Haberler

Kadınlar Saltanatı O Dönem Osmanlı'nın Lehineydi'

Tarihçi yazar Erhan Afyoncu, televizyonlarda yayımlanan ve eleştirilere neden olan tarihi dizilerin, toplumda olumlu etkilerini gözlemlediğini belirterek, "Tarihi olayları anlatan diziler, tarihe heves uyandırır" dedi.

SALİHA ÖZDEMİR - Tarihçi yazar Erhan Afyoncu, televizyonlarda yayımlanan ve eleştirilere neden olan tarihi dizilerin, toplumda olumlu etkilerini gözlemlediğini belirterek, "Tarihi olayları anlatan diziler, tarihe heves uyandırır" dedi.

Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkan Yardımcısı, tarihçi yazar Prof. Dr. Erhan Afyoncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, televizyonlarda yayımlanan tarihi dizi karakterlerinin, "tarihi gerçekleri yansıtmadığı" yönündeki eleştirilere ilişkin, Türkiye'de çok yeni olan bu dizilerin alt yapısının henüz oluşmadığını aktardı.

Afyoncu, tarihin dizilerden, romanlardan ve sinemadan öğrenilemeyeceğine vurgu yaparak, "Tarihi olayları anlatan diziler, tarihe heves uyandırır. Dizilerden hareketle insanlar, Kösem Sultan'la, Hürrem Sultan'la ve Kanuni'yle ilgili kitap okur. Mesela 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi oynadığı zaman, Kanuni ve Hürrem Sultan'la ilgili oldukça kitap satıldı ve çevirmeler yapıldı. İşin ilginç tarafı, Türkçe kitaplar farklı dillere çevrildi. Mesela benim Muhteşem Süleyman'la ilgili, Kanuni'yle ilgili kitabım Romence ve Sırpça'ya çevrildi ve biz talep etmedik, kendileri geldiler buldular. Romanya'da her yere afişleri asıldı kitabın. Yalnızca Türkçe'den değil, mesela gidip Fransızca'dan da Romence'ye kitap çevirmişler" diye konuştu.

Türkiye'de dizilerin olumsuz görüldüğüne işaret eden Afyoncu, şu bilgileri verdi:

"Dizi dediğimiz kurgudur, belli tarihi gerçeklikleri alır. Zaten bire bir, aynen yansıtma ihtimaliniz yok. Çünkü mesela harem hayatını bilmiyorsunuz. Haremde ne oldu, ne bitti? Son dönem için biraz bilgi var ama mesela padişah eşiyle nasıl otururdu, nasıl yemek yerdi, konuşmaları nasıldı, bunlarla ilgili bir bilgimiz yok çünkü adı üstünde, harem yani yasak bölge."

"Tarih statükonun bozulduğu dönemlerde ön plana çıkar"

Erhan Afyoncu, tarihi dizilerin yanı sıra tarihle ilgili yazılmış birçok kitap olduğuna değinerek, "Tarih dediğiniz şey de tarihçinin tasavvuru ve kendi donanımı sayesinde size ulaşan bilgilerdir. Tarihçinin donanımı zayıfsa, size ulaşan bilgi de zayıf olacaktır, o yüzden. Türkiye'de bunlar yeni. Bu yüzden insanlar tepki veriyorlar. Bunlar birer kurgu. Bire bir tarih olarak görmemek lazım" ifadelerini kullandı.

Dizi yapımcılarının tarihçilere danıştığına da dikkati çeken Afyoncu, "Bildiğiniz hadiseleri anlatıyorsunuz. Senarist bir kısmını yerine getirse, yönetmen getirmiyor. Mesela 'Muhteşem Yüzyıl' çekildiği zaman ben, 'şehzadelerin kavukları küçük, daha büyük kavuk koyun' dedim. Orada dediler ki, 'biz bunu koyarsak, kadraja girmez, çocuğu yutar'. Çünkü görsel açıdan da iş yapılıyor" dedi.

Tarihçi yazar Afyoncu, tarih programlarının son 10-15 yıldır ön plana çıkmaya başladığını belirterek, bunun sebebini şu cümlelerle aktardı:

"90'lı yıllarda Sovyetler Birliği yıkılıp, yeni bir dünya düzeni kurulmak istenildiği zaman, insanlar tarihe baktılar. Tarih, bu tür geçiş dönemlerinde, statükonun bozulduğu dönemlerde ön plana çıkar. Bu yalnız bizde olmadı, Avrupa'da da başka ülkelerde de oldu. 90'lı yıllar iki kutuplu bir dünyaydı. Çok şey değişti. Şu anda biz tarihin en önemli noktalarından birindeyiz."

- "90'lı yıllardan itibaren Türkiye, dünyayla birlikte Osmanlı'yı keşfetti"

Dünyadaki tarihi gelişmelerin Türkiye'ye de yansıdığını kaydeden Afyoncu, "90'lı yıllardan itibaren Türkiye de dünyayla birlikte Osmanlı'yı keşfetti. Çünkü bizde uzun süreden beri gelen bir 'reddi miras' vardı. Bu reddi mirastan dolayı da Osmanlı tarihine karşı olumsuz bir bakış vardı. Halk olumlu bakıyordu ama belli kesimler, yazarı, çizeri çok olumsuz bakıyordu"  şeklinde konuştu.

