TÜM KATEGORİLER
Milletvekilleri Kayıt Yaptırıyor
HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ, Meclis Başkanı seçimine ilişkin, "Bugün Meclis grubumuzla yapacağımız toplantıdan sonra net bir karara varmış olacağız. Ama bizim ağırlıklı eğilimimiz bir aday önermek yönünde.
HDP Eş Genel Başkanı ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ, Meclis Başkanı seçimine ilişkin, "Bugün Meclis grubumuzla yapacağımız toplantıdan sonra net bir karara varmış olacağız. Ama bizim ağırlıklı eğilimimiz bir aday önermek yönünde. Elbette ki önerdiğimiz adayın da arkasında duracağız" dedi.
Milletvekillerinin kayıt işlemleri sürüyor.
Yüksekdağ, kayıt yaptırdıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yüksekdağ, Türkiye halklarının 7 Haziran seçimlerinde yaptığı güçlü tercihe ve yönlendirmeye inandıklarını belirterek, "Demokratik bir ayardır. Türkiye toplumunun demokratik bir düzene duyduğu ihtiyacın dile getirilmesidir" diye konuştu.
Halkın yaptığı düzenlemeden herhangi bir sorun, kriz ve kaos çıkmayacağına inandığını vurgulayan Yüksekdağ, "Eğer yeniden kaos merkezleri harekete geçmezlerse, Türkiye halklarının yaptığı demokratik seçimin yönünü saptırmaya ve tekçilikle baskı altına almaya yönelmezlerse bir kriz, kaos, düzensizlik, istikrarsızlık durumu yaşanacağını düşünmüyorum" şeklinde konuştu.
Koalisyon tartışmalarının halkın çıkarına, yararına en uygun bir sorumluluk duygusuyla yürütülmesini istediklerini ve dilediklerini belirten Yüksekdağ, demokratik çözüm sürecinin de artık siyasi iktidar tarafından kaldırıldığı raflardan indirilmesi gerektiğini söyledi.
"Bu koalisyon arayışlarında kilit parti hangisi?" sorusu üzerine Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Şu an elbette birinci parti AKP eliyle, çağrısıyla bu koalisyon görüşmeleri iki günlük Meclis trafiğinin ardından başlatılacak. Ama 'kilit parti' diye bir kavram kullanmak çok doğru ve yerinde olmaz. Çünkü bugün halkımızın ortaya çıkardığı kombinasyonda herkes aslında kilit parti. Muhalefet partileri arasında çok derin bir oy uçurumu, bir toplumsal destek uçurumu yoktur. Bu açıdan bakıldığında her partinin oynayacağı rol çok önemli ve tayin edici bir yerde duruyor."
Süreci zora sokan ve bir erken seçime zorlayan yaklaşımların oldukça zararlı ve kabul edilemez olduğunu ifade eden Yüksekdağ, siyasi dinamiklerin aldıkları oy ve destek oranına göre sorumluluk üstlenmesi ve bu koalisyonu kurmaya yönelmesi gerektiğini vurguladı.
Yüksekdağ, burada birtakım dayatmaların, şartların, kırmızı çizgilerin devreye girmiş olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Bizim kırmızı çizgilerimiz yoktur, bizim ilkelerimiz, programımız vardır. İlkemizin temelinde demokratik kriterler durur. bu demokratik ilkeler çerçevesinde koalisyon sürecinin de yürütülmesi gerekir. Hiç bir parti kendi dar çıkarlarını, dar hesaplarını dayatarak bu süreci çıkmaza sürükleme sorumluluğunu gösteremez, göstermemelidir. Bugün bizim bakımımızdan en önemli görev ve sorumluluk Türkiye toplumunun yaptığı seçime layık olmaktır. Artık Türkiye siyasetinin ve Türkiye'nin kırmızı çizgilerle bölünmesine, parsellenmesine, birtakım tekleşme alanları oluşturulmasına halkımızın ihtiyacı yok. Ortak demokratik kriterler doğrultusunda halklarımızın sesini dinleyerek, duyarak bir siyasi sorumluluk üstlenmenin zamanı gelmiştir. Türkiye toplumu 7 Haziran'da ne istediğini çok net ortaya koydu. Bunu görmek, okumak için mutlaka siyaset alimi olmak gerekmiyor. Demokratik değişim istediğini ortaya koydu."
"Somut bir seçenek ve görüşme yok"
Yüksekdağ, "CHP, MHP, HDP destekli ya da CHP, AKP, HDP destekli iki hükümet seçeneği olsa hangisini tercih edersiniz?" sorusu üzerine, şu an önlerinde somut bir seçenek ve görüşme olmadığını söyledi.
Gönüllerinden geçenin Türkiye'de bundan sonraki dönemde esas olarak HDP'nin dinamik güçlü bir ana muhalefet partisi olarak çalışması, üretmesi olduğunu daha önce ifade ettiklerini anımsatan Yüksekdağ, en az iktidar kadar güçlü ana muhalefete ihtiyaç bulunduğunu söyledi. Yüksekdağ, Türkiye'nin 13 yıl boyunca güçlü ana muhalefet olmadığı için kaybettiğini kaydederek, "Ancak bizim karşımıza birtakım zorunluluklar, sorumluluklar çıkarsa herhangi bir koalisyon seçeneğine de tartışmasına da kapalı olmadığımızı ifade ettik" dedi.
Bunun görüşmeler ve teklifler çerçevesinde değerlendirilebilecek bir durum olduğunu ifade eden Yüksekdağ, "Elbette ki önümüze gelirse üstlenmemiz gereken sorumluluğu da üstleniriz. Önümüze gelebilecek bütün seçenekler şu an tartışmaya, değerlendirmeye açıktır" şeklinde konuştu.
"Vesayetin her türlüsüne karşı çıktı"
"Meclis Başkanı adayınızı bağımsız olarak belirleyecek misiniz ve son tura kadar da o adayı destekleyecek misiniz?" sorusuna Yüksekdağ, "Bugün Meclis grubumuzla yapacağımız toplantıdan sonra net bir karara varmış olacağız. Ama bizim ağırlıklı eğilimimiz bir aday önermek yönünde. Elbette ki önerdiğimiz adayın da arkasında duracağız" yanıtını verdi.
"Adayınızı belirlediniz mi?" sorusuna ise Yüksekdağ, "Henüz bir belirleme yok. Bugün yapacağımız toplantıdan sonra. Önerdiğimiz adayın arkasında duracağız. Ama ondan sonraki dönem içerisinde gelişen sürece göre tutumumuzu belirleriz" karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine Yüksekdağ, "7 Haziran seçimlerini Sayın Cumhurbaşkanı çok doğru okumak zorundadır. Çünkü seçim sonuçlarında Türkiye toplumu çok net bir mesaj verdi. 'Biz bir vesayet rejimi istemiyoruz' dedi. Vesayetin her türlüsüne karşı çıktı. 7 Haziran seçimlerinin en temel sonucu budur. 7 Haziran seçimlerinde 'seni başkan yapmıyoruz' dedi örneğin. Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bu kadar açık ve doğrudan verilen bir mesajın doğru okunması gerekiyor" dedi.
"Henüz bir yanıt gelmedi"
"İmralı heyetiyle ilgili Adalet Bakanlığı'ndan yanıt geldi mi? sorusu üzerine Yüksekdağ, şunları kaydetti:
"Henüz bir yanıt gelmedi. Şu an zaten bizim bakımızdan en önemli sorunlardan birisi de budur. 2 ayı aşkın zamandan bu yana İmralı'ya heyetimizin gidişi çeşitli gerekçelerle engelleniyor. Bugün artık bu süreçte yaşadığımız siyasi sorunların çözümünün önünü açılması bakımından bu blokajın kaldırılması çok önemli bir yerde duruyor. Süreci provoke edecek, gerecek tutum ve yaklaşımlardan uzak durulması gerekiyor. Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit bir gerilim yaratma politikasının ürünüdür. Bunu başka türlü okumamız mümkün değil. Biz 2, 3 ay boyunca bütün gerilim, kışkırtma ve çatışma yaratacak yaklaşımların karşısında durduk, soğukkanlılığımızı koruduk. Sayın Öcalan'a uygulanan tecrit politikası da aslında sabırları zorlayan bir yaklaşımdır. Bu dönemde siyasi iktidarın kurucuları da, yeni yapı kurucuları da eğer gerçek anlamda siyasetin önünün açılmasını istiyorlarsa yapacakları en doğru ve sağlıklı şey sayın Öcalan'ın bu süreçte rolünü oynamasını sağlamaktır. Bu engelleri kaldırarak bu rolün önünü açmaktır. Sayın Öcalan bu zamana kadar nasıl demokratik bir rol oynadıysa Türkiye siyasetinin genel gidişatı üzerinde bundan sonra da o rolünü oynamaya devam edecektir. Bu bütün halkımızın hayrınadır."
