Haberler

Kılıçdaroğlu: Başbakan Böyle Bir Cümle Kuramaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın sözlerine ilişkin, "Müslüman bir ülkeye saldırmak için her türlü koalisyonla ben işbirliği yapmaya hazırım, diyor CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın sözlerine ilişkin, ""Müslüman bir ülkeye saldırmak için her türlü koalisyonla ben işbirliği yapmaya hazırım, diyor. Bu gönüllü taşeronluğu aşan bir şeydir. Bu cümlenin milli, dini, ahlaki hiçbir tarafı yoktur. Bu, "ben ilkesizim, ben tetikçiliğe hazırım' demektir. Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeye kalkan bir Başbakan böyle cümle kuramaz. Özür borcu vardır ama özür de yetmez. Öyle bir makamda oturamaz" diye konuştu.

CHP Parti Meclisi (PM) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında Genel Merkezde toplandı. Kılıçdaroğlu toplantının açılışında yaptığı konuşmada Türkiye'nin 2020 Olimpiyatları'na ev sahipliğini kaybetmesini değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, "Dün gece heyecanlı bir geceydi. Olimpiyatları almayı umuyorduk, büyük bir heyecan vardı, herkeste büyük bir umut vardı ama maalesef olmadı ama umudumuzu yitirmeyeceğiz. İnşallah önümüzdeki süreçte olimpiyatlar mutlaka İstanbul'a gelecektir. Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış bir İstanbul'a olimpiyat yakışır. Olimpiyatlar barıştır, dostluktur, kardeşliktir, kültürlerin birleşmesidir, centilmence yarışmaktır. O açıdan olimpiyatlara çok ihtiyacımız var" diye konuştu.

Olimpiyatların bir olmazsa olması olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Savaşın olduğu yerde olimpiyat olmaz" değerlendirmesinde bulundu. Olimpiyatlar her zaman barış üzerine inşa edildiğini belirten Kılıçdaroğlu "2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nden örnek verdi. Kılıçdaroğlu, "İnönü, 2. Dünya Savaşı sonrası milyonlarca insan yaşamını yitirirken bir kişinin burnunun kanamasına dahi izin vermedi. Onu eleştirdiler; "ekmeği karneye bağladın' diye. Ama çıktı şunu söyledi; "Evet doğrudur. Savaşın olduğu her yerde ekmek karneye bağlanmıştır ama ben bu ülkede hiçbir çocuğun yetim kalmasını istemedim ve önündeki bütün engelleri tıkadım.' Böyle bir insandır, devlet adamlığı budur.

Mustafa Kemal Atatürk, "Bir ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir' demiştir. CHP'nin temel ilkesi budur. Barışı her ortamda savunduk, savaş son şanstır. Ülkenize yönelik bir tehdit varsa savaş kaçınılmaz olur. Onun dışında barışı savunmak bizim temel görevimizdir" dedi.

-"TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ YÖNETMEYE KALKAN BİR BAŞBAKAN BÖYLE CÜMLE KURAMAZ"-

Savaşı savunmanın cinayeti savunmak anlamına geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, tarihten küçük bir not vermek istediğini ifade ederken, şöyle devam etti:

"1. Haçlı Seferlerinin üzerinden 9 asır geçti. Bu toprakların namusundan, canından, malından sorumlu olan hiçbir lider, hiçbir komutan, hiçbir devlet adamı 5 Eylül 2013 tarihinde bu ülkeyi yöneten Başbakanın kullandığı cümleyi asla kullanmamıştır. 900 yıllık tarihe bakın. Hiçbir lider, devlet o cümleyi kullanmamıştır. Diyeceksiniz ki nedir o cümle; komşumuz, Müslüman bir ülkeye saldırmak için "Ben her türlü koalisyonla hazırım' cümlesidir. Ne demek değerli arkadaşlar? "Müslüman bir ülkeye saldırmak için her türlü koalisyonla ben işbirliği yapmaya hazırım, diyor. Bu gönüllü taşeronluğu aşan bir şeydir. Bu cümlenin milli, dini, ahlaki hiçbir tarafı yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmeye kalkan bir Başbakan böyle cümle kuramaz. "Her türlü koalisyonun içinde yer alırım' demek, benim kendime özgü, ülkeme özgü bir duruşum, bir ilkem yoktur demektir. "Her türlü koalisyonun içinde yer alırım' demek, ben ilkesizim, ben tetikçiliğe hazırım demektir. Kin ve nefret üzerine dış politika oluşturulur mu? Bu topraklardan Kılıçarslan da, Selahattin Eyyübi de geçti, Mustafa Kemal Atatürk de geçti. Hiç lider, "Ben her türlü koalisyonun içinde yer alırım yeter ki siz Suriye'de 5 yaşındaki Ahmetleri, Zeynepleri, Muhammedleri, Osmanları öldürün, ben de onlarla beraber, sizinle beraber ben de elime silah alacağım ve onları öldürmeye gideceğim Böyle bir anlayış olabilir mi? Hangi ahlak, hangi din buna izin veriyor. Hangi siyaset anlayışı buna izin veriyor? Kabul etmek mümkün değildir."

