Haberler

Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik: "Trump Etkisi Spekülatif Bir Balon"

Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik, 2017 yılı Ocak ayını değerlendirirken, piyasalardaki "Trump etkisi"nin "spekülatif bir balon" olduğunu ve tüm balonlarda olduğu gibi, yatırımcıların yeni Başkanın sözlerini tutamayacağını fark ettiğinde bu balonun patlayacağını ileri sürdü.

Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik, 2017 yılı Ocak ayını değerlendirirken, piyasalardaki "Trump etkisi"nin "spekülatif bir balon" olduğunu ve tüm balonlarda olduğu gibi, yatırımcıların yeni Başkanın sözlerini tutamayacağını fark ettiğinde bu balonun patlayacağını ileri sürdü.

Ocak ayına ilişkin değerlendirmesinde, bu dönemdeki gelişmeleri, "Önce Amerika, önce korumacılık" sözleriyle özetleyen Dembik, "Şimdiye kadar zaferinin en görünür ilk etkisi faiz oranlarındaki artış oldu" dedi ve ekledi:

"Yatırımcılar zaten Trump'ın ekonomi politikasının enflasyon yanlısı olacağını bekliyordu. Ancak yeni başkanın açılış konuşmasında, 'Sınırlarımızı ürünlerimizi üreten, firmalarımızı çalan ve istihdamımızı harap eden diğer ülkelerin zararlarından korumalıyız', 'Amerikan ürünlerini alın, Amerikalıları işe alın' dediği korumacı politikalara göre tasdiklenen piyasa rehaveti geçersizdir.. Gerçeğe dönüş yatırımcılar için acımasız olabilir, global dünyada olduğu gibi korumacılık, bunu büyük ölçekte uygulayan bir ülke için ekonomik olarak maliyetli olacaktır" dedi.

"ABD ekonomisinin Trump'a gerçekten ihtiyacı yok"

Sorulacak ilk soru ABD ekonomisinin Trump'a gerçekten ihtiyacı olup olmadığı üzerine olmalı diyen ünlü Analist Dembik, "Obama'nın yıllar içindeki ekonomik kaydı genel olarak pozitiftir" diyerek sözlerine şöyle dedi:

"Barack Obama ve Janet Yellen ekonomiyi iyi durumda ve mali sektör açısından özellikle pek çok açıdan 2008'den çok daha güçlü durumda bıraktı. Citi Ekonomik Sürpriz Endeksinde gösterildiği gibi, son veriler, 2016 son çeyreği ve bu yılın başlangıcındaki ortak kanıda belirtilenden çok daha iyidir. Bu Obama'nın mirasıdır. Son iki yıldır iş piyasası 4.6 milyon iş yaratarak işsizlik oranını yüzde 4.7'ye indirdi. İlk işsizlik başvurularının sayısı 1973'ten beri en düşük düzeye indi. Riskten en çok etkilenen nüfus kategorilerinde bile son aylarda açık bir iyileşme görülmüştür. Sonuç olarak, 25 ve 35 yaş arasındaki işsiz Amerikalıların sayısı Eylül 2008'den beri ilk defa 2016'nın sonunda yüzde 22'nin altına düştü. Yine de son iyileşmeye rağmen iş piyasasına katılım oranı düşüktür. Bu da ABD ekonomisinin tam istihdama yaklaşsa bile henüz buna tam erişmediği anlamındadır."

"İyi enflasyon" geri döndü

Dembik, euro bölgesinin aksine, enflasyondaki artışın daha yüksek enerji fiyatlarından değil, işverenlerin kalifiye çalışan bulma zorluğundan dolayı ortalama ücretlerin yükselmesinden kaynaklandığını dile getirdi. İşverenler ve çalışanlar arasındaki güç dengesinin kademeli olarak çalışanların lehine döndüğünü, bunun da nispeten pozitif bir sinyal olduğunu belirten Dembik,  "Yüksek enflasyonun ABD hane halkının yaklaşık 12,29 trilyon r olan borç yükünü düşürebilir ve ABD eğitim balonuyla bağlantılı riskleri sınırlayabilir diye düşünebiliriz." dedi.

Obama'nın kaydının tamamen parlak olmadığını, ekonomik başarısızlığının da dengesizlikteki artışı engelleyememesi olduğunu vurgulayan Dembik, şöyle dedi:

"İki ekonomik önlem mantıklı olabilir"

"Bu da Trump'ın zaferinin ardındaki kilit bir faktördür. Açıkçası, en zengin yüzde 1'lik kesimin sahip olduğu gelir payı bir kere daha 1930'ların sonunda görülen en üst düzeye çıktı, oysa 20'lerin ortasından 70'lerin ortasına kadar sürekli düşmekteydi. Trump'ın önerdiği ekonomik önlemler açıkçası dengesizlik sorusuyla mücadele edecek kapasitede değil, hatta seçimlerdeki tabanının kızmasına bile sebep olabilir. Aslında iki ekonomik önlem mantıklı olabilir: altyapı harcama planı ve daha sınırlı bağlamda vergi kesintileri."

