Haberler

Paris'teki Terör Saldırılarına Tepkiler

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Paris'teki terör saldırılarına ilişkin, "İslamofobi denen İslam nefretini körükleyen bir olayla karşı karşıyayız. Belki de sadece onun için bu katliamlar yaşanıyor da diyebilirsiniz" dedi.

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Paris'teki terör saldırılarına ilişkin, "İslamofobi denen İslam nefretini körükleyen bir olayla karşı karşıyayız. Belki de sadece onun için bu katliamlar yaşanıyor da diyebilirsiniz" dedi.

Salihli ilçesinde hayırseverlerin katkılarıyla Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yapımı tamamlanan Zafer Mahallesi Camisi, Erkek Yatılı Kur'an Kursu ile Salihli Yatılı Kız Kur'an Kursu'nun açılış törenine katılan Arınç, kendi dönemlerinde elverişli olmayan Kur'an Kursu binalarında eğitim gördüklerini, yeni binaların millete yakışacak şekilde inşa edildiğini belirtti.

Yedi yıl Başbakan Yardımcılığı ve son bir kaç yıl da Terörle Mücadele Kurulu Başkanlığını yaptığını anımsatan Arınç, Türkiye içinde ve çevresindeki terör olaylarını az çok bilenlerden biri olduğuna dikkati çekti.

Son yıllarda dini referans alan bir takım örgütler ortaya çıktığına işaret eden Arınç, şöyle konuştu:

"Yani 'İslam kaynaklı' demiyorum, Allah korusun İslam'ın reddettiği bir terörü hiç kimse benimseyemez. Buna inanan bir Müslüman olmaz, bir insan olamaz. Ama maalesef 'benim referansım dindir' diye ortaya çıkan eli silahlı kafa kesen insanları topluca katliama maruz bırakan terör örgütleri ortaya çıktı. Bunların bir kısmına Türkiye'den de katılım var ama çok şükür ki Türkiye'den olan katılım Avrupa'dan dünyanın 141 ülkesinden katılımın yanında beşte biri bile değil.

Şimdi düşününüz, yüzde 99'unun Müslüman olduğunu bildiğimiz en azından dini inanç açısından, Türkiye'de mesela DAEŞ gibi bir terör örgütüne katılım ancak 300'ler, 400'ler, 500'lerle sınırlıdır. Neden? Çünkü tespiti mümkün değil, en yüksek rakam 500 ise sadece ölüler geri döndüğünde olanla, 'benim çocuğum da eşim de oraya gitti' diyenleri toplarsak en yüksek rakam 500 çıkıyor. Bu bilgilere sahip bir kardeşiniz olarak Avrupa'nın ortasında bir ülkeden yani Müslüman nüfusun çok az olduğu bir yerden farklı amaçlarla bu örgüte katılanların sayısı, ülke ismi vermeyeceğim mahsurlu olabilir diye, Türkiye'nin üç misli yani Hristiyan toplumunun içinde bu örgüte katılanların sayısı hemen yanı başımızda olan bizim hemen hemen üç mislimiz. Neden? Onun nedenini de araştırdık. Niye Türkiye'den yüzde 99'unun Müslüman olduğu ülkeden DAEŞ gibi, El Nusra gibi, El Kaide gibi bütün bu örgütlere katılım sınırlı sayıda. Neden bunlar Türkiye'de sınırlı sayıda? Sebep sonuç on tane ama en önemlisini veya toplamını size söyleyeyim. Türkiye'de Müslümanlık çok iyi biliniyor, çok iyi yaşanıyor ve çok şükür Türkiye'de Kur'an eğitimi alan, hafızlık eğitimini alan, Kur'an'ı bilen, mealini, tefsirini okumuş hiçbir insan bu sahtekar terör örgütlerinin ardına düşmüyor. Başka sebeplerle şu veya bu sebeplerle bu örgüte katılım sınırlı sayıda."

Türkiye'de yaşanan İslamiyet ve Müslümanlığın DAEŞ ve benzer örgütlerin yolunu tıkadığını vurgulayan Arınç, "Biz pek çok Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında bunu adeta milletimizle övünerek anlatıyoruz. 'Anadolu Müslümanlığı' diyenler de var yanlış da olabilir doğru da olabilir. Kur'an'ı anlama ve yorumlama, Kur'an'ı kaynaklarından bilme konusunda Türkiye başka ülkelere göre hatta İslam ülkeleri diyebileceğim, Müslüman toplumun yüksek olduğu ülkelerden çok daha iyi bir durumda. Hamdolsun bizdeki Müslümanlık, DAEŞ ve benzeri örgütlerin yolunu kapatıyor" ifadelerini kullandı.

Fransa'daki terör saldırıları

Arınç, Fransa'nın başkenti Paris'teki terör saldırılarını kınadığını bu saldırının Türkiye'de vuku bulan terör saldırısı ile amaç bakımından hiçbir farkının bulunmadığını kaydetti.

