TÜM KATEGORİLER
Yüksekdağ: "Siyasi İktidar, Mücadele Programını Açıklamalıdır"
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Yüksekdağ'ın açıklamaları HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdıklarını belirterek, "Öncelikle Meclis Başkanı'na çağrı yapıyoruz. İlk yetki ondadır. Parlamentoyu derhal olağanüstü toplantıya davet etmelidir. Bizler 80 milletvekili imzamızla hazırız" dedi. HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, Suruç'taki terör saldırısının ardından genel merkez binasında yapılan olağanüstü HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.Demirtaş, Suruç'taki insanlık dışı katliamı parti olarak lanetlediklerini söyledi.Gençlerin götürdüğü oyuncakların sınırdan geçemediğini belirten Demirtaş, "Onların taşıdığı mesaj yerine ulaştı. Ama her biri bu ülkenin bütün ezilenleri için mücadele ve direniş geleneğinden gelen birer yiğit devrimci. Dün, ülkemiz böylesine 32 önemli evladını, yiğit gencini, devrimcisini kaybetmiş oldu. Orada 32 sosyalist devrimci gencin katledilmesinden memnuniyet mutluluk duyanlar da oldu. Anladık ki bu acıyı yürekten paylaşanların sayısı, Türkiye'nin dört bir yanında savaş isteyenlerden ölüm isteyenlerden daha çok" ifadesini kullandı.Demirtaş, Diyarbakır'daki HDP mitingine yapılan saldırıyı sadece gerçekleştiren kişinin yakalandığını, 5 Haziran'dan bu yana soruşturmada hiçbir ilerlemenin olmadığını iddia etti.Katliamların unutulmaması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, "Bir arada olalım, bütün teröre, şiddete birlikte karşı çıkalım' diyenler evet, bir arada beraber olalım da devleti siz yönetiyorsunuz. Bir arada olalım da siz işlenen bütün bu suçların faillerini önce bir ortaya çıkarın. Yine beraber oluruz, beraber olmakta bir sakınca yok. Ama kusura bakmayın, bütün suçlarınıza bizi ortak edecek şekilde yaptığınız çağrıları anlamlı görmüyoruz" diye konuştu.Demirtaş, 28 kişi için bugün ve yarın Türkiye'nin çeşitli illerinde cenaze törenleri düzenleneceğini söyleyerek, vicdanı olan, "Ben bu ülkede barışça, kardeşçe, özgürce yaşamak istiyorum" diyenlerin bu cenazelere sahip çıkması gerektiğini kaydetti.TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırdıklarını aktaran Demirtaş, "Öncelikle Meclis Başkanı'na çağrı yapıyoruz. İlk yetki ondadır. Meclis Başkanı, parlamentoyu derhal olağanüstü toplantıya davet etmelidir. Bizler 80 milletvekili imzamızla hazırız. Parlamentoyu 3 temel gündemle olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Şu kritik, gün ve saatlerde parlamento, olup bitenlere sessiz kalamaz. 80 milletvekilimize ek olarak, 30 milletvekili daha destek verirse, 110 milletvekiliyle parlamentoyu ayrıca olağanüstü toplantıya çağırabiliriz. Bu konuda diğer partilerdeki 'barıştan yana parlamento çözüm aramalıdır' diyen milletvekillerini de destek ve imza vermeye çağırıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.Demirtaş, TBMM'nin 3 temel gündemle derhal toplanması gerektiğini söyleyerek, şunları aktardı: "Birincisi, Çözüm Süreci. Çözüm Süreci, eğer parlamentonun dahiliyle alacağı kararla bir selamete kavuşursa, içeride ve dışarıda barışı sağlamamız çok daha kolay olacaktır. İkincisi, Türkiye'nin Rojava bölgesiyle ilişkileri ne olacak? Bütün bunları parlamentonun bir kararla netleştirmesi lazım. Dış politika ve IŞİD tehdidi de üçüncü gündemimiz olmalı. Parlamento, yeni kurulacak hükümete referans olacak, yol gösterecek kararlar almalıdır. Oluşacak koalisyon hükümetleri parlamentonun olağanüstü toplantısıyla alacağı kararlara riayet ederek, o doğrultuda çalışma yaparsa, inanıyorum ki ülkemiz en kısa zamanda bütün bu tehditlerden kurtulacak, barışa içeride ve dışarıda daha güçlü bir şekilde ulaşacaktır."- Başbakan Davutoğlu'nun, siyasi parti liderlerine çağrısıParti binalarına giriş çıkışın, disiplinli ve tedbirli olması gerektiğine değinen Demirtaş, tanınmayan yerlerden gelen paketlerle şüpheli kişilerin üstü aranmadan parti binasına girmesinin engellenmesi gerektiğini söyledi.