Haberler

TOBB Sektörel Ekonomi Şurası

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir taraftan bu cumartesi başlayacak olan kampanya hazırlıklarını yürütürken, bir taraftan da şeytan taşlarken tabiri caizse, 1915 olayları ile ilgili bugün dahil birçok telefon diplomasisi yapacağız. Türkiye'ye yönelen o haksız ve hepimizi isyana teşvik eden yani gönüllerimizden gelen seslerle tepki vermemize yol açan bu haksız ithamlar ve Türkiye'yi kıskaca alma çabalarına karşı mücadele ediyoruz" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bir taraftan bu cumartesi başlayacak olan kampanya hazırlıklarını yürütürken, bir taraftan da şeytan taşlarken tabiri caizse, 1915 olayları ile ilgili bugün dahil birçok telefon diplomasisi yapacağız. Türkiye'ye yönelen o haksız ve hepimizi isyana teşvik eden yani gönüllerimizden gelen seslerle tepki vermemize yol açan bu haksız ithamlar ve Türkiye'yi kıskaca alma çabalarına karşı mücadele ediyoruz" dedi.

Davutoğlu, TOBB Genel Merkezi'nde düzenlenen TOBB Sektörel Ekonomi Şurası'nda yaptığı konuşmada, 8 Nisan'da 81 ilin temsilcileriyle birlikte olduklarını, 59 sektörden kadın ve genç girişimcilerin temsilcileriyle de bugün görüşeceklerini, sektör bazında Türkiye'nin sanayisini geliştirmek, üretimi artırabilmek için yapılacakları ele alacaklarını söyledi.

Siyasi karar mekanizmalarıyla ekonomik alanda çalışan özel sektör temsilcileri ve girişimcileri arasında sağlıklı istişare olmazsa, karşılıklı görüş alışverişi olmazsa Ankara'da aldıkları kararların kağıt üzerinde kalacağını belirten Davutoğlu, diğer taraftan bürokrasinin bu kararların hayata geçmesini birçok mevzuat engeliyle yavaşlatabileceğini de kaydetti.

Başbakan Davutoğlu, "Eğer sizler, bizlerle sağlıklı iletişim kanallarına sahip olmazsanız sizin şirketleriniz bazında, sektör bazında geçtiğiniz stratejilerle bizim Türkiye'nin makro ekonomik gelişmesi ve makro stratejisi anlamındaki kararlarımız arasında bir irtibat olmaz" diye konuştu.

Türkiye'nin 12 yıl içinde yapısal bir değişim yaşadığını belirten Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ama en büyük değişim zihniyet değişimi. Zihniyet değişimi aslında eski Türkiye, yeni Türkiye ayrımında da kendisini çok açık bir şekilde ortaya koyan bir yaklaşım. Daha önceki dönemlerde seçim öncesinde vaatler verilir, seçim sonrasında eldeki dar kaynaklarla bu vaatler karşılanamadığı için ekonomik krizlerin ve itibar kaybının önü açılırdı. Niye biz 12 yılda her seçimi kazandık biliyor musunuz? Çünkü yapamayacağımız hiçbir şeyi vadetmedik, vadettiğimiz her şeyi de yaptık. İşte bu sebeple bir itibar, bir güven, istikrar ortamı oluştu."

Davutoğlu, son dönemde TOBB ile neden yakın istişarede bulunduklarına ilişkin ise şu açıklamaları yaptı:

"Çünkü vadettiklerimizin hayata geçmesi için sizlerin ve bizlerin omuz omuza çalışması gerekiyor. Kamu ile özel sektörün birlikte bu vaatleri hayata geçirmesi gerekiyor. Nitekim, 12 yıl içinde dünya ekonomisi küçülürken, özellikle 2008 krizinden sonra, Türk ekonomisi eğer büyümüşse siyasi karar alıcıların yani bizlerin, daha önceki dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönemde onun, şimdi bizlerin temel ilkesinin toplumun her kesimiyle istişare etmek, toplumu motive etmek, hedef koymak, hedefe gidecek adımları da rasyonel bir şekilde planlamak. Ekonomide en büyük tehlike irrasyonelitedir, akıl dışılıktır, mantık dışılıktır, hesaba gelmemezliktir. Hedefiniz ve vizyonunuz büyük olacak, iddia sahibi olacaksınız ama kesinlikle bu iddianız bir tür hayalperestliğe dönüşmeyecek."

