Haberler

Şimşek: "Türkiye, Alt-orta Gelir Ülke Grubundan Üst-orta Gelir Grubuna Yükselmiştir"

Görüntü Dökümü : TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in konuşması 2016 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda Başbakan Yardımcısı Şimşek: (1) "Artık temel hedef borçların sürdürülebilirliği değildir.

Görüntü Dökümü :

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in konuşması 2016 Yılı Bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda

Başbakan Yardımcısı Şimşek: (1)

"Artık temel hedef borçların sürdürülebilirliği değildir. Amacımız özel sektör yatırımlarına alan açarak, tasarrufları artırarak, cari açığı kontrol altında tutarak, enflasyonla mücadeleyi ve finansal istikrarı destekleyerek ve yapısal reformlara mali alan sağlayarak büyüme potansiyelimizi yukarı çekmektir"

"Büyümeden toplumun tüm kesimlerinin daha iyi bir şekilde faydalanması için KOBİ'lerin, esnafımızın ve kadınların işgücüne katılımının, istihdamının desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu yöndeki çabalarımıza devam edeceğiz"

" Türkiye, alt-orta gelir ülke grubundan üst-orta gelir grubuna yükselmiştir. Hedefimiz, yüksek gelirli ülkeler arasında yer almaktır"

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, "Artık temel hedef borçların sürdürülebilirliği değildir. Amacımız özel sektör yatırımlarına alan açarak, tasarrufları artırarak, cari açığı kontrol altında tutarak, enflasyonla mücadeleyi ve finansal istikrarı destekleyerek ve yapısal reformlara mali alan sağlayarak büyüme potansiyelimizi yukarı çekmektir" dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine Müsteşarlığı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurumu (SPK), bütçelerinin görüşmeleri başladı.

Şimşek, komisyonda yaptığı sunumda, küresel gelişmeler ve Türkiye ekonomisiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Küresel ekonominin, finansal krizden bu yana geçen 8 yıla rağmen hala kriz öncesi güçlü büyüme seviyesine ulaşmadığını ifade eden Şimşek, büyüme potansiyelinin düştüğünü ve büyüme gerçekleşmelerinin de düşük potansiyelin de altında seyrettiğini söyledi.

Şimşek, 2016-2017 yıllarında gelişmiş ülkelerin yılda ortalama yüzde 2,1, gelişmekte olan ülkelerin sırasıyla yüzde 4,3 ve 4,7 büyüyeceğinin öngörüldüğünü belirterek, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin ise yüzde 2,5 ve 3,3 oranlarında büyümesinin beklendiğini kaydetti.

Son yıllarda ABD ekonomisinin nispeten güçlü büyüme performansı gösterdiğini anlatan Şimşek, Avro Bölgesi ekonomisinde de toparlanma süreci gördüklerini dile getirdi.

Gelişmekte olan ekonomilerde genel yavaşlama eğiliminin sürdüğüne dikkati çeken Şimşek, Fed'in para politikasındaki sıkılaşma, Çin ekonomisindeki yavaşlama ve jeopolitik risklerin gelişmekte olan ekonomilerin büyümesini olumsuz etkilediğini belirtti.

Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki düşüşlerin, emtia ihracatçısı gelişmekte olan ülkeler üzerinde ciddi olumsuz etki oluşturduğunu anlatan Şimşek, Çin ekonomisinin 2015 yılı büyüme oranının yüzde 6,9 ile son 25 yılın en düşük seviyesinde gerçekleştiğini söyledi.

Ekonomik aktiviteyi desteklemek için para politikasında gevşemeye giden Çin'de döviz kuru liberalizasyonuna ilişkin reform, yeniden dengelenme sürecinin devam ettiğini vurgulayan Şimşek, ilerleyen dönemde küresel ekonominin en önemli gündem maddelerinin, Çin ekonomisindeki yavaşlama, düşük seyreden emtia fiyatları ve Fed'in para politikasındaki sıkılaşma süreci olarak ön plana çıktığını iletti.

Şimşek, düşük küresel ticaret hacmi, gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarında yavaşlama ve jeopolitik belirsizliklerin de öne çıkan diğer riskleri oluşturduğunu kaydetti.

Türkiye ekonomisi

Şimşek, 2015 yılında Türkiye ekonomisinin küresel ekonomide ve genel seçimler nedeniyle yurt içinde yaşanan belirsizliklere rağmen yüzde 4 civarında büyüdüğünü tahmin ettiklerini dile getirerek, "Bu oran Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin ortalama büyümesinin 2 katından fazladır. 2015 yılı büyüme performansı ile Türkiye; G20, OECD ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 4'üncü ekonomi olacaktır" dedi.

