Haberler

Prof Dr İbrahim Cerrah, İstifasının Perde Arkasını Anlattı

Güncelleme:

Polis Akademisi Öğretim Üyesi İbrahim Cerrah, haberler.com'a istifasının perde arkasını açıkladı.

Emniyet Genel Müdürlüğü Etik Komisyonu Üyesi ve Polis Akademisi Bilimsel Araştırma ve Yayın Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Cerrah, “Bazı siyasetçileri ve yakınlarını korumak için binlerce polis horlanıp, sürgün edildi. Bu yapılanlara sessiz kalamazdım.” diyerek geçtiğimiz aylarda istifa etti. Teşkilat içerisinde önemli bir yere sahip olan Cerrah, TESEV için hazırladığı raporlarda "güvenlik kuvvetlerinin orantısız güç kullanmasını" dile getirebilen, Mardin'de öldürülen Uğur Kaymaz olayında öz eleştiri yapabilen bir isim. Son gelişmeler ışığında Cerrah'a mail yoluyla ulaşarak istifasının nedenlerini sorduk.

Röportajdan satır başları...

- Meslektaşlarıma karşı yapılanların hukuk ve etik dışı olduğuna inandığım uygulamalara karşı bir tepki olarak istifa ettim.

- Bir TV programına katılmamam için 7 kez arandım. Bu hukuk dışı sınırlamaya boyun eğerek ve aynı zamanda etik dışı olan davranışa göz yumarak bu kurulun başkanı olmayı sürdüremezdim.

- Bu psikolojik harbin Türk istihbarat teşkilatlarının kapasitesinin ötesinde ve bu alanda dünya çapında tecrübe sahibi istihbarat örgütlerinin tecrübelerinden doğrudan veya dolaylı olarak destek alınarak yürütüldüğünü düşünüyorum.

- Çok yüksek düzeyde özürlü bir çocuğu olan bir polis tanıyorum. Bu polis çocuğu özürlü olmasına rağmen tüm şark görevlerini yapmış ve şu anda çocuğunun eğitim ve tedavi görebileceği bir ilde görev yapmaktadır. Bu kişinin tayini küçük bir ile çıkartılır. Derdini ve özel durumunu anlatmak için görüşmek istediği amiri ona "Akılsızlığının cezasının çocuğun da çeksin de gör!" der. Söz konusu polis 'paralel' olmakla değil 'akılsız' olmakla suçlanmaktadır. Çok uzun süredir tanıdığım bu kişi çok çalışkan ve başarılı olduğunun şahidiyim.

- Martin Luther King'in "Öyle bir gün gelir ki düşmanlarınızın sözlerini değil de dostlarınızın 'suskunluğunu' hatırlarsınız!" sözünde ifade ettiği gibi bu hukuksuzluk fırtınası dindiğinde ben de bu namuslu ve kahraman polislerin gözünün içine bakabilecek bir yüzüm olsun diye istifa ettim.

-  Operasyonel birimlere atanan yöneticilerin yolsuzluluk ve rüşvet operasyonu yapmaları değil yapamamaları bekleniyor. Yeni atandığı bir birimde bu birimde daha önce hiç çalışmadığı ve bu işlerden hiç anlamadığını ve öğrenmeye çalıştığını itiraf eden üst düzey yöneticiler biliyorum.

- Tayinlerin 17 Aralık 2013 "Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonunun" yapıldığı İstanbul ile sınırlı olmaması, Türkiye'nin tüm illerini kapsaması yolsuzluk ve rüşvet olaylarının sadece büyük şehirler ile sınırlı olmayıp daha yaygın bir sosyal ve hukuki sorun olduğu izlenimi veriyor. 

İlk olarak neden böyle bir manifesto yazarak istifa etme gereği duydunuz. Sizi buna iten nedenleri anlatabilir misiniz?

İlk olarak şunu belirteyim ki ben sıradan bir insan ve basit bir öğretim üyesiyim. Bana göre istifalarım manifesto olarak tanımlanacak bir eylem değildir. Yaklaşık 30 yıldır mensubu olduğum ve her rütbeden emniyet mensubunun eğitiminde bir şekilde rol aldığı bu kurumdaki meslektaşlarıma karşı yapılanların hukuk ve etik dışı olduğuna inandığım uygulamalara karşı bir tepki olarak içinde adımın yer aldığı bir 'Komisyon' ve bir 'Kurul'dan istifa ettim. Hepsi bu kadar. Şu anda Polis Akademisi öğretim üyesi olarak görevimin başındayım.

