Haberler

Hasat Bayramı Şereflikoçhisar'da Yapıldı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadın yoğunlaştığı bu günlerde TMO'nun, alım merkezlerini artırarak, Cumartesi günü gibi Pazar ve gerektiğinde bayram günleri de çalışarak hasat döneminde ürününü acilen...

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadın yoğunlaştığı bu günlerde TMO'nun, alım merkezlerini artırarak, Cumartesi günü gibi Pazar ve gerektiğinde bayram günleri de çalışarak hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçileri toplayıcıların eline bırakmaması gerektiğini söyledi.

TZOB Başkanı Bayraktar, Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesinde, Ankara ili ve bölge ziraat oda başkanları ile çiftçilerin katıldığı hasat bayramı töreninde yaptığı konuşmada, hasat bayramlarının, çiftçinin bir yıllık emeğinin alın terinin karşılığını topladığı, geleneksel bir şenlik olduğunu, her yıl hasat başladığında Türkiye'nin bir yöresini ziyaret etmeye ve çiftçilerin hasat sevincine ortak olmaya çalıştıklarını belirtti. Bu yıl da hasat gününü Türkiye'nin tahıl üretiminde çok önemli ilçelerinden biri olan Şereflikoçhisar'da düzenlediklerini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Hasat, çiftçimiz için yaptığı masrafların, verdiği emeğin ve döktüğü alın terinin karşılığıdır. Çiftçimiz için hasat o kadar önemli ki, evlenmeler, satın almalar, borçların ödenmesi hep hasat sonrasına göre ayarlanır. Ülkemizin her bölgesinde, her zorluğa göğüs gererek üretim yapan tüm çiftçilerimize Yüce Mevla'dan hayırlı ve bereketli bir hasat dönemi diliyorum."

Ülke insanının beslenmesinde, hayvan yeminde ve sanayide tahılların büyük önem taşıdığını, tahıllar içinde de en ön sırada gelen ürünlerin buğday ve arpa olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: "Gerek dünyada ve gerekse ülkemizde özellikle buğday üretiminde herhangi bir nedenle azalma olduğunda, buğday fiyatları yükselmekte, buna bağlı olarak, gerek ekmek, gerekse undan yapılan gıda maddelerinin fiyatları artarak doğrudan bütün toplumu etkilemektedir. Bildiğiniz gibi 2011 yılında dünyada buğday fiyatlarındaki artış, buğdaydan yapılan gıda madde fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Dünyadaki bu gelişmeler sonucu birçok ülke yüksek fiyattan dahi temininde güçlük çektiği buğdayın, üretimi açısından kendi kendine yeterli olmayı ve stoklarında yeterince buğday ürünü bulundurmayı strateji olarak benimsemiştir. Ülkemizde her yıl yaklaşık 11,4 milyon hektar alanda tahıl ekilmekte, üretim ise yıldan yıla değişmekle birlikte 34-36 milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Tahıllar içinde ilk sırayı 8,1 milyon hektarda ekilen buğday alırken, 2,9 milyon hektarda ekilen arpa, 0,6 milyon hektarda ekilen mısır, buğdayı takip etmektedir. 2013 döneminde buğdayda rekoltenin 21,95, arpada 7,9, mısırda 4,95 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. Birinci tahmin rakamlarına göre, tahılda 36,4 milyon tonluk bir rekolte tahmini yapılmaktadır. İnsanımızın beslenmesi, gıda sanayi ve tohumluk ihtiyacı dikkate alındığında iç tüketimimiz için yaklaşık 17,5 milyon ton buğday üretimine ihtiyaç vardır. Arpa tüketimimiz 7, mısırda 5,1 milyon tonun üzerindedir. Toplam tahıl tüketimi 32,5 milyon tonu aşmaktadır. Ülkemiz buğday üretiminin yaklaşık yüzde 32'sini karşılayan İç Anadolu bölgemiz adeta tahıl ambarımız gibi görev yapmaktadır."

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) buğdayda müdahale alım fiyatlarını 7 Haziran 2013 tarihinde açıkladığını, belirlenen fiyatın ekmeklik buğdayda ton başına 720 lira, makarnalık buğdayda ise 765 lira olduğunu belirten Bayraktar, "TMO'nun fiyat ve alım politikalarını açıklaması, sadece çiftçimiz için değil, tüccar ve sanayici dahil hemen her kesim için büyük önem arz etmektedir" dedi.

