Haberler

Suudi Arabistan'ın Mısır'daki Darbe Yönetimine Desteği

Hazar Strateji Enstitüsü Uzmanı Cemil Ertem: "Suudi Arabistan’ı bırakın, OPEC’in toplamı bile, eskisi gibi arzla oynayarak, 1973 krizi gibi bir kriz oluşturamaz ya da krizi tetikleyemez" "Suudi Arabistan'ın Mısır cuntasına desteği, ABD'nin istediği kadar olur" SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş: "Mısır'da darbecilerin durumunun kritikleşmesi durumunda Suudi Arabistan yatırımlarını ve petrol kartını devreye sokabilir" USAK Bilim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Kamer Kasım: "Suudi Arabistan'ın petrol fiyatlarını artırıcı bir hamle yapması, orta vadede kendisine zarar verir"

ZEYNEP DUYAR -  ENES KANLI - Hazar Strateji Enstitüsü Uzmanı Cemil Ertem, bazı kaynakların, "Batı'nın Mısır ordusu aleyhine söylemlerde bulunması durumunda, Suudi Arabistan'ın petrol üretimini azaltma tehdidinde bulunduğunu" ileri sürdüğünü belirterek, " Suudi Arabistan'ı bırakın, OPEC'in toplamı bile, eskisi gibi arzla oynayarak, 1973 krizi gibi bir kriz oluşturamaz ya da krizi tetikleyemez" dedi.

Ertem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın Mısır'daki darbe yönetimine desteğini değerlendirdi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal'ın birkaç gün önce Fransa'yı ziyaret ettiğini hatırlatan Ertem,  ziyaret sonrasında, "ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde Mısır'daki darbe yönetimi aleyhine açıklama yapmaları halinde Suudi Arabistan'ın petrol arzını kısarak 1973'teki gibi bir petrol krizi oluşturabileceği" yönünde söylentilerin ortaya çıktığına işaret etti.

Suud el Faysal'ın "Eğer ki Batı Mısır'a desteği keserse biz, Müslüman ve Arap ülkeler zenginiz, yardım yaparız" dediğini de anımsatan Ertem, " Suudi Arabistan'ı bırakın, OPEC'in toplamı bile, eskisi gibi arzla oynayarak, 1973 krizi gibi bir kriz oluşturamaz ya da krizi tetikleyemez. Suudi Arabistan'ın Mısır cuntasına desteği, ABD'nin istediği kadar olur" ifadelerini kullandı.

Ertem, Suudi Arabistan'ın günlük petrol üretiminin geçen yıl günlük 1 milyon varile kadar indiğini ve ortalama 9,5 milyon varil ile zaten son 30 yılın en düşük seviyelerinde bulunduğunu belirterek, bu düşüşün ABD'nin üretimini yükseltmesine neden olduğunu kaydetti.

Suudi Arabistan'ın tek özelliğinin arz esnekliğinin yüksekliği olduğunu dile getiren Ertem, bu anlamda Suudi Arabistan'ın çok kısa süreli şoklar oluşturabileceğini, ancak tehdit ettiği gibi bir krize yol açamayacağını söyledi.

Cemil Ertem, şöyle devam etti:

"Suudi Arabistan biliyor ki böyle bir tehdidin gerçekleşmesi durumunda Kuzey Irak kaynakları tahmin edilenden çok daha önce devreye girecek. Öte yandan Rusya'nın Suudi Arabistan'ın bu politikasını destekleyeceği de şüphelidir. Çünkü petrol fiyatlarındaki şoklar Rus ekonomisini çok rahatsız ediyor. Bu Rusya'nın kontrol edemediği bir oynaklığa neden olacak çünkü hızla çıkan fiyatın ondan daha hızlı aşağıya inmeyeceğini kimse garanti edemez. Kaldı ki, Suudi Arabistan'ın bu hamlesi karşısında ABD'nin ne yapacağı, orta vadede meçhuldür. Burada imkansız ama Suudi ailesi ABD'ye rağmen petrol üretimi ile oynayıp kriz yaratmak istedi diyelim, ABD'nin ilk hamlesi petrol üretimini yukarıda söylediğimiz gibi, Suudi Arabistan'ın açığını kapatacak düzeye çekmeye çalışacaktır ki bunu 90'lı yıllara göre daha rahat yapabilir. İkincisi Kuzey Irak kaynaklarını daha hızlı ve Türkiye gibi önemli partnerleri de devreye sokarak ticarileştirecektir. Bugün bunu da kısa zamanda yapacak teknoloji vardır. Bu durumda harita Suudların hiç istemediği şekilde ve çok hızlı değişecektir."

" Suudi Arabistan'ın petrol üretimini azaltma tehdidini şu aşamada kullanması beklenmiyor"

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş ise Suudi Arabistan'ın Batı'nın politikaları karşısında sahip olduğu hidrokarbon kaynaklarını koz olarak daha önce kullanmış bir ülke olduğunu belirterek, "Mısır'da darbecilerin durumunun kritikleşmesi durumunda Suudi Arabistan yatırımlarını ve petrol kartını devreye sokabilir" diye konuştu.