"İTİDAL TALEBİM CEVAPSIZ KALDI"

İstifalarımın gerekçelerime gelince. Bunu, sizin 'manifesto' olarak tanımladığınız ve bu gün tam metin olarak medyada yer alan 3 sayfalık yazımda da açıkça ifade ettim. Burada bir kez daha kısaca ifade edecek olursam.

İlk olarak, üyesi olduğum Emniyet Genel Müdürlüğü Etik Komisyonuna bir dilekçe vererek 17 Aralık 2013 tarihinde yapılan "Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonundan" sonra teşkilatta yaşanan ve adeta kıyım boyutuna varan uygulamalarda her iki tarafı da, yani görevden alınanlar ile yeni göreve atanları itidale çağıracak bir mesaj yayınlama talebime olumsuz cevap geldi. Bu kadarcık bir etik duruş bile sergileyemeyecek bir komisyonun üyesi olarak kalmak artık benim için anlamsızdı ve bu yüzden bu komisyondaki görevimden istifa ettim.

"TV PROGRAMINA ÇIKMADAN 7 KERE ARANDIM"

Polis Akademisi Yayın Kurulu başkanlığı görevinde istifa nedenim ise, CNN televizyonunda bir programa davet edildiğim gün bana programa katılmamam için yapılan baskıdır. Televizyon programına katılacağım 14 Mart 2014 tarihinde Emniyet Genel Müdürü imzasıyla acilen hazırlanan ve aynı gün adeta bir panik halinde tüm öğretim üyelerine imzalatılan bir resmi yazı ile bir televizyon programına katılabilmek İçişleri Bakanının iznine bağlanıyordu. Yürürlülükteki kanunlara aykırı olan ve kendi içinde çelişkiler içen bu yazının içerdiği hukuk dışı yasaklamayı kabul edemezdim. Yürürlükteki yasalara göre herhangi bir idari görevimin olmayışından dolayı bir TV programına katılırken izin almam gerekmiyordu. Ayrıca, yapacağım konuşma doktora çalışma alanım olan toplumsal olaylar ile ilgili olduğu içinde programa katılmam medyaya beyanat vermek değil bilimsel bir aktivite kapsamına girmekteydi.

Programa katılmak için havaalanına giderken yarım saat içinde tam yedi ayrı şekilde aranarak bana İçişleri Bakanı'nın bu konudaki yasağı hatırlatılarak bilimsel ve akademik açıdan sahip olduğum ifade özgürlüğüm kısıtlanmaya çalışıldı. Bu hukuk dışı sınırlamaya boyun eğerek ve aynı zamanda etik dışı olan davranışa göz yumarak bu kurulun başkanı olmayı sürdüremezdim. Kendi hakkını bile korumaktan aciz bir kişinin görevleri arasında etik denetimler de olan bir kurulun başkanı olmayı sürdürmesi bir çelişki olurdu. Böyle bir çelişkiyi yaşamamak için bu görevden de istifa ettim.

Bugüne kadar kaç polisin görev yeri değişti, kaç polis açığa alındı. Rakamlar konusunda bilgi verir misiniz?

İşin doğrusu bu konuda tam ve net rakam bilmiyorum ve sanırım bunu bilmekte mümkün de değil. Rakamları ben de medyadan izliyorum. Yaklaşık olarak on bin rakamı telaffuz edilmekle beraber gerçek rakamın yirmi binin çok üzerinde olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü kurum için yapılan yer değiştirmelerin birçoğunun medyaya yansımadığını düşünüyorum.

Belki de polis tarihinde daha önce hiç yaşanmamış bir orandaki bu sürgün ve tayin furyası siyasi iktidarın korkusunun büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Tayinlerin 17 Aralık 2013 "Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonunun" yapıldığı İstanbul ile sınırlı olmaması, Türkiye'nin tüm illerini kapsaması yolsuzluk ve rüşvet olaylarının sadece büyük şehirler ile sınırlı olmayıp daha yaygın bir sosyal ve hukuki sorun olduğu izlenimi veriyor. Diğer bir anlatım ile korkunun büyüklüğü sorunun büyüklüğünü adeta ispat ediyor.

