Haberler

Lisede Kurşun Döktürüldü" Açıklamasına Tazminat Hak İhlali

Anayasa Mahkemesi, "Lisede kurşun döktürüldü" açıklaması yaptığı için okul müdürüne tazminat ödemeye mahkum edilen sendikacının düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin ihlal edildiğine hükmederek yeniden yargılanma talebini yerinde buldu.

Eğitim-Sen Şube Başkanı Tuğrul Culfa, 2009'da "Bir dizi talihsiz olay nedeni ile Çankaya Milli Piyango Anadolu Lisesinde kurşun döktürüldüğü" bilgisi gelmesi üzerine basına açıklamalarda bulundu.

Gazete haberleri üzerine okul müdürü, sendikacı Culfa ve aynı okulda görev yapan iki öğretmen aleyhine "açıklamalarla kişilik haklarına saldırıldığı"nı ileri sürerek tazminat davası açtı.

Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, Culfa ve iki öğretmenin okul müdürüne 2 biner lira tazminat ödemesine karar verdi.

Karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından da onanarak kesinleşti.

Bunun üzerine sendika yöneticisi Culfa, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunarak, "sendikal faaliyetleri kapsamında gazetelere yaptığı açıklamalar nedeniyle aleyhine açılan tazminat davasının kabul edilerek tazminat ödemeye hükmedilmesinin adil yargılanma hakkı, sendika hakkı ve ifade özgürlüğünün ihlali niteliğinde" olduğunu öne sürdü.

Başvuruyu görüşen Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, sendikacı Culfa'nın, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin ihlal edildiğine hükmederek "yeniden yargılama" talebini kabul etti.

Yüksek Mahkeme, ihlal ve sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere kararın bir örneğini ilgili mahkemeye gönderdi.

-Gerekçeden

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümünün gerekçesinde, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin, "gazete haberlerinde geçen kurşun döktürme eylemini ile okul müdürü davacı arasında illiyet bağı bulunmadığı, söz konusu eylemlerin davacı tarafından yapıldığı sabit olmadığı halde sanki bu işlemler davacı tarafından yapılmış gibi haber yapılmasına neden olduğundan bahisle başvurucunun tazminat ödemesine karar verdiği" hatırlatıldı.

Bir kişinin kurşun döktürdüğü şeklindeki iddianın, somut olayın koşullarına bakılmaksızın ilk bakışta hakaret olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmasının zorluğuna değinilen gerekçede, "Buna karşın günümüzde kurşun döktürmenin batıl bir inanç ve faydasız bir uygulama olduğu yönünde varsayılan kanaat nedeniyle bir lise müdürünün kurşun döktürdüğünü iddia etmenin onun toplum içerisindeki itibarını zedeleyeceği kabul edilebilir" ifadesine yer verildi.

Gerekçede okul müdürünün, görev yaptığı okulda meydana gelen bazı talihsiz olayların bir daha yaşanmaması için kurban kesmek amacıyla para topladığı ancak sonradan bundan vazgeçildiği, ayrıca okulun hizmetliler odasında okul dışından gelen bazı kişilerin kurşun döktükleri konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı vurgulandı.

İlk derece mahkemesindeki tanık anlatımlarına göre kurşun döktürme eylemini okulu müdürünün yaptırdığı yönünde gazetelerde açıklama bulunmadığı ifade edilen gerekçede, şunlara işaret edildi:

"Buna karşın başvurucu olayı eleştirmiş, okul müdürü de haberdar olduğu kurşun döktürme işlemine herhangi bir tepki göstermemiştir. Başvurucunun yalnızca okulda kurşun dökülmesi fiilini eleştirdiğinin sabit olduğu not edilmelidir. Somut davada davacının isteği veya gözetiminde kurşun döküldüğü ispatlanamamış olsa bile bundan daha sonra haberdar olmadığı söylenemez."

Gerekçede, ilk derece mahkemesinin, haberlerin kaynağı başvurucunun ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarına saygı hakları arasında denge gözeten bir değerlendirme yapmadığı kaydedildi.

İlk derece mahkemesinin, haber ve yazının genel çıkarı ilgilendiren bir tartışmaya katkı sunup sunmadığı sorununa eğilmediği, ayrıca haberin yapıldığı şartları da göz önünde bulundurmadığı eleştirisi getirilen gerekçede, "Başvuruya konu haberlerde yer alan iddialar olgulara dayalı ithamlar olduğu halde ilk derece mahkemesi haberde yer alan iddiaların olgusal temelini yeterince göz önüne almamış, ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne değinmemiş, bu özgürlüklerin başkalarının kişilik hakları karşısındaki sınırlarına da vurgu yapmamıştır" tespitinde bulunuldu.

Okul müdürünün, sorumluluğundaki okulda meydana gelen olaylarla ilgili eleştirilere, sıradan kişilere göre daha fazla katlanması gereğine işaret edilen gerekçede, yerel mahkemenin, gazetedeki ifadelerin okul müdürünün kariyerini veya özel yaşantısını nasıl etkilediğini de gösteremediği belirtildi.

Gerekçede, şu değerlendirmeler yer aldı:

"Sonuç olarak ilk derece mahkemesinin ileri sürdüğü gerekçeler, başvuranın ifade özgürlüğüne yapılan müdahale için yeterli ve ilişkili bir gerekçelendirme niteliğinde değildir. Bu nedenle derece mahkemelerinin ilgili hakların koruduğu menfaatler arasında adil bir denge kurmayı başardığı söylenemez. Dolayısıyla şikayet konusu müdahalenin, Anayasanın 13. maddesi kapsamında 'demokratik toplumda gerekli' olmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle başvurucunun Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğinin karar verilmesi gerekir."

Kaynak: AA / Yerel

Anayasa Mahkemesi Çankaya Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title