Haberler

MHP Lideri Bahçeli, Adana Valisi Coş'a Tepki Gösterdi

Güncelleme:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir?" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Adana Valisi Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'a tepki gösterirken, "AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir. Adana'nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir?" dedi.

MHP Lideri Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Konuşmasının başında Güneydoğu Asya'da Malay Takımadaları bölgesinde yer alan Filipinler'in tayfun felaketine maruz kalmasından üzüntü duyduğunu ifade eden Bahçeli, "Bu doğal afetten dolayı binlerce Filipinli hayatını kaybetmiştir. İlk belirlemelere göre 4 milyon 300 bin kişi bu doğal yıkımdan etkilenmiştir. Müslüman nüfusa da sahip olan bu ülkeye uluslararası toplum yardım elini uzatmalı, yaraları sarmak için kaynaklarını harekete geçirmelidir. AKP hükümeti ise insani yardım ve desteklerden kaçınmamalı, imkanlar nispetinde Filipinler'in yanında olmalıdır. Filipinlere geçmiş olsun dilerken, Cenab-ı Allah'ın böylesi felaketlerden milletimizi ve tüm insanlığı korumasını ve kollamasını içtenlikle niyaz ediyorum" dedi.

-"BİRBİRLERİNİN HASMANE YÜZÜNE EBLEK EBLEK BAKANLAR MİLLİYETÇİ HAREKET'İN ÖNÜNE DAHİ ÇIKAMAYACAK"-

Türkiye'den hoşnut olmayan, Türk milletinin varlığından rahatsızlık duyan kim ya da kimler varsa AK Parti'yle büyüdüğünü, güçlendiğini ve palazlandığını anlatan Bahçeli, "Milleti anonim bir kalabalığa, devleti de milli güvenlik, milli ilke ve milli çıkarlarından arındırılmış güçsüz ve takatsiz bir yapıya dönüştürmek için yoğun faaliyetler yürütülmüştür. AKP ancak ve ancak yabancıların verebileceği türden zararları 11 yılda gerçekleştirmiştir. İktidar; değişim ezberleriyle, tabuları yıkıyoruz nakaratlarıyla, geçmişle hesaplaşıyoruz yaygarasıyla milli birlik ve bölünmez bütünlüğümüze saldırı üstüne saldırı düzenlemiştir" dedi.

Türkiye'nin dokuz bölgesinde "Milli Değerleri Koru ve Yaşat" adıyla temalı açık hava toplantıları düzenlediklerini, bu bağlamda 9 Kasım 2013 günü Ankara Tandoğan Meydanı'nda "Türkiye" temasıyla son toplantılarını gerçekleştirdiklerini anımsatan Bahçeli, "Yandaş kalemler görmese de, mütareke basını yazmasa da, üstelik bizimle ilgili haberleri karartmaya, kapatmaya ve saptırmaya çalışsa da yürüyüşümüzü ve milletimizle kavuşmamızı kimse geciktirememiştir" diye konuştu.

MHP Lideri Bahçeli, "Tandoğan'daki izdihamdan ürkenler, uykuları kaçanlar, yüzü asılanlar, ne oluyoruz diye birbirlerinin hasmane yüzüne eblek eblek bakanlar Milliyetçi Hareket'in önüne dahi çıkamayacaktır" vurgusu yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türk milleti vahdetin yolunda, kardeşliğin izinde, bağımsız yaşamanın ısrarındadır. Aziz milletimiz bölünmeye, bölücü emellere, pazarlıkçı yüzlere, felaket elçilerine, terörist planlarına tamamen kapalı ve karşıdır. Açık hava toplantılarımız bunu kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde ispatlamıştır. Türk milletini böldürtmeyeceğiz, Türklüğü mahcup ettirmeyeceğiz ve Türkiye'yi Çanakkale ruhuyla, milli mücadele vakarıyla, her mihneti göze alarak şerefimiz bilecek ve sahipsiz bırakmayacağız.

Ülkemizin elini zayıflatacak her müdahalenin karşısında biz varız. İhanetin alevlerini körükleyen tüm çevrelerin, tüm bedhahların, tüm yıldırıcı hamlelerin karşısında biz duracağız. Açık ya da üstü kapalı tüm şirret senaryolara göğsümüzü gereceğiz.