"TMO ALIM MERKEZLERİNİ ARTIRMALI, PAZAR GÜNÜ DE ÇALIŞMALI"

Hasadın yoğunlaştığı bu günlerde TMO'un, alım merkezlerini artırarak, Cumartesi günü gibi Pazar ve gerektiğinde bayram günleri de çalışarak hasat döneminde ürününü acilen satmak zorunda olan çiftçileri toplayıcıların eline bırakmaması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:

"TMO, sürekli ve hızlı alım yapmalıdır. Bu yıl rekoltenin de yüksek olacağı tahmini de göz önüne alındığında il merkezleri dışında üretimin yoğun olduğu ilçelerde de geçici alım merkezlerinin kurulması üreticimizin mağdur olmasını önleyecektir. Ofis tarafından 2012 yılında ilk kez uygulamaya konulan Randevulu Alım Sistemi ile üreticilerimizin bir kısmı, randevu almak suretiyle sıra beklemeden, aynı gün içinde ürünlerini teslim etmişler, böylece alım merkezlerinde yığılmaların önüne geçilmiş, çiftçilerimizin iş yoğunluğunun olduğu dönemde zaman kaybı önlenmiştir. Ancak 2012 yılı alım döneminde çiftçilerimizin büyük çoğunluğunun, internete erişiminin olmaması, teknik bilgi eksikliği ve benzeri nedenlerle mecburen randevusuz sistemi tercih ettikleri, avantajlarına rağmen randevulu sistemle teslimatların randevusuza göre çok düşük düzeyde kaldığı anlaşılmaktadır. Tamamen randevulu sisteme geçilmesi, henüz büyük bir kısmı hazır olmayan çiftçilerimizi, ürünlerini teslimatta sıkıntıya sokacak, nakliye vererek getirip de alınmayan ürünler için kira bedeli ödeyecek, bu da çiftçimizin mağduriyetine yol açacaktır. Bu nedenle 2013 yılında da alımlarda önceliğin randevulu alımlara verilmesi şartı ile randevusuz alımların da yapılacağı uygulama çiftçimizi, hasat yoğunluğunun olduğu dönemde teslimattaki sıkıntılarını hafifletmiş olacaktır. Buğdayda çiftçimize fark ödemesi olarak verilen buğday primleri son 4 yıldır değişmemiş ve 5 kuruş olarak açıklanmıştır. Bu nedenle buğday priminin gözden geçirilerek artırılması gerekmektedir. Desteklerin miktarı kadar çiftçimizin paraya ihtiyacının olduğu bir dönem olan hububatın ekim döneminden önce verilmesi de girdi temini bakımından çiftçimiz açısından önem arz etmektedir."

"ÜRETİM KAYIPLARI EN AZA İNDİRİLMELİ"

Bölgede hasadın başladığı bu günlerde çiftçilerin dikkat edeceği bir konunun da ülkemizde üretim kayıplarına neden olan hasat ve depolama safhasında meydana gelen kayıpların en aza indirilmesi gerekliliği olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: "Yapılan çalışmalara göre ülkemizde biçerdöverlerle hasattan kaynaklanan kayıpların ortalama yüzde 3 civarında olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ülkemizin 2012 yılı buğday üretimi 20,1 milyon ton olduğu düşünülürse sadece hasattan dolayı kayıp 0,6 milyon tonu bulmaktadır. Depolama aşamasında uygun olmayan depo şartlarının neden olduğu kayıpların oranı da yüksektir. Ükemizdeki hasat işlemlerinin çoğunluğu biçerdöverlerle yapılmaktadır. Tarım arazilerimizde tohum ekim aşamasında arazi iyi tesviye edilip diğer teknik tedbirleri de almak suretiyle, çiftçilerimizin büyük emek ve masrafla üretmiş oldukları ürününün, biçerdöverlerle hasat edilmeleri sırasında meydana gelen tane ve sap kayıpları ile dane hasarlarını en aza indirmeleri gerekmektedir. Ülkemizde çok önemli israf kalemlerinden biri tahılda üretim ve kullanımda yaşanan kayıplardır. 2011-2012 sezonunda, buğdayda 1 milyon 199 bin ton üretimde, 614 bin 392 ton da kullanımda, arpada 456 bin ton üretimde, 178 bin 600 ton kullanımda, mısırda 126 bin ton üretimde, 122 bin 220 ton kullanımda ürün kaybedilmiştir. Tahılda toplam kayıp 1 milyon 789 bin 392 tonu üretimde, 936 bin 22 tonu kullanımda olmak üzere 2 milyon 725 bin 414 tondur. Bu rakama tüketim esnasında yaşanan kayıplar dahil değildir. Ülkemizin 34,3 milyon ton olan tahıl üretiminin 2,7 milyon tonundan fazlasını kullanmadan kaybetme lüksü yoktur. Fevkalade yüksek bir rakam olan bu kayıpların en aza indirilmesi gerekir."