Erhan Afyoncu, Rusya'nın dağılmasından sonra, Türkiye'nin diğer ülkelerdeki bağlarının farkına vardığını aktararak şöyle devam etti:

"Bosna diye bir yer var ve bunları siz Müslüman yapmışsınız. Bir bakıyorsunuz Makedonya'da 150 bin Türk var ve bu Türkler Osmanlı'dan kalan Türkler. Böylece Osmanlı geçmişinizle bağlantınız ön plana çıkıyor. Bulgaristan'da isim değiştirme problemi oluyor. Bunlar buradaki 'din değiştirmiş Bulgarlar' sanılıyor. Bunun üzerine araştırma yapılmaya başlıyor. Türk tarihçiler bir bakıyor ki Anadolu'dan, Çanakkale'den, Ege'den giden Türkler."

Amerikalı tarihçi David Fromkin'in New York Times gazetesindeki bir yazısına işaret eden Afyoncu, "Fromkin, 'Amerika bu yıllarda bir hayaletle uğraşıyor, bu hayalet Osmanlı'nın hayaleti. Bosna'da, 11 Eylül saldırılarında her yerde bu hayalet karşısına çıkıyor' yazdı ve dediği doğru, çünkü Osmanlı İmparatorluğu birinci dünya savaşının sonunda yıkıldı ama imparatorlukların yıkılması bir anda olmaz. Onun artçı sarsıntıları günümüzde de devam ediyor" ifadelerine yer verdi.

Afyoncu, Türkiye'de dizi izleyicisinin karmaşık, ekran başından ayrılamayacağı dizilere ilgi göstermediğini kaydederek, şu yorumu yaptı:

"İnsanlar yorulmayacakları diziler istiyorlar. Yalnızca tarihi dizide değil, diğerlerinde de. Biraz entrika ve karmaşa istiyorlar. Farklı bir şey görmek istiyor. Bu dizi sektörü enteresan bir şekilde gelişti Türkiye'de ve 50 ülkeye ihracatı yapılıyor. Macaristan'a gittiğimde, 'Muhteşem Yüzyıl' ne zaman buraya gelecek diye soruyorlardı."

Türk dizilerinin yurt dışındaki Türkoloji bölümlerinin artışına sebep olduğunu aktaran Afyoncu, söz konusu dizileri izleyen çocukların da Türkçe öğrendiğini söyledi.

"Kösem Sultan ve Turhan Sultan devleti tek başına yöneten kadınlardı"

Tarihçi yazar Afyoncu,  "Kösem Sultan" dizisine konu olan Kösem Sultan'ın, Osmanlı tarihinin en ilgi çekici karakterlerinden biri olduğuna dikkati çekerek, " Kösem Sultan, tarihçilerin 'Kadınlar Saltanatı' adını verdiği, 17. yüzyıldaki dönemin en önemli karakteri. İnsanlar genelde Hürrem Sultan'ı diziyle tanıdılar ama Hürrem Sultan hiçbir zaman devleti tek başına yönetmedi. Ama Kösem Sultan ve Turhan Sultan devleti tek başına yöneten kadın yöneticilerdi ve Osmanlı tarihinde bu ilkti" diye konuştu.

"Muhteşem Valide Kösem Sultan" isimli kitabında Kösem Sultan'a ilişkin önemli bilgiler verdiğini paylaşan Afyoncu, şunları kaydetti:

"Bazı tarihçilerimiz Kösem Sultan'ın emirlerini yayınlarken, Turhan Sultan'ınkileri Kösem Sultan'ın, Kösem Sultan'ınkileri Turhan Sultan'ın zannettiler ve karıştırdılar. Kösem Sultan'ın yazısı çok çirkin. Klasik medrese eğitiminden gelmediği için yazdığı emirler bizim bildiğimiz klasik Osmanlı Türkçesinden farklı. Bu yüzden karıştırıldı."

Afyoncu, Kösem Sultan'ın emirlerinde, dönemin siyaseti için az bilgi olduğunu belirterek, Turhan Sultan'ın emirlerinde ise dönemin siyasi ve iktidar çekişmelerininin görüldüğünü söyledi.

Afyoncu, Kösem Sultan'la Turhan Sultan'ın gelin, kaynana olduğunun altını çizerek, "Turhan Sultan'ın, yani Kösem Sultan'ın gelininin devlet işlerinde daha hakim olduğu ve devleti daha iyi yönettiğini anlıyoruz. Kayınvalidesini öldürerek geçiyor. Öyle bir çekişme de var" ifadelerini kullandı.

Kösem Sultan ve Turhan Sultan'ın devleti yönetmeye kendilerinin talip olmadığını dile getiren Afyoncu, çocukları ülkeyi yönetecek yaşta olmadıkları için devlet yönettikleri bilgisini verdi.

Afyoncu, kadın yönetiminin Avrupa'da çok daha zor kabul edildiğinin altını çizerek, "Kadınlar Saltanatı"nın Osmanlıların lehine bir hadise olduğunu, o dönemdeki bunalımdan çıkılmasını sağladığını söyledi.

Turhan Sultan'ın, devletin iplerini 50 yıl elinde tuttuğunu savunan Afyoncu, bu konudaki kitabının Aralık ayı içinde çıkacağını kaydetti.

Kaynak: AA / Kültür Sanat

Hürrem Sultan Erhan Afyoncu Kösem Sultan Türkiye Kültür Sanat Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title