Çağrısını daha önce de yaptığını anımsatan Demirtaş, "Şimdi bunu, 'HDP silahlanma çağrısı yaptı', 'HDP tehlikeli çağrı yaptı' diye yayanlara şunu söylemek istiyorum. Siz, IŞİD'in gelip her yerde bizi öldürmesinden memnunsunuz, bunu biliyoruz. IŞİD'e karşı tedbir almamızdan herhalde rahatsız oluyorsunuz. Halkı IŞİD'e karşı, IŞİD barbarlığına karşı duyarlı hale getirmemizden rahatsız oluyorsunuz demek ki. IŞİD elini kolunu sallayarak Türkiye'de eylem yapamamalıdır" ifadelerini kullandı.Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, TBMM'de grubu bulunan 4 siyasi partinin liderlerine yaptığı deklarasyon çağrısını anımsatan Demirtaş, şunları söyl: "Her türlü şiddetin bitmesi için çok uzun süredir yürüttüğümüz bir çalışma vardı, Çözüm Süreci. Bir mutabakata ulaşmıştık, Dolmabahçe metni mutabakatı. O mutabakatla ilgili ne diyorsunuz. Dolmabahçe mutabakatı, şiddetin de nasıl biteceğinin formülünü içeriyor zaten. Onun çağrısını da yapıyor. 10 maddelik, özgürlük, demokrasi çağrısıyla onu yapıyor. Siz, Dolmabahçe mutabakatına bu kadar değersiz bir belge muamelesi yapmaya devam mı edeceksiniz? Dolmabahçe mutabakatından tamamınızın bilgisi ve onayı vardır. Evet, o da bir, çok kıymetli, önemli bir deklarasyondur.Sayın Başbakan Davutoğlu, ne diyorsunuz? Orada açıklanan belgeyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı düşüncelerini açıladı. Kendisi her şeyi yok sayıyor. Siz hükümet olarak ne diyorsunuz? Bakanlarınız, grup başkan vekilleriniz orada oturuyor. Biz arkasındayız, sahipleniyoruz ve uygulanması gerektiği düşüncesindeyiz. Siz daha o deklarasyona sahip çıkamaz durumdayken yeni deklarasyon çağrıları yapmanızın hiçbir anlamı olmuyor. Yarın birgün sizin ortak imzaladığınız deklarasyonlara ne kadar sahip çıkabilirsiniz, onu önce görmek istiyoruz. Sayın Davutoğlu, tek bir kelime edebilmiş değilsin. Oradaki oturma düzenine kadar her şey, mutabakatla sağlandı. Bunlarla ilgili düşüncelerinizi duymak istiyoruz."- İstanbul'da miting çağrısı Hafta sonunda İstanbul'da, DAEŞ barbarlığına karşı uluslararası, büyük bir yürüyüş planlanacağını söyleyen Demirtaş, "HDP olarak biz de bunun içinde destekçisi olacağız. Bu akşam, barış bloğunun yapacağı toplantıyla, yeri ve saati belirlenecektir. Bu yürüşe de IŞİD'e, IŞİD barbarlığına karşı, vicdanı olan herkesi davet ediyoruz. Kendi partisinin bayrağıyla, sloganıyla deği, tek bir slogan, tek bir bayrakla. Barış sloganı, barış bayraklarıyla İstanbul'da görkemli, büyük bir yürüyüşe davet ediyoruz. Türkiye'yi de bunlara teslim etmeyeceğiz' diyenleri, İstanbul'daki yürüyüşe davet ediyoruz" diye konuştu.Partilerine dönük dünden bu yana, vahşi saldırıdan sonra kullanılan dili de aynen iade ettiğini söyleyen Demirtaş, "Kendine milliyetçi deyip, 'amasız, ancaksız' Suruç katliamını kınadıktan sonra üç sayfa 'ama, ancak' yazanlar, kusura bakmasınlar, IŞİD zihniyetlidirler. Aklını yitirmiş tek bir siyasi çözüm önerisi içermeyen, tümüyle hakaret ve küfürden oluşan metne de siyasi metin demiyoruz. Küfürsüz ve hakaretsiz bana bir tek açıklamalarını getirin, kendilerine saygı duyduğumu ilan edeceğim. Kendilerine milliyetçi diyenlerin tek bir küfürsüz, hakaretsiz açıklamaları yoktur" ifadesini kullandı.- "Aklımızla alay edercesine..."HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, bütün Türkiye'nin büyük bir acı ve öfke yaşadığını belirterek, 32 gencin katledildiğini ve 150 kişinin de yaralandığını hatırlattı.Bu kişilerin Kobani'ye gelecek ve barış götürmek için yola çıktıklarını bildiren Yüksekdağ, "Bu kadar insani, bu kadar soylu ve bu kadar değerli bir eylemin kolu olarak yola çıktılar. Ama bu kadar soylu bir hareketin önü, Suruç'ta bu soylu değerlerden nasibini almamış zihniyet ve siyasi yapı tarafından kesildi. Ne yazık ki siyasette soysuzlaşma yaşanabilecek olumsuzlukların en kötüsüdür. Türkiye de artık bu eşiğe doğru götürülüyor. Siyaset