-"FİRAVUN LOBİLERİNİN MAHVI GÖRÜLECEK"-

Türk milleti sımsıkı durduktan sonra; yüreklerdeki buzlar eriyecektir, bozguncuların sonu gelecektir, fitne yuvalarının, firavun lobilerinin mahvı görülecektir. Üzerimizdeki karanlık bulutlar dağılacaktır. Engeller yıkılacak, sanal tehditler yok olacaktır. Bariyerler devrilecek, tükenmemizi isteyenler hüsrana uğrayacaktır. Ümitsizlik tortuları, korku ve kaygı kuşatması aşılacaktır. Ne Mutlu Türküm diyene seslenişi eski itibarına kavuşacaktır. Ve Türkiye kazanacak, hak ettiği, layık olduğu gelişmişlik seviyesine ulaşacaktır. Eminim ki, Türkiye artık yeter diyecektir."

AK Parti'nin neden olduğu buğulu ve sisli ortamda kavramların asıl manasından uzaklaştırıldığına vurgu yapan Bahçeli, "Kan döken, cinayet işleyen, vatan ve millete diş bileyen tüm odaklar garabet bir şekilde barışsever, özgürlük tutkunu, demokrasi yanlısı ve insanlık savunucusu olarak gösterilmeye, dahası kabullendirilmeye çalışılmaktadır" şeklinde konuştu.

Bahçeli, Başbakan Erdoğan ve hükümetinin gözetim, denetim ve idaresinde Türk milletinin tesir düzeyi gittikçe yaygınlık gösteren acı ve çileden çıkarıcı bir operasyona maruz bırakıldığını dile getirirken, şöyle konuştu:

"Şu çelişki ve hastalıklı propagandaya bakınız ki; bölücülüğe karşı çıkıyorsanız, anaların ağlamasını istiyorsunuz demektir. Terörün kökü kazınsın, Kandil'e Türk Bayrağı dikilsin diyorsanız; şehitlerin gelmesine çanak tutuyorsunuz demektir. PKK'nın eylem ve hedeflerini kararlıca eleştiriyorsanız, barışa ve çözüme karşı geliyorsunuz demektir. Türk milletinin parçalanmasına itiraz ediyorsanız, kan ve ölüm lobilerine hizmet ediyorsunuz demektir. Başbakan Erdoğan'ın şiddet ve otoriter diline muhalifseniz, demokrasiye aykırı, milli iradeye tahammülsüz davranıyorsunuz demektir. Milli varlığa, milli ilkelere, Türklüğe ve kurucu değerlere toz kondurmuyorsanız, vesayetçi, statükocu ve eski Türkiye'nin özlemini çekiyorsunuz demektir. Bugüne kadar iktidar takviyeli tüm propagandaların özünde bunlar yer almıştır. Başbakan Erdoğan her haklı eleştiriyi mesnetsiz ve dayanaksız şekilde püskürtmeye ve iftiraya varan kara çalmalarla savuşturmaya gayret etmiştir. Bu kafa yapısına göre; yandaş olmayan herkes karşı kutuptadır ve başı ezilmelidir. Düşüncelerini dillendiren herkes, iktidara karşı demokratik iradesini seslendiren her vatandaşım suçlu ve art niyetli olup haklarında gerekli işlem yapılmalıdır. AKP'den memnun olmayan kim varsa ya faiz lobisinin, ya dış güçlerin, ya da Türkiye'nin kötülüğünü isteyen mihrakların kontrol ve kışkırtması altındadır. Başbakan Erdoğan'a bakarsanız; bayrağa sahip çıkmanın adı tahriktir. Türk milletine saygı ve riayet etmenin adı faşizmdir.

Türk milliyetçiliğini savunmanın adı ırkçılıktır. Andımızı okumanın adı ilkelliktir. Fakat onbinlerce insanımızın kanlı katili olan İmralı canisiyle pazarlık yapmak umuttur, güzel gelişmedir, çözümdür, süreçtir."

