Haberler

Meclis'te Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. Yıl Dönümü Özel Oturumu

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, Çanakkale Savaşları sonucunda, Anadolu'daki her üç evin birinden şehit çıktığını, üç kadından birisinin dul kaldığını belirterek, "Darülfünun Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, öğrencileri şehit olduğu için 1915 yılında mezun verememiştir" dedi.

MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, Çanakkale Savaşları sonucunda, Anadolu'daki her üç evin birinden şehit çıktığını, üç kadından birisinin dul kaldığını belirterek, "Darülfünun Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane, öğrencileri şehit olduğu için 1915 yılında mezun verememiştir" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda, 18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 100. yıl dönümü dolayısıyla yapılan özel oturumda MHP Grubu adına konuşan MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu, tarihin tozlu raflarından çıkarılıp insanlığın önüne serilen birçok dokümanın, Çanakkale'de akıl almaz hadiselerden bahsettiğini belirterek, "Bu dokümanlara baktığımızda binlerce kilometre uzaklardan gelmiş 7 düvelin, Müslüman Türkleri Anadolu tarihinden silmek uğruna haç adına ölüm kustuklarını ortaya koyuyor" diye konuştu.

Çanakkale'nin, savaş yolu ile geçilemeyeceğinin bütün dünya tarafından görüldüğünü ve kabul edildiğini belirten Halaçoğlu, şöyle konuştu:

"O dönemin süper güçleri, İngiliz ve Fransız orduları, onların isimlendirmesi ile 'yenilmez armada' olarak bilinen orduların dahi yenilebilir olduğu bütün dünyaya ispat edilmiştir. Tarihin hemen her döneminde dünyanın dört bir tarafında problem çıkaran, baş ağrıtan, adeta çıban başı durumundaki üzerinden güneş batmayan imparatorluk, tarihindeki en büyük hezimet ve asker kaybıyla büyük bir prestij kaybına uğradı. Çanakkale geçilemeyince 1. Dünya Harbi uzadı. Sıcak denizlere inme, yıkılan Osmanlı pastasından pay alma ümidiyle savaşa katılan Çarlık Rusyası da Çanakkale'den geçip kendisine ulaşacak kuvvetlerin yardımını elde edemediği için, iç karışıklıkların üstesinden gelemeyerek Bolşevik ihtilaline boyun eğmiştir. Doğusundaki son karakolunda kardeşlerinin ölüm kalım mücadelesine seyirci kalan alem-i İslam, Türk ordusunun muzafferiyetiyle bayram yapmıştır.

Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuş, tarihin akışı üzerinde Türk Milleti belirleyici bir rol oynamış, millet olma bilincinin tohumları atılarak, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasına zemin hazırlayan bir prestij ve azmin mücadelesinin adı olmuştur. Çanakkale'yi geçilmez yapan, Çanakkale Savaşı'nda şehit olan insanların torunları olan bizler, bu savaşın tarihi, siyasi, askeri ve diplomatik yönlerini iyi bilmeli, günümüze ulaşan etkilerini iyi değerlendirmeliyiz. Çanakkale Cephesi Savaşları sonucu, Anadolu'daki her üç evin birinden şehit çıkmıştır, üç kadından birisi ise dul kalmıştır. Arıburnu ve Conkbayırı'nda şehit olan üniversite öğrencilerinin büyük bir kısmı Darülfünun Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencisidir. Fakülte, öğrenciler ordu hizmetine alındığı için 1915 yılında mezun verememiştir."

Halaçoğlu, Birinci Dünya Harbi öncesinin başlıca büyük devletlerden Almanya'nın, "doğuya doğru" politikası, Rusya'nın ılık denizlere ulaşma emelleri, İngiltere'nin, "denizlere egemen olan dünyaya hakim olur" teorisine dayanarak, özellikle 19. yüzyıldan bu yana güttüğü Rusya'nın Akdeniz'e çıkmasını engelleme siyasetinin hep Türk boğazlarında düğümlendiğini kaydetti.

İngilizler'in, Çanakkale'deki Türk savunmasını ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasına düştüğünü ve sonunda, önce denizde sonra da karada hiç de beklemedikleri amansız cevabı aldıklarını kaydeden Halaçoğlu, "Böylece onlar zaferi Boğaz'da Türk top ve mayınlarına, karada Türk süngüsüne bırakarak çekilip gittiler" dedi.

Yusuf Halaçoğlu, Çanakkale Zaferi'nin özellikle genç nesillere iyi anlatılmasının, ecdada ve şehitlere bir borç olduğu gibi geleceğin de teminatı olduğunu ifade ederek, "Nitekim kazanılan zafer hakkında devrin önemli liderleri şunları söylediler: Mesela Churchill, 'Türkler, Çanakkale'yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir' diyor. Sör Kombet ise 'Çanakkale'de her şeyimiz kusursuzdur. Fakat başarılı olmadık. Zira Türkler, yuvalarına girilmiş aslanların hiddet, cesaret ve kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim' demiştir" diye konuştu.

Çanakkale Savaşı'nın aynı zamanda yaralı düşmanını savaş alanından alıp düşman siperlerine götürüp teslim edecek kadar insan olduğunu unutmayanların da savaşı olduğunu ifade etti.

Halaçoğlu, şunları kaydetti:

"Çanakkale'de sadece cesaret örneği gösterilmemiş, aynı zamanda insan onur ve haysiyetinin zirve yaptığı bir nitelik de sergilenmiştir. Sizlere Çanakkale Savaşı ile ilgili gerçek bir hikaye: Kocadere köyünde büyük bir sargı yeri kuruluyor. Kimi Urfalı, kimi Bosnalı, kimi Adıyamanlı, kimi Gürünlü, kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor. Bunlardan biri Lapseki'nin Beybaş Köyü'ndendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından. 'Ölme ihtimalim çok fazla, ben bir pusula yazdım, arkadaşıma ulaştırın.' Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: 'Ben köylüm Lapsekili İbrahim onbaşıdan 1 Mecit borç aldıydım, kendisini göremedim, belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin.' 'Sen merak etme evladım' der komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşarken. ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de 'söyleyin hakkını helal etsin' olur.

Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getirilmektedir. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor, şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne titremesine ne de göz yaşlarına engel olamaz. Pusuladaki not: 'Ben Beybaş Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.' Aslında bu iman ve güçtür ki Seyit Onbaşı'ya 215 kiloluk mermiyi sırtına alıp top kundağına koyduran, Conkbayırı'nda Mustafa Kemal'in kalbi yerine şarapneli saate çarptıran, mevcudunun üçte ikisi şehit düşen 57. Alaya yenilmezlik gücünü veren."

HDP'li Tüzel

HDP Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Levent Tüzel, emperyalistlere karşı verilen mücadelede hayatını kaybedenleri bir kez daha saygı ve hürmetle andıklarını söyledi.

Kendisinden önce konuşanların; Çanakkale'de kahramanlık eserleri sergileyen, Anadolu'nun dört bir tarafından cepheye sürülenlerle ilgili, onları anan konuşmalar yaptığını belirten Tüzel, "Tarih bizim tarihimiz, o tarih de gerçekleri ile bilinmeli. Birtakım çarpıtmalar yapmadan, dersler çıkartarak, günümüzdeki ihtiyaçlara işaret ederek Çanakkale'yi anmak, bizim onlara karşı borcumuzdur ve görevimizdir" dedi.

Tüzel, İngiliz ve Alman emperyalistlerinin 100 yıl önceki paylaşım mücadelesinde Osmanlı Devleti'ni kullandığını ifade ederek, Osmanlı'nın da toprakları ve boğazların kaybedilmesi pahasına böyle bir savaşa girdiğini söyledi.

Çanakkale'deki törenlerde konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, bir kez daha, "vatan, onur, şeref, haysiyet" gibi kelimelere başvurarak konuşma yaptığını, Türkiye'nin IMF'ye tek kuruş borcunun kalmadığını söylediğini kaydeden Tüzel, "Bugün ekonomi ile ilgili gensoru önergesi görüşülecek. IMF'ye tek kuruş kalmamış olmasının, bugünkü durum karşısında bir önemi yok" diye konuştu.

HDP'li Tüzel, çok övünülen Çanakkale'de Türk ordusuna Almanya'nın komutanlık yaptığını belirtti.

Konuşmasında çözüm sürecine değinen Tüzel, Çanakkale'de Türklerle birlikte Ermeniler savaşırken, İstanbul'daki Ermenilerin sürgüne gönderildiğini iddia ederek, Türkiye'nin Ermeni politikasının sorgulanması gerektiğini kaydetti.

Tüzel, "Çözüm diyeceksek, şefkat ve merhamet değil, herkesin doğuştan gelen hakları vardır, bunları konuşmalıyız. (Hepimiz biraradayız, neyiniz eksik?) diyerek, sokakta konuşan vatandaşın soruna yaklaştığı gibi soruna yaklaşma tarzı bir Cumhurbaşkanı'nın tarzı olmaz. Kürtlerin neyinin eksik olduğu ortadadır. Eşit yurttaşlık ve ana dilde eğitim sorunu vardır; kaybedilmiş canlar vardır ve bir savaştan çıkılmıştır. Ülkeyi yeni Anayasa ve vatandaşlık tanımı ile yeniden inşa etmeliyiz. Savaşarak ve çatışarak değil, konuşarak, müzakere ederek ve tartışarak çözüm üretmeliyiz" dedi.

Levent Tüzel, birçok milletvekili arkadaşının Genel Kurul'da olmadığını dile getirerek, "Çünkü onlar Nevruz kutlamaları nedeniyle illerindeler. Herkesin nevruz öncesinde, barış ve çözüm süreci arayışı içinde, kulağını dikmiş Nevruz meydanında Öcalan'dan gelecek mesajı bekliyor. Gençlerin çatışmalar içinde ölmemesi, bunu güvenceye alacak çalışmaların işaret edilmesi hepimiz için önemli. Kürt sorunu, cephede Çanakkale'de savaşan bütün ecdadın torunları olan bizlerin sorunu oldu" diye konuştu.

Bu arada, Çanakkale Zaferi'nin 100. yıl dönümü nedeniyle özel olarak hazırlanan logo, Meclis TV ekranında sol üstte yer aldı.

Kaynak: AA / Politika

Rusya Federasyonu Çanakkale Zaferi Politika Güncel Haberler

title