4. Türk-yunan Medya Konferansı... - Sanatçı Livaneli: - ''kültür Akrabalığı Dünyada Her Şeyden Daha Önemlidir''

Basın Konseyi'nin ev sahipliğinde başlayan 4. Türk-Yunan Medya Konferansı devam ediyor.

Conrad Oteldeki konferansta, ''İlişkilerin iyileştirilmesinde kültür ve sanat etkinliklerinin rolü'' başlıklı oturumda konuşan sanatçı Zülfü Livaneli, birçok Yunan sanatçının kendi şarkılarını söylediklerini, çok da güzel söylediklerini kaydetti.

Türkiye ve Yunanistan gibi ülkelerde sanatçıların sadece sanatla baş başa kalamadıklarını, politikayla da iç içe geçtiklerini dile getiren Livaneli, kendi hayatının da politikayla sanat arasında denge kurmakla geçtiğini ifade etti.

Livaneli, Türk ve Yunan halklarının birbirlerini tanımayan halklar olmadığını, uzun zamanlar birlikte yaşadıklarını, Türk, Yunan ve Ermeni gibi unsurların Osmanlı'yı oluşturduklarını anımsattı.

Uzun yıllar Osmanlı'nın İstanbul'a ''Konstantiniye'' dediğini, dönem dönem Yunanların İstanbul'a ''Konstantinopolis'' demesinin sorun yarattığını anlatan Livaneli, ''İstanbul'' kelimesinin de zaten Yunanca'dan geldiğini söyledi.

Livaneli, eğer Lozan Antlaşması'nın ardından mübadele olmasaydı, bugün Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde, nüfus artışıyla beraber 5-6 milyon Rum vatandaşı olacağını dile getirdi.

Türkiye ile Yunanistan arasında tarihten gelen çok ciddi sorunlar bulunduğunu kaydeden Livaneli, ''gerek Osmanlı döneminde Yunanların, gerekse Yunan işgali sırasında Anadolu halkının çok acı çektiğini'' anlattı.

Livaneli, uzun yıllar önce Teodorakis ile beraber her iki ülke halkını bir araya getirme çabasına girdiklerini anımsatarak, ''Kültür akrabalığı dünyada her şeyden daha önemlidir. Sanatçılar politik sorunları çözme iddiasında olamaz. Bu, aşırı bir iddia olur. İki halk birbirinin sanatını daha iyi kavrar, ilişkiye geçerse bazı şoven çevrelerin yaydığı 'karşıda düşman var' yerine 'karşıda insan var'ı anlar'' diye konuştu.

Gerek Simitis, gerekse Özal döneminde her iki ülkenin bir dostluk dönemi yaşadığını ifade eden Livaneli, iki ülke arasındaki gerilimden yararlanmak isteyen politikacılar da bulunduğunu söyledi.

-ORTAK KÜLTÜR-

Gazeteci Atilla Dorsay da iki ülke halkının yemek, müzik ve dansın da içinde bulunduğu ortak kültürlerinin var olduğunu ifade ederek, Türkler ve Yunanların karakter olarak da birbirlerine benzediklerini kaydetti.

Dorsay, Anadolu'da iki halkın geçmişinin izlerini taşıyan kültür eserleri bulunduğunu, bunları ayağa kaldırmak için birlikte çalışmak gerektiğini belirterek, Yunanistan'da da pek çok Osmanlı eseri bulunduğunu, yok edilmemesi gerektiğini söyledi.

Yunan gazeteci Nikos Bakounakis da Yunanistan'da Türk-Yunan ilişkileriyle ilgili medyaya yansıyan günlük yaşam haberlerinden örnekler vererek, bunların, baklavanın aslının hangi ülke olduğu ve bir Türk kızıyla Yunan gencinin ilişkisini ele alan ''Yabancı Damat'' dizisi üzerine kurulu olduğunu anlattı.

Bakounakis, Atina ile İstanbul arasında 1 saatlik uçuş mesafesi bulunmasına rağmen Türkiye'den gelen mübadiller dışında Yunanlar için Türkiye'nin, ''Meriç'in ötesi koca bir boşluk'' olarak görüldüğünü kaydederek, her iki ülke halkının başta kültürel etkinliklerle birbirlerini yakından tanıyabileceklerini söyledi.

Orhan Pamuk'un ''İstanbul'' adlı kitabının Yunanistan'da ''best seller'' olduğunu anımsatan Bakounakis, iki ülke arasında ortak TV yapımlarının başarılı olacağına inandığını dile getirdi.

-''İKİ KÜLTÜR BİRBİRLERİNİ ETKİLEDİ''-

Nea Hestia Dergisi Direktörü Stavros Zoumboulakis de Yunan halkının 400 yıl boyunca Osmanlı yönetimi altında yaşadığını, Yunan kültürünün Osmanlı kültüründen etkilendiğini belirterek, her iki kültürün birbirini etkilediğini, ancak her iki halkın birbirinin dilini öğrenmediklerini söyledi.

Yunan şair-yazar Yiannis Kakoulidis ise bu salonda bir akrabası bulunduğunu öğrendiğini ifade ederek, babasının, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi'nin büyükbabasının doğduğu köyde doğduğunu öğrendiğini ve kendisiyle bir akrabalık ilişkisi olduğunu söyledi.

Türk-Yunan ilişkilerinin tüm çabalara rağmen üst düzeye ulaşamadığını dile getiren Kakoulidis, her iki ülke halkının önyargılardan kurtulması için akıllarındaki imajlardan kurtulmaları gerektiğini kaydetti.

Gazeteci Nur Batur da uzun yıllar Yunanistan'da görev yaptığını hatırlatarak, önyargıların yeni nesillere aktarılmaması için her iki tarafta da eğitim sisteminde değişiklik gerektiğini söyledi. Batur, eğitim materyalleriyle yeni nesillere düşmanlık tohumları ekmemek gerektiğini kaydetti.

4. Türk-Yunan Medya Konferansı, yarın gerçekleştirilecek konferansın değerlendirilmesine ilişkin oturumun ardından yapılacak Boğaz turuyla sona erecek.

Haberler