"YAPILAN PSİKOLOJİK OPERASYON, TÜRK İSTİHBARAT TEŞKİLATININ KAPASİTESİNİN ÜSTÜNDE"

Birçok polisin görev yeri değiştirilmesinde bir gerekçe gösteriliyor mu? Teşkilat içerisinde şu anda nasıl bir hava hâkim?

Elbette ki her tayin ve açığa almada bunu yapma konumunda olan kişiler kendilerince bir gerekçe gösteriyorlardır. Ancak önemli olan bu gerekçelerin ne kadar 'hukuki', 'meşru' ve 'ahlaki' olduğudur. Tayin mevsimi dışında yapılan ve on binlerce polisin ve ailesinin hayatını alt üst eden bu atamaların büyük bir çoğunluğunun belki de tamamının hukuki ve meşru olduğunu söylemek çok güç.

Tüm kamuoyunun da bildiği gibi bu hukuksuz işlemlerde kullanılan en yaygın gerekçe bu insanların 'paralel' olduğu ithamıdır. Bundan birkaç ay öncesine kadar hiçbir olumsuz anlam taşımayan sadece bir geometrik veya coğrafi anlam ifade eden 'paralel' kavramı bir anda insanların korktuğu çok ağır bir hakaret ve itham aracına dönüşmüştür.

Bu psikolojik harbin Türk istihbarat teşkilatlarının kapasitesinin ötesinde ve bu alanda dünya çapında tecrübe sahibi istihbarat örgütlerinin tecrübelerinden doğrudan veya dolaylı olarak destek alınarak yürütüldüğünü düşünüyorum. Ortada çok ustaca yönetilen ve artık dilimize 'algı yönetimi' olarak giren bir psikolojik harekâtın varlığı söz konusudur.

Teşkilat içerisinde bu süreçte nasıl mağduriyetler yaşandı. Sizin bildiğiniz hikâyelerden bir kaç tane paylaşabilir misiniz?

İlk önce şunu belirteyim ki zamansız yapılan her tayin başlı başına bir mağduriyettir. Bir de bu insanlar hiçbir hukuki işleme yapılmadan karalanarak ve etiketlenerek mağdur ediliyorlarsa mağduriyet katlanacaktır.

Sene içinde kış ortasında haksız yere suçlanarak yapılan tayinlerden emniyet mensuplarının ve çocukları elbette ki olumsuz etkilenecektir. Çocukların okul düzeni bozulacak eğitimleri aksayacaktır. Sürekli taşındıklarından dolayı eşyaları yıpranacaktır. Kısacası yapılan her zamansız ve usulsüz tayin bir mağduriyettir.

Ancak bunların içinde benim bildiğim bir tanesi var ki şu anda yönetimde olanların içinde oldukları ruh haletini yansıtması açısından çok ibretliktir.

"AKILSIZLIĞIN CEZASINI ÇOCUĞUN DA ÇEKSİN"

Çok yüksek düzeyde özürlü bir çocuğu olan bir polis tanıyorum. Bu polis çocuğu özürlü olmasına rağmen tüm şark görevlerini yapmış ve şu anda çocuğunun eğitim ve tedavi görebileceği bir ilde görev yapmaktadır. Bu kişinin tayini küçük bir ile çıkartılır. Derdini ve özel durumunu anlatmak için görüşmek istediği  amiri ona "Akılsızlığının cezasının çocuğun da çeksin de gör!" der. Söz konusu polis 'paralel' olmakla değil 'akılsız' olmakla suçlanmaktadır. Çok uzun süredir tanıdığım bu kişi çok çalışkan ve başarılı olduğunun şahidiyim.

Kaldı ki meslek büyümüzün 'teşhis'(!) ettiği gibi bu kişi akılsız bile olsa, akılsız bir babadan dolayı özürlü çocukları cezalandırılması hangi dinde ve hangi kanunda vardır. Bu olay devletin bekasını korumak için emniyette göreve getirilen insanlardan en azından bir tanesinin neler yapabileceğin bir örneğidir.

"GÜVENLİK ZAAFİYETİNİN BEDELİ AĞIR OLUR"

Emniyet Teşkilatı'nın yapısıyla böyle oynanması kamuoyuna nasıl yansıyacak, bir güvenlik açığı söz konusu mu?

