Haberler

Türkiye'nin Bağışçı Karnesi

Hayırseverlik algısı, bireysel bağışçılık alanındaki eğilimler, bağış yapılan alanlar ve bağış yapma motivasyonları gibi birçok konunun ele alındığı "Türkiye'de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması" yayınlandı.

Hayırseverlik algısı, bireysel bağışçılık alanındaki eğilimler, bağış yapılan alanlar ve bağış yapma motivasyonları gibi birçok konunun ele alındığı " Türkiye'de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması" yayınlandı.

Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı'ndan (TÜSEV) yapılan açıklamaya göre, Prof. Dr. Ali Çarkoğlu ve Yrd. Doç. Dr. Selim Erdem Aytaç liderliğinde Koç Üniversitesi Saha Araştırmaları Merkezi tarafından Türkiye'nin 68 ilinde toplam 2 bin 495 kişinin katılımıyla " Türkiye'de Bireysel Bağışçılık ve Hayırseverlik Araştırması" yapıldı.

Anadolu Vakfı, Aydın Doğan Vakfı, ENKA Vakfı, Hüsnü M. Özyeğin Vakfı, Sabancı Vakfı ve Vehbi Koç Vakfı desteğiyle yürütülen araştırma, bireysel bağışçılığın ve hayırseverliğin mevcut durumunu güncel veriler eşliğinde ortaya koydu.

Raporda son 10 yılda bağışçılık alanında gözlemlenen değişimler karşılaştırmalı olarak sunuldu.

En yüksek yardım dilencilere

Araştırma sonucuna göre Türkiye'de bir yılda yapılan tüm yardım ve bağışların toplamı kişi başı yaklaşık 228 lira. Bu miktarın 209,6 lirası doğrudan yardım (dilencilere, fitre, zekat, akrabalara, diğer kişilere, komşulara), 16,7 lirası kurumlara ve 2 lirası da zorunlu bağış olarak yapılıyor.

En yüksek miktarda yardımı ise 53,2 lira ile dilenciler alıyor. Ülkede bir yıl içinde yapılan bireysel yardım ve bağışların toplamı 13,7 milyar lira olarak tahmin ediliyor. Bu tutar, 2014 Türkiye Gayri Safi Yurt İçi Hasılasının (GSYİH) yüzde 0,8'ine denk geliyor. Bu yüzde Avrupa ve Amerika özelinde yapılan araştırmalarda görülen bağış oranlarına benzerlik gösterse de, bu ülkelerin aksine Türkiye'de bağışların sivil toplum kuruluşları aracılığıyla yapılmaması dikkati çekici bir veri olarak öne çıkıyor.

Hayırseverlik yardım etmek olarak algılanıyor

Araştırmaya göre hayırseverlik kavramı, vatandaşlar tarafından "yardım etmek" olarak algılanırken, hayırseverlik denince akla ilk olarak muhtaç ve yoksullara, başkalarına yardım ile para, gıda ve giyim yardımı geliyor.

Hayırseverlik faaliyetlerinin yapılmasının nedenleri arasında dini vecibeleri yerine getirmek yüzde 32.5, toplumsal gelenek ve görenekler yüzde 20.4 ve topluma karşı hissedilen borç yüzde 14.2 olarak öne çıkıyor.

Bireyler yardımlarını genellikle aile, yöresel ya da hemşehrilik bağları olan kişilere doğrudan yapmayı tercih ederken, ihtiyaç sahibi kişilere dinsel ve kültürel yakınlık da yardım yapma tercihini etkiliyor. Bireyler bağışlarını bir sivil toplum kuruluşu aracılığıyla değil, doğrudan kendileri ulaştırmayı tercih ediyor.

Sivil toplum kuruluşlarına bağış azalıyor

Son bir yıl içerisinde herhangi bir sivil toplum kuruluşuna aidat ödeme dışında bağış yaptığını belirtenlerin oranı yüzde 13 iken, bu oran 2004'te yüzde 18 düzeyindeydi. Araştırmaya katılanların yüzde 52'si yardımlarının miktarı düşük olduğu için sivil toplum kuruluşları aracılığıyla bağış yapmadığını belirtirken, bunu yardımların düzensiz olması, bu kuruluşların tanınmaması ya da güvenilmemesi takip ediyor.

Bağış yapılırken de çoğunlukla fakirlere ve düşkünlere yardım, yetimlere yardım, eğitim, çocuk ve gençlere yardım ile şehit ve gazi ailelerine yardım alanlarında çalışan sivil toplum kuruluşları tercih ediliyor.

Araştırma sonuçlarını değerlendiren TÜSEV Genel Sekreteri Başak Ersen, 10 yıl öncesiyle kıyasladığında gerek yardımların gerek sivil toplum kuruluşlarına yapılan bağışların düştüğünün görüldüğünü belirtti.

Türkiye'de sosyal sermayenin eksikliği, 2004'e kıyasla ekonomideki durgunluk ve toplumsal gerginliklerin bireysel bağışların azalmasında önemli birer etken olduğunu vurgulayan Ersen, "Sivil toplum kuruluşlarına yapılan bağışların artması ve sivil toplum algısının iyileşmesi için bu kuruluşların bireylere verdiği güven duygusunu artırması önemli. Bunun için sivil toplum kuruluşlarının kendilerini ve amaçlarını açık şekilde anlatmaları, demokratik ve katılımcı bir şekilde yönetildiklerini, hem finansal hem de etik açıdan bütünlük içinde çalıştıklarını ve her konuda hesap verebilir olduklarını topluma göstermeleri gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.

Raporda öne çıkan bulgular

Son bir yıl içerisinde doğrudan akraba, komşu ya da diğer ihtiyaç sahiplerine maddi yardımda (nakit para, yiyecek, giyecek, yakacak, vb.) bulunduğunu belirtenlerin oranı yüzde 34 olarak belirlenirken, bu 2004'te yüzde 44 düzeyindeydi.

Her 10 kişiden sadece biri çoğu insanın güvenilebilir olduğunu düşünüyor.

Yoksullara yardım öncelikli olarak devletin (%44) ve hali vakti yerinde vatandaşların (%30) görevi olarak görülüyor. Yoksullara yardımı sivil toplum kuruluşlarının görevi olarak görenlerin oranı (%4) oldukça düşük.

Son bir yıl içerisinde dini vecibelerle ilgili yardımlarda (fitre %68, zekat %28 ve kurban kesimi %43) bulunanların oranı 2004'e göre 7 ile 12 puan arasında düşüş gösterdi. Bu yardımları yapmaya maddi durumunun müsait olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 10 ile 30 arasında değişiyor.

Bireylerin sadece yüzde 7,5'i bağışlarını kısa mesaj yoluyla (SMS), yüzde 1,9'u ise bir internet sitesi aracılığıyla yapıyor.

Bireylerin yüzde 83,6'sı bağış yaptıkları kurumdaki şeffaflığın önemli olduğunu, yüzde 56,6'sı kurumla benzer siyasi görüşü ve dünya görüşünü paylaşmanın da bağış yapmakta belirleyici ölçüt olduğunu düşünüyor. Bireylerin 2004'te sivil toplum kuruluşu faaliyetlerine katılma oranı yüzde 22,7 iken bu oran 2015'te yüzde 15,8'e düştü.

Kaynak: AA / Güncel

Koç Üniversitesi Ali Çarkoğlu Türkiye Politika Güncel Haberler

title