-"ÖZÜR DE YETMEZ"-

Yurttaşlara da seslenen Kılıçdaroğlu, "Vicdan sahibi herkese de soruyorum; her vicdan sahibi yurttaşın rengi, inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun bu söylemi kendi vicdanında tartmak zorundadır, bu ülkeye, insanına, ailesine ve çocuklarına saygısı varsa" dedi. Kılıçdaroğlu, "Böyle bir cümleyi bu ülkeyi yöneten bir Başbakan kullanamaz. Özür borcu vardır ama özür de yetmez. Öyle bir makamda oturamaz" diye konuştu.

İktidarın iç politikada Türkiye'yi iflasa götürdüğünü, dış politikada da tam bir bozguna uğradıklarını savunan Kılıçdaroğlu, "Neden bu kadar iştahla savaş çığırtkanlığı yapılıyor? Dışardaki bozgunu, içeride yaşadığı iflası unutturmak istiyor. Buna izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

-"MERKEZ DEĞİL YANDAŞ BANKASI"-

Son 20 günde yüzde 10'u aşan devalüasyon yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, "Merkez Bankası inandırıcılığını kaybetmiştir. Eğer bir ülkenin Merkez Bankası Başkanı, alacağı kararları önceden gidip başbakanın rızasına bağlarsa bundan Merkez Bankası çıkmaz, "Yandaş Banka' çıkar. O Nedenle uluslararası alanda itibarı Merkez Bankası'nın sıfırlanmıştır. Fatura kime çıkıyor? Ayçiçeği üreticisine çıkıyor, sadece çiftçiye değil, esnafa çıkıyor, yanlış politikaların faturasını bu halk mı ödeyecek? Evet üzülerek söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları ödüyor" dedi.

-"EN BÜYÜK MEDYA PATRONU BAŞBAKANLIK KOLTUĞUNDA OTURAN ZAT"-

Türkiye'de halkın doğru bilgi alma hakkı halkının da elinden alındığını, medya özgürlüğü olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin bildirisinden bir paragraf okudu. Kılıçdaroğlu, "Bir gazetecinin nefes alamaz hale getirilmesi ne demektir, medya üzerinde korku iklimi ne demektir arkadaşlar? "Olağanüstü hal döneminin devam ettiğini görüyoruz' diyor. Bu ülkenin gazetecileri söylüyor. Üstü örtülü bir sıkı yönetim uygulanıyor Türkiye'de. Yarı açık cezaevine döndürüldü Türkiye. ya gazeteciyi hapse atacaksın ve ya işinden edeceksin. Açıklamada bir de sitem var, o da gazeteciliğin yüzkarası. Şöyle diyor; "İktidara yakın bazı yayın organlarının muhalif gazetecileri hedef göstererek

işten çıkarılmaları için yürüttüğü kampanyayı da ayrıca protesto ediyoruz.' En büyük medya patronu kim? Başbakanlık koltuğunda oturan zat. İstediğini atar, istediğini yeni göreve getirir, istediği gazeteye el koyar. Beğenmediği köşe yazarlarını atar, yandaşlarını oraya getirir" diye konuştu.

-"YALNIZLIĞI DEĞERLİ OLARAK MİLLETE YUTTURMAYA ÇALIŞIYORLAR"-

Hükümetin izlediği dış politikayı eleştirerek, "kapısını çalacağı, "merhaba' diyecekleri bir komşu dahi kalmadı, elini sıkacakları bir siyaset adamı kalmadı. Her taraftan Türkiye'yi izole ettiler, yalnızlaştırdılar" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu şunları dedi:

"Dönüp bundan da nasıl bir avantaj çıkarırızın hesabı içine girdiler. Neymiş, bu yalnızlık çok değerli bir yalnızlıkmış. Dünyaya gidemiyorsun, elini sıkamıyorsun, Arjantin'de bile protesto edildin. Hala sen yalnızlığıyla övünüyorsun. Bana dünyada yalnızlığıyla övünen bir tane siyaset adamı gösterin, bir insan gösterin. İnsan en azından komşusuna merhaba der. Yalnızlık çok değerli olsaydı kentleşir miydik? Bunlar dünyada yalnızlaştılar onu da değerli bir yalnızlık olarak millete yutturmaya çalışıyorlar."

