Türki·ye İyi· Gelecek" Konferansı
Başbakan Binali Yıldırım, terörün istismar alanını ortadan kaldırmakta kararlı olduklarını belirterek, "Onun için bir kere yurdun her köşesinde vatandaşımız hiç can mal korkusu yaşamayıncaya kadar ve terör örgütlerinin, teröristlerin güvenlik kuvvetlerine, sivil vatandaşlarına karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok." dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, terörün istismar alanını ortadan kaldırmakta kararlı olduklarını belirterek, "Onun için bir kere yurdun her köşesinde vatandaşımız hiç can mal korkusu yaşamayıncaya kadar ve terör örgütlerinin, teröristlerin güvenlik kuvvetlerine, sivil vatandaşlarına karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok." dedi.
Yıldırım, "Türkiye İyi Gelecek" konferansında yaptığı konuşmada, gerçek ekonomiye, üretime daha fazla yoğunlaşılması gerektiğini, kaynakların alın terine ve akıl terine ayrılması gerektiğini dile getirerek, para piyasalarının finans sektörü için ilanihaye sürdürülebilir alanlar olmadığını söyledi.
"Yatırım, yatırım, yatırım... Gerçek ekonomi" diyen Yıldırım, bunun için yatırımcıların önündeki sorunları birer birer kaldırdıklarını ifade etti.
Bundan sonra detaylara daha çok yoğunlaşmayı istediklerini dile getiren Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
"Pazar günü Diyarbakır'dayız. Bütün bu ekibi bekliyoruz. Diyarbakır'da büyük bir program başlatıyoruz. Önce terörün istismar alanını ortadan kaldıracağız. Buna kararlıyız. Onun için bir kere yurdun her köşesinde vatandaşımız hiç can mal korkusu yaşamayıncaya kadar ve terör örgütlerinin, teröristlerin güvenlik kuvvetlerine, sivil vatandaşlarına karşı tehdit olmasını önleyinceye kadar bu operasyonlardan taviz yok. Buradaki ölçü çok net. Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımızın en büyük sorunu; PKK terör örgütüdür. Aslında terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu yok. Tek sorun Kürtlerin PKK sorunu. Ne yapacağız? Vatandaşlarımızla aramızdaki bu teröristleri ortadan kaldıracağız. Sorun varsa muhatabı vatandaşın kendisidir. Terör örgütü veya onun uzantısı aracı olamaz. Asla bunu kabul etmiyoruz. Çünkü Diyarbakır'da da 15 Temmuz gecesi Türk bayrağıyla vatandaş sokaktaydı, İstanbul'da da Kırklareli'de de Sinop'ta Hatay'da da herkes sokaklardaydı. Hiç kimse farklı düşünmedi. Çünkü orada partiler gitti, siyasi görüşler ortadan kalktı, teferruatlar yok oldu çünkü 'Mesele memleket meselesi' dedik, millet yollara düştü, 'Gerisi teferruat' dedi. İşte siyasi partiler bir araya geldik. Sağolsun partilerimiz destek verdi. 'Sizin yanınızdayız' dedi aynı gece. CHP, MHP, diğerleri... Daha sonra demokrasi nöbetlerinde geldiler, iştirak ettiler. Birbirimizle görüştük. 7 Ağustos'ta dünyaya, Türkiye'de birliğin, beraberliğin, kardeşliğin muhteşem fotoğrafını verdik."
Darbe girişiminin ardından birilerinin Türkiye'nin " Suriye, Mısır, Libya gibi olacağını umduğunu" aktaran Yıldırım, "Hey gidi zavallılar. Siz bu milleti tanımadınız. Bu millet öyle bir millet ki, en zor şartlarda bağımsızlığına, geleceğine sahip çıkan bir millettir. Tarih boyunca hep böyle olmuştur. Çünkü bağımsızlık bizim karakterimizdir. Esaret altına girmeyen iki ulustan birisi bizim ulusumuz, bizim milletimizdir. Onun için böyle bir milleti bizim arkamızda olduğu sürece evelallah hiçbir zaman yolda kalmayız." diye konuştu.
