Haberler

Ulusal Heyelan Sempozyumu" Başladı

Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından düzenlenen "Ulusal Heyelan Sempozyumu" başladı.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, ATO Congresium Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'ndaki sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, heyelan ve depremlerin en büyük zararı, çürük zeminde ve sağlam olmayan binalara verdiğini söyledi.

Deprem ve heyelanın önlenmesi için sağlam zeminde, sağlam binaların kurulması gerektiğini belirten Eroğlu, bunun için de çok iyi bir planlamanın olması gerektiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu konuya çok önem verdiğini vurguladı.

Bakan Eroğlu, afetlerin yüzde 36'sını oluşturan heyelanın, aşırı yağışlar sonrası meydana geldiği için taşkınlarla karıştırıldığını dile getirdi.

Bakanlıkta ihtisas alanlarına göre çalışmaların yapıldığını ve ihtisaslaşmaya önem verdiklerini aktaran Veysel Eroğlu, şöyle konuştu:

"(Herkes her şeyi bilir) O dönem kapandı. Her kurum yapacaklarıyla ilgili eylem planı hazırlıyor. Bunları 3 ayda, 6 ayda ve yıl sonunda takip ediyoruz, kimin ne zaman, neyi yapacağı, nerede yapacağı belli, dolayısıyla bunları kontrol ediyoruz. Barajların havzalarının etrafında yeşil kuşak ağaçlandırmaları yapıyoruz. Yukarı havzada sel kontrolleri planları yapıyoruz, çünkü seller ve heyelanların sebebi yukarı havza. Üst havzalarda gerekli tedbiri alırsak, alt havzalardaki yerleşim alanlarını çok daha kolaylıkla koruyabiliriz. Önce en riskli yerler neresiyse oradan başlıyoruz."

Bakan Eroğlu, akademisyenlerle iş birliği yapmaya hazır olduklarını söyleyerek, " Türkiye'de çok büyük bir bilgi birikimi var, bunları değerlendireceğiz ve başta depremler olmak üzere heyelanları önlemek için çalışmalar yapacağız." ifadesini kullandı.

"Birçok afetin başlıca sorumlusu insandır"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı ise Ulusal Heyelan Sempozyumu'nun, afetlere hazır Türkiye'ye katkı sağlamasını diledi.

Türkiye'nin, jeopolitik ve jeostratejik konumu itibarıyla merkez bir ülke olduğunu dile getiren Sarı, iki kıtayı birbirine bağlayan, dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Ortadoğu ve Hazar Havzası'nda, önemli deniz ulaştırma yollarının kavşağı durumunda olduğunu anımsattı.

Türkiye'nin jeolojik olarak da doğal afetlere karşı çok hassas bir konuma sahip olduğunu aktaran Bakan Sarı, "Birçok afetin başlıca sorumlusu ise bizler, yani insandır. İnsanoğlunun sorumlu olduğu doğal problemlerin toplamı; küresel ısınmadır, iklim değişikliğidir. Her türlü tabii afette, direkt veya dolaylı payı olan iklim değişikliği hayatımızı derinden etkiliyor." diye konuştu.

İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı küresel ölçekte acil önlemlerin alınması, iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret eden Fatma Güldemet Sarı, şunları kaydetti:

"Küresel iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik 2030 yol haritamızı belirledik. Sera gazı emisyonlarımızı 2030 yılında yüzde 21'e kadar olan artıştan azaltmayı hedefliyoruz. Bundan sonra da her platformda, dünyanın geleceğine yönelik fikirlerimizi, projelerimizi anlatacağız, medeniyetimizin en önemli unsuru olan 'doğanın bizlere emanet olduğu' fikrini herkese ulaştıracağız. Bu ve buna benzer çalışmalarla, Türkiye'nin çevre hassasiyetini bir model haline getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye olarak, çevreyi koruyarak kalkındık, dışarıya bağımlılığımızı azaltarak, yerli ürünleri teşvik eden bir ülke olduk, olmaya da devam edeceğiz."

"83 bin 846 hektarlık alana ait 17 mikro bölgeleme etüdü yaptık"

Sarı, Türkiye'de "deprem, heyelan, su baskını, kaya düşmesi, çığ" gibi doğal afet zararlarının temelinde hep aynı problemlerin yattığına dikkati çekerek, yer seçimi, planlama, yapılaşma ve yapılaşmanın denetimi olarak özetlenebilecek zincirin herhangi bir halkasındaki kopukluğun, giderilmesi mümkün olmayan can kayıplarına dönüştüğünü söyledi.

Bugüne kadar meydana gelen bütün afetlerin, yerleşime uygun olmayan alanlarda yapılaşmanın olumsuz etkileri sonucu olduğunun bilgisini veren Bakan Sarı, yapılaşmanın uygun olmadığı arazilerde, kalitesiz malzemeler kullanılarak, temel mühendislik ölçütlerinden uzak binaların yapılmasının kayıpların artmasına neden olduğunu anlattı.

Fatma Güldemet Sarı, şu bilgileri verdi:

"Bunu engellemek için iki tip etüt çalışmamız var. Jeolojik-jeoteknik ve mikro bölgeleme etütleri. Bakanlık olarak, afete duyarlı planlama kapsamında mikro bölgeleme etütlerinin ülke çapında yaygınlaştırılmasını amaçlıyoruz, çünkü bu etütlere dayanan analizlerde tehlike ve riskleri belirliyor, yerleşime uygunluk durumlarını ortaya koyuyoruz. Bakanlığımızın kurulduğu Temmuz 2011 tarihinden bu yana çeşitli il ve ilçelerimizde toplam 83 bin 846 hektarlık alana ait 17 mikro bölgeleme etüdü yaptık ve onayladık. Ayrıca, bugüne kadar ülkemiz genelinde yaklaşık 12 bin imar planına esas jeolojik-jeoteknik etüt raporunu tamamladık ve hızlıca onayladık. Özellikle Karadeniz'de iklim değişikliğinin yağışları arttırması ve genişleyen yerleşim alanlarının tetiklediği çok sayıda doğal afet gerçekleşmiştir."

Sarı, "Afetlerin meydana getireceği zararların önlenmesi ve afet bilincinin oluşturulması, erken uyarı sistemleri ve çevresel koruma çalışmaları, uzun dönemli arazi kullanım planlarının hazırlanması, dayanıklı yapıların inşası ve afet konusunda uygun politikaların belirlenmesiyle mümkündür." değerlendirmesinde de bulundu.

Açılışta, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürü Hanifi Avcı ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkanı Fuat Oktay da birer konuşma yaptı.

Türkiye'nin mevcut durum ve kurumsal kapasitesinin değerlendirilmesi, afet öncesi, anı ve sonrası için alınacak tedbirler, ihtiyaçlar, aksaklıklar ile idari, teknik ve hukuki konuların, akademisyenlerin de katılımıyla görüşüleceği sempozyum, 29 Nisan'da sona erecek.

Kaynak: AA / Güncel

Fatma Güldemet Sarı Veysel Eroğlu Türkiye Havza Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title