-"TÜRK MİLLETİ BAŞBAKAN ERDOĞAN'A; OĞLUNA ALTINCI GEMİYİ ALSIN DİYE YETKİ VERMEMİŞTİR"-

Türk milletinin Başbakan ve hükümetine hakaret etmesi, ihanete yönelmesi, Türkiye'yi iflasa sürüklemesi için destek vermediğini anlatan Bahçeli, "Türk milleti Başbakan Erdoğan'a; oğluna altıncı gemiyi alsın, banka hesaplarını dolgunlaştırsın, trilyoner olsun, yolsuzluk markası haline gelsin diye yetki bahşetmemiştir" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın otoriterleştikçe, kamu görevlilerinin de kendisini örnek aldığını, beğenisini alabilmek, övgüsünü kazanabilmek, terfi edebilmek için "her türlü ahlaksızlığın, her türlü şiddetin ve her türlü işgüzarlığın" içine girdiğini belirten Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Başbakan Erdoğan küfür çıtasını, hakaret ibresini yükselttikçe kendisini takip eden, rehber gören ve partisinin il başkanı gibi davranan bazı zavallı valililer ve devlet görevlileri durumdan vazife çıkarmışlardır. Millete hizmetkâr olduğunu iddia eden Başbakan'ın kraldan çok kralcı bürokratları, vatandaşlarımıza baskı, kabalık ve zorbalıkta ölçü ve eşikleri aşmıştır. Vatan ve millet sevgilerine güvendiğim AKP'nin değerli milletvekilleri lütfen söylesin, ileri demokrasi bu mudur? 29 Ekim ve 10 Kasım günleri Adana'da yaşananlara artık üçüncü dünya ülkelerinde bile nadiren tesadüf edilmektedir. AKP valisi sanki sokak kabadayıları gibi, sanki ona buna sataşmak, çatmak ve kavga çıkarmak için fırsat kollayan bir meczup gibi terör estirmiştir. Adana'nın başına musallat olan, Adanalı kardeşlerime gözdağları veren bu zat; şovmen midir, sokak dövüşçüsü müdür, derebeyi midir? Görevi, taşıdığı unvan ve mevkii ne olursa olsun, kalabalıkların üstüne hakaretlerle, ağza alınmayacak galiz ifadelerle yürüyen ve burnunun dikine giden bir devlet görevlisine Adana müstahak değildir ve olmamalıdır. Coşarak iktidar nimetlerine konacağını zanneden gayretkeşler, AKP gittikten sonra ne yapacaklarını, nereye çadır kuracaklarını, bugünlerin hesabını nasıl vereceklerini de şimdiden düşünmelidir. Görüldüğü kadarıyla Başbakanla valisi tencere kapak misali yuvarlana yuvarlana birbirini bulmuş, millete hazımsızlıkta, şiddet ve nefret dolu sözlerde hevesle buluşmuştur. Başbakan Erdoğan ve hükümeti Adanalılardan özür dileyerek, gerekli idari tasarrufu hemen hayata geçirmelidir. Başbakan Erdoğan ve devlet görevi icra eden bürokratları vatandaşlarımıza büyüklük taslayamaz, parmak sallayamaz, haksız ve hukuksuz yere peşlerine emniyet görevlilerini takarak yaka paça gözaltına aldıramaz. Benzerlerine Baasçı yönetimlerde rastlanan ve ele geçirme saplantısıyla ilerletilen, sadece bir işgal gücünde olabilecek hınç ve intikam felsefesi ile kendi dışındakileri hasım gören iktidar zihniyeti demokratik nezaket ve hassasiyeti tamamıyla kaybetmiştir. Bu zamana kadar bürokraside yaşanan kadrolaşma, kıyım ve partizanlık bu durumun doğal bir uzantısıdır. AKP'nin düdüğünü çalan, farklı görüş ve fikirlere hayat hakkı tanımayan, milliyetçilerin ekmeğiyle oynayan yandaş bürokratlar iktidar değiştiği anda yaptıklarını misliyle ödeyecekler, sebep oldukları hak mahrumiyetlerinin faturasına katlanacaklardır. Bakalım o zaman güvendikleri, köle gibi emrini dinledikleri Recep Tayyip Erdoğan kendilerine ne yapacak ve nasıl yardımda bulunacaktır? Şunu herkes bilsin ki; doğru düşmez, hak yerde kalmaz, haklı mağdur ve mahcup olmaz, hiçbir zaman da olmayacaktır."