İlk önce şunu ifade edebilirim ki -sayıları belki de yirmi bin çok üzerinde olan emniyet mensupları ve onların aile fertleri de hesaba katıldığında bu hukuk dışı tayin furyasından doğrudan veya dolaylı olarak mağdur olanların sayısı yüz binleri bile bulacaktır.

Yapılan hukuksuz atama ve yer değiştirmelerin doğuracağı güvenlik zafiyetinin boyutu ise hemen tespit edilemese de bedelinin oldukça ağır olacağı açıktır. Güvenlik hizmetlerinin birçoğu o alanda uzmanlık ve tecrübe gerektiren birimlerdir. Son zamanlarda yapılan tayin ve atamaların tamamına yakını da uzmanlık gerektiren birimlerde yaşanmaktadır. Bunun bir güvenlik zafiyeti oluşturarak toplumu mağdur edeceği gerçeği gözden uzak tutulamaz. Siyasi iradenin bu gerçeği bilmemesi de söz konusu olamaz. Bu durumda yine yukarıda olduğu gibi siyasi iradenin "yolsuzluk ve rüşvet" konusundaki endişelerinin büyüklüğünü teyit etmektedir. Siyasi iradenin Ceza Adalet Sistemini işlevsiz hale getirerek bu konuda toplumun tamamının güvenliğini riske atmayı göze alacak kadar kararlı olması yolsuzluk konusunda ki endişelerinin büyük olduğunu göstermektedir.

Göreve atanan bir polis müdürü, bir veya iki hafta sonra tekrar görev yeri değiştiriliyor. Bu yer değiştirmeler hangi kıstaslara göre yapılıyor?

Burada yazdığım birçok şey gibi bu konudaki ifadelerimde de siyasi iktidarın daha bir benzeri görülmemiş düzeydeki tayin ve sürgün furyasının bende oluşturduğu izlenim ve öngörülerdir. Siyasi iktidarın adeta panik halinde gerçekleştirdiği hukuksuz ve meşruiyeti olmayan keyfi uygulamaları benim burada ifade ettiğim sübjektif endişe ve değerlendirmelerimi teyit emektedir.

Son aylarda yapılan atamalarda aranan ilk kriter bu kişileri o hizmet biriminin uzmanı olup olmadıkları değil. Yani atamalarda ülke güvenliği ve kamu yararı gözetildiğini düşünmüyorum. Özellikle operasyonel birimlere atanan yöneticilerin yolsuzluluk ve rüşvet operasyonu yapmaları değil yapamamaları bekleniyor. Yeni atandığı bir birimde bu birimde daha önce hiç çalışmadığı ve bu işlerden hiç anlamadığını ve öğrenmeye çalıştığını itiraf eden üst düzey yöneticiler biliyorum.

4 Emniyet müdürü yaşanan sürece tepki göstererek istifa etti. Son olarak siz etik kurulundaki görevinizden istifa ettiniz. Yeni istifalar gelebilir mi?

Emniyet müdürü rütbesindeki bir kişinin bu görevinden istifa edip etmemesi her şeyden önce onun vicdanına danışarak alacağı bireysel bir karardır. Ben şahsen bu konuda hiçbir tahmin yürütemem ve bir sayı da veremem. Ancak, şimdiye kadar sadece dört emniyet müdürü istifa ettiyse de ben aslında yapılanlardan dolayı huzursuz olup istifa etmeyi düşünenlerin daha fazla olacağının tahmin ediyorum. Ancak, şunu da unutmayalım ki sadece 17 Aralık öncesi görevde olanlar değil sonrasında göreve getirilenler arasında da kendilerinden istenilenleri yapmakta zorlanan ve vicdanen rahatsızlık duyanlar olduğunu hissediyorum.

"ÜNAL ACAR, MESLEK AHLAKINDAN DOLAYI İSTİFA ETTİ"

Örneğin göreve geldikten kısa bir süre sonra istifa eden Terörle Mücadele Dairesi Başkanı Ünal Acar benim Polis Akademisi'nden sınıf arkadaşımdır. Bu kişinin istifasının bu günlerde maalesef çok ağır bir suçlamaya dönüşmüş olan paralel diye yaftalanan insanlar ile insani ilişki ve temas dışında hiçbir bağının olmadığını biliyorum. Bu arkadaşım ile istifasından sonra hiç görüşmemiş olmama rağmen istifa nedenin onun sahip olduğu hukuk ve profesyonellik bilinci olduğuna inanıyorum. Aldığı kararın tamamen onun ve vicdani kanaatinin sonucu olduğuna inanmaktayım.

