2014 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün hac farizasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'a gitmesiyle ilgili, "Tabiatıyla niyet kendilerine aittir ama bunun tekil bir örnek olmadığını ifade etmek istiyorum. Katılanlar sadece aile fertlerinden ibarettir ve kendilerine sınırlı sayıda koruma ve protokol eşlik etmiştir. Kamu ödeneği olarak sadece bu maiyetteki, dar sayıdaki isme harcırah ödenmiştir. Onun dışında herhangi bir harcırah ödenmemiştir" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Cumhurbaşkanlığının 2014 yılı bütçe görüşmeleri sırasında milletvekillerinin sorduğu soruları cevapladı.

Cumhurbaşkanlığının yurt dışı seyahatlerine TBMM'den temsilci davet ettiklerini, bu konuyu partilerin Meclis gruplarına yazdıklarını, isimler konusunda herhangi bir tercihte bulunmadıklarını belirten İsen, grupların seçtiği isimlerin seyahatlere davet edildiğini kaydetti.

İsen, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün hac farizasını yerine getirmek üzere Suudi Arabistan'a gidişiyle ilgili soruları da şöyle yanıtladı:

"Tabiatıyla niyet kendilerine aittir ama bunun tekil bir örnek olmadığını ifade etmek istiyorum. Mesela bu sene Kazakistan Devlet Başkanı da başka örnekler de hac ziyareti yaptılar. Katılanlar sadece aile fertlerinden ibarettir ve kendilerine sınırlı sayıda koruma ve protokol eşlik etmiştir. Kamu ödeneği olarak sadece bu maiyetteki, dar sayıdaki isme harcırah ödenmiştir. Onun dışında herhangi bir harcırah ödenmemiştir. Miktar, kaç kişi katılmışsa onların yolluklarından ibarettir. Normal yurtdışı ziyaretlerinde de cumhurbaşkanına harcırah ödenmez."

-"Sanatçının hasılasına ödül veriyoruz"-

İsen, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nün bu yıl müzik dalında Ahmet Kaya'ya verilmesine ilişkin sorular yöneltildiğini de hatırlatarak, ödüllerle ilgili ön belirlemenin, beşi Cumhurbaşkanlığından ikisi seçilen alanlarla ilgili akademisyenlerden oluşan komisyon tarafından yapıldığını, komisyon üyelerinin hangi alanlarda ödül verileceğini belirlediğini, uzun bir liste hazırlandığını, tartışılarak kısaltılan listenin Cumhurbaşkanı ile istişare edildiğini ve karara varıldığını anlattı. İsen, "Bu sene beş kişiye ödül verildi. Bu yıla kadar olanlarda herhangi bir tartışma olmadı. Ödüldeki temel kriterimiz şudur: Biz o yılki bir faaliyete ödül vermiyoruz. Bir sanatçının, bir anlamda, hasılasına ödül veriyoruz. Genel olarak yapıp ettiklerine bakarak değerlendiriyoruz. Jüri, böyle bir değerlendirmeye tabi olmuştur" diye konuştu.

BDP Hakkari Milletvekili Adil Zozani'nin, Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün "Köşkün birkaç kapısı var. Resmi törenler, resmi karşılamalar A kapıdan yapılır. Eğer konuk, cumhurbaşkanı eşiyle birlikte gelmişse bizim cumhurbaşkanımız ve eşi beraber karşılar. Bize kadar hep böyle olmuş. Fakat benim, eşimin yanında misafirleri A kapıda karşılamam ilk günden engellendi" sözleriyle ilgili sorusunu hatırlatması üzerine İsen, "Bu başlangıç itibarıyla, ilk yıllarda uygulanmıştır. Başörtüsü meselesiyle ilgili Türkiye'de pek çok insan bedel ödedi. Bu da onlardan birisidir ve bugün artık uygulanmamaktadır. Bunun konut tercihiyle hiçbir ilgisi yok. Açıklama doğru" değerlendirmesinde bulundu.

-"Uygunluk bildirimi, kurumsal mali raporlarla desteklenememiştir"-

Sayıştay Başkanı Recai Akyel ise soruları yanıtlarken, uygunluk bildiriminin bütçe gelir ve gider hesaplarına ilişkin cetvellerden oluşan kesin hesap kanunu tasarısına verildiğini, kesin hesap kanunu tasarısının bütçe gider ve gelir cetvellerinden oluştuğunu, bütçe gelir ve gider hesaplarına ilişkin cetvellerin haziran sonuna kadar kurumsal düzeyde hazırlandığını ve Sayıştaya haziran sonu itibarıyla sunulduğunu aktardı. Muhasebe dönemi sonunda üretilmesi gereken mali raporların yalnızca bütçe gelir-gider cetvellerinden oluşmadığını, varlıklara, kayıtlara ilişkin kayıt ve raporları içeren tabloların üretilemediğini ve Sayıştaya sunulamadığını dile getiren Akyel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mali tablolara görüş verme konusu daha kapsamlı bir konudur. Bilanço ve faaliyet sonuçları tabloları bütçe hesapları dışında başka kayıtları da gerektirmektedir. Bunlar, Sayıştaya sunulamamıştır. Uygunluk bildirimi ise kurumların bütçe uygulama sonuçlarının kendi çelişkileri ve bütçe hesaplarına ilişkin denetim sonuçlarıyla karşılaştırılarak verilmektedir. Maliye Bakanlığının vermiş olduğu kesin hesap kanunu tasarısıyla Sayıştay denetimindeki bulgular karşılaştırılmaktadır ve bu durum da 5018 sayılı Kanuna ve Anayasa'ya uygundur. Ancak mali raporlar bakımından eksik olan tablolar nedeniyle uygunluk bildirimi, kurumsal mali raporlarla, bulgularla desteklenememiştir."