-"ERDOĞAN YARDIMCISINI DEYİM YERİNDEYSE KUM TORBASINA ÇEVİRMİŞTİR"-

Bugün Türkiye'nin en önemli sorunlarından birisinin konut yetersizliği, diğerinin de sağlıklı ve insana yaraşır beslenme yoksunluğu olduğunun altını çizen MHP Genel Başkanı, Türk gençliğinin bu iki sorunu alabildiğine yaşadığına işaret etti. Başbakan Erdoğan'ın partisinin Kızılcahamam kampının son gününde, yani 3 Kasım 2013 tarihinde, sarf ettiği bazı ifadelerin özellikle üniversitede okuyan, ailelerinden uzakta bulunan gençlerin durumunu tekrar gündeme getirdiğine değinen Bahçeli, "Yıllarca yapılan yurt sayısından ve verilen burs miktarlarından bahseden Başbakan, bu defa da öğrencilerimizi zan altında bırakan suçlayıcı ve yaralayıcı sözler kullanmıştır. Şu ibareler aynısıyla Başbakan Erdoğan'a aittir: "Denizli ilinde şahit olduk. Yurtların yetersizliği beraberinde çeşitli sıkıntılar doğuruyor. Üniversite öğrencisi genç kız, erkek öğrenci ile aynı evde kalıyor. Bunun denetimi yok. Muhafazakâr demokrat yapımıza bu ters. Vali Bey'e bunun talimatını verdik. Bunun bir şekilde denetimi yapılacak.' Öncelikle Başbakan Erdoğan'ın geçen haftaki grup toplantısında; karakteri itibariyle farklı bir siyasetçi olduğunu vurgulaması, bir yerde konuştuğunu inkar etme anlayışına sahip olmadığını dile getirmesi üzerinde durulması gereken bir husustur. Kendisi; eğilip bükülerek, omurgasız bir şekilde bir şeyi sürdürmenin hiçbir zaman gayreti içerisinde olmadığını iddia etmiş, yardımcısını deyim yerindeyse kum torbasına çevirmiştir" dedi.

Başbakan'ın kendisini üst üste yalanlayan, boşluğa düşüren, bir dediği diğerini tutmayan sayısız açıklamasının ve konuşmasının olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bir başbakan, iki Erdoğan derken sanıyorum kast edilen de budur. Başbakan Erdoğanla bütünleşmiş şeref polemikleri, inkârlar, kıvırmalar, yok tek dil dedim, yok tek din dedim, yok demedim, yok görüşmedim, yok görüştüm sözleri şahsını her fırsatta mahcup etmiştir. Burada Başbakan'ın gelgitlerine, iniş çıkışlarına, fırıl fırıl dönen mizaç ve zihniyetine ayrıntısıyla girecek zamanımız elbette bulunmamaktadır. Şu kadarını ifade etmek lazım gelirse, Başbakan Erdoğan bal gibi, gün gibi, belgeli ve şahitli biçimde bir gün söylediklerini ertesi gün inkar eden güvenilmez, itibar edilmez bir siyaset cambazıdır. Bu itibarla muhataplarına karakterli adam pozları vermesi boşuna bir uğraş, nafile bir emektir" diye konuştu.

-"TÜM ÖĞRENCİLERİ ZAN ALTINDA BIRAKTI"-

Türkiye'nin bir haftadır öğrenci evlerini konuştuğunu, kızlı-erkekli evlerin olup olmayacağını tartıştığını aktaran Bahçeli, "Ortada tamı tamına bir beyanat enflasyonu görülmektedir. Meseleyle ilgili görüşlerimizi tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmadan evvel şunu söylemek lazımdır ki, Başbakan Erdoğan yurtta kalmayan ya da kalamayan tüm üniversite öğrencilerini zan altında bırakmış, bunlara da zımnen aba altından sopa göstermiştir. Başbakan Erdoğan gençliğe ayar vermeye, ahlak öğretmeye kalkışmış, öğrenci evleriyle ilgili gerekli tedbirlerin alınacağını, düzenlemelerin de yapılacağını peşinen açıklamıştır. Kabul edilmelidir ki, öğrencilere kalacak ve insanca yaşamaya müsait barınma yerleri temin etmek hükümetin en öncelikli görevleri arasındadır. Ne var ki Başbakan terör gruplarına oluk oluk para akıtırken, gençlerimizi kaderine terk etmiştir. IMF'ye 5 milyar dolar borç vermekten bahseden bu yalancı Başbakan, gençlere yurt imkânı sunmamıştır" ifadelerini kullandı.