Ünal Acar birçok insanın yapmaya cesaret edemediğini yapmış ve onurlu bir duruş sergileyerek sahip olduğu meslek ahlakı ve profesyonellik bilinci ile bağdaşmayacak istek ve beklentileri yerine getirmemiştir. Asıl istifa nedeninin o dairede yapılmak istenilen tayinlerin o birimi zafiyete uğratacağı endişesinden kaynaklandığı ve bu sorumluluğu almak istemeyişi olduğunu düşünüyorum.

İstifanız sonrası nasıl tepkiler aldınız? Aileniz veya şahsınıza yönelik her hangi olumsuz bir şey hissettiniz mi?

Çok ilginçtir istifamdan sonra şu ana kadar hemen hemen hiçbir olumsuz tepki almadım. Ancak bu konuda bir şey söylemek için henüz çok erken. Resmi tepkiler doğal olarak biraz yavaş işler. Uzun süredir düşündüğüm bu tepki istifası kararını alırken önce vicdanıma daha sonra da eşime ve çocuklarıma danıştım ve onların desteğini aldım. Bana gösterilecek her türlü tepkiye göğüslemeye hazırlıklıyım. Nasıl meslektaşlarımın yapılan haksızlığa sessiz kalmadıysam kendi ifade özgürlüğü hakkımın kullanmama yönelik hukuk dışı ve keyfi sınırlamaları da tanımıyorum ve bu hakkımı sonuna kadar kullanacağım.

Bu arada, Polis Akademisindeki öğretim üyesi arkadaşlarımdan bazıları bu tepki istifalarımı kamuoyu ile paylaşmamın beni- ve belki de aynı zamanda biraz da kendilerini- sıkıntıya sokabileceği endişesi ile beni sürekli olarak uyardılar. Arkadaşlarımın dostane uyarılarına saygılı olmakla beraber nihai kararımı verirken arkadaşlarımı değil kendi vicdanımın sesini ve ailemin desteğini arkama aldım.

"AKADEMİDEKİ YÖNETİCİLER YAPILAN ŞEYLERDEN RAHATSIZ"

Akademideki yöneticilerin birçoğu idari görevlerinden dolayı rahatsızlıklarını açıkça ifade edemeseler de onların da yapılan bazı şeylerden rahatsız olduklarını hissediyorum. Arkadaşlarımı siyasi makamlara karşı zora sokmamak için rahatsızlıkların bizzat onların ağzından duydum diyemiyor ve özellikle 'hissettim' diyerek sorumluluğu kendi üzerime alıyorum. Çünkü onların hepsi yaklaşık 25-30 yıllık arkadaşım ve Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Müdürü olarak görev yaptığım 8 yılı aşkın süre içinde bu arkadaşlardan bazılarının amiri olarak görev yaptım.

Bir de zamanlama olarak neden bu kadar beklediniz?

Aslında 17 Aralık "Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonundan" hemen sonra siyasi iradenin takındığı tavrı önce anlamakta zorlandım. Bana göre takınılan tutum siyaseten çok yanlış ve riskli bir tutumdu. Benim mesleki bilgime göre tam anlamıyla bir "Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu" olan 17 Aralık operasyonu siyasi irade tarafından her nedense 'darbe' olarak tanımlanarak bir yeni bir "mağduriyet" algısı oluşturuldu. Ve sanki bu taktik iktidar açısından da işe yaradı gibi görüyor. Ben şahsen takınılan tutum siyasi desteği azaltır diye düşünürken ben yanıldım ve siyasi irade yine "kazandı!" Hani derler ya bazıları su içse yarıyor diye! Bu durumda öyle bir şey!

