Müezzinoğlu: "Istikrarın Olmadığı Yerde Güven Olmaz" - Istanbul

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, referandum sürecine ilişkin, "Benim için 'hayır' diyenler, elini vicdanına koymuş, aklıyla analiz etmiş 'hayır' diyor. Ama 'hayırcılık' yapanlara bakın, bunlara baktığınızda bu milletle ilgili sorunları olanlardır. Bu milletin büyük millet olmasından, bu ülkenin güçlü bir ülke ve devlet olmasından rahatsız olanlardır. Bütün bu rahatsızlıkları çözeceğimiz, milleti, milletin hayal ve hedeflerini merkeze alan bir sürecin arifesindeyiz. Takdir milletimizin vicdanındadır. O takdiri 17 Nisan sabahı hep beraber göreceğiz. Ülkemiz ve milletimiz adına bereketli olacak, geleceğe olan umudumuzu, güvenimizi ve cesaretimizi arttıracaktır." dedi.

Müezzinoğlu, "İstihdam Teşvikleri İşveren Bilgilendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada,150 yıldır milleti çatıştıran, ayrıştıran ve sömüren bir dünyanın mahkumu olmamak için yeniden bir dönüşümün el birliğiyle başarılması gerektiğini söyledi.

Düşünme ve akletmenin sorumluluklarını yükleyen bir inancın mensupları olarak, "Biz hoca efendi ne derse onu yapalım, hoca efendi bizi hangi kalıba sokarsa o kalıba girelim, hoca efendiler arasındaki farklılıkları çatışma sebebi sayalım, çatışarak ayrışalım, büyük bir medeniyetin ve vizyonun mahrumu olalım. Bunun farkında olursak esas dönüşümümüz buradan başlayacak." diye konuşan Müezzinoğlu, ucuz iş gücüne dayalı anlayışıyla da bir gelecek inşa edilemeyeceğini söyledi.

Müezzinoğlu, dünya ile yarışan bir alın teri, dünya ile yarışan yeni icatlar yapabilme cesaret ve sorumluluklarının üstlenilmesi gerektiğini dile getirdi.

-"Başarabilme iradesini kaybetmekten korkmamız lazım"

Başarısızlıklardan korkan bir nesil yetiştirildiğini aktaran Müezzinoğlu, şöyle konuştu:

"Tam aksine başarabilme iradesini kaybetmekten korkmamız lazım. 10 işini başarısızlıkla sonuçlandırabilirsin, birçok başarısız deneyler sonucunda başarı gelmiştir. Bizim bir bakış açısı değişikliğine ihtiyacımız var. Sonra istihdam kolaylaşıyor. Çünkü farklılıkları, zenginlikleri üretiyorsun, dünya ile yarışır oluyorsun. Bu ülkenin, bu milletin dünya ile yarışmada aklıyla ilgili bir eksikliği yok. Ancak yıllardır kendisini ayrıştıran, çatıştıran ve küçük konuların peşinde koşan bir şartlanma dolayısıyla bugün sıkıntılı süreçleri yaşıyoruz. Artık dönüşüm başladı. Yaklaşık 15 yıldır diyoruz ki, Ar-Ge, inovasyon, markalaşma. Peki 50 yıldır ne diyorduk, 'Vay faşist, vay komünist, vay laik düşmanı.' Birbirini çatıştıran 70'li yılların öğrencisiyiz. Aynı silah hem sağcıyı hem solcuyu vurdu. Milleti, Hacivat-Karagöz gibi oynatan irade aynı iradeydi. 150 yıldır bu ülkeye ve millete aynı muameleyi yapıyorlar. Bu milletin bazı kesimleri de bu oyunun aleti oluyor. Artık bu oyunu oynatmamalıyız, artık bu milletin kendi dinamikleriyle o muasır medeniyetler seviyesinin üzerindeki hedefe yürüyebilecek birikimi ve tarihi geçmişinden getirdiği değerleri de var. Bu anlamda tecrübe birikimini küllenen o DNA'sının yeniden alevlenecek süreci hep beraber şekillendirmemiz lazım."

Müezzinoğlu, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'da kendisini bu milletin mensubu gibi gören ve bu milletin başarısıyla mutlu olan kitlelerin bulunduğuna vurgu yaparak, "Bu anlamda 15 Temmuz gecesini aydınlık sabaha dönüştüren şehitlerimizin arasında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayıp da 'bu devletin mensubuyum' diyerek o hain askerin karşısına çıkıp, göğsünü siper eden, vatandaşı olmamanın da hiçbir eksikliğini hissetmeyen Mustafa Cambaz kardeşimizdir. Milyonlarca insan bu millete bakıyor. 'Türkiye güçlüyse ben burada güçlüyüm' diyor. Mazlum ve mağdur milletler yine bu millete bakıyor. Hepimiz bir dönüşüm ve değişimin arifesindeyiz. Birbirini daha çok seven, birlikte o büyük hayallere ve hedeflere koşan, gencine güvenen, gencin öz güveni ve öz cesaretini arttıran, aklını kullanabilen, düşünebilen, üretebilen nesillerin alt yapısını oluşturmamız lazım. Bu dönüşümü büyük oranda başlattık." şeklinde konuştu.

-"İhanetlere ve tuzaklara muhatap olduk"

Bakan Müezzinoğlu, özellikle 14 yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, bir taraftan mevcut sorunları çözerken diğer taraftan bu ülkenin gelecek hedeflerinin öncülüğünü ve liderliğini yapmaya çalıştıklarını, bu anlamda önemli mesafeler kat ettiklerini söyledi.

Bu süreçte çok önemli ihanetlere ve tuzaklara muhatap olduklarını hatırlatan Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yüzde 47 oy almış bir siyasi partinin kapatılma davasının açılması çok gerimizde değil, 2008'de oldu. Niye kapatma davası açıyorsun? Laikliğe karşı odak oldu. Kim açıyor? Bir kişi. Kim görüyor? 11 kişi. Hani egemenlik kayıtsız şartsız milletindi. Bugün bir beyefendi çıkıyor da 'Ne istediniz de yapamadınız?' diyor. Bir kişinin, bu milletin yüzde 50'sinin oyunu almış siyasi partiye kapatma davası açabildiği ve 11 hakimin de o davayı 5 ay süresince gördüğü, biz de güya milletin vekilleriyiz, bir gün haber geliyor bir oyla kurtuluyoruz, bir gün bir haber geliyor kapatılıyoruz. Papatya falı çeker gibi, 'seviyor, sevmiyor, kapanıyor, kurtuluyoruz.' 5 ay sonunda ne oldu? Bir oyla kurtulduk. Bir gün sonra karar verilseydi o papatya falı gibi kapatılacaktık. Peki bir oyla kurtulan kimdi, Recep Tayyip Erdoğan mı, Ak Parti mi? Yoksa milletin kaderi, iradesi, demokrasi veya milletin gelecek umutları mıydı? Bu papatya falını oynayanlar bir bedel ödedi mi? Dünyanın krize gittiği o 5 aylık dönemde sanayiciler durdu, iş adamları, yabancı sermaye durdu. 5 ay sonra bir oyla kurtulduk. O 5 aylık zaman zarfında bizim ekonomimiz bir puanlık bir kayba uğradıysa bedelini kim ödedi? İnsanımız, ekonomimiz, 80 milyon insanımız ödedi. Şimdi Beyefendi çıkıyor, 'Ne istediniz de yapamadınız?' diyor. Milli irade ile ikide bir kedinin fare ile oynadığı gibi oynanan bir sistem demokrasi, milli irade olamaz. İstikrar getiremez. İstikrarın olmadığı yerde güven olmaz. Güvenin ve istikrarın olmadığı yerde gelişim olmaz, vizyon olmaz. Büyük hayaller, hedefler planlansa bile sekteye uğrar. Şimdi bir referandumun arifesindeyiz. Ne istiyoruz? Milli irade güçlü olsun istiyoruz. Milli iradenin ipinin ucu milletin elinde olsun istiyoruz. Millet adına sistem güçlü olsun istiyoruz. Millet istediğini parlamentoya gönderecek, yürütme yetkisi vermek istediğine de yürütme yetkisi verecek, 5 yıl sonra, yaptıysa 'devem et kardeşim' diyecek, yapamadıysa 'hadi güle güle kardeşim' diyecek. Asgari yüzde 70'inin gönül rızasını alması lazım. O gönül rızasının olmadığı bir kişinin yüzde 50'yi yakalama şansı olamaz. Millet vicdanının, hayallerinin, hedeflerinin sistem olarak 5'er yıllık yol haritalarıyla belirlendiği istikrarlı, güvenli bir yolculuğu ve sistemi bu milletin önüne getiremezsek işte bakın son 13 yıla. 2014 iki seçim, 2015 iki seçim, 2016 işte hain darbe girişimi."

-"Türkiye'nin çok güçlü bir potansiyeli var"

Müezzinoğlu, bu milletle 150 yıldır oynayanların ve bundan sonra da oynamak isteyenlerin artık oynayamayacakları bir sürecin arifesinde olunduğunu belirtti.

Bu sürecin iyi değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Müezzinoğlu, şunları kaydetti:

"Benim için 'hayır' diyenler, elini vicdanına koymuş, aklıyla analiz etmiş 'hayır' diyor. Ama 'hayırcılık' yapanlara bakın, bunlara baktığınızda bu milletle ilgili sorunları olanlardır. Bu milletin büyük millet olmasından, bu ülkenin güçlü bir ülke ve devlet olmasından rahatsız olanlardır. Bütün bu rahatsızlıkları çözeceğimiz, milleti, milletin hayal ve hedeflerini merkeze alan bir sürecin arifesindeyiz. Takdir milletimizin vicdanındadır. O takdiri 17 Nisan sabahı hep beraber göreceğiz. Ülkemiz ve milletimiz adına bereketli olacak, geleceğe olan umudumuzu, güvenimizi ve cesaretimizi arttıracaktır.

2016'da yaşadığımız FETÖ darbe girişimi, Rusya ile olan sorunlar gibi olağanüstü olaylar ister istemez sanayici ve yatırımcımızı kendi içine kapanmaya itti. Bu da ihracat rakamlarımızda düşüşü, istihdamımızın azalması ve daralmasını, işsizlik oranlarının artmasını getirdi. Bir baktık ki birileri kredi notlarıyla oynayarak, güvenli ülke olmadığı imajını yayarak, Türkiye'yi ekonomik olarak da zora sokmaya çalışıyor. Türkiye'nin güvenli ve istikrarlı olmadığı algısını oluştururlarsa başarılı olacaklar. Ama Türkiye'nin çok güçlü bir potansiyeli var. Genç bir nüfusumuz var. Bu genç nüfusun öz güvenini, cesaretini, onun potansiyelini iyi değerlendirdiğimizde Türkiye yeniden o güçlü çıkışını ve öz güvenini başaracaktır. Bu anlamda önümüzdeki dönem çok güçlü ve bereketli bir dönem olacaktır."

-"İstihdamda artışı yeniden başlattık"

Bakan Müezzinoğlu, iş dünyasının öz güvenini kaybetmemesi için 2016'nın getirdiği sorunları çözmek adına iş dünyasına ekonomik anlamda verebilecekleri tüm destekleri verdiklerini söyledi.

İstihdamda artışını yeniden başlattıklarına dikkati çeken Müezzinoğlu, "2017'nin sonunda işsizlik oranı rakamlarının yüzde 10'un, hatta 9'un altına indirmeyi başaracağız. Çünkü sizlere inanıyor ve güveniyoruz. Bugün siyaseten geldiğim nokta bir başarıdır ama bu başarı kendi özelime ait değildir. Başarının temel ayağında milletime inanmak ve güvenmek vardır. Bu millete inanan ve güvenen hiç kaybetmemiştir. Bu milletten korkanlar kaybetmiştir. Bunu siyasi hayatımızda da gördük. Çoğu zor koşuları milletimize inanarak aştık." dedi.

Bakan Müezzinoğlu, "evime ekmek götürmek istiyorum" diyen herkese iş bulmak zorunda olduklarını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu yıl 2 milyon insanımıza istihdam yapabilecek alt yapıyı oluşturduk . Yeter ki kimse 'ben bu işi beğenmiyorum' demesin. 'Hele bir dur bakalım önümüzü görelim' diyenlere o gece şehit olanlar hakkını helal etmez. Onlar olmasaydı bugün hiç birimiz olmazdık. Biz teşvikleri birileri cebine atsın diye vermiyoruz, istihdam artsın, ihracat artsın ve gençlerimizin alın teri üretime dönüşsün diye veriyoruz. Bu yıl Mart ayına kadar 264 bin 630 artı istihdam sağladık. Bu ay sonu bu rakam 400 binleri geçecek. 2017'nin 1 milyonluk istihdam hedefini Aralık ayına kadar tamamlayacağız. Aralık ayı itibariyle işsizliği yüzde 10'ların altına indireceğiz."

Mehmet Müezzinoğlu AK Parti Politika Güncel Haberler