TÜM KATEGORİLER
"Türkiye'de Anne Olmak... Annelerimiz Paneli"
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, "Bugün hepimiz barış istiyorsak huzur istiyorsak birlikte yaşamak istiyorsak bunun arkasında da analarımızın artık gözyaşlarının dinmesini istediğimiz için bu fedakarlıklara katlanıyoruz."
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, "Bugün hepimiz barış istiyorsak huzur istiyorsak birlikte yaşamak istiyorsak bunun arkasında da analarımızın artık gözyaşlarının dinmesini istediğimiz için bu fedakarlıklara katlanıyoruz. İnşallah bundan sonra ülkemizde analarımız ağlamayacak. Barış içerisinde, birlik içerisinde yaşamaya devam edeceğiz" dedi.
Bakan Yıldırım, Vodafone Türkiye tarafından ATO Congresium'da düzenlenen
"Türkiye'de Anne Olmak... Annelerimiz Paneli"ne eşi Semiha Yıldırım ile katıldı.
Moderatörlüğünü Nilgün Balkaç'ın yaptığı panele, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ülker, oyuncu ve televizyoncu Beyazıt Öztürk ile sanatçı Mehmet Aslantuğ katıldı.
Panelde konuşan Yıldırım, lise öğrencisiyken annesinin vefat ettiğini belirterek, "Allah rahmet eylesin, ahirete göçen tüm annelerin mekanını cennet eylesin. Sağ olsa sırtımda hacca götürürdüm. Annemiz bizi çok sevdi. Biz kalabalık bir aileyiz, 7 kardeşiz. Bizim onu seveceğimiz dönemi maalesef yaşayamadık. Beyazıt Öztürk gibi yapamadık" diye konuştu.
İstanbul'da akrabalarının yanında orta ve lise öğrenimine devam ettiğini belirten Yıldırım, annesiyle yaz döneminde hasret giderdiğini dile getirdi. Annesinin 1969 yılında İstanbul'a yanına geldiğini belirten Yıldırım, daha sonra yüksek tansiyonla felç olduğunu, annesinin tedavi sürecinde geceleri Çapa Tıp Fakültesi Fizyoterapi bölümünde yanında kaldığını, sabahları da okuluna gittiğini söyledi.
Yıldırım, "Sonra sürdürülemeyen bir tedavi olduğu anlaşılınca memlekete götürdüler. Ölümü içine doğunca (oğluma haber vermeyin derslerinden kalmasın) demiş. Onlar da beni çağırmadılar. Benim hayatta aileme en çok hayıflandığım konu onun cenazesine katılmamam. Bu yaşa geldim, bir türlü annemin öldüğüne bile inanamıyorum" diye konuştu.
-"Başbakanın da başbakanı var"-
Türkiye'de anne olmanın birçok ayrı külfeti bulunduğuna dikkati çeken Yıldırım, iş hayatında olan kadınların, ikinci mesailerine evde yemek ve günlük ihtiyaçların giderilmesi için devam ettiğini dile getirdi. Evdeki işlere müdahale edip etmediği yönündeki soru üzerine Yıldırım'ın, "Evde bizim esamemiz okunmaz. Bizimki dışarıdadır. Burada bir sır verelim, herkes bilsin. Bakan olabilirsiniz ama bakanın da bir bakanı var. Başbakan olabilirsiniz ama başbakanın da başbakanı var" sözleri salonda gülüşmelere yol açtı.
-"Geç kalırsak Meclis'te şimdi anamızı ağlatacaklar"-
Bakan Yıldırım, Balkaç'ın "İzmir'den milletvekili oldunuz. Kadın seçmene nasıl ulaşıyorsunuz-" sorusu üzerine, esprili şekilde "Genel Kurul'da benim kanunum görüşülüyor. Beyazıt Öztürk lafa girdi. Geç kalırsak Meclis'te şimdi anamızı ağlatacaklar" karşılığını verdi.
AK Parti olarak seçmene ulaşma konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını anlatan Yıldırım, son 10 yılda seçmenin arasından hiç çıkmadıklarını, kadın seçmenlerin kendilerine her türlü sorun ve önerilerini aktardıklarını ifade etti.
Yıldırım, İzmir'de kadın seçmenlerin daha aktif olduklarına dikkati çekti.
-"Başa gelen çekilir"-
Binali Yıldırım, "Kabine'nin tek erkek üyesi olsa ve o da siz olsanız, ne hissederdiniz-" şeklindeki soru üzerine, "Biz herhalde o günleri görmeyiz" dedi. Balkaç'ın "O günleri gördünüz diyelim, ne yaparsınız-" sorusuna karşılık Yıldırım, "Ne yapalım, başa gelen çekilir" diyerek espri yaptı.
