Haberler

Fransa ve Türkiye, G -20'nin Önemli Ekonomik Ortakları

Fransa ve Türkiye, G -20'nin Önemli Ekonomik Ortakları

Fransa ve Türkiye, G-20’nin önemli ekonomik ortakları

Dünya Bankası ve IMF’nin yıllık genel kurul toplantıları vesilesiyle 2-5 Ekim tarihleri arasında yeniden Türkiye’de olmak benim için büyük bir mutluluk.

İstanbul’da ilk kez 1955’te yapılan bu yıllık toplantılar, şimdi bir kez daha bu kentte gerçekleştiriliyor. Bir ülke ilk defa bu toplantılara ikinci kez ev sahipliği yapıyor. Bu da, kıtaların kesişme noktasında bulunan, şanlı bir geçmişe sahip bu büyük kentin, uluslararası mali alandaki büyük rolünün açık bir kanıtıdır.

DÜNYA EKONOMİSİNDE ETKİLİ AKTÖR

Çok mutluyum. Zira bu durum Türkiye’nin, dünya ekonomisinin asıl yönlendiricisi haline gelen G-20 bünyesindeki aktif, yapıcı ve kararlı katılımının da kanıtladığı gibi, dünya ekonomi sahnesindeki etkili aktör rolünü layıkıyla yerine getirdiğini gösteriyor. Bu, yıllardır ortakları nezdinde G-8’in gelişmekte olan ekonomilere doğru genişlemesini savunan Fransa için çok tatminkâr bir  gerekçedir. Fransa ile Türkiye, dünyanın ekonomik ve mali istikrarı için el ele çalışıyorlar.Bu yıllık genel kurul toplantıları, Pittsburgh’da gerçekleştirilen G-20 zirvesinden sonra uluslararası mali sistem için son