"Programın uygulanma garantisi yok"

1.5 trilyon dolarlık altyapı yatırım planının Amerikan İnşaat Mühendisleri Birliği'nin bir kısmı Eisenhower dönemine dayanan ve iyi durumdaki mevcut altyapıyı korumak için 2020'ye kadar yaklaşık 3.6 trilyon dolar gerektiği önerilerine dayandığını anlatan Christopher Dembik, bu programın uygulanacağı garantisinin olmadığını vurguladı. Başkan Trump'ın altyapıya finansman sağlamak için tamamen özel sektörü düşündüğünü, ancak 50 ve 100 yıllık hazine bonoları çıkarma yoluyla borçlanmayı savunarak ifadesini değiştirdiğine dikkat çeken Dembik, şunları savundu:

"Stoklama riski nispeten düşük"

"Cumhuriyetçi Parti, Obama uygulamalarının kaldırılması konusunda Başkanla aynı çizgide olsa da bu programla ilgili sürtüşmeler hızla ortaya çıkacak ve bu durum kaçınılmaz bir şekilde ABD devlet borçlarını arttıracaktır. Bu açıdan, ABD Temsilciler Meclisi Sözcüsü Paul Ryan, Trump'ın ilk döneminde muhalefetin gerçek lideri olabilir. Vergi kesintisi planı politik olarak daha çok karşılıklı mutabakata dayalıdır. Geçmişte vergi indirimleri özellikle en fakirler ve borç içindeki haneler tarafından tüketimde bir yükselişe yol açtı. Dağıtılan paranın yüzde 60 ila yüzde 70'i en çok sonraki aylarda harcandı. Stoklama riski nispeten düşüktür. Önceki dönemlerle olan tek dikkat çekici fark, bu önlemin bir kriz dışında devreye girmesidir, bu yüzden orta sınıf hanelerin her zamankinden daha büyük bir oranda tasarruf yapabileceği öne sürülebilir".

Yeni çelişkiler çağı

Ele alınması gereken ikinci noktanın Trump'ın ana iş ortaklarıyla olacak ilişkileri olduğunu belirten Dembik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gelecek için küçük bir hatırlatma da Trump'ın İncil'den yaptığı en sevdiği alıntıdır: 'Göze göz, dişe diş.' Trump'ın başkanlığı hem yurt içinde hem de yurt dışında yeni bir çelişkiler çağını haber veriyor. Amerikan Başkanı sonuçta bir iş adamı Daha çok Çin'in yaptığı gibi fırsatçı anlaşmaları seven bir fırsatçıdır, bu da başlangıçta Birleşik Devletleri'n Avrupalı ortaklarını ciddi şekilde tereddüte düşürebilir. Trump kendisini korumacılığın şampiyonu olarak gösteriyor. Çoğu kişinin düşündüğünün aksine, bu bir duruş değildir, kendi görüşüdür. 1980'lerin sonunda zaten serbest ticaret anlaşmalarının aleyhinde açıkça konuşmuştur. Korumacılık ABD politik geçmişinin doğasında vardır. Ülkenin ekonomik gelişmesi 19. yüzyılda büyük oranda korumacılığa dayanıyordu. 1812'den 1849'a kadar ortalama gümrük tarifeleri yüzde 25'ten yüzde 40'a yükseldi ama bu güçlü refah artışını önlemedi. ABD deneyiminin başarısı büyük oranda ulusun büyüklüğü teorisiyle açıklanabilir."

"Trump'ın altyapı programı zorlanacak"

Trump'ın kolay bir hedef olan Meksika'yı hedef aldığını, çünkü ülkenin ihracatının yüzde 80'inin Birleşik Devletlere gittiğine işaret eden Dembik, "Ama Başkanın gerçek hedefi Çin. Bu çok daha zorlu bir rakip olacaktır. Bir rakam, Pekin ve Washington arasındaki ticari savaşın ekonomik bedelini göstermektedir: Çin ve Çin'e ihracat yapan ülkeler GSYİH'in yüzde 40'ını oluşturuyor.

Gerekirse Çin Birleşik Devletleri'n aleyhine iki harekette bulunabilir: 1) daha az ABD hazine bonosu almak - bu faiz oranlarında artışa sebep olacak ve Trump'ın altyapı programını zorlaştıracaktır; 2) ticari anlaşmazlık durumunda (örn. gümrük tarifelerinde artış) DTÖ Anlaşmazlıkları Çözme Kurumu'na (DSB) başvurmak. Bu uzun ve zahmetli bir yasal süreç olacaktır ama burada karar Birleşik Devletleri bağlayıcı olacaktır ve uymama durumunda uluslararası örgütten çıkmasıyla sonuçlanabilir. Bu ekonomik olarak tehlikeli bir seçim olacaktır çünkü DTÖ ABD'li ihracatçıları da korumaktadır".

(Fotoğraflı)

- İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Janet Yellen Barack Obama Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title