-"SURİYELİLER TÜRKİYE COĞRAFYASINA YAYILMIŞ KİMSEDEN DİYE TIK YOK"-

Suriye sınırının artık kontrol edilemediği belirterek, "Mülteci sayısı 1 milyonu aşarsa şaşmayın" diyen Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:

"Sınır kapımız yol geçen hanına döndü, kimin girip çıktığı belli değil. Ülkemizde, 3 türlü Suriyeli var; bir, mülteci kampında kalanlar, iki, durumu iyi olup Türkiye'nin herhangi bir ilinde ev tutup ev kiralayıp işyeri açanlar, üç, durumu kötü olup sigortasız ve ya kaçak işlerde çalışıp çadırlarda, sokaklarda, parklarda kalanlar. Hangi Suriyelinin nerede olduğunu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bilmiyor. Hangi Suriyelinin nerede yaşadığını Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bilmiyor. Böyle bir anlayış olabilir mi?

Bu değerli yalnızlığın doğurduğu sonuç. Korkudan, "Batı bizi yalnız bıraktı, niye bize yardım etmiyorsunuz' diyemiyorlar. Bu politika senin öngörüsüzlüğünün doğurduğu bir politika, senin beceriksizliğinin doğurduğu bir politika. Bu ortaya çıkmasın diye, Suriyeliler Türkiye coğrafyasına yayılmış kimseden diye tık yok.

-"ANA MUHALEFET PARTİSİ KIRILAN DÖKÜLEN İLİŞKİLERİ TAMİR ETMEYE ÇALIŞIYOR"-

Türkiye'nin önce Suriye'de barış çağrısı, ateşkes çağrısı yapması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bölgede kimyasal silahların kullanılmaması güvencesi için adım atması, nükleer silahlardan arındırılması çaba harcaması lazım. İki tarafa "silahları susturun, ateşkesi sağlayın, masaya oturun' demesi lazım. Biz ne yapıyoruz, komşuda kavga var, eline veriyoruz silahı, cebine koyuyoruz parayı, gir kardeşini öldür diyoruz. Böyle bir tablo olmaz" diye konuştu.

Irak'taki Mısır'daki işadamlarının perişan olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Onlara sahip çıkacak olan CHP. Diyoruz ki onlara, siyasi gerilimin faturasını işadamlarımıza çıkarmayın. Irak'ta konuştuğum hiçbir yetkili Türk işadamlarından şikayet etmiyor ama hükümetin izlediği yanlış politika onların önünü kesiyor.

Ana muhalefet partisi kırılan dökülen ilişkileri tamir etmeye, Türkiye'nin çıkarlarını savunmaya çalışıyor. Türkiye, sadece AKP'den ibaret değildir, Türkiye'de demokrasiden, barıştan, özgürlükten yana olan partiler var, bunu söylemek için o bölgeye gidiyoruz" dedi. Kılıçdaroğlu, toplantıda Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu'nun Irak ve yarın başlayacak Mısır ziyareti hakkında bilgi vereceğini de kaydetti.

-"İNSANLARI SALLANDIRIP SALLANDIRMAMAK DEMOKRASİNİN ÖLÇÜTÜ OLAMAZ"-

Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın "'Diktatörlüğün olduğu yerde diktatör diyeni sallandırırlar" sözlerine atıfta bulanarak, şöyle devam etti:

"İnsanları sallandıramıyorum o halde demokratım.' Bu bir ilkelliktir. Bu ilkellikten Türkiye'yi kurtarmamız gerek. Bütün yurttaşlarıma sesleniyorum, insanları sallandırıp sallandırmamak demokrasinin ölçütü olamaz. Yüz karası bir deyimdir, bir açıklamadır bu. Tıpkı, Müslüman bir komşu ülkeye saldıracaksan, ben her türlü koalisyona hazırım, lafının bir başka versiyonudur, iç politika versiyonudur. Hak ve özgürlüklerin egemen, yurttaşlarımızın eşit ve özgür olduğu bir Türkiye için, siyasetin yurttaşa hizmetin aracı olduğu bir Türkiye için, hukukun üstün, yargının bağımsız ve tarafsız olduğu bir Türkiye için, çoğulcu, katılımcı, bilim, kültür ve sanatın özgür olduğu bir Türkiye için, halkımız için halkla beraber, herkes için huzurlu ve refahı yükselen bir Türkiye için mücadele edeceğiz. Bu mücadele bizim görevimizdir." - Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

Mustafa Kemal Atatürk Kemal Kılıçdaroğlu Merkez Bankası Suriye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title