DANE KAYIPLARINI EN AZA İNDİRMEK İÇİN TEDBİRLER

Bayraktar, dane kayıplarını en aza indirmek, üretim safhasındaki israfı önlemek için alınacak tedbirleri şöyle sıraladı: "Biçerdöverlerin ayar ve bakımları çok iyi yapılmalı. Sadece operatör belgeleri olan sürücülere hasat yaptırılmalı. Ürün sahibi hasat sırasında tarlasında bulunarak dane kayıplarını kontrol etmeli, sürücüyü uyarmalı, uyarıya uymayan operatörü en yakın Gıda, Tarım Hayvancılık İlçe veya İl müdürlüğüne bildirmeli. Hasat olgunluğuna gelmemiş ürünler kesinlikle hasat edilmemeli, hasat sırasında nem dikkate alınmalı, çiğ kalkmadan hasada başlanmamalı ve çiğ düşmeden hasada son verilmeli. Biçerdöverlerin hassas ayarları ürünün cinsi, durumu dikkate alınarak tekniğine uygun yapılmalı. Biçerdöverlerin ilerleme hızı, biçerdöverin özelliğine, arazinin yapısına, ürünün cinsine göre belirlenmeli."

Ayrıca depolamada, ambar hastalık ve zararlılarıyla mücadele de önem taşıdığını bildiren Bayraktar, "Özellikle depolamadan kaynaklanan kayıpların en aza indirilmesi için lisanslı depoculuğun ve TMO tarafından uygulamaya konan emanet usulü alımların ülke genelinde yaygınlaştırılması için üreticinin teşvik edilmesi gerekmektedir" dedi. Bu bağlamda 2005 yılında yürürlüğe giren 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu çerçevesinde TMO'nun bazı sivil toplum örgütleriyle şirket kurarak lisanslı depoculuk konusunda çalışmalara başlaması ve bu çabaların artırılmasının takdirle karşılandığını belirten Bayraktar, şöyle dedi: "Yalnız ülkemizde lisanslı depoculuğu maalesef yaygınlaştıramadık. Lisanslı depoculuğun yaygınlaşması için üreticinin teşvik edilmesi gerekmektedir. Yapılan çalışmaların ülke geneline yaygınlaşması, ülkemizde hububatta depolama kayıplarını en aza indirecek, aynı zamanda tarımsal üretim ve fiyatların istikrara kavuşmasını, sanayicinin istediği kalitede hammaddenin piyasada her an bulunabilirliğini de sağlayacaktır."