Ulutaş, Suudi Arabistan'ın 1973'te ABD'nin Yom Kippur Savaşı'nda İsrail'e verdiği desteğe tepki olarak Kuveyt'te toplanan Petrol İhraç eden Arap Ülkeleri Örgütü (OAPEC) üyesi devlet temsilcilerinin, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilip, Filistinliler'in yasal haklarını güvenceye kavuşturana kadar petrol üretimini her ay en az yüzde 5 kısma kararı aldığını hatırlattı.

"OAPEC bu dönemde, petrol fiyatlarının belirlenmesi konusunda da etkisini artırmıştı. Bu yolla Batı'ya birtakım geri adımların attırılmasına sebep olunmuştu" diyen Ulutaş, o tarihlerde dünya ham petrol ihtiyacının yüzde 13'ünü karşılayan Suudi Arabistan'ın Arap petrol ambargosuna katılmasının, dünya çapında bir mali güç haline dönüşmesinde de etkili olduğunu aktardı.

Suudi Arabistan'ın böyle bir kozu olmasına karşın Mısır üzerinden AB'ye yaptığı baskıda petrol üretimini azaltma tehdidini şu aşamada kullanmasının beklenmediğini dile getiren Ulutaş, AB'nin Mısır'daki darbecilere karşı pozisyonunun değişmesinin, darbe yönetimi üzerinde oyun değiştirici bir etkisi olmayacağını savundu.

Yardımların kesilmesi konusunda yaşayacakları zararın Suudi Arabistan tarafından karşılanacağının da Suudi yetkililer tarafından beyan edildiğine işaret eden Ulutaş, Mısır'da darbecilerin durumu kritikleşirse, Suudi Arabistan'ın yatırımlarını ve petrol kartını devreye sokabileceği öngörüsünde bulundu.

"Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin darbe yönetimini mali açıdan destekleme olasılığı yüksek"

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Bilim Kurulu Başkan Yardımcısı Prof. Kamer Kasım ise, petrol üreticisi ülkelerin bu enerji kaynağını bir araç olarak kullanma eğiliminde olabileceğine işaret ederek, bunun en belirgin örneğinin 1973 Arap-İsrail savaşından sonra görüldüğünü hatırlattı.

Petrol fiyatlarındaki ani artışın o dönemde en fazla az gelişmiş ve gelişmekte olan ve petrolü olmayan ülkeleri etkilediğini belirten Kasım, "Batı da petrol krizinden sonra alternatif enerji kaynaklarına yönelime ağırlık verdi. Tabii Suudi Arabistan Mısır'da darbeyi destekliyor ve darbe yönetimindeki Mısır'a mali desteğin kesilmemesi ve baskı yapılmamasını istiyor. Ancak Suudi Arabistan'ın bunun için uluslararası piyasaları etkileyecek ölçüde petrol fiyatlarını artırıcı bir hamle yapması, orta vadede kendisine de zarar verir. Petrolü doğrudan bir siyasi araç ve baskı unsuru olarak kullanarak Mısır'da darbecilere yönelik eleştiriyi azaltma politikası yerine, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin Mısır'da darbe yönetimini doğrudan mali açıdan desteklemeleri olasılığı yüksek. Zaten bu da fiilen yapılmaya başlandı" değerlendirmesinde bulundu.

Suud el Faysal'ın temasları

Mısır'da güvenlik güçlerinin darbe karşıtı gösterileri kanlı sonlandırması sonrasında, Avrupa Birliği ülkeleri dışişleri bakanları toplantı kararı almıştı. Bunun üzerine Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Suud el Faysal, Fransa'ya giderek, bu ülkenin Cumhurbaşkanı François Hollande tarafından kabul edilmişti.

Kabulde Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın yayınladığı "kınama" mesajını aktaran Suud el-Faysal, "Çok iyi bilinmeli ki özgürlük gösterileri garanti altında olmalı ancak protestocular da diğer vatandaşların hayatlarını tehlikeye atacak şiddet eylemlerine başvurmamalıdır" ifadesini kullanmıştı. 30 milyon Mısırlının kendi geleceklerini belirlemek istemeleri için sokağa çıkmalarının görmezden gelinemeyeceğini belirten Suud el-Faysal, erken seçim düzenlenmesini istemişti.

Suudi Arabistan Kralı Abdullah, 14 Ağustos tarihinde güvenlik güçlerinin darbe karşıtı gösterileri kanlı sonlandırması sonrası yayınladığı mesajında, Mısır ordusunu desteklediğini açıklamış, kralın bu açıklamalarına Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Ürdün gibi ülkelerden destek gelmişti. - İstanbul

Kaynak: AA / Ekonomi

Hazar Strateji Enstitüsü Suudi Arabistan Cemil Ertem Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title