Bu yıl siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması, gelirler politikasıyla yurt içi talepte beklenen canlanma ve AB'de beklenen ekonomik toparlanma sonucunda büyümenin yüzde 4,5 seviyesine ulaşmasını beklediklerini bildiren Şimşek, şöyle konuştu:

"2017-2018 yıllarında ise yüzde 5'lik büyüme hedefimiz bulunmaktadır. Orta vadede büyümeyi destekleyecek unsurlar, üretken alanlara yönelik yatırımlar, artan yurt içi tasarruflar, özel kesim yatırımları ile yapısal reformlardan kaynaklanan verimlilik artışı olacaktır. Türkiye'de kapsayıcı ve istihdam yaratan büyüme eğilimi 2015 yılında da devam etmiştir. Son bir yılda 718 bin kişiye ilave istihdam sağladık. Ama istihdamdaki artışa rağmen işgücüne yüksek katılım sebebiyle işsizlik oranı hala yüzde 10'un üzerinde seyretmektedir. 2015 yılında yüzde 10,2'ye ulaşacağı öngörülen işsizlik oranının orta vadeli dönem sonunda yüzde 9,6'ya düşmesini bekliyoruz."

Enflasyon ve cari açık

Enflasyonun, 2015 yılında Türk Lirası'nda yaşanan değer kaybı ve gıda fiyatlarında kaydedilen yüksek oranlı artış nedeniyle yüzde 8,8 ile hedefin oldukça üzerinde arttığını anlatan Şimşek, "Sıkı para ve maliye politikası ile uygulamaya koyacağımız tedbirler sayesinde enflasyonu 2016 yılında yüzde 7,5'e, orta vadede ise yapısal reform uygulamalarının etkisiyle yüzde 5'e indirmeyi hedefliyoruz" görüşüne yer verdi.

Küresel ticaret hacmindeki zayıf seyir, ticaret ortaklarında yaşanan politik istikrarsızlıklar ve paritedeki gelişmeler neticesinde 2015 yılı Ocak-Kasım döneminde, dolar cinsinden yüzde 8,4 gerileyen ihracatın, avro cinsinden yüzde 10,1 arttığını hatırlatan Şimşek, aynı dönemde ihracatın miktar olarak yüzde 1,5 oranında yükseldiğini söyledi.

İthalatın ise uygulanmakta olan makro ihtiyati tedbirler, düşük seyreden petrol fiyatları, döviz kuru ve altın ithalatının daralmasıyla 2015 yılı Ocak-Kasım döneminde yüzde 14,1 oranında gerilediğine işaret eden Şimşek, dış ticaret açığının 2015 yılında 63,1 milyar dolar seviyesine gerilemesinin beklendiğini kaydetti.

Mehmet Şimşek, şöyle devam etti:

"Dış ticaret açığındaki bu olumlu gelişmenin etkisiyle 2015 yılında cari işlemler açığının 2014 yılına göre 14,8 milyar dolar azalarak 31,7 milyar dolara, GSYH'ye oran olarak ise 1,4 puan azalarak yüzde 4,4'e inmesini bekliyoruz. 2016 yılında düşük emtia fiyatlarının etkisiyle cari açığın GSYH'ye oranının yüzde 3,9 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Orta vadede ise yüksek katma değerli mal ihracatının ve hizmet gelirlerinin artırılması, ihracatın ve yurt içi üretimin ithalata olan bağımlılığının azaltılması, bunlarla uyumlu para, maliye ve gelirler politikaları ile yapısal reformların etkisiyle cari açığın GSYH'ye oranının yüzde 3,5 seviyesine gerileyeceğini öngörüyoruz."

Şimşek, 2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programın (OVP) Onuncu Kalkınma Planı'nda belirlenen 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nı uygulama, yapısal reformları etkin bir şekilde hayata geçirme ve izleme süreçlerini içeren önemli bir dönemi kapsadığını vurguladı. Mehmet Şimşek, programın temel amaçlarının enflasyonu düşürmek, cari işlemler açığındaki azalma eğilimini korumak, yapısal reformlara hız vererek büyümeyi istikrarlı ve daha kapsayıcı bir hale getirmek olduğunu vurguladı.

"Hedefimiz yüksek gelirli ülkeler arasında yer almak"

Bu çerçevede yurt içi tasarrufları artırmak, özel yatırımlar yoluyla büyüme yapısını ve sanayide dönüşümü destekleyerek ekonominin rekabet gücünü ve verimlilik seviyesini artırmanın temel öncelikler olduğunu dile getiren Şimşek, "Hükümetlerimiz döneminde Türkiye, alt-orta gelir ülke grubundan üst-orta gelir grubuna yükselmiştir. Hedefimiz, yüksek gelirli ülkeler arasında yer almaktır" diye konuştu.

Söz konusu hedef doğrultusunda yapısal reform gündemlerinin üç temel ayaktan oluştuğunu anımsatan Şimşek, "Bunlar; 25 Öncelikli Dönüşüm Programı'nda açıkladığımız ve 300'den fazla maddesini uygulamaya geçirdiğimiz yeni nesil mikro reformlar, 64. Hükümet 2016 Yılı Eylem Planı'nda yer alan yapısal makro reformlar ile AB'ye uyum sürecidir" ifadelerine yer verdi.