değerlerden, insandan, insani erdemlerden koparılıyor, parçalanıyor" ifadesini kullandı."IŞID'i destekleyenlerin, kollayanların daha bir yıl öncesine kadar ona 'terör örgütü' demeyenlerin zihniyeti, işte böyle bir zihniyetti" görüşünü öne süren Yüksekdağ, konuşmasına şöyle devam etti: "O 32 genç, Türkiye'deki sorumsuz, aymaz siyasi iktidarın yapmamakta direttiği bir görevi yapmak için yola çıktı. Savaştan, gerilimden, çatışmadan, katliamdan beslenen bu iklim bugün Suruç'ta böyle bir katliamın gerçekleşmesinin de önünü açtı. Eğer Türkiye'deki siyasi iktidar, Kobani'ye Rojova'ya askeri yığınakla değil de dostluk, kardeşlik, siyasi dayanışma ve sahiplenme yaklaşımında gitseydi bugün ne bölgenin başına bela olan 'IŞİD' diye bir çeteyle uğraşıyor olacaktık. ve belki de bugün 32 kardeşimizi yitirmemiş olacaktı. İşte o 32 genç, siyasi iktidarın yapmadığı, ısrarla ve inatla yerine getirmediği görevi, yerine getirmek için yola çıktı."- "Siyasi iktidar, mücadele programını açıklamalıdır"Yüksekdağ, gençlerin önce siyasi iktidar tarafından Suruç'taki kolluk güçlerince durdurulduğunu iddia ederek, kısa sürede DAEŞ saldırısının hedefi haline getirildiklerini savundu."Artık bizim için her oyuncak, her kitap, her ağaç o gençlerin anısını ve mücadelesini büyütmek ve yaşatmak için birer semboldür" diyen Yüksekdağ, "Bugün şunu çok net bir biçimde yeniden ifade ediyoruz. O kitaplar, o fidanlar, o oyuncaklar Kobani'ye gidecek" ifadesini kullandı.Yüksekdağ, siyasi iktidarın yaklaşımının ortada olduğunu belirterek, "Bizi hedef haline getirmekten başka hiçbir siyasi sorumluluk tavrı sergilemediler. Bu sorumsuzluğun, siyasi iktidar cephesinden derhal ve hızla değiştirilmesi gerekiyor. Bu zamana kadar sayısız saldırıyla karşı karşıya kalan bizleriz ve Davutoğlu çıkıp bizim adeta aklımızla alay edercesine teröre karşı ortak açıklama yapmaya davet ediyor. Şunun altını net bir şekilde çizmeliyim. Bölgede ve Türkiye'de mücadele edilmesi gereken bir terör örgütü vardır, IŞİD. Bu terör örgütüne karşı en başta mücadele yürütmesi gereken de siyasi iktidardır" değerlendirmesinde bulundu.- "Meclis'in devreye girmesi gerekir"Bugüne kadar siyasi iktidarın IŞİD'e karşı hiçbir mücadelede bulunmadığını iddia eden Yüksekdağ, şunları söyledi: "Siyasi iktidar bugün eğer Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı bu krizin aşılması noktasında samimi bir duruşa sahipse IŞİD karşısında, bu vahşet çetesi karşısındaki mücadele programını açıklamalıdır. Bu saldırıların hiçbirisi organize bir mekanizma olmadan gerçekleştirilmez. Türkiye'de siyasi iktidar, bu katliamcı çetelerin hangi merkezlerden beslendiğini açıklamak zorundadır. Bir yılı aşkın süredir Urfa ve Suruç hattı neredeyse karanlık alana dönüştürülmüştür. Özel olarak da Suruç'ta devlet yapılanmaları, mekanizmaları bu zamana kadar nasıl çalıştığı, hangi ilişkiler içinde olduğu...bunların her birisinin araştırılması ve gereğinin yapılması gerekir. Biz çok ciddi iddialarla sadece iddia değil, kanıtlar ve suç duyurularıyla bu siyasi iktidara gittik. Ama bakın hala Urfa Valisi görevinin başında, katliamdan bir gün sonra Suruç'ta sokağa çıkma yasağı ilan edebiliyor. Bugün en hızlı bir şekilde yaşama geçirilmesi gereken nokta da Vali'nin derhal görevden alınmasıdır. Suruç'ta ve sınır hattındaki bütün o karanlık süreç ve trafiklerin nasıl işlediğinin açığa çıkarılmasıdır. Bunun için Meclis'in devreye girmesi gerekir. Geçici hükümetin insafına bırakılacak bir sorun değildir."Bölgesel barış sürecinin dün olduğu gibi belli sınırlarda tutulabilecek bir gündem ve sorun olmadığına işaret eden Yüksekdağ, "Türkiye'nin dört bir yanına bu gençlerin cenazeleri gitti. Artık toplumsal vicdan, böyle tahammülden bir siyasi sorumluluk sergilenmesine ve suç işlenmesinde tahammül göstermeyecektir, göstermemelidir. AKP'nin ve siyasi iktidarın artık toplumun tahammül sınırlarını zorlamaktan vazgeçmesi gerekir" diye konuştu.(Sürecek)