Yıldırım, yatırımların teşviki konusunda pek çok adım atıldığını vurguladı.
Tarım
Başbakan Yıldırım, Türkiye için de stratejik sektörlerden birisinin tarım olduğunu aktardı. Havza sistemine geçileceğini ifade eden Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Herkes her aklına gelen şeyi her yerde ekmeyecek. Bir yıl patates moda oluyor, herkes patates ekiyor, patates fiyatları iyice dibe vuruyor, herkes zarar ediyor. 'Devlet nerede, gelsin destek versin...' Bunun yerine iklim şartlarına, coğrafi şartlara bağlı olarak 170 havza belirlenecek, bu havzalarda hangi ürünlerin, hangi dönemlerde ekileceğine karar verilecek ve buna göre hem ürün para edecek, eken de mutlu olacak hem de ülkeye katma değer sağlayacak."
Hayvancılığa değinen Yıldırım, "Hayvancılıkta eksiğimizi, açığımızı ithal edilerek değil, damızlık üzerinde kendi hayvan varlığımızı artıracağız. Bunlar da tabii ki zaman alacak işler." diye konuştu.
Tarımda doğrudan sahibine destek vereceklerini kaydeden Yıldırım, "Vatandaş öyle istiyor. İki sefer vereceğiz. Bir ekim zamanı bir de biçim zamanı. Bütün destekleri biriktirip iki kalemde vereceğiz. Hiç değilse bir işine yarasın. Çünkü ciddi bir para veriyoruz ama maalesef beklenen sonucu alamıyoruz." ifadelerini kullandı.
Kamuda tasarruf
Kamuda tasarruf konusunda önemli kararlar aldıklarını kaydeden Yıldırım, "Kamunun masraflarını ne kadar azaltırsak, oradan artacak daha fazla ekonomiye kaynak olarak yatırıma aktarmış olacağız. Kamu maliyesindeki sıkı duruşumuzu sürdüreceğiz. Bütçe açığı 2002 yılında yüzde 11 civarındayken şimdi 1,3 belki 1,5 olur, belli olmaz. Çünkü beklenmedik şeyler oldu." dedi.
Bir dinleyicinin "Olmaz" şeklinde araya girmesi üzerine Yıldırım, "Olabilir de. Yüzde 11 nere 1,3 olmuş, 1,5 olmuş ne olacak. Varsın olsun. Büyüyen ekonomide bütçe açığından korkma. Yeter ki öngörülebilir bir büyüme olsun. Çarçur etme parayı. Nereye verdik, yatırıma verdik, ekonomiye verdik. Lüks tüketime verirsen o zaman büyüme o bütçe açığının kalitesi yok demektir. Onun için verimli alanlarda açılalım ama yüzme bilmiyorsak fazla da açılmayalım o da ayrı bir mesele." diye konuştu.
"Hükümetinize güvenin"
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin kaynaklarına güvenilmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Güvenmiyorsunuz demiyorum daha fazla güvenin. Hükümetinize güvenin. Sonuna kadar arkanızdayız. Durmak yok, yola devam. Biliyoruz ki siz ürettikçe, siz Türkiye'ye değer kattıkça biz rahat edeceğiz. Siyaset rahatlayacak. Onun için desteklemeye devam edeceğiz. Doğru işlerde, doğru kararlarda hep yanınızda olacağız ama işinize de burnumuzu sokmayacağız. Kendiniz hesap edeceksiniz, yapacaksınız, biz sadece bir ufuk çiziyoruz, bir hedef koyuyoruz. O hedefin detaylarını siz çalışacaksınız el birliğiyle gerçekleştirmek için gayret edeceğiz. Yapacağımız bu. Hepimizin alanı belli. Sorumluluk sizde."
Eğitimde 17 milyon öğrencinin ders başı yapacağını aktaran Yıldırım, öğrenciler için Allah'tan zihin açıklığı vermesini diledi.