"BU KADAR BÜYÜYECEĞİNİ DÜŞÜNMEDİM"

Sorunuzun istifa için "Neden bu kadar beklediniz" kısmına gelince. Aslında çok fazla beklemiş ve geç kalmış sayılmam. Hiçbir siyasi tecrübe ve beklentisi olmayan bir kişi olarak siyasi açıdan kendimce çok riskli bulduğum bu tutumun bu kadar artarak büyüyeceğini düşünemedim. Tepki olarak istifa etmeyi ilk kez 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan bir ay kadar sonra düşündüm. Bu kararı almadan önce üyesi olduğum Etik Komisyonuna bir dilekce vererek sadece hukuk dışı bir şekilde görevden alınarak mağdur edilenlerin değil yeni göreve atananları da rahatlatacak bir duruş sergileyelim dedim. Etik Komisyonun yaptığım başvuruma uzun süre cevap alamadım ve sonunda bana gelen resmi yazı olumsuz oldu. Bu arada Akademideki bazı meslektaşlarımın engellemesiyle de karşılaştım.

Sonuç olarak, yaklaşık otuz yıllık meslek hayatım boyunca farklı rütbelerden verilen eğitimler aracılığı ile tanıdığım ve başta 'hukukun üstünlüğü' ve 'demokratik değer ve ilklere saygılı olduklarına inandığım meslektaşlarımın 70 milyonun hukukunu korumak adına cesaretle yürüttükleri bir "Rüşvet ve Yolsuzluk" operasyonundan dolayı 'darbeci' olarak suçlamalarına karşı sessiz kalamazdım. Şu ana kadar konuşmamam 'hesabi' bir suskunluk olmadığı gibi şu anda konuşmam da 'hesabi' değildir.

"NAMUSLU VE KAHRAMAN POLİSLERİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKACAK YÜZÜM OLSUN DİYE İSTİFA ETTİM"

Martin Luther King'in "Öyle bir gün gelir ki düşmanlarınızın sözlerini değil de dostlarınızın 'suskunluğunu' hatırlarsınız!" sözünde ifade ettiği gibi bu hukuksuzluk fırtınası dindiğinde ben de bu namuslu ve kahraman polislerin gözünün içine bakabilecek bir yüzüm olsun diye istifa ettim. Onlar benim gözümün içine bakarak "Hocam yıllarca bize 'hak' dedin, 'hukuk' dedin, milletin hakkını ve hukukunu korumak konusunda cesur olun dedin, bize 'sivil otoriteye itaatin' önemini anlattın 'Hak yücedir ve hiçbir şey ondan daha üstün olamaz dedin' peki biz linç edilirken sen neredeydin?" diye sitem dahi etmeyeceklerinden emin olmama rağmen ben de en azından onların gözünün içine bakarak konuşabilecek kadar bir yüzüm olsun diye istifa ettim.

Kaynak: Haberler.Com / Güncel

Martin Luther King Ünal Acar İstanbul Türkiye Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

Bugün hangi sınav var? Bugün ne sınavı var? 20 Nisan Cumartesi hangi sınav yapılacak? İşte ÖSYM Sınav Takvimi Irak'taki Şii Milis Gücü Haşdi Şabi'ye Hava Saldırısı Düzenlendi E Devlet çöktü mü Son Dakika? E Devlet'te sorun mu var 20 Nisan Cumartesi 2024 20 Nisan 2024 Konya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Konya'da elektrik ne zaman gelecek? 20 Nisan İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 20 Nisan 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 20 Nisan Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 20 Nisan Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 20 Nisan İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi! 20 Nisan 2024 Resmi Gazete ATAMA KARARLARI! Bugünün kararları neler? 20 Nisan Resmi Gazete yayımlandı! 32266 sayılı Resmi Gazete atamalar listesi! 20 Nisan Ankara elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Ankara'da elektrikler ne zaman gelecek? Ankara'da elektrik kesintisi! 20 Nisan Adana elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Adana'da elektrikler ne zaman gelecek? Adana'da elektrik kesintisi! 22 Nisan Pazartesi günü okullar tatil mi, yarım gün mü? 20 Nisan Cumartesi Sayısal Loto çekiliş sonuçları açıklandı mı? Sayısal Loto sonuçları saat kaçta açıklanacak? Sayısal Loto CANLI izle! Sadettin Saran kimdir, serveti ne kadar?
500

Yorumlar (10)

Tarık Buğrahamdi@gmail.com:

Hala dürst ve namuslu insanların olması, insana umut veriyor. İbrahim beyi tebrik eder, en içten saygılarımı sunarım

34
6
yanıtYanıtla
dayı oğludayi@gmail.com:

Öyle bir gün olur ki gelir ki düşmanlarınızın sözlerini değil de dostlarınızın 'suskunluğunu' hatırlarsınız... Namuslu, dürst insanlar nerdesiniz, ses verin. bu zülme daha ne kadar sesiz kalacaksınız?.

