Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu
Kamu Başdenetçisi Ömeroğlu: "İdare birey ilişkisinde hukukun üstünlüğünün, demokratikleşmenin sağlanması, bireysel hak ve özgürlüklere duyarlı davranılması bizlerin var oluş gayesidir" "Bizlere göre devlet şeffaf olmalıdır, insan odaklı olmalıdır. İnsan devletleştirilmemeli, devlet insancıllaştırılmalıdır" "Artık idare ile vatandaş birbirine kulak vermeyi, farklılıklardan yarar sağlamayı, sorunlara böylece çözüm bulmayı öğrenmektedir" "Amacımız, idarenin insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir şekilde görev yapmasını kamu hizmetlerini etkin ve verimli şekilde yürütmesini sağlamaktır"
Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, var oluş nedenlerinin, idare-birey ilişkisinde hukukun üstünlüğünün, demokratikleşmenin sağlanması, bireysel hak ve özgürlüklere duyarlı davranılması olduğunu belirterek, "Bizlere göre, devlet şeffaf olmalıdır, insan odaklı olmalıdır. İnsan devletleştirilmemeli, devlet insancıllaştırılmalıdır" dedi.
Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından düzenlenen Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu başladı.
Sempozyumun açılışına, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, YSK Başkanı Sadi Güven, Avrupa ülkelerinin ombudsmanları katıldı.
Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu, birey ve devlet arasındaki ilişkilerin nasıl düzenlenmesi gerektiği sorusuna verilen cevabın, zaman içerisinde geçirdiği evrimin, kamu hizmetini sağlayan idarenin geçirdiği değişimi de anlattığını söyledi.
İdarenin demokratik ve hukuka bağlı yönetim anlayışıyla katılımcı şeffaf, insan hak ve özgürlüklerini esas alan, hizmetlerinde halka yakınlığı, dürüstlüğün ve verimillilğin egemen olduğu bir kimliğe bürünmeye başladığının görüldüğünü belirten Başdenetçi Ömeroğlu, şöyle konuştu:
"Hesap verebilir olmak ise böyle bir idarenin kalıcı ve güvenilir hizmetlerinin sigortasıdır. Halkın taleplerine ve beklentilerine öncelik tanıyan bu anlayış sayesinde, bireylerin yönetime katılımı ve desteği artarak gelişecektir. Artık demokrasinin harcı olan birey temel değerdir ve idare ile olan ilişkilerinde kendini güvende hissetmelidir. Halkın yönetime katılmasına odaklanan bu anlayışın mihengi vatandaşın gerektiğinde veya istediğinde idareyi denetleyebilme gücüne sahip olmasıdır."
-"Devlet şeffaf olmalıdır"
Kamu Denetçiliği Kurumunun, birey-devlet uzlaşmasının temelindeki denetimi halk adına gerçekleştirdiğini, idare ile vatandaş arasındaki gücün dengesini kurduğunu anlatan Ömeroğlu, "İdare-birey ilişkisinde hukukun üstünlüğünün, demokratikleşmenin sağlanması, bireysel hak ve özgürlüklere duyarlı davranılması bizlerin var oluş gayesidir. Bizlere göre devlet şeffaf olmalıdır, insan odaklı olmalıdır. İnsan devletleştirilmemeli, devlet insancıllaştırılmalıdır" diye konuştu.
Ömeroğlu, hak ve özgürlükleri lütfetmeyen, tanıyan ve güvence altına alan bir devlet teşkilatının tesis edilmesine yaptıkları ve yapacakları katkıyla hem halkın idareyi denetiminin kolaylaştığını hem de devletin demokratik karakterinin güçlendiğini vurguladı.
Nihat Ömeroğlu, şöyle devam etti:
"İdarenin artık monolog söylemlerden kurtulup, halkla diyaloğa geçmesiyle kamu menfaati azami ölçüde sağlanacak ve yönetim kamuoyu beklentilerini isabetli biçimde tespit ederek bu beklentiler ışığında çalışmalarına yön verecektir. Böylece eşit, özgür, onurlu yaşama hakkı olarak özetlenebilecek, insan hakları kavramı devlet-vatandaş ilişkisine damgasını vuracaktır."
-"Devlet karşıtlığı olarak algılanmamalı"
Türkiye'de de dünyadaki gelişmelere paralel değişikler yaşandığını ifade eden Ömeroğlu, şunları söyledi:
"Artık idare ile vatandaş birbirine kulak vermeyi, farklılıklardan yarar sağlamayı, sorunlara böylece çözüm bulmayı öğrenmektedir. Amacımız, idarenin insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir şekilde görev yapmasını kamu hizmetlerini etkin ve verimli şekilde yürütmesini sağlamaktır. Kurumumuz, kişi hak ve özgürlüklerini, hem ulusal hem de uluslararası düzenlemeler ışığında, hukuka ve daha da önemlisi hakkaniyete uygunluk noktasında savunmakadır. Yurttaşları idareye karşı savunan, kötü yönetimden doğan haksızlıkları önleyen hem kamudaki etkinliği hem de toplumsal memnuniyeti arttıran bir işleve sahiptir. Ancak bizim için birey haklarının korunmasının devlet karşıtlığı olarak anlaşılmaması da büyük önem arz etmektedir. Birey ile idare arasında arabuluculuk vazifesi yaparak hem birey hem idare için deyim yerendeyse 'kazan-kazan' politikasını hayata geçirmenin ve idarenin yönetimine engel olmadan, idareye iştirak etmenin amacımızın çerçevesini oluşturduğunu vurgulamak gerekmektedir."
Nihat Ömeroğlu, başta Avrupa Birliği Ombudsmanı olmak üzere sempozyuma katılanlara teşekkür ederek, onların tecrübeleriyle zengileşmenin şahsı ve kurum adına büyük bir fırsat olduğunu dile getirdi. - Ankara