Bahçeli, Başbakan'ın sözlerinin yaralayıcı ve suçlayıcı olduğunu kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İma ve göndermeleri, gençliğe yapılan en büyük hakaret, muhterem ailelerine en ciddi saygısızlıktır. Başbakan Erdoğan Türk ailesinin ahlak ve geleneklerini bu yaşına rağmen henüz idrak edememiştir.

Muhafazakar demokrat anlayışlarına ters olduğundan kız ve erkek öğrencilerin yurtlarda karışık kalmalarına müsaade etmediklerini ve evlere de müdahil olacaklarını söylemiştir. Hali hazırda Türkiye'de 175 üniversite ve 303 bin öğrenciye barınma imkânı sunan 365 yurt bulunmaktadır. Üniversitelerde okuyan öğrencilerimizin toplam sayısı yaklaşık 4 milyon 300 bin civarındadır.

Yurtta kalamayan, barınacak temiz ve güvenilir yerlere ihtiyacı olan milyonlarca evladımız ne yapacak, sokakta, köprü altlarında veya parklarda mı konaklayacaktır? Başbakan Erdoğan en büyük yatırımı gençlere yaptık derken hakikaten de buna inanmakta mıdır, yoksa bildik yalanlarına yenisi mi eklemektedir? Üniversiteyi kazanma sevinciyle anadan, babadan ayrılan gençlerimiz, şayet herhangi bir yurtta kalamıyorsa kendileri için ekonomik olabilecek makul seçeneklere yönelmektedir. Bunlardan ilki ortaklaşa tutulan ve külfete de birlikte katlanılan öğrenci evleridir. Bugün devlet, siyaset, basın, iş dünyası, akademik hayat başta olmak üzere, toplumun birçok kesiminde önemli görevler üstlenmiş değerli şahsiyetler eğitimlerini bu şekilde tamamlamışlardır.

-"TÜRK GENÇLİĞİ AHLAKLI VE ŞUURLUDUR"-

Bugüne kadar da bu evlerden istisnalar dışında, hiçbir toplum ve devlet için tehlikeli kişi ya da kişiler yetişmemiştir. İkinci olarak, eğer mümkünse öğrencilerimiz değişik türden cemaat, dernek ve vakıf evlerini veya yurtlarını tercih etmektir. Buralarda da daha sonraki yıllarda milletimize hizmeti geçen çok sayıda saygın isim kalmıştır. Başbakan Erdoğan acaba değişik türden bu cemaat ve vakıf yurtlarından da rahatsız mıdır? Dershaneler bazında başlayan bildik mücadeleye bu kez de yurt ya da evler de mi eklenecektir? Kendisi öğrencilerden ne istemektedir? Yoksa terör örgütlerine militan devşiren evlerle, klasik öğrenci evlerini mi karıştırmaktır? Üniversite öğrencilerinin tüm sorunları çözülmüş ve bitmiştir de, sırayı kimin kimle alacağı mı almıştır? Gençliği; ahlaksız, edepsiz, düzensiz, karmaşık ilişki yaşayan potansiyel tehdit olarak tasvir ve takdim etmeye Başbakan'ın ne hakkı vardır? Eğer ki, ahlaki zafiyetlerle ilgili bir ihbar alınmışsa, konuyla ilgili ciddi emare ve deliller varsa hükümetin görevi bunların üzerine gitmek, gerekli tedbirleri tüm boyutlarıyla almaktır. Devletin tüm imkânları iktidarın emrindedir. Buna diyeceğimiz bir şey yoktur. Şunu da iyi bilmek ve not etmek lazımdır ki, Türk gençliği ahlaklı ve şuurludur. Aşağı yukarı her ailenin üniversitede okuyan bir çocuğu vardır.

