Türkiye'de Siber Güvenliğin Açmazları" Paneli

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: - Panelden detay görüntüler- Anıl'ın konuşması NATO Yeni Güvenlik Tehditleri Bölümü Siber Savunma Direktörü Süleyman Anıl, "Siber savunmayı hava, deniz ve kara savunması gibi gördüğünüzde altını doldurmanız ve kendinizi yetiştirmeniz gerekir. Ülkeler, siber alanı kara, hava ve deniz alanları gibi konumlandırmalı. Ukrayna'daki gelişmelerden sonra savaş kavramının değiştiği bir kez daha görüldü" dedi.Anıl, Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleştirilen " Türkiye'de Siber Güvenliğin Açmazları" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, siber saldırı yeteneklerinde çok büyük yarışların olduğunu söyledi.NATO'nun ilk siber savunmayla ilgili tecrübelerinin 1990'ların ikinci yarısında Balkan operasyonları sırasında ortaya çıktığını ifade eden Anıl, kurumun ilk defa hem sınırları dışında bir operasyona giriştiğini hem de bu sırada kendi sistemlerini o bölgeye taşımak zorunda kaldığını aktardı.Ülkelerin, siber alanlarının, kara, hava ve deniz alanları gibi konumlandırılması gerektiğini ifade eden Anıl, Ukrayna'daki gelişmelere değindi.Anıl, Ukrayna'daki gelişmelerden sonra günümüzde savaşların tanımının değiştiğine işaret ederek, "Büyük dünya savaşlarında ya da karşı karşıya gelip birebir savaşılmasından ziyade çok değişik alanlarda, değişik yeteneklerle çatışma örnekleri görüyoruz. Bu, değişik yaklaşımlar gerektiriyor. Geleneksel askeri savunma yaklaşımlarından farklı davrandırmayı gerektiriyor. NATO, şu anda buna adapte olmaya çalışıyor. Çünkü Ukrayna örneğinde NATO aslında iyi bir imtihandan geçmedi" şeklinde konuştu.NATO'nun özel kriptolu iletişimlerinin büyük kısmının Belçika veya Avrupa'daki mevcut fiber altyapıyı kullandığını aktaran Anıl, eskiden bu tip ihtiyaçların daha küçük olduğunu dile getirdi.Bugün bütün uygulamaların çok büyük altyapı gerektirdiğini ve herkesin bunları kullandığını anlatan Anıl, "Mesela Portekiz'in Atlantik Okyanusu'ndan geçen uluslararası fiber kablosu kesildiğinde Portekiz'in, (bu kabloyu tamir etmek çok zor) Güney ve Kuzey Amerika ile ilgili ticari ve diğer iletişimleri en azından bir iki hafta sürecek, bir bağlantı kaybediyor. Bunun hem ticari hem ekonomik etkisi çok büyük" değerlendirmesinde bulundu.NATO'dan gelen bilgileri ağlarında kullanan ülkeleri, NATO'nun denetleme yetkisine sahip olduğunu belirten Anıl, kurumun güvenlik asistanlarının üye ülkeleri ziyaret ederek denetlediğini kaydetti.Anıl, Türkiye'nin kağıt üzerinde siber güvenlikte temel hedeflerine ulaştığının görüldüğünü aktardı.Bir gazetecinin "Terör örgütlerine paralel olarak siber saldırılar arttı mı? NATO'nun, Türkiye özelinde koruma kalkanı programı var mı?" sorusu üzerine Anıl, şöyle konuştu: "Evet terör örgütlerinde artış oldu. Siber saldırılarda da artış var fakat şu anda çok zorlayıcı değil. Siber savunmayı hava, deniz, kara savunması gibi gördüğünüzde altını doldurmanız ve kendinizi yetiştirmeniz gerekir. Ülkeler, siber alanı, kara, hava, deniz alanları gibi konumlandırılmalı. Ukrayna'daki gelişmelerden sonra savaş kavramının değiştiği bir kez daha görüldü. Birebir ordu orduya savaşın dışında çeşitli savaşlar görüyoruz. Geleneksel savunma yöntemleri bu konularda etkili olmuyor. Siber savunmada bölgesel ve ulusal partnerlerinizin olması önemlidir. Siber saldırılar dışarıdan gelir, bu yüzden diğer partnerlerle iyi ilişkileriniz olması gerekir."