Şimşek, 2016 yılı Eylem Planı'nda yer alan ekonomik reformların iki temel amacının güçlü ve sürdürülebilir büyüme için toplam faktör verimliliğini artırmak ve büyümeden toplumun tüm kesimlerinin faydalanmasını, kapsayıcı büyümeyi sağlamak olduğunu vurguladı.

Mehmet Şimşek, güçlü ve sürdürülebilir büyümeye giden yolda verimliliği artırmak için işgücü potansiyelinin en iyi şekilde kullanılması gerektiğini söyledi.

"Eğitime ve işgücüne büyük önem veriyoruz"

İşgücü verimliliğini artırmak için eğitimin ön koşul olduğuna işaret eden Şimşek, eğitimin yanı sıra becerilerin artırılması ve girişimciliğin özendirilmesinin de önem arz ettiğini, bu amaçla 2016 yılı Eylem Planı'nda eğitime ve işgücü verimliliğine büyük önem verdiklerini kaydetti.

Şimşek, "Bu kapsamda eğitimin niteliğini, işgücü piyasasında beceriyi ve nitelikli istihdamı artırmaya, genç işsizlik oranını düşürmeye, kadınların işgücüne katılım oranını artırmaya ve işgücü piyasasını esnekleştirmeye yönelik adımlar atmayı planlıyoruz" dedi.

Türkiye'de katma değerli üretimi desteklemek için orta ve üst teknolojili yatırımların artırılmasının önem arz ettiğinin altını çizen Şimşek, diğer taraftan yatırımların yurt içi tasarruflarla finanse edilmesi için yurt içi tasarrufların artırılmasına yönelik tedbirler aldıklarını anlattı.

Yatırım ortamının iyileştirilmesinin de programın önemli bir parçası olduğunu dile getiren Şimşek, "Büyümeden toplumun tüm kesimlerinin daha iyi bir şekilde faydalanması için KOBİ'lerin, esnafımızın ve kadınların işgücüne katılımının, istihdamının desteklenmesi önem arzetmektedir. Bu yöndeki çabalarımıza devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"Mali disiplin ile kamu borç yükünü düşürdük"

Mali disiplinin hükümetin en çok önem verdiği hususların başında geldiğini belirten Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Artık temel hedef borçların sürdürülebilirliği değildir. Amacımız özel sektör yatırımlarına alan açarak, tasarrufları artırarak, cari açığı kontrol altında tutarak, enflasyonla mücadeleyi ve finansal istikrarı destekleyerek ve yapısal reformlara mali alan sağlayarak büyüme potansiyelimizi yukarı çekmektir. Hükümetlerimiz döneminde tesis ettiğimiz bütçe disiplini 2015 yılında da devam etmiştir. Geçen sene genel devlet açığı neredeyse sıfır düzeyinde gerçekleşti, milli gelire oran olarak. İki genel seçime rağmen elde ettiğimiz bu başarı küresel ölçekte de takdir edilmektedir. 2015 yılında gelişmekte olan ülkelerde bütçe açığının ortalama yüzde 4,3, Avrupa Birliğinde yüzde 2,5, OECD'de yüzde 2,1 olacağı tahmin edilmektedir. Kamu kesimi genel dengesinin 2016 yılında GSYH'ye oran olarak yüzde 0,3 oranında açık vermesini ve program dönemi süresince bu seviyede kalmasını öngörmekteyiz."

Uygulanan mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve yüksek ekonomik büyümeyle Türkiye'nin kamu borç yükünü 40 puan düşürdüklerini anlatan Şimşek, "2002 yılında yüzde 74 seviyesine ulaşan AB tanımlı borç stokunun GSYH'ye oranının 2015 yılında yüzde 32,6'ya gerileyeceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu.

Şimşek, 2015 yılında Türkiye'de borç yükünün gelişmekte olan ülkelerin altında, AB ve OECD ortalamasının ise üçte biri kadar olduğuna dikkati çekerek, bu oranı orta vadede yüzde 30'un altına çekmeyi hedeflediklerini bildirdi.

Mehmet Şimşek, şunları kaydetti:

"2002 yılı sonunda yüzde 61,5 düzeyinde gerçekleşen kamu net borcunun GSYH'ye oranı ise yaklaşık 54 puanlık bir düşüşle 2015 yılı üçüncü çeyreğinde yüzde 7,6 seviyesine gerilemiştir. Kamu net borç stoğumuz sadece milli gelire oran olarak değil, nominal olarak da azalmıştır. Kamunun dış borcu ile döviz cinsi dış varlıklarının netleştirildiği net dış borç durumu ise 2002 yılında 54,1 milyar dolar net dış borçtan, 2015 yılı üçüncü çeyreğinde 31,6 milyar dolar net dış varlığa dönmüştür."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Ekonomi

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Avrupa Birliği Mehmet Şimşek Türkiye Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title