Haberler

Prof. Dr. Cengiz Tomar'dan 2020 Suriye değerlendirmesi

Güncelleme:

Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Cengiz Tomar, 2020 yılında koronavirüs salgını, Libya, Akdeniz ve Karabağ meseleleri ve ABD seçimlerinin dünya gündemini çok ciddi şekilde meşgul ettiğinden dolayı Suriye'nin pek esamisi okunmadığı değerlendirmelerinde bulundu.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, Libya, Akdeniz ve Karabağ meseleleri ve ABD seçimleri 2020 yılında dünya gündemini çok ciddi şekilde meşgul ettiğinden Suriye'nin pek esamisi okunmadı. Ancak nispi bir konsolidasyona varılan ve kimin nereyi tuttuğu üç aşağı beş yukarı aşikar ve ayan olan Suriye'de, bizim gündemimizde olmasa da olaylar deveran edip duruyordu. Bu yazının kaleme alındığı esnada, İsrail savaş uçaklarının Suriye'nin derinliklerine inip Irak sınırı yakınlarındaki Deyrizor'da kain İran milislerinin mevzilerini bombaladığı haberleri geliyordu. Zaten İsrail 2020 yılı boyunca sık sık Suriye'ye savaş uçakları vasıtasıyla harekat düzenlemişti.

"KABACA SURİYE'DE OLANLARI ÜÇ BAŞLIK ALTINDA İNCELEYEBİLİRİZ"

Bu yazının sınırları içerisinde Suriye'de yıl boyunca olan biteni tümüyle serdetmek imkan dahilinde olmasa da en azından bir özet sunmak mümkün. Kabaca Suriye'de olanları üç başlık altında inceleyebiliriz: Savaş, siyaset ve ekonomi.

2020 yılına baktığımızda, savaşa ve çatışmalara kıyasla Kovid-19'un bile yeterince korkutucu olmadığı Suriye'de, en acı hadiselerden biri, zorunlu iç göçün devam ediyor olmasıydı. Neredeyse bir milyon kişi, rejimin ve şürekasının biteviye saldırıları nedeniyle, özellikle Türkiye sınırına yakın kuzey bölgelere muhaceret etmek zorunda kaldı. Suriye'de 2020 yılının en ürpertici hadiselerden biri de 2014-2015'te sözde bir hilafet dahi kuran, vahşet dolu videolarıyla tanıdığımız, dehşetengiz terör örgütü DEAŞ'ın hortlaması oldu. 2020 yılı, henüz "no man's land" olarak niteleyebileceğimiz, Suriye'nin Badiye (çöl) bölgesinde tekrar neşvünema bulan DEAŞ'ın vur-kaç savaşı karşısında İran- Rusya destekli rejim güçlerinin büyük kayıplar verdiği, hatta bir Rus generalinin bölgede hayatını kaybettiği bir yıl oldu. Rusya ve İran arasındaki nüfuz mücadelesi, bölgenin yerleşim yerlerine uzak olması sebebiyle yaşanan istihbarat problemleri ve ABD'nin seçimle meşgul olması DEAŞ'ın yeniden zuhuruna yol açtı.

KASIM SÜLEYMANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ EN ÖNEMLİ GELİŞMELERDENDİ

Bu arada, bazı aksaklıklarla birlikte, Türk-Rus ortak devriyelerinin yapılması önemliydi. Ayrıca herhangi bir ilerleme kaydedilmese de Anayasa görüşmelerinin devam ediyor olmasını ve (tabii ki en önemli siyasal gelişmelerden biri olarak) rejimin kontrol ettiği bölgelerde parlamento seçiminin yapılmasını, rejimin rüştünü ispat etme çabası olarak değerlendirmek mümkün. Bölgede bir yandan iki müttefik (Rusya ve İran) arasındaki nüfuz mücadelesi devam ederken Rusya'nın kendi uzmanları tarafından kontrol edilen Suriye hava sahasını kullanarak sık sık İran mevzilerini bombalayan İsrail uçakları karşısındaki müsamahakar tutumu, bu nüfuz mücadelesinin en önemli göstergesiydi. Tabii bir de Irak ve Suriye'deki hadiselerde, İran'ın sahadaki başrol oyuncusu Kasım Süleymani'nin öldürülmesi, 2020 için Suriye siyasi sahasındaki en önemli gelişmelerden biri oldu.