Türkiye'nin tahıl ambarı İç Anadolu Bölgesi'nin önemli üretim alanlarından birinin de Şereflikoçhisar ilçesi olduğunu bildiren Bayraktar, bu ilçenin tahıl üretiminde ise 96 bin tonla arpa birinci sırada yer alırken, yaklaşık 38 bin tonla buğday ikinci sırada geldiğine dikkati çekti. Ayrıca, 1980 yılından itibaren ekilmeye başlanan şeker pancarı üretiminin ise 50 bin tonu geçtiğini belirten Bayraktar, şöyle devam etti: "Bunlardan başka nohut, mercimek, kuru fasulye, ayçiçeği ve son yıllarda önemi daha da artan kavun yetiştirilmektedir. Temennimiz Türkiye ortalama veriminin altında olan buğday veriminin artmasıdır. Bunun için de özellikle sertifikalı tohumluk kullanımı, gübreleme, ilaçlama gibi kültürel işlemlerde daha hassas davranmamız gerekmektedir. Böylece birim alandan alınan verim daha da artacak, protein oranı yüksek, süne zararı olmayan buğday, piyasada daha iyi fiyat bulacaktır. Şereflikoçhisar ilçemizin çiftçilerinin tarımsal sorunlarından da, kısaca bahsetmek istiyorum. Aslında çiftçilerimizin sorunları, ülkemizin diğer il ve ilçelerinde yaşayan çiftçilerin sorunlarından fazla da farklı değildir. Bu sorunları; tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin çok parçalı olması, sulamadaki yetersizlik, gübre, mazot, elektrik, ilaç, yem gibi girdi maliyetlerinin yüksek olması ve teknolojilerin kullanımındaki yetersizlik, örgütlenmedeki yetersizlik, kırsaldan şehirlere göç sonucu yaşlanan tarım nüfusu, işleme, depolama ve standardizasyondaki yetersizlikler, finansman yetersizliği, tarım-sanayi-ticaret organik bağının yeterince kurulamamış olması, tarımda sermaye birikiminin yetersizliği nedeniyle verim artırıcı teknolojik yatırımların yapılamaması, tarımsal ürünlere yönelik pazarlama organizasyonlarının yetersizliği şeklinde sayabiliriz."

Çiftçilerin ilçeye has sulamaya ilişkin sorunlarına bakıldığında, Hirfanlı Barajı ile yeni hizmete giren Peçenek barajlarından tarım arazilerinin sulanabilmesi için, yapımı başlayan sulama kanallarının bir an önce tamamlanarak hizmete girmesini fevkalade önemli bulduklarını anlatan Bayraktar, şunları söyledi:

"Sulama kuyularının büyük bir çoğunluğunun pompaları mazotla çalışmaktadır. Dolayısıyla çiftçilerimizin sulama maliyetleri çok artmaktadır. Bu nedenle söz konusu pompaların güneş enerjisiyle veya elektrikle çalışabilecek hale getirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalı, üreticimiz hibe destekleri faizsiz kredi gibi imkanlar sağlanarak teşvik edilmelidir. Bu ülkenin potansiyeli 50 milyon ton tahıl üretimini mümkün kılmaktadır. Gerekli tedbirleri alarak bu hedefe ulaşmalıyız. Bunu gerçekleştirirsek, içinde bulunduğumuz bölgenin hububat ambarı oluruz."

"TÜCCARLAR VE SANAYİCİLER ALIMI ÇİFTÇİDEN YAPSIN"

Tüccarlara, sanayicilere seslenen Bayraktar, şunları kaydetti: "Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) alım fiyatlarını açıklarken, buğday satış fiyatlarını da açıkladı. Buğday satış fiyatı 81 kuruş. Hiç ummasınlar ki TMO'ya gidip üretici fiyatından daha ucuz buğday bulacağız diye bir beklenti içinde olmasınlar. TMO'nun satış fiyatı üreticimizin satış fiyatından pahalıdır. Üreticimize gitsinler. Aksi takdirde üreticimizin malını almadıkları takdirde, yarın TMO'nun kapısına gittiklerinde bu ürünü 81 kuruşun altında alamayacaklardır. Basiretli olan tüccarlarımıza sesleniyorum. Lütfen alımı üreticiden yapsınlar, üreticimizin ekmeği ile oynamasınlar. Kendi ayaklarına kurşun sıkmasınlar. Bunu da özellikle kendilerinden rica ediyorum."

Hasadın bütün çiftçiler için bol, bereketli ve sorunsuz tamamlanmasını temenni eden Bayraktar, "Emeğiniz karşılık bulsun. Ürününüz bol, kazancınız bereketli olsun" dedi. Bayraktar, tören sonrası biçerdöverle arpa hasadı yaptı. Hasat sonrası tarlaya bakan Bayraktar'a operatör dane kaybı olmadığını söyledi. - ANKARA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Şereflikoçhisar Şemsi Bayraktar Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title