-"Türkiye ve diğer üye ülkeler üzerinde bir siber kalkanı yok"Süleyman Anıl, NATO'nun saldırı kaynağını biliyorsa askeri karşılık verme imkanı dışında karşılık vermediğini ifade ederek, "NATO, siber saldırıyı etkisiz hale getirmek üzere çalışır fakat siber saldırıda bulunmaz. Çünkü bu hukuki değildir. NATO'nun Türkiye ve diğer üye ülkeler üzerinde bir siber kalkanı yok. NATO'nun siber kalkan yeteneği yok. Öncelikle ülkelerin kendi siber kalkan yeteneklerinin olması gerekir. NATO, üyesi olan ülkelere resmi başvurularının niteliğine göre siber güvenlik ve siber savunma yardımı yapar" görüşlerine yer verdi.NATO'nun politikalarını üye 28 ülke tarafından ele alındığını kaydeden Anıl, NATO'nun kendi yazılımını geliştirmeyi 10 yıl önce bıraktığını bildirdi.NATO'nun piyasadaki çözümleri kullandığını dile getiren Anıl, "Mevcut çözümleri kendi ortamınıza uygulama işi var. Hangi yazılımı alırsanız alın, kendi alanınıza kuruyorsanız, ağlarınızın alt yapısıyla uygulama çalışması var" dedi.Anıl, 2016 yılında Varşova'da yeni bir NATO zirvesinin olacağını belirterek, zirvede, 28 ülkenin siber savunmaya daha fazla yatırım yapmaları gerekliliğiyle siber alanın kendi başına bir domain olarak kabul edilmesi konularının görüşüleceğini aktardı.-Türkiye dünyada internet kullanımında 97'nci sırada"Kadir Has Üniversitesi Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi (MARC) Müdürü Doç. Dr. Salih Bıçakcı da günden güne gelişen siber dünyanın, insan hayatına kattığı imkanların yanı sıra güvenlik problemlerinide artırdığını vurguladı.Siber uzayın gelişen ortamının henüz uluslararası sistem ve hukukun bütünüyle kapsayabildiği bir alan olmadığını, halihazırda bütün ülkelerin "Milli" siber alanlar oluşturmaya çalıştığını anlattı.Gerek ABD'nin kendine yönelen bir saldırı olduğunda interneti kapatma gayretleri, gerekse İran'ın Stuxnet sonrasında kapalı internet oluşturma çabalarının sınırların belirlenmesine yönelik doğum sancıları olduğunu ifade eden Bıçakcı, şöyle konuştu: "Aktörlerin belirsizliği ve siber uzayın hızı ulus devletleri internet karşısında aciz bırakıyor. Büyük ve simetrik devlet yapılarının yeni ortaya çıkan bu tehditlere karşı eski organizasyonlarla karşılık vermekte zorlandığı görülüyor. Siber tehditlerle mücadele edebilmek için devletlerin asimetrik ve hızlı tepki veren organizasyonlara ihtiyacı var. Tehdidin niteliğini derinlemesine anlamak, geliştirilecek tedbirlerin tutarlılığını arttıracaktır."Türkiye'de insanların yalnızca yüzde 46'sının internet erişimine sahip olduğunu belirten Bıçakcı, "Bu da Türkiye'yi dünyada internet kullanımında 97'nci sıraya koyuyor" dedi.NATO'nun, üyelerinin siber kabiliyetlerini artırma ve ortak bir düzlemde çalışabilir hale getirme çabalarının, Türkiye'nin de siber güvenlik konusundaki çalışmalarına hız vermesine neden olduğunu aktaran Bıçakcı, Türkiye'de yetkililerin uzunca bir süre siber tehditleri sadece siber suç seviyesinde değerlendirdiğini sözlerine ekledi.

Belçika Ukrayna Türkiye Politika Güncel Haberler