"YA MAHLUF OLURSUN YA DA MUHALİF"

Suriye'de 2020'de belki de en dikkat çekici hadiseler ekonomi alanında gerçekleşti. On yıldır savaş masrafları karşısında tüm varlığını tüketerek krize giren Suriye ekonomisi, en büyük mali destekçisi İran'ın da ekonomik açıdan kötü durumda olması, Kovid-19 ve ABD'nin "Sezar Yasası"ndan müsemma "Suriye Sivil Koruma Yasası"nı uygulamaya koyması, halihazırda perişan ve perakende durumda olan ve fiilen çoktan konkordato ilan etmiş bulunan Suriye ekonomisini müflis bir pozisyona getirdi. Bu nedenle de rejimin güçlü destekçileri kuzen Mahluflar ile "first lady" Esma Esed'in akraba-u taallukatından işadamı taifesi, magazin gazetelerine düşecek şekilde birbiriyle güç mücadelesine girerken, bugüne kadar rejimin kaymağını yiyen "creme de la creme" tabakasının ikonu Rami Mahluf bile finanse ettiği savaş mesarifinin dayanılmaz hale gelmesi ve kuzeninin ihtiyati haciz kararları karşısında kazan kaldırdı. Bir zamanlar Suriye'de Mahlufların gücü ve rejime desteği, halk arasında "Ya Mahluf olursun ya da muhalif" deyimiyle ifade edilirdi. Halbuki artık Mahluflar bile muhalif oldular.

SAVAŞIN FİNANSMANI İŞ ADAMLARI TARAFINDAN SAĞLANMAYA ÇALIŞILIYORMUŞ

Bunun üzerine Beşşar Esed savaşın finansmanını sağlayacak başka iş adamları aramaya başladı. Buna bir çeşit iç borçlanma ya da bankerleri değiştirmek diyebiliriz. Ekonomik zorluklar dışında, petrol ve başka ürünlerde yaşanan büyük kıtlıkların neticesinde, savaşın finansmanı (rejim Mahluf'tan ümidi kestiğinden olsa gerek) YPG/PKK ile rejim arasındaki petrol alışverişini yürüten ve aynı zamanda milletvekili olan Husam Katırcı gibi iş adamları tarafından sağlanmaya çalışılıyor.

TÜRK ASKERLERİ SAYESİNDE ORTALIK DURULMUŞ

Askeri anlamda ise 2017'deki Astana Zirvesi'nden beri devam etmekte olan Moskova ile Ankara arasındaki ittifak, ortak devriyeler vasıtasıyla, sene boyunca, bazı aksaklıklarla birlikte devam etti. Rusya ve İran destekli rejim güçleri ise Maarratünnuman ve Halep kırsalında yeni mevziler elde etmeye devam ettiler. 2020 yılı başında İdlib'de 34 askerimizin şehit olmasıyla sonuçlanan meşum saldırının ardından Türk askeri güçlerinin mislinin üzerinde cevap vermesiyle bölgede ortalık duruldu. Rejimin muhalif bölgelere saldırıları ise durmaksızın devam etti.

TÜRKİYE KARŞITI FAALİYETLERE DEVAM ETTİLER

Sorunlu ve sözde stratejik müttefikimiz ABD ise Fırat'ın doğusunda YPG/PYD, SDG ve sair isimlerle anılan ve yaptıkları mezalim ve kurdukları diktatörlükle bölgedeki diğer Kürt gruplar tarafından nefret edilen PKK'nın Suriye şubesini parlatmaya ve PR çabalarına devam ederken, bir yandan da diğer Kürt grupları uzlaştırmaya çalışarak Türkiye karşıtı faaliyetine devam etti. Fakat bu görüşmelerin de pek başarılı olmaması bizim açımızdan önem taşıyor. Zaten Suriye'deki her türlü Kürt idari yapılanmanın, yaptıkları ve yapamadıkları nedeniyle, Kürt sokağında karşılığının olmaması da bu tür bir ittifakı imkansız hale getiriyor.

"İSRAİL'İN, SURİYE'DEKİ TÜM İRAN VE HİZBULLAH HEDEFLERİNE SALDIRILARINI DEVAM ETTİRECEĞİ ÖNGÖRÜLEBİLİR"

Suriye'de zaman zaman teröristlerle yemek yiyip elebaşlarına şükran plaketi veren Brett McGurk'ün Biden döneminde Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğü'ne atanma ihtimalinin yüksek olması, ABD'nin bölgedeki Kürt gruplar arasındaki münafereti sonlandırmaya ve siyasi bir varlık oluşturmaya yönelik arabuluculuk çabalarını devam ettireceğini gösteriyor. 2021'de de "dondurulmuş İdlib" sorunu baş ağrıtmaya devam ederken rejim, birbiriyle rekabet eden Rusya ve İran ile denge sağlamaya çalışacak. Buna karşılık, Rusya ve İran arasındaki nüfuz mücadelesinden istifadeyle, sınırları civarındaki Golan, Kuneytra ve Şam bir tarafa, Irak sınırına yakın Deyrizor'u dahi bombalayan İsrail'in, Suriye'deki tüm İran ve Hizbullah hedeflerine saldırılarını devam ettireceği öngörülebilir.

Kaynak: AA / Güncel

Amerika Birleşik Devletleri Suriye Rusya İran Haberler

title