Haberler

Kültür ve Turizm Bakanı Çelik Londra'da

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, piyanist ve besteci Fazıl Say'a 10 ay hapis ceza verilmesiyle ilgili, "Dün de söyledim, bu tabloların ortaya çıkmasını temenni etmeyiz, düşünce hürriyeti temel değerdir ama siz çıkıp da insanların varoluşsal"...

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, piyanist ve

besteci Fazıl Say'a 10 ay hapis ceza verilmesiyle ilgili, "Dün de söyledim, bu

tabloların ortaya çıkmasını temenni etmeyiz, düşünce hürriyeti temel değerdir ama

siz çıkıp da insanların varoluşsal önem atfettiği değerlere alenen hakaret

ederseniz bu, hiçbir şekilde düşünce hürriyeti, ifade hürriyeti kapsamında

değerlendirilmez. Prensip budur. Bunu net belirlemek lazım. Ama bu ceza davası ve

hapis cezası konusu olmalı mı, kararın aşırı olup olmadığı, o ayrı bir hukuki

tartışma olarak değerlendirilmeli" diye konuştu.

Türkiye'nin onur konuğu olduğu Londra Kitap Fuarı çerçevesinde İngiltere'nin

başkenti Londra'da bulunan Bakan Çelik, gazetecilerle yemekte bir araya geldi.

Gazetecilerin, piyanist Fazıl Say'ın hapis cezasına çarptırılmasına ilişkin

soruları üzerine Bakan Çelik, şöyle konuştu:

"Niçin bizim toplumumuzun içinden çıkmış bazı kimseler birtakım kavramların,

değerlerin bizim toplumumuzun varoluşsal kavramları olduğunu görmüyorlar? Yani

şimdi, Allah, cennetle, cehennemle ilgili kavramlar büyük bir kitlenin varoluşsal

meselelerinin temelini teşkil eden kavramlar. Bazıları bu hassasiyete dikkat

etmiyor. Örneğin bazıları Batı'da Hristiyanlık hakkında ne söylemesi gerektiğini

bilir, Yahudi soykırımıyla ilgili konuşurken hangi dengeleri gözetmesi

gerektiğini bilir ama Türkiye'deki büyük dindar kitle hakkında konuşurken bu

hassasiyetleri gözetmez. Bu konuda AİHM, çatışan değerler arasında, çatışan

menfaatler arasında bir denge gözetilmesi gerektiğini söylüyor."

-"Kınanması gereken ifadelerdir"-

Ömer çelik, dava konusu olan ifadelerde, büyük bir kitlenin varoluşsal

olarak kıymet atfettiği, kendisi açısından varoluşsal gördüğü birtakım değerlerin

alenen aşağılandığını kaydederek, "Dolayısıyla bu, açık bir şekilde söylemek

gerekirse, ifade hürriyeti içerisine girmez. Kınanması gereken ifadelerdir. AB

açıklama yapmış, kaygı duyuyoruz diye. Eksik bilgiyle yapılmış bir açıklama.

Açıklama yapan sözcüye, ilgili AİHM kararlarını hatırlatıyorum. Çünkü AİHM

verdiği kararlarda şunu söylüyor; evet ifade hürriyeti esastır, ifade

hürriyetinin esas olması insanların kutsal bildiği değerlerin rencide edilmesi,

onlara dönük provokatif ifadeler kullanılmasını mazur göstermez" diye konuştu.

Ceza davası kısmı ve verilen cezanın miktarı konusunun hukuki düzeyde

yürütülmesi gereken bir tartışma olduğunu belirten Çelik, "Yani bir ceza davası

konusu olduğu zaman, verilmesi gereken ceza bu mudur değil midir ya da ne kadar

olmalıdır gibisinden. Dolayısıyla bu meseleleri birbirinden ayırt etmek lazım.

Düşünce hürriyeti temel değerdir ama siz çıkıp da insanların varoluşsal önem

atfettiği değerlere alenen hakaret ederseniz bu, hiçbir şekilde düşünce

hürriyeti, ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmez. AİHM kararları da bunu

teyit etmiştir zaten" ifadelerini kullandı.

-"O zaman adalet anlayışı tatmin edilmiş olur"-

Bakan Çelik, "Keşke bu tip ceza davaları sonuçlandıktan sonra ortaya çıkan

bu tepkiler gibi, büyük kitlelerin kutsal bildiği değerler aşağılandığı zaman da

aynı tepkiler gösterilse, o zaman o büyük kitlelerin adalet arayışı tatmin

edilmiş olur. Çünkü başka insanların da kendi değerlerine hakaret edildiğinde

adalet talep etme hakkı vardır" dedi.

Bu vesileyle, ifade hürriyet kavramının ve bunun sınırını

tartışılabileceğini söyleyen Çelik, şöyle konuştu:

"Bir politikacı, bir kültür adamı, bir sanat adamı ya da bir kanaat önderi,

kendi yaptığı işten çok halkın önüne bu tip provokatif ifadelerle çıkmak

istiyorsa, bu kendisinin kişisel olarak bileceği iştir. O bizi ilgilendirmez. Ama

temel mesele şu, bir genel hassasiyet üretmeniz gerekiyor. Yani ifade

hürriyetiyle ilgili hassasiyeti en yüksek düzeyde tutarken, bunun istismarına,

büyük kitlelerin kendileri açısında varoluşsal değerlerin aşağılanmasına

dönüşmemesi için de aynı hassasiyeti üretmeniz gerekiyor. Yoksa ifade

özgürlüğündeki hassasiyet muğlak bir zemine çekilmiş olur."

