Haberler

Geniş Haber// Can Dündar Mahkemenin Kararını Değerlendirdi

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül duruşma sonrası adliye önünde mahkemenin kararını değerlendirdi.

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül duruşma sonrası adliye önünde mahkemenin kararını değerlendirdi.

"Kararı öğrendik az önce. Aslında şöyle söyleyeyim; 2 saat içinde 2 suikast yaşadık" diyen Can Dündar, "Birisi silahlıydı, diğeri yasaldı. İlk suikast sizlerin gözleri önünde oldu. 2'nci suikast kapalı oturumda gerçekleşti. Bir habercilik suçundan ben 5 yıl 10 ay, Erdem 5 yıl ceza aldı. Bu ceza sadece bizi sindirmeye, susturmaya yönelik değil. O kurşunlar sadece bizi susturmaya, sindirmeye, gazetemizi yazamaz hale getirmeye yönelik değil. Aynı zamanda sizleri, hepimizi, Türkiye basınını yazmaktan, konuşmaktan korkar hale getirmek için yapılmış bir suikasttır. Bu hukuki bir suikasttı. ve baştan beri biz yaptığımızın gazetecilik olduğunu savunuyorduk. Anayasa Mahkemesi bizi tescil etti. 'Evet bu bir gazetecilik, ifade özgürlüğü kapsamında bir haberciliktir' dedi. ve mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin kararını elinin tersiyle iterek bunun bir suç oluşturduğunu söyledi" ifadesini kullandı.

"BİZ DOĞRU BİLDİĞİMİZ GİBİ YAZMAYA, KONUŞMAYA, SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Saldırıyla ilgili şikayette bulunacaklarını söyleyen Dündar sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz baştan beri asıl eylemin suç olduğunu, bunu ifade etmenin suç olmayacağın söyledik. ve karşımızda Cumhurbaşkanı'nı bulduk. Cumhurbaşkanı biliyorsunuz başından beri bu davanın savcısı gibi davrandı. Tehdit etti, hedef gösterdi, şantaj yaptı. ve sonunda bu şantajdan, bu tehditlerden vazife çıkaran birilerinin silahla ateş açmasına yol açtı. Dilerim bu bir ders olur. Bunun utancından dilerim utanır ve bir daha bir gazeteciyi hedef gösterirken 2 kere düşünür. Bugün çok iyi biliyoruz ki; haftalardır, aylardır aldığımız tehditlerin ve bugün burada sıkılan silahtan çıkan kurşunların nedeni bizzat bu devletin en üst kademesi tarafından hedef gösterilmemizdir. İster istemez şunu söylüyoruz ki bu kararda da bu devletin en üst kademesinden bizzat verilen talimatların rol oynadığı endişesi sonsuza kadar yaşayacaktır. Ama bizi sindirmeye yeter mi? Bu kurşunlar, kararlar yeter mi? Asla... Biz doğru bildiğimiz gibi yazmaya, konuşmaya, söylemeye devam edeceğiz. Bu tehditler, baskılar asla bizi yıldırmayacak. Yeter ki bu tehditler kalan basın mensuplarını yıldırmasın. Eğer yazarsak başımıza bunlar gelir diye düşündürmesin. Asıl hedef budur. Hepimiz çok cesur olmak zorundayız. Hepimiz bütün bu kararlara, kurşunlara rağmen gerçeği öğrenme hakkını halktan esirgememek adına; kendi mesleğimizi, düşünce hürriyetini, basın özgürlüğünü savunmak adına her zamankinden çok cesur ve kararlı olmak zorundayız."

"SADECE HABER YAPTIK"

"Bu Türkiye'nin ilk kez yaşadığı bir saldırı değil. Çok kısa bir zaman önce biz hapisteydik. Hapse girdiğimiz ilk günlerde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürüldü" diyen Erdem Gül, "Hatırlayalım nasıl öldürüldü? Hemen öncesinde kendisini hukuki değil artık siyasileşmiş bir davanın aktörü olarak gördük ve toplumsal, siyasal bir linç işlendi. Önce zaten bir mahkemede normal bir hukuk kurumunda yargılamak yerine başka bir linç uygulanıyor Türkiye'de. Sonrasında da öldürüldü. Bunu hep yazdık, çizdik gazeteciler olarak ekranlarda konuştuk. Dolayısı ile bugün ki saldırı çok ciddi bir şey, buna benzeyen bir şey. Hukuku yeterince eğip, bükemediğiniz zaman ya mahkemelerde hukuki olmayan kararlarla insanları susturmaya çalışıyorsunuz ya da katletmeye çalışıyorsunuz. Bu çok alçakça bir şey. Bizim bugün ceza aldığımız haberler Türkiye böyle olmasın diye yapılan haberlerdi zaten. Biz o haberleri yaptığımız tarihlerde Türkiye'de katliamlar süreci başlamıştı. Sağda, solda yasadışı silahlar olmasın, çocuklar ölmesin, Ankara'da garda, Suruç'ta, İstanbul'da katliamlar olmasın diye bu haberi yaptık. Şu anda da bu duygu içindeyiz. Bunun dışında hiçbir amacımız yoktu. Bir tane eli kanlı katil bir tane ülkenin en önde gelen gazetecisinin yargılandığı bir davanın duruşması için verilen arada öldürmeye teşebbüs edebiliyorsa burası yaşanacak bir Türkiye değildir. Türkiye'yi bu şekilde gerilim, çatışma, kutuplaşma, kaos ortamı içinde yönetmeye çalışan siyasilerin sorumluluğu vardır. Zaten insanları tek tek tehdit etmeye gerek yok. Siyasi demeçlerle insanlar tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor. Aldığımız ceza bizim için çok önemli ve moral bozukluğu yaratacak değil. Biz gazeteciyiz ve burada verilen ceza gazeteciliğe verilmiştir. Sadece haber yaptık. Bu cezayı veriyorlarsa bizde bu cezayı kabul etmiyoruz" ifadesini kullandı.

"SİLAHI GÖRÜNCE DİREKT ÜSTÜNE DOĞRU YÜRÜDÜM"

Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ise "Bir refleksti aslında. Silahı görünce direkt üstüne doğru yürüdüm. ve herhalde ağzından tutup, geri itmeye çalıştım. O sırada Çanakkale milletvekilimiz de üstüne doğru gitti. O sırada ateş açtı. Biz o esnada elini aşağıya ittik galiba. O sırada yere gitti kurşunlar, NTV' den bir arkadaşımız yaralandı galiba. Refleksti, herkes yapardı diye düşünüyorum. Korkmadım, direkt buna mani olabilirim diye düşünceyle üzerine yürüdüm" diye konuştu.

- İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Anayasa Mahkemesi Can Dündar Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title