33
5
yanıtYanıtla
paralelcilereorhans8070@gmail.com:

düzmece belgelerle,uyduruk ihbar telefonlarıyla haklarında dosyalar acılan,meslekten men ettirileen,yıllardır cezaevinde cürüyenler nolacak.ozamn zulüm değilde hak mı vardı yani

yanıt0
yanıt0
KİMSE BİZİ YILDIRAMAYACAK YÜZDE 55 İZmks@kkc.:

AHH BU ÜLKENİN ŞUANDA BAŞINA BELA OLAN YÜZDE 45 LİK KESİM ACABA SURİYELİLER YA DA MISIRLILARA ÜZÜLDÜĞÜNÜZ KADAR ÖZÜRLÜ POLİS ÇOCUĞUN DURUMUNADA ÜZÜLÜYORMUSUNUZ?

22
7
yanıtYanıtla
YERSENonursecilcan@hotmail.com:

talimat geldi istifa etti bırakın artık bu ayakları ya yeter ya emniyetten temzileneceksiniz

9
19
yanıtYanıtla
coşkuncos.28@hotmail.com:

Sana ne ATAMALARDAN..Sen Öğretim üyesimisin ATAMALARI DEĞERLENDİRME DAİRE BAŞKANIMISIN..???? İçişleri bakanlığı Hangi polisi nereye isterse oraya atar..İşine gelen ÇALIŞIR..İşine gelmeyen İSTİFA EDER ve GİDER...

8
17
yanıtYanıtla
1864habzey@hotmail.com:

her şey gün gibi ortadayken daha da polislere yapılan zalimliği savunuyorlar. adam istanbuldaki operasyondan dolayı hakkarideki polisi görevden alıyor.

16
4
yanıtYanıtla
sivasliyemre.mat@gmail.com:

biraz onurun varsa dogruyu soyle devletemi calisiyorsun gulen cemaatinemi aldigin para helalmi onu dusun istifa etmekle dogru karar almissin paralelciler sizi insallah devlet kjadrolarindaki paralelciler tek tek temizlenecek

8
7
yanıtYanıtla
berlinerxmenbln@gmx.de:

nedense herkes kendi ADAMLARINA ait bir olumsuzluk varsa hemen KANIT-BELGE-ISPAT isterler .... ama karsi gruptaki insanlar hakkinda DEDIKODU - IFTIRA cikinca hemen ISPATLANMIS gibi hareket ederler ... bu dediklerim herkes icin gecerli ... CHP-MHP-AKP-BDP-CEMAAT vs vs ... üstelik HAINLIK ile celme taktiklarinin hepsini nasil ispat edilecek onuda merak ediyorum ... gizli görüsmelerin- gizli oyunlarin belgesi-videosu olmaz....yapan varsa ... kendinden cok emin ..ve bize birsey olmaz diye tayfa yapar .... tipki TSK-ERGENEO`KON-BAYLOZcular gibi ..

4
2
yanıtYanıtla
FATİH SULTANhkadir_23@hotmail.com:

İbrahim efendi oraya nasıl ve kimin tarafından getirildiğini de anlatında bu millet bilsin.Bu milletin parasıyla bu millete kastedenler sonlarını görmeye başladılar.takip edin yakında Amerika yolcusudur.soruşturma kendisine dayanmıştı.sözde sahte şeyhe yaranma ya çalışıyor.ama sonunda bu ümmete yaptıklerınızın hesabı sorulacak inşallah.bir polis memuruyla nekadar ilgilendiğin senin kişiliğini açıklıyor.sizlerin kumpası sonucu hayatı kararan polislerden neden bahsetmiyorsun.insanların mahremine girilirken neredeydin.12 yaşındaki kız çocuğunun odasına kamera yerleştirilirken neredeydin.Allah cc islah etsin islahı mümkün olmayanlarada kahhar ismiyle tecelli etsin amin

3
2
yanıtYanıtla
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title