Ödenek aktarma konusunda da 5018 sayılı Kanun ile getirilen sınırlamaların merkez yönetim bütçe kanunu maddeleriyle esnetildiğine işaret eden Akyel, tamamlayıcı ödenekle ilgili olarak da genel uygunluk bildiriminde ödenek üstü giderlerle ilgili olarak mevzuat hükümleri çerçevesinde konunun ayrıntılı olarak ortaya konulduğunu, tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususunun TBMM'nin takdirinde olduğunu kaydetti.

Akyel, Sayıştaydaki yönetmeliklerin Sayıştay Genel Kurulunun görüşü alınarak çıkarıldığını, Genel Kurul'un da ilgili kanuna uygun olarak yönetmelik çıkardığını ifade etti.

"Sayıştay raporlarının arkasında dururum" sözleri için de Akyel, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sayıştay raporlarında çok sayıda Sayıştay denetçisinin, raporları hazırlayan denetçilerin grup başkanlarının raporlarına görüş veren dairelerin ve rapor değerlendirme kurulu üyelerinin büyük bir emeği vardır. Ben bu emeğe saygı olsun diye bir, bir ikincisi de gerçekten de usulüne, hukuka ve tekniğine uygun olarak raporları hazırladığımızı ifade etmek üzere 'Sayıştay Başkanı olara raporlarımızın arkasında duruyorum' ifadesini kullandım."

-"Bütün denetimlerde belge ve veri verildi"-

Denetçilere baskı yapıldığı ve denetçi raporlarının değiştirilmesi konusuyla ilgili muhalefet milletvekillerinin değerlendirmesini de hatırlatan Akyel, denetim raporu üzerine kurumun görüşünün alınmasının, dairelerin ve rapor değerlendirme kurulunun görüş vermesinin ve bu aşamada denetçi raporundaki bazı bulguların çıkarılmasının Sayıştay Kanunu'nun düzenlediği bir kalite kontrol süreci olduğunu, bundan farklı bir olay olmadığını belirtti.

Sayıştayın bütün kurumlarda denetim yaptığına dikkati çeken Akyel, "Bu denetimlerde kurumlar, hukuka uygunluk denetiminde kullanmak üzere kendilerindeki bütün belge ve verileri verdiler. Bunlarda herhangi bir kişisel bazda, belgeleri vermeme konusu mümkün değil. Bizim ifade ettiğimiz, sistemden kaynaklanan kurum yöneticileri isteseler dahi veremeyecekleri, üretilmeyen mali tabloları biz kastetmiş olduk. Yoksa bilgi ve belgeler verilmiş durumdadır" diye konuştu.

-"Gezi olaylarıyla ilgili 23 başvuru yapıldı"-

Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu da soruları yanıtlarken, Kamu Denetçiliği Kurumunun etkin bir şikayet mekanizması oluşturmak amacıyla kurulduğunu, sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının değil yabancı uyrukluların da kendilerine başvuruda bulunduklarını belirterek, Türkçe dışındaki dillerdeki afişlerin farkındalığın artırılması için hazırlandığını ifade etti.

Gezi olaylarıyla ilgili kendilerine 23 başvuru yapıldığını, aynı mahiyette olan 17 başvurunun birleştirildiğini bildiren Ömeroğlu, diğerlerine ilişkin değerlendirmelerin münferit olarak devam ettiğini belirtti. Gezi raporunda son aşamaya gelindiğini aktaran Ömeroğlu, "Bu anlamda, kamu başdenetçisi ve kamu denetçileri olduğu halde bir heyet halinde anında İstanbul'a gidilmiş, orada ofiste, bütün ilgili sivil toplum kuruluşları dinlenerek, başta İstanbul Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere uzlaşma imkanı aranmıştır. Taksim Dayanışması'na bu teklif edilmiştir. Fakat onlar tarafından bu kabul edilmemiştir. Dolayısıyla herhangi bir uzlaşma götürülememiştir. Bunlar kayıtlarımızda mevcuttur" bilgisini verdi.

CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen'in kendisiyle ilgili değerlendirmelerine de değinen Ömeroğlu, "Ben Sayın Türmen'e, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde neden oy kullandığını sormayacağım. Malumları, hakimler kendi vicdanlarına, kanuna, anayasaya göre karar verirler. Kaldı ki, Yargıtay Hrant Dink'i mahkum etmedi, yerel mahkeme mahkum etti. Yargıtay Genel Kurulu, 24 kişiden 18 kişi, Cumhuriyet Savcılığının itirazını reddetti. Kaldı ki o Genel Kurul, Hrant Dink'in kararını onun lehine bozmuştur. Gelecekte mahkeme beraat bile ettirebilirdi fakat maalesef müessif cinayet olayı oldu, ben bunu burada kınıyorum. Bu itibarla, Yargıtayın onu mahkum etmesi söz konusu değildir" değerlendirmesinde bulundu.

Görüşmelerin tamamlanmasının ardından TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay ve Kamu Denetçiliği Kurumunun 2014 yılı bütçeleri oylanarak kabul edildi. - Ankara

Kaynak: AA / Politika