Yıldırım, Kurban Bayramı'nın 9 gün tatil olacağını, bunun da iç turizmde hareketlenmeyi sağlamaya başladığını aktardı.
Turizmin bu yıl malum sebepler nedeniyle kötü başladığını ancak gittikçe iyileşmenin olduğunu, 2017 yılının çok daha iyi olacağına inandığını, bunun tedbirlerini de şimdiden aldıklarını söyledi.
Türkiye'nin bütün bu zorluklara rağmen 3 milyon sığınmacıyı 5 yıldır misafir ettiğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
"Geçici kimlik kartı verdik, iş hayatına katılımlarını sağladık, sağlık hizmeti veriyoruz, eğitim hizmeti veriyoruz. Avrupa Birliği 3 milyar avro para verecek burnumuzdan getiriyor. Ne biçim iş kardeşim... Biz harcamışız 15 milyar dolar. Bütün dünyanın verdiği şu ana kadar 515 milyon dolar. Ondan sonra da 'Bize işte 3 mülteci gönderin, üniversite mezunu olsun, yaşı 30'u geçmesin, mali problemi olmasın, başkasının desteğine ihtiyaç duymasın.' Bu ne kepazelik. Böyle yük paylaşımı olur mu? Konuştular mı mangalda kül bırakmıyorlar. Hadi uygulama... Biz şükredelim Avrupa'daki bürokrasi, Avrupa'daki mevzuat bize 10 basar. Bir fon ayıracaklar. O daire bu daire, o müdürlük dolaş dolaş 3 sene sonra konuşmaya başlıyorsun, yavaş yavaş olacak gibi bir hisse kapılıyorsun."
"Dostlarımızın uyanmasını istiyoruz"
Terörle birlikte uyuşturucuyla da mücadele edildiğini vurgulayan Yıldırım, "Geçen Diyarbakır, Siirt, Batman üçgeninde yakalanan, elde edilen şeylere bakıyorum, 70 milyon Hint keneviri, 40 ton esrar. Parasal değeri 4 milyar lira... Avrupalılar bu terörist gruplara çok öyle müsamaha gösteriyorlar aslında. En büyük tehlike bu terör gruplarının onlara. Niye? Uyuşturucular oralara gidiyor. Avrupa'daki gençleri zehirliyor. Canlı bomba olarak onlara dönüyor. Onun için bu mücadeleyi biz sadece kendi ülkemizin güvenliği, geleceği için yapmıyoruz, Avrupa'nın da güvenliği için yapıyoruz. O yüzden Suriye'de olsun, Irak'ta olsun terörle mücadelede dostlarımızın artık uyanmasını istiyoruz. İkircikli davranışlardan vazgeçmesini bekliyoruz." diye konuştu.
TSK
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ve devlette yeniden yapılanma reformlarının da birer birer devreye girdiğini hatırlatarak, Jandarma ve Sahil Güvenliğin İçişleri Bakanlığı'na bağlanması gibi birçok reformun hayata geçirildiğini aktardı.
Yıldırım, Silahlı Kuvvetler'de çok kapsamlı bir reform yapıldığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu zaten yapmaya çalıştığı, üzerinde çalıştığı bir projeydi nihayet gerçekleşti. Bu reformlarla Silahlı Kuvvetler daha çok harekat, harbe hazırlık, asli konularına vakit ayıracak, daha dinamik bir yapıya kavuşmuş olacak. Diğer tali işler Milli Savunma Bakanlığı'na geçecek. Milli Savunma Bakanlığı subay yetiştirecek, astsubay yetiştirecek, fabrikalarda tank, top imal ettirecek, tersanelerde gemi yaptıracak, mühimmat fabrikalarda tüfek, fişek neyse bu tip işleri halledecek. Askerler de harbe hazırlık, vatan savunması gibi konulara kafa yoracaklar, böylece gelişmiş ordulardaki bir yapıyı Türkiye de sağlamış olacak."
(Bitti)