Haberler

4 Binin Üzerinde Kaçak Eser Türkiye'ye İade Edildi

Onlarca medeniyete ev sahipliği yaparak paha biçilemez bir tarihi zenginliğe sahip olan Türkiye topraklarında tarihi eser kaçakçılığına karşı mücadele devam ediyor.

Onlarca medeniyete ev sahipliği yaparak paha biçilemez bir tarihi zenginliğe sahip olan Türkiye topraklarında tarihi eser kaçakçılığına karşı mücadele devam ediyor. 2013'ten 2016'ya kadar yapılan bin 366 operasyonda 109 bin 354 adet tabiat ve kültür varlığı ele geçirilirken, 2 bin 915 kişi hakkında da işlem yapıldı. Tarihi korumak 'vatandaşlık görevidir' diyen Yaşar Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Arkeolog Prof. Dr. Recep Meriç, halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı girişimiyle, 2004'ten 2016 yılının ağustos ayına kadar Türkiye'den yurt dışına kaçırılan 4 bin 269 adet kültür ve tabiat varlığının ülkemize iadesi sağlandı. Ayrıca, güvenlik kuvvetlerinin de mücadelesiyle 2013'ten 2016'ya kadar 109 bin 354 adet tabiat ve kültür varlığı ele geçirildi. Yapılan operasyonların çok büyük kısmının kaçak kazı yapan kişilere yönelik gerçekleştirildiği görüldü.

Tarihi eser kaçakçılığının şehrin bir parçasını alıp koparmakla eşdeğer olduğunu ifade eden Prof. Dr. Recep Meriç, "Bilinçli arkeolojik eser kaçakçılığına karşı alınacak en önemli tedbirlerden biri bilim kurulları tarafından yapılan kazılara daha fazla destek vermektir. İster yerli, ister yabancı kurullar tarafından yapılmış olsun, sonuçta devlet tarafından denetlenen ve bilimsel kazı yapılan bir alanda kaçak kazı yapılması mümkün olmaz. Üstelik bilimsel kazıların yapıldığı alanda halk da daha bilinçli olur ve bölgenin korunması için destek verir. Öte yandan arkeoloji dersleri müfredata eklenerek çocukların ve gençlerin bilinçlendirilmesi sağlanabilir" dedi.

"Öncelikle teknolojiye ayak uydurmak gerekir"

Türkiye turizminin gelişmesi için müze ve ören yerlerine yeni düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini de belirten Prof. Dr. Meriç, ziyaretçi sayılarını artıracak öneriler sundu. Meriç, "Müzelerin durağan yapılarını değiştirmek için teşhir stratejileri yeniden ele alınmalıdır. Öncelikle teknolojiye ayak uydurmak gerekir. Pek çok müze ve ören yerinde bilgi panoları güncellenemiyor; ancak dijital panolar sayesinde bilgiler daha hızlı ve kolaylıkla güncellenebilir ve yeni bilgiler eklenebilir. Ayrıca antik kentlerin kazı çalışmaları süreklilik arz eder ve her yıl yeni eserler ortaya çıkar. Örneğin Efes, Foça, Limantepe, Smyrna Agorası, Perge, Side ve Bergama'daki çalışmalar uzun yıllardır devam ediyor. Dolayısıyla bir kere ziyaret etmek yeterli değil. Belirli aralıklarla ziyaretçiler gelip ortaya çıkan yeni eserleri, restore edilen anıtları görebilirler. Öte yandan sabit teşhirlerin yanı sıra özel konulu sergiler düzenlenebilir. Müzeler, gece ziyaretçilerine açılabilir. Bilim adamlarının katılımlarıyla çeşitli konferanslar düzenlenebilir. Canlandırma teknikleri uygulanabilir. Örneğin; 'Romalılar nasıl kahvaltı ederlerdi', 'Efesli tüccarlar nasıl pazarlık ederlerdi' gibi başlıklar ele alınarak ziyaretçilere tiyatral canlandırmalar yapılabilir" şeklinde konuştu. - İZMİR

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel

Türkiye Meriç Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title