Şüphe yok ki hiçbir aile, çocuklarının gayri meşru ilişkiler içine girmesine rıza göstermeyecektir. Gençlerimizin Türk ve İslam ahlâkına uygun bir hayat tarzı benimsemeleri en büyük arzumuzdur."

Başbakan Erdoğan'ın kişisel hak ve hürriyetleri, konut dokunulmazlığını, Anayasa'da yer bulan, özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini düzenleyen 20'nci maddeyi çiğnediğini altını çizen Bahçeli, öğrenci evleriyle ilgili ifadelerin sanki tüm gençleri suçlu ve karmakarışık ilişkilerin içinde gibi gösterdiğini söyledi.

Başbakan Erdoğan bu meyanda soru soran yerli yabancı muhabir ve gazetecilere bile ateş püskürdüğünü anımsatan Bahçeli, "Partisinden ve hükümetinden önemli isimlerle taban tabana zıt tutum takınmıştır. AKP'nin içi bu tartışmayla çatlamış, kaynamış ve karışmıştır. Zira Başbakan dayatmacı, uzlaşmaz, ön yargılı, kadim arkadaşlarına bile vefasız ve peşin hükümlüdür. Kendisini kamuoyu nezdinde aklamak ve haklı çıkarmak için en yakınında bulunanları ateşe atmaktan dahi çekinmemektedir" dedi.

-"MAKSAT TÜRK GENÇLİĞİNİ TOPLUMSAL PLANDA KÜÇÜK DÜŞÜRMEK VE SORGULATMAKTIR"-

MHP Lideri Bahçeli, Başbakan'ın kontrolsüz çıkışıyla öğrenci evlerine baskınların düzenlendiğini ve Kabahatler Kanunu'na göre cezalar kesildiğini anlatırken, şöyle dedi:

"En başta Denizli, Afyonkarahisar, İstanbul, Eskişehir ve Manisa gibi illerimizde polis geceli gündüzlü ahlak devriyesine çıkmış, savunmasız gencecik evlatlarımızı sorguya çekmiş, kimlik kontrolü yapmıştır. Bu ayıptır, rezalettir, düpedüz insafsızlıktır. Gençliği zapturapt altına alma teşebbüsü vicdansızlıktır. Zannedersiniz öğrencilerimiz evlerde, çok af buyurun, yasa ve ahlak dışı ilişkilerle zevki sefanın ortasındadır. Bu arada karma eğitime karşı çıkan bazı AKP'li vekillere bile gün doğmuş, fırsat kapısı aralanmıştır. Gezi Parkı'ndan ODTÜ'ye kadar gençliğin gösterdiği dirayet ve demokratik itiraza sinirlenen, öfke nöbetleri geçiren Başbakan, toplum zemininde kendisini zorda bırakmayacak, mütedeyyin kardeşlerimizi istismar eden bir yöntemle karşı harekete geçmiştir. Bu nedenle gençlerimiz Başbakan tarafından açık hedef yapılmıştır. Türk gençliğini çapulcu olarak suçlaması yetmemiş, inançlı-tinerci diye ayırması kafi gelmemiş, şimdi de ahlaksızlık ihsasında bulunmuştur.

Maksat Türk gençliğini toplumsal planda küçük düşürmek ve sorgulatmaktır. Başbakan Erdoğan öğrenci evlerine gösterdiği kuşkulu hassasiyeti, acaba yetiştirme yurtlarına niçin göstermemektedir?

18 yaşını dolduran kız ya da erkek yetim evlatlarımız kapının önüne bırakılırken, engelliler insanlık dışı saldırı ve tacizlere uğrarken hiç yüreği sızlamış mıdır? Başbakan Erdoğan ve hükümeti yurt yapmış ve bu çerçevede her türlü imkânı sağlamıştır da, öğrencilerimiz mi bundan istifade etmemişlerdir? Kendisi muhafazakâr demokratız demektedir; peki, zinayı suç olmaktan çıkaran kimdir? 2004 yılında, bir televizyon kanalında zinayla ilgili, "Alan razı, veren razı ise o zaman zaten hiçbir şey yok' sözleriyle ahlaksızlığı hasıraltı yapan hilkat garibesi, zinayı masumlaştıran çıbanbaşı şimdi kalkmış muhafazakâr demokratlık mı taslamaktadır? Meşru hayat ve gayri meşru hayat diye toplumsal yapıyı ikiye bölen, aklı fikri milletin özel hayatında olan, onu bunu izleyen, dinleyen, komplo kuran birisinden Başbakan olması hicran ve hicap vericidir."