Bazı ipuçlarına bakarak saldırının DAEŞ veya benzeri örgütlerın işi olduğunun anlaşılabileceğini vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

"Burada iki tane tehlike var. Bir, gerçekten 'ben Müslümanım' deyip de bu katliamı yapan bu terör olayını işleyen kişiler varsa bu olayın içerisinde onların dünyaları da ahiretleri de berbat oldu. Onlar sadece birer katildir. Çünkü terörün dini, milliyeti yoktur. Kim yaparsa, kime karşı yaparsa yapsın hiçbir haklılığı yoktur. Lanetleniyoruz ve terörle mücadele etme kararlığındayız. Bir insan ki, 'Ben Müslümanım' der, arkasından böyle rezil bir işi yaparsa, alçakça bir katliam işlerse o artık lanetlenecek, hiç bir zaman da kabul görmeyecek bir fiili işlemiş demektir. Ama bunun ikinci bir zararı daha var. O da nedir? İslamofobi denen İslam nefretini körükleyen bir olayla karşı karşıyayız. Belki de sadece onun için bu katliamlar yaşanıyor da diyebilirsiniz. Çünkü batıda, özellikle İslam'ı bir tehlike olarak gören, Müslümanları bir tehlike olarak gören bu ve benzeri örgütleri örnek göstererek bu eylemler dolayısıyla İslam nefretini körükleyen çevreler var.

Şimdi onların eline kaymaklı baklava gibi bir nimeti sunmuş oldular. İşte eğer bu örgüt veya buna benzer bir örgüt olarak ortaya çıkarsa, bunlar Müslümanlığı böyle anlıyorlarsa, 'Müslümanlık bir tehlikedir' diyecekler, karikatürler yayınlayacaklar, ülkelerinde yaşayan Müslümanlara karşı büyük bir nefret oluşacak, yabancı düşmanlığıyla da birleşince maalesef  ortaya çok kötü bir tablo çıkacak. Niye anlatıyorum bunları, çocuklarımız Kur'an kurslarına giderse, Kur'an'ı öğrenirse, Kur'an'la beraber ilmihal bilgilerini de hocalarımız onlara söylerse, İslam inancındaki temel umdeleri çocuklarımız kaynağından güzel bir şekilde öğrenirlerse, bunlar artık hiçbir tehlike işlemez. Allah'ın izniyle hepsi kale gibi olur."

"Türkiye'de Selefi inanç veya Vahabi inanç veya benzerleri zemin bulmadı"

Sadece Kur'an kurslarına giden çocuklar için değil bütün eğitim sisteminde, seçmeli ya da mecburi derslerde gerçek İslam anlayışını yerleştirecek bir müfredatı uygulamanın zorunlu olduğunu anlatan Arınç,  "Bunlar sadece imam hatiplerde, sadece Kur'an kurslarında olacak şey değil. İnsanlar İslam'ı iyi bilmek zorunda. Gençler için üç şey çok önemlidir, kültürümüzün içerisinde dinini iyi bilecek, dilini iyi bilecek, tarihini iyi bilecek. Biz burada din konuşuyoruz. Hamd olsun ki hükümetimiz 13 yıllık dönem içerisinde yeni eğitim sisteminde pek çok seçmeli dersle birlikte, diğer derslerin de müfredatını uygun bir hale getirmeye çaba gösteriyor. Hamd olsun Türkiye bir ateş çemberinin içerisinde ama çöldeki bir vaha gibi susuz insanların susuzluğunu giderebiliyor. Çok şükür Türkiye'de Selefi inanç veya Vahabi inanç veya benzerleri zemin bulmadı. Bizde gerçek İslam var" şeklinde konuştu.

"Küpün içinde ne varsa, dışına o sızar" diyen Arınç,  gençlerin içine İslamiyeti koymak mecburiyetinde olduklarını kaydetti.

Arınç, "Anadolu'da böyle bir söz vardır. Eğer materyalizmi içlerine koyarsanız, ondan sonra kafa kesen insanlar çıkar veya maddi menfaat için sahtekarlık yapan insanlar türer. O yüzden Kur'an'ın anlaşılması, yaşanması, bilinmesi hepimiz için çok önemlidir. İyi anlamak, iyi okumak bu iş için yazılmış güzel kitapları bulmak mecburiyetindeyiz. Bir takım fevri düşüncelerle gençleri arkasından sürükleyen insanlara da itibar etmemeliyiz. Maalesef bir takım televizyonlar, hatta uydudan yayın yapanlar dahi sapık bir anlayışın propagandasını yapıyorlar. Bunlara karşı tedbir alınabilir ama en güzel tedbir işin doğrusunu ortaya koymaktır, işin iyisini ortaya koymaktır ve bunun için hep beraber çalışmaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Arınç, konuşmanın ardından Zafer Mahallesi Camisi, Erkek Yatılı Kur'an Kursu ve Salihli Yatılı Kız Kur'an Kursu binalarının açılışını gerçekleştirdi,TBMM Başkanlığı yaptığı dönemde başdanışmanı olan Mehmet Ebabil Büker'in oğlunun nikah törenine katılarak nikah şahitliği yaptı.

Kaynak: AA / Yerel

Bülent Arınç Paris Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title