"İfade özgürlüğünün sınırlarını mı tartışmamız gerekiyor?" sorusuna "Tabii

ki" yanıtını veren Bakan Çelik, "İfade hürriyetinin sınırını tartışmakla, ifade

hürriyetinin istismarının ve provokatif ve hakaret içeren beyanların sonucunun

hapis cezası olmasının iki ayrı konu olduğunu" ifade etti.

Ömer Çelik, "Hiç kimse ceza davası meselesinden yola çıkıp da, bu meseleler

ifade hürriyeti içerisinde değerlendirilmelidir diye de bir sonuca varamaz.

Bence, AB Sözcüsünün açıklaması da bu bakımdan yanlış. Çünkü, AİHM içtihatlarına

açıktır yani ifade hürriyetiyle, hakaret provokatif amaçlı hakaret, insanları

rencide edici beyanlar konusunda net bir çizgi çekiyor" ifadelerini kullandı.

-"Bir ikilem var"-

Fazıl Say'la ilgili kararın yurtdışındaki yankılarına ilişkin bir soruya

karşılık Bakan Çelik, "Dışarıdan bakıldığı zaman yargı kararı üzerinden

bakılıyor, bu kadar detaya bakılmıyor ve aceleci yorumlar yapılıyor. Makul bir

şekilde düşünen hiç kimse o ifadelerin, ifade hürriyeti kapsamına gireceğini

savunamaz" yanıtını verdi.

Bakan Çelik, hiç kimsenin söylediği sözden dolayı herhangi bir şekilde yargı

kararıyla muhatap olmasından hoşnut olmadıklarını yineleyerek, "Ama büyük

kitleleri rencide eden bu tip provokatif beyanlar çıktığı zaman da şunun da

düşünülmesi lazım, büyük kitlelerin kendileri için varoluşsal bildiği değerlerin

rencide edildiğinde adalet talepleri nasıl yerine getirilecek? Dolayısıyla burada

bir ikilem var. Bu ikilemi aşmanın yolu da ifade hürriyetiyle ilgili net

prensiplere varmakla olur, aksi takdirde bu tartışma sürer gider" diye konuştu.

Bugün gazetelerde, "Ömer Hayyam'ın Rubaisi cezalandırıldı" diye başlıklar

atıldığını kaydeden Çelik, "O ifadeler Ömer Hayyam'a ait değil" dedi. Bakan

Çelik, "Kişisel olarak şunu söyleyebilirim. O ifadeler benim açımdan, kim

söylerse söylesin, hangi din hakkında söylerse söylesin ve kim hakkında söylerse

söylesin kınanması gereken ifadelerdir" diye konuştu.

-"Medeni ve demokratik bir diyalogdan yanayım"-

Bakan Çelik, üç aydır bir takım grupların Kültür Bakanlığı ile sanatçı

kitlenin hassasiyetlerini karşı karşıya getirmeye çalıştığını gözlemlediğini

söyledi.

Çelik, "Kültür Bakanlığı bütün sanatçıların bakanlığı; hasmı değil hısmıdır.

Ama şunun da unutulmaması gerekir ki ben sadece sanatçıların değil, bütün Türkiye

Cumhuriyetinin Kültür Bakanıyım" dedi.

Bakan Çelik, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, sadece bakanının yöneteceği,

sadece siyasetçilerin yöneteceği bir bakanlık olmadığını, kültür ve sanat

insanlarıyla beraber yönetilecek bir bakanlı olduğunu belirtti. Çelik, "Burası

çünkü herhangi bir sektörü temsil etmiyor, ülkenin geçmişini, bugününü ve

geleceğini temsil ediyor. Dolayısıyla kültür ve sanat adamlarıyla, bu bakanlığın

politikalarının ortak belirlenmesi gerekiyor. Ben buna açığım" diye konuştu.

Bakan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benimle hiç tanışmamış, örneğin SİYAD Başkanı çıkıp 'Bakan istifa' diye

slogan atmaya başladığı zaman, benimle bu şekilde diyalog kurmak istiyorlarsa

kendileri bilir. Ben medeni ve demokratik bir diyalogdan yanayım. Ama öbür

türlüsünü tercih eden kendi bilir. ya da İKSV Genel Müdürünün son bir haftadır

sürekli olarak iktidarı hedef alan açıklamalar yapması; bu bir diyalog biçimi

değil. Bu kültür ve sanat hayatımızın ihtiyaç duyduğu bir diyalog biçimi değil.

Ben herhangi bir kesim arasında ayrım gözetemem. Ama dediğim gibi, burası

sanatçıların ortak zemini olduğu gibi aynı zamanda tüm Türkiye Cumhuriyet

vatandaşlarının birikimini temsil ediyor. Hepsinin hassasiyetini gözetmek

durumundayız."

Türkiye'yi tek bir renge indirgeyerek kültür politikasının üretilemeyeceğini

vurgulayan Ömer Çelik, tüm renklere sahip çıkmanın ve kozmopolit yapının

korunması gerektiğini ifade etti. Bakan Çelik, şunları kaydetti:

"Ama Türkiye'yi tek bir renge indirmek için çaba sarfedenler karşıma

muhalefet partisi üyesi olarak geliyorsa onunla da bu konuda anlaşamayız, bir

sanatçı ya da kültür adamı olarak geliyorsa onunla da bu konuda anlaşamayız ya da

bir kanaat önderi olarak geliyorsa onunla da bu konuda anlaşamayız. Kültür

Bakanlığı, kültür ve sanat hayatımızın hasmı değil hısımıdır."

Kültür ve Turizm Bakanı Çelik'in yarın İngiltere'nin eski Başbakanı Margaret

Thatcher'ın Londra'da yapılacak cenaze törenine katılması bekleniyor. - LONDRA

Kaynak: AA / Güncel

Faruk Çelik Ömer Çelik Fazıl Say Londra Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title