"Aynı frekansta atmasını sağlamaya çalışıyoruz"

İddia sahibi oldukları için çok kötü şartlardaki karayollarını duble yollara dönüştürdüklerini vurgulayan Davutoğlu, ileriki dönemde ise bütün ana aksları otobanlara çevireceklerini söyledi.

Davutoğlu, "Çökmüş bir demiryolu ağına sahipken önce rehabilite ettik, sonra hızlı trene geçtik, şimdi yüksek hızlı trene geçiyoruz. İstanbul-Ankara 6-7 saat sürerken 3,5 saate indi. Şimdi hedefimiz 1,5 saate indirmek. Bunu şunun için zikrediyorum, hedefleriniz olacak, aynen sizin iş dünyasında yaptığınız gibi. Ama hedefler fizibiliteye dayanacak. Olabilir hedeflere dönük olarak da planlamalar yapılacak, hesap yapılacak. Hem ülkenin makro gelişmesi hem de vatandaşlarımızın mikro hayatlarının, kendi dünyalarındaki alanlarının genişlemesi icap edecek" diye konuştu.

Böyle bir mantıkla 62. Hükümeti kurduktan sonra orta vadeli programı, 25 öncelikli dönüşüm programlarını açıkladıklarını, değişik sektörlerle bir araya geldiklerini anımsatan Davutoğlu, toplumsal nabızla ekonominin nabzının aynı frekansta atmasını sağlamaya çalıştıklarını söyledi.

Başbakan Davutoğlu, "Şimdi bir taraftan bu Cumartesi başlayacak olan kampanya hazırlıklarını yürütürken, bir taraftan da şeytan taşlarken tabiri caizse, 1915 olayları ile ilgili bugün dahil birçok telefon diplomasisi yapacağız. Türkiye'ye yönelen o haksız ve hepimizi isyana teşvik eden yani gönüllerimizden gelen seslerle tepki vermemize yol açan bu haksız ithamlar ve Türkiye'yi kıskaca almaya çabalarına karşı mücadele ediyoruz. Ama bu kampanya ve uluslararası mücadelenin arasında vakit bulup sizlerle, sektör temsilcileriyle buluşuyoruz. Çünkü biliyoruz ki Türkiye'yi kıskaca almaya çalışan bu çevrelere karşı en büyük direncimiz, tarihimize, kültürümüze olan bağlılığımız ve sağlam ekonomimizdir" açıklamalarında bulundu.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle devam etti:

"2002'de hem bizimle ilgili kararlar alırlardı bu şekilde, ülke adları zikretmeyeyim, 2001'de Fransa başta olmak üzere. Ama sonra Türkiye'de siyaset yapımcıları Türkiye'yi, milletimizi böyle tahkir eden, milletimize hakaret eden çevrelerle oturup IMF müzakereleri yapmak zorunda kalırdı. Eğer biz tarihimizi, milli onurumuzu korurken, ayakları üstünde sağlam bir şekilde bunu koruma çabası içinde olabiliyorsak, arkamızda sağlam bir ekonomi olduğundandır. Sağlam bir ekonomi olmadığı zaman Düyun-u Umumiye dönemi gibi, siz bir müddet sonra kendi milli onurunuzu, çıkarınızı da koruyamaz hale gelirsiniz. Onun için sizinle bugün buluşmamız aynı zamanda ekonomik güç bakımından, milli güç kapasitemizin de yansıması anlamında son derece önemli bir buluşmadır. Sizler güçlü olursanız, sektörleriniz de uluslararası alanda rekabet ederse biz güç buluruz. Biz güçlü olursak ve sağlam bir siyasi irade sergilersek sizler dünyada daha güçlü ve daha rekabetçi bir şekilde yarışa katılabilirsiniz. Sizin gücünüz bizim gücümüzdür. Bizim gücümüz sizin gücünüzdür çünkü biz hep birlikte Türkiye'yiz. Bütün vatandaşlarımızla birlikte."

Dünya ekonomisinde büyük sıkıntıların yaşandığı bir dönemde reel ekonomiyi harekete geçirebilmek için birçok tedbir aldıklarını belirten Davutoğlu, 25 öncelikli dönüşüm programlarını yeni bir atılımın, yeni bir niteliksel dönüşümün işaret fişeği olarak hazırladıklarını söyledi.

Davutoğlu, "Ne yapmaya çalışıyoruz orada? Katma değeri artıran bir üretim stratejisi, istihdamı artıran bir sosyal ekonomik politik anlayış, Ar-Ge'yi, teknolojiyi teşvik eden bilimsel alt yapının değişimini öngörün bir zihniyet transformasyonu. İthalatın ve ihracatın, ithalatı karşılama oranını artıran bir dış ekonomik strateji. Niteliksel anlamda dönüşümü teşvik edecek şekilde eğitimde bir reform, kaliteli, nitelikli insan yetiştirme stratejisi. Bunların hepsi biri diğeriyle bütünleşik, bir bütüncül stratejilerin bir parçası" diye konuştu.

-"Sürümden değil, nitelikten kazanmak istiyoruz"

Bu hedefleri hep birlikte gerçekleştireceklerinin altını çizen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Her sektörde yeni, ulaşılabilir ve iddialı hedefler ortaya koyacağız. Her sektörde Ar-Ge'yi, tasarımı ve markalaşmayı teşvik edeceğiz. Ar-Ge önemlidir. Çünkü bugün rekabetçi bir dünyada teknolojiyi üretmedikçe, bunu en iyi şekilde ve en ucuz şekilde kullanmadıkça bir taraftan da demokrasiyi güçlendirmiş ve o anlamda bir Çin değilseniz, yani sendikal hayat ve demokratik alt yapı bağlamında da emeği ucuzlatma gibi bir şansın yok, aksine emeğin de hakkını daha fazla verme iddiasındaysanız tek yolu var Ar-Ge'yi, teknolojik alt yapıyı genişletip her türlü katkıyı sağlayacaksınız."

Yatırımı teşvik paketine bakıldığında Ar-Ge yatırımlarına 5. bölge teşviki verildiğini anımsatan Davutoğlu, Başbakan olduktan sonra "Nerede bir Ar-Ge yatırımı varsa, açılışında mutlaka bulunacağız" sözü verdiğini kaydetti.

Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çünkü nihayetinde yeni dönemde bizim gücümüze güç katacak olan niteliksel dönüşümü teşvik edecek olan şey Ar-Ge'dir. Tasarım ve girdiler itibarıyla mutlaka sektörlerimizin bizim tasarımımızla, sadece bir tabiri caizse taklit ve benzer üretimler yapmak yerine kendi tasarımımızla alana çıkmamız lazım. Bunun doğal sonucu olarak da markalaşmaya gelmemiz lazım. Sürümden kazanmak tabiri benim babamın 1970'li, 1980'li yıllarda tekstil sektöründeki temel tabiriydi. Şimdi sürümden değil, nitelikten kazanmak istiyoruz. Sürüm yine olsun ama o sürüm nitelikli ve dünya şartlarında rekabet edebilecek ölçekte olsun. Hedefimiz sizlerle birlikte her sektörde bir devrim gerçekleştirebilmek."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Ahmet Davutoğlu Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title