde 50'ye yakın daha düşük olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Tekstil ve konfeksiyon sektörünün sorunları ve sıkıntıları dile getirildiğinde maalesef bilinçli ve bilinçsiz olarak karşımıza sektörel bazda ihracat tablosundaki dolar bazında artış gösterilmektedir. Halbuki euro bazında Türkiye'nin genel 2006/2007 yıllık ihracat artışı yüzde 10.42, tekstil sektöründeki ihracat artışı yüzde 3'tür. Tekstil ve konfeksiyon sektörü 2007 Mart ayı itibarı ile gerçekten büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Bu nedenle sektörün sorunlarının çok iyi tespit edilip gerekli önlemlerin zaman geçirilmeden alınması sektörün genç ve yetersiz eğitim almış istihdama katkısının devamı ve rekabet gücünün sürdürülmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün istihdam ettiği kesim itibarıyla sosyal patlamaların bir sigortası olduğu asla unutulmamalıdır." Tekstil ve konfeksiyon sektöründe birçok işletmenin gelecekteki çalışmalarını hangi yöne çevireceği konusunda kararsız olduğunu ifade eden Yakıcı, şunları söyledi: "Bu durum, tekstil sektörünü gelecekte sorunlarla karşı karşıya bırakacaktır. Strateji belirleme konusunda işletmelere devletin ticaret ve sanayi odalarının, üniversitelerin, ihracatçı birlikleri ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının yardımı ve katkısı gereklidir. Doğru vizyon ve strateji geliştirilerek, sektöre yön verilmeli, sektörün kullanacağı teknoloji ve bu teknolojinin kullanım yerleri belirlenmelidir. Türk Lirası'nın değer kazanmaya devam etmesi, zaten uluslar arası piyasalarda rekabet etmekte olan sektörü daha da zor duruma düşürmektedir. Döviz kurlarının gerilemesi, ithalatı özendirirken ihracatı olumsuz etkilemektedir. Türkiye, kesintilerin net ücrete oranı açısından Avrupa ülkeleri içinde en yüksek orana sahiptir. Asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya göre çalışanın işverene maliyeti içinde SSK işçi ve işveren payı, gelir vergisi stopajı ve diğer kesintilerin oranı yüzde 42'dir. Bu oran İrlanda'da yüzde 9, Lüksemburg'da yüzde 9, İngiltere'de yüzde 18.2'dir." Hem kayıt dışı istihdam ve satışları azaltmak hem de ulusal ve uluslar arası piyasada oluşan haksız rekabeti ortadan kaldırmak için vergilerin bir takvim dahilinde aşağıya çekilmesi gerektiğini anlatan Yakıcı, sözlerine şöyle devam etti: "Sektörün temel maliyet kalemleri içerisinde yer alan enerji, özellikle elektrik fiyatlarının dünya fiyatlarının çok üzerinde seyretmesi Türk mallarının yabancı pazarlarda rekabet avantajını törpüleyen bir unsurdur. Sektör özellikle son dönemde YTL'nin aşırı değerlenmesi nedeniyle döviz bazında oluşan yüksek asgari ücret nedeniyle rekabet imkanını kaybetmiştir. Ayrıca, zorunlu istihdam nedeniyle çoğu üretici çalıştırdığı eleman sayısını 49'la sınırlandırmaya çalışmakta, bu da verimli çalışmayı önlemektedir." Finansal sorunlara da değinen Yakıcı, tavsiyelerini şöyle sıraladı: "Bankacılık sektörü, tekstil ve konfeksiyon sektöründe firmalar arasında seçici olmalı ve sektöre yönelik genel uygulamalardan kaçınmalıdır. Zarar eden az sayıda firmanın durumunu sektör geneline taşıyarak, sektörde zincirleme bozulmalara yol açacak kararlar alınmamalıdır. Eximbank'ın kredi programları çeşitlendirilmeli, imkanları genişletilmelidir. Kredi faizleri düşürülmelidir. Bankacılık sektörü firmaların yurt dışı faaliyetleri, nitelikli iş gücüne dayalı tasarım ve koleksiyon çalışmaları, teknoloji yenileme ve benzeri alanlardaki finansal hizmet ihtiyaçlarını karşılayabilmek üzere yenilikçi, yaratıcı finansal çözümler üretmelidir." Sektörde üretim ve istihdamın desteklenmesi için istihdam vergilerinin AB ülke oranlarına yaklaştırılması gerektiğini anlatan Yakıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın en önemli nedenlerinden biri, istihdam üzerindeki vergilerin yüksekliğidir. OECD ülkeleri arasında yüzde 42 ile en yüksek oran olan toplam istihdam üzerindeki vergilerimizin AB üyesi ülkeler oranlarına acilen yaklaştırılması gerekmektedir. İstihdam üzerindeki vergilerin azaltılması, kayıt dışı istihdamı da azaltacaktır. Enerji girdi maliyetleri OECD ülkeleri ortalamasına çekilmelidir. Türk Lirası'nın değerlenmeye devam ettiği bu süreçte, ihracatçı işletmelerin rekabet gücünü artırmak için ihracat yapan firmalara ülkeye döviz girişi yaptıklarında en az enflasyon altında kalmamak suretiyle kur farkı verilmelidir." Sektörün ihtiyacı olan vasıflı ara eleman ihtiyacını karşılamak için eğitim sistemindeki aksaklık ve eksikliklerin giderilmesi gerektiğini anlatan Yakıcı, sözlerini şöyle tamamladı: "Teknik tekstiller konusunda bir ulusal politika geliştirilmeli, bu alandaki Ar-Ge yatırımları teşvik edilmelidir. Türkiye, tekstil makinelerinin geliştirilmesi ve üretilmesine yönelik gerekli yatırımları da yapmalıdır. Yabancı markalara, ithal ettikleri ürünlerin en azından yüzde 20'sinin Türk menşeli olması gibi bir yaptırım getirebilir. Türkiye'de uluslar arası fuar düzenlenmeli, yurt dışındaki uluslar arası fuarlara daha çok katılımın sağlanması için sağlanan teşvik artırılmalıdır. İhracat yapan şirketlerin numune ve numune gönderim masraflarının bir kısmı devlet tarafından sübvanse edilmelidir. Teşvik sistemi yeniden ele alınmalı, istihdam ve katma değer yaratan tekstil, konfeksiyon ve hazır giyim sektörüne hak ettiği düzeyde teşvik verilmelidir. İstihdamın üzerindeki prim ve vergi yükleri azaltılmalı.

Eximbank ve KOSGEB'in ihracatçı imalatçılara kullandırdığı kredilerin hem limitleri artırılmalı hem de çeşitlendirilmelidir." ADSİAD Başkanı Cahit Sınmaz da, tekstilin, Adana'nın sanayi yapısının yüzde 32'si gibi çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu anlatarak bunun kentteki 3 sanayi kuruluşundan birinin tekstil ve konfeksiyon sektöründe faaliyet gösterdiği anlamına geldiğini belirtti. Cahit Sınmaz, bu sektördeki sıkıntının, kentin ekonomik dokusunu da etkilediğini sözlerine ekledi.

(MT-HO-Y)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title