-"HER HANE MAHREM, HER İNSAN MUHTEREM VE HER MÜDAHALE DE HARAMDIR"-

Başbakan'ın kürtajdan çocuk sayısına kadar hayatın her alanına yönelik müdahaleci, kaba, hırçın ve sert olduğunu ifade eden Bahçeli, "Öte yandan ayıpları engelleyeceğim diyerek özel alana müdahaleye kalkmak Kur'ani ilkelere ve Sünnete açıkça aykırıdır. Bize göre, her hane mahrem, her insan muhterem ve her müdahale de haramdır. Başbakan haksız yere isnatlarda bulunduğu masum öğrencilerimizden ve ailelerinden mutlaka da özür dilemelidir. İktidar zihniyeti Anayasa'nın 58'nci maddesinde düzenlenen "Gençliğin Korunması' ilkesini müdahalelerinin gerekçesi olarak göstermektedir. Hükümet madem bu kadar Anayasa'ya bağlı ve saygılıdır, o zaman şeref ve namus üzerine edilen yeminleri nasıl hiçe saymıştır.

Anayasa'ya göre suç ve ihanet olan fiil ve eylemleri göz göre göre nasıl yapmıştır? Türkiye'nin çözüm bekleyen meseleleri karşısında yetersizliğini örtbas etmek ve yerel seçimlerde halkın oylarını çalabilmek için gündemi ahlak ve inanç kulvarına çeken Başbakan, başkalarının ahlak ve namusuyla uğraşacağına kendi ahlakını düzeltmeli ve af dilemelidir. Bize göre, gençliğe güvenmeyen bir Başbakanın hükümet ettiği ülkede, çocukların sağlıklı eğitiminden ve geleceğe güvenle bakmasından söz edilemeyecektir. Retorikte sınırlandırılmış ve tanımlanmış bir iktidara atıf yapan, dayatmacı aşırılıklara, radikalizme ve toplum mühendisliğine onay vermeyen AKP'nin muhafazakâr demokratlık anlayışı, pratikte çok farklı, Başbakan'ın dilinde de apayrı uygulanmaktadır. Bu tutarsızlık samimiyetsizliğin bariz kanıtıdır. Toplumsal çehreyi kafasına göre tanzim ve değiştirmeyi amaçlayan Başbakan aynı zamanda milletimizi birbirine düşüren, muhbirliği teşvik eden devrin istibdat mimarıdır. Ülke nüfusunun toplamda yüzde 16,6'sını temsil eden Türk gençliği Başbakan'ın oyunlarını bozacaktır. Seçme ve seçilme çağı olan 18-25 yaş kuşağındaki 10 milyona yakın genç kardeşim iktidarı yerinden edecek güce ve demokratik imkâna fazlasıyla sahiptir. Türk gençliği vatanına, geleceğine ve haklarına leke sürdürmeyecektir. Ve her daim gençliğin hakkını, hukukunu savunacak, üzerlerinden siyaset yapılmasına, suçlanmalarına, töhmet altında bırakılmalarına da parti olarak izin vermeyeceğiz" şeklinde konuştu.

-"BU BULUŞMA OLDUKÇA MANİDAR"-

Konuşmasının sonunda Başbakan Erdoğan'ın hafta sonunda gerçekleştirmesi planlanan Diyarbakır ziyaretini değerlendiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu ziyaret sırasında Irak'ın kuzeyindeki terör destekçisi Barzani'yle görüşme yapacağı kamuoyuna yansımıştır. Geçtiğimiz günlerde, Irak, İran ve Suriye'deki Kürt partilerinin Ankara'da düzenlenen "Kürtler Barış, Demokrasi ve Çözüm Modellerini Tartışıyor' konferansına katılmalarından sonra bu buluşmanın gerçekleşecek olması oldukça manidardır. Açık Toplum Vakfı'nın yanı sıra, bazı yabancı oluşum ve organizasyonların desteğini alan Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi tarafından tertip edilen bölücülük konferansının son halkası Başbakan tarafından Diyarbakır'da tamamlanacaktır.

Başbakan Erdoğan'ın bu ziyareti çok tehlikelidir. 4 parçalı büyük Kürdistan'ın güney ayağı temsilcisi Barzani'nin, bölücülerin sözde kuzey Kürdistan olarak tarif ettiği zeminde bizzat Başbakan tarafından karşılanması çok vahim neticelere ortam açacaktır. Başbakan Erdoğan Kürdistan için umut mu verecek, vade mi biçecektir? Başbakan bugün Barzani'nin ayağına gönül huzuruyla gitmeyi normal görürken, gün gelecek İmralı canisinin huzuruna da tıpış tıpış çıkmayı sıradan kabul edecek midir?

Barzani'ye ne söyleyecek ve ne duymayı isteyecektir? Başbakanla peşmerge başı, "Ne Mutlu Türküm Diyene" tabelasının vinçlerle sökülüp atılmasını mı kutlayacak, sözde kuzey Kürdistan'ın şerefine yeni sıra geceleri mi düzenleyecek, daha fazla yıkım ve tahribat için anlaşma mı imzalayacaktır? İmralı canisi tarafından Sırat Köprüsünde olduğu ifade edilen ihanet süreciyle ilgili güven mi tazelenecek, gönüller mi alınacak, ordu kurduğunu açıklayan PYD'ye ikramlarda mı bulunulacaktır? Diyarbakır'da yapılacak bu şaibeli ve son derece sinsi görüşmenin ihanet sürecinin bir parçası olduğu, yeni taviz reçetelerini beraberinde getireceği bugünden bellidir. Devletin teamüllerine, başkent Ankara'nın emanetlerine, milli güvenlik ve çıkarlara darbe vurmak demek olan bu görüşmenin bölücü emelleri daha da cesaretlendirip ümitlendireceği aşikârdır. Başbakan Erdoğan, taşıdığı sorumluluğun ağırlığına uygun hareket etmeli ve peşmergeyle Diyarbakır'da kesinlikle görüşmemelidir. Çok meraklı ise Erbil'e gitmesinin, kardeşiyle eşbaşkanlık görevini bölüşmesinin ve bir daha da geri gelmemesinin önünde hiçbir mani hal yoktur. Ve böylece Türkiye başındaki musibetten kurtulacaktır."

Kaynak: ANKA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Hüseyin Avni Coş Devlet Bahçeli Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

İnci Taneleri 13. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan İnci Taneleri yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı? Aldatmak 67. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan Aldatmak yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı? KOSKİ Konya su kesintisi: Konya'da sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 Konya su kesintisi listesi! Kül Masalı 10. Bölüm fragmanı yayınlandı mı? 25 Nisan Kül Masalı yeni bölüm fragmanı izleme linki var mı? Survivor kim kazandı? 25 Nisan Perşembe Mavi Takım mı kazandı, Kırmızı Takım mı kazandı? ASAT Antalya su kesintisi: Antalya'da sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 Antalya su kesintisi listesi! Survivor CANLI izle! 24 Nisan Perşembe TV8 Survivor HD izleme linki! Euro ne kadar, 1 Euro kaç TL? Euro yükseliyor mu? 25 Nisan Euro kaç lira? İSKİ İstanbul su kesintisi: İstanbul'da sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 İstanbul su kesintisi listesi! İnci Taneleri CANLI izle! 24 Nisan İnci Taneleri 12. Bölüm Kanal D Canlı HD izleme linki! İZSU İzmir su kesintisi: İzmir'de sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 İzmir su kesintisi listesi! Aldatmak canlı izle! 25 Nisan ATV Aldatmak 66. bölüm canlı izle! Aldatmak son bölümde neler oldu? ATV canlı izle! GÜNCEL DOLAR KURU! Dolar ne kadar, 1 Dolar kaç lira? Bugün (25 Nisan) Dolar ne kadar oldu? ASKİ Ankara su kesintisi: Ankara'da sular ne zaman gelecek? 25-26 Nisan 2024 Ankara su kesintisi listesi! Kül Masalı CANLI izle! Kül Masalı 9. Bölüm TRT 1 CANLI izle!
title