Haberler

Adana'daki Terör Örgütü Deaş Davası

Adana'daki terör örgütü DEAŞ operasyonunda tutuklanan Danimarka, İsveç ve Suriye uyruklu tutuklu 3 sanığın, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15'er yıl hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı.

Adana'daki terör örgütü DEAŞ operasyonunda tutuklanan Danimarka, İsveç ve Suriye uyruklu tutuklu 3 sanığın, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15'er yıl hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı.

Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Danimarka vatandaşı Abdullah El Halabi (45), İsveçli Muhammed Tofik Saleh (38) ve Suriye uyruklu Safwan Qahwati (23) ile avukatları katıldı.

Sanık yakınlarının da geldiği duruşmada savunmalar, Arapça bilen tercüman aracılığıyla alındı.

Muhammed Tofik Saleh, iddianamedeki suçlamaları kabul etmedi.

Suriye'de 3 nedenle bulunduğunu öne süren Saleh, "Eşim rahatsızdı, bu rahatsızlığının eski yöntemlerle tedavisi İdlib'de yapılıyordu. İkinci nedeni ise ikinci kez evlenmiş olmamdır. Üçüncü neden ise çocuklarımın kökenlerinin bulunduğu topraklarda gelenek ve görenekleri öğrenmesidir." diye konuştu.

Daha önce Suriye'ye gitmek için eşi ve çocuklarıyla Türkiye'ye geldiklerini belirten Saleh, eşinin ikinci kez evlenmesi nedeniyle kıskançlıktan Suriye'ye gelmediğini, kendisinin çocuklarını da alıp gittiğini anlattı.

Yakalandıklarında üzerilerindeki cep telefonundan çıkan silahlı fotoğrafları gösterilen Saleh, fotoğrafların kendisine ait olduğunu belirtti.

Fotoğrafların terör örgütüyle ilgisi olmadığını savunan Saleh, "Normal çekilmiş hatıra fotoğraflarıdır. Suriye'deki güvenlik problemi nedeniyle kendimizi korumak için silah bulunduruyorduk. Suriye'de herkes silahlanmış vaziyette. Ben Türkiye'ye geçerken tüfeğimi ve tabancamı 900 dolara sattım." ifadelerini kullandı.

Saleh, diğer sanık Abdullah El Halabi'nin sorgudaki savunmasında kendisi için söylediği "Muhammed Tofik Saleh, DEAŞ'te etkili kişidir." iddialarını ise kabul etmedi.

Fotoğraflara "hatıra savunması"

Danimarka'da aşçılık yaptığını belirten Abdullah El Halabi de Suriye'ye insani yardım amacıyla gittiğini öne sürdü.

İsveç'ten tanıdığı Ebu Hasan'ın Suriye'de zorda olanlara yardım ettiğini dile getiren El Halabi, "Beni de bu işe Ebu Hasan kanalize etti. Savaşta mağdur olan ailelere ve çocuklara yardım ediyordum. Benim bulunduğum bölgede terör örgütü yoktu. Kendisi drone, elektrikli aletler ve kıyafet ve botları, Suriye'ye götürmemi istedi. Aralarında askeri kıyafet yoktu." şeklinde konuştu.

Cep telefonundan çıkan terör örgütü DEAŞ'ı simgeleyen bez parçası ve silahla çekilmiş fotoğrafları gösterilen sanık, hatıra amaçlı fotoğraf çekildiğini iddia etti.

Mahkeme başkanının fotoğrafların ne anlama geldiğini tekrar sorması üzerine El Halabi, bayrağın DEAŞ'la ilgisinin olmadığını, tüfek ve hücum yeleğiyle de hatıra fotoğrafı çektirdiklerini yineledi.

Bunun üzerine silahla ateş ettiği belirtilen sanık El Halabi, "Biz çatışmaya girmedik. Bölge güvenli olmadığı için silah satın aldık. Bölgeyi terk ederken de tekrar satabileceğimiz söylendi. Tüfekle insansız alana ateş ettik." dedi.

Suriye'ye geçmek için sahte pasaportu Kopenhag'dan temin ettiğini, üzerinde ele geçirilen sığınmacılara ait izin belgesini de kaçakçılardan aldığını öne süren El Halabi, Saleh aleyhine yaptığı savunmanın ise baskı sonucu alındığını iddia etti.

WhatsApp görüşmelerindeki canlı bomba arayışı da sorulan El Halabi, "Yazışmaları hatırlamıyorum." diye cevap verdi.

İnfaz fotoğrafı "komiklik olsun diye" çekilmiş

Berber olan Safwan Qahwati de 6 yıl önce Suriye'den Türkiye'ye geldiğini söyledi.

Qahwati'ye de cep telefonundan çıkan yüzü bezle sarılı, elinde bıçak bulunan "infaz fotoğrafı" ve silahla çekilmiş fotoğrafları soruldu.

Silahlı fotoğrafların 2 yıl önce Libya'da savaş ortamında çektirdiğini söyleyen Qahwati, "infaz fotoğrafıyla" ilgili de "Yüzü bezle sarılı, elinde bıçak olan kişi benim. Diğer kişi de arkadaşımdır. Komiklik olsun diye fotoğraf çektirdik." dedi.

Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

Adana'da 11 Ocak'ta kaçak yollardan Türkiye'ye girip sansasyonel eylem için Avrupa'ya geçmeye hazırlanırken otelde "Mahamad Laban"a ait sahte kimliği kullanan "Ebu Huzeyfe" kod isimli Danimarka vatandaşı Abdullah El Halabi (45) ve İsveçli Muhammed Tofik Saleh (38) ile bu şüphelilerle bağlantılı olduğu iddiasıyla 15 Mart'ta gözaltına alınan Suriye uyruklu Safwan Qahwati (23) tutuklanmıştı.

Kaynak: AA / Güncel

Danimarka Türkiye Suriye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title