Bakan Yıldırım, sözleriniz şöyle sürdürdü:
"Hanımefendi (Emine Erdoğan) burada. Beni kadın düşmanı gibi algılamasın. Kadınları daha fazla siyasete sokabilmek, toplumsal olaylara, memleket dışına, evin dışına çıkarak her şeyle ilgilenir hale getirmede Hanımefendi öncü bir rol oynadı, AK Parti kurulduğundan beri. Aynı şekilde de bu iradesini, azmini devam ettiriyor. Kendisine teşekkür ediyoruz kadınlar adına.
Fatma Hanım Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı. Öyle bir hızlı girdi ki işe, hepimizi gölgede bıraktı. Çok güzel mesafe aldı. Biliyoruz, o torpilli. Hanım olması zaten bir pozitif ayrımcılık getiriyor. Asıl olan kabiliyeti çok güzel. Kısa sürede toplumun sosyal desteğe olan kesimlerine yönelik Sayın Başbakanımızın büyük desteğiyle güzel düzenlemeler yaptı. Her yerde 'bizim Fatma anamız geldi" diyorlar, başka bir şey demiyorlar."
-"Öf bile demeyin, yüzünüzü de ekşitmeyin"-
Anneliğin lafla anlatılacak bir şey olmadığını belirten Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ana yaşar. Ananın hissettiklerini bir başkası hissedemez. Benim ikinci çocuk oğlan çocuğu doğmadan önce Semiha Hanım kasılma nedeniyle yatmak zorunda kaldı. 3 Ay doğum öncesi hastanede kaldı. Flebit oldu. Sonra da 8 ay tedavisi sürdü, ayağı açılmadı, ayağa kalkamadı. O sırada biz çocuğa bakmaya çalışıyoruz. Anneanne, baldızlar var, kardeşlerim var, biz varız ama çocuğu bir türlü kendimize çekemedik. Kendisi geldikten sonra çocuk anne şefkatini, sevgisini, sıcaklığını o zaman hissetmeye başladı. Bunu gördükten sonra artık anneyi anlatmak hakikaten kelimelerle mümkün değil. Anneleri yaşayanların, hayatta olanlara benim diyeceğim, öf bile demeyin, yüzünüzü de ekşitmeyin. Çünkü kaybettiğinizde bir daha yerine getirme şansınız yok. O duyguları yaşamış biri olarak söylüyorum. Annelerimiz bize hal ile örnek oluyorlar, laflarıyla değil. Davranışları, bakışlarıyla arkamızda bekleyişleriyle bize örnek oluyorlar."
Anneler Günü'nü kutlayan ve annelerin ellerinden öptüğünü söyleyen Yıldırım,
"Onlar bizim anamız, eşimiz, öğretmenimiz, çocuklarımız, ülkemizin, toplumumuzun temel direği. İşte bugün hepimiz barış istiyorsak huzur istiyorsak birlikte yaşamak istiyorsak bunun arkasında da analarımızın artık gözyaşlarının dinmesini istediğimiz için bu fedakarlıklara katlanıyoruz. İnşallah bundan sonra ülkemizde analarımız ağlamayacak. Barış içerisinde, birlik içerisinde yaşamaya devam edeceğiz" ifadesini kullandı.
-Vodafone'dan mobil sanal pazar yeri-
Panel öncesinde konuşan Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray, dünyanın giderek düzleştiği, birbirine bağlı hale geldiği ve sınırların ortadan kalktığı bugün, küresel ölçekte yükselen en önemli potansiyellerden birini, kadın gücünün oluşturduğunu söyledi.
Gelecek 10 yıl içinde küresel ekonomiye 1 milyar kadının katılacağı öngörüsüyle hızlı adımların atılması, kadın istihdamının artırılmasıyla toplumsal yaşamda eşitliğin sağlanmasının 'akıllı ekonomi modeli' olarak benimsenmesi gerektiğini vurgulayan Timuray, Vodafone Türkiye olarak "Teknoloji Hayatın Hizmetinde" vizyonuyla kadınların gücüne teknolojiyle güç katarak, sosyal ve ekonomik hayattaki varlıklarını artırmayı hedeflediklerini anlattı.
Bu kapsamda, 81 ilden kadınların katılımıyla "Önce Kadın El Emeği Sergisi" düzenlendiğini bildiren Timuray, şunları kaydetti:
"Türk kadınının yeteneği, yaratıcılığı ve üretkenliği var. Bunu 81 ilden kadının el emeğinin bir araya geldiği bu sergide gördük. Bu potansiyelin girişimciliğe ve ekonomiye dönüşmesi için ise kadın emeğinin tüketiciyle buluşması gerek. Buna çözüm, mobil sanal pazar yeridir. Bu anlayışla, tüm kadınlarımızın el emeği ürünlerini ücretsiz olarak Türkiye'nin her yerinden ulaşılabilecek mobil sanal pazar yeri www.sahibinden.com'a taşıyor ve onların tüm dünyaya açılmasını sağlıyoruz. Bu hizmet ile 81 ilin el emeği ekonomiye Türkiye'nin ilk mobil sanal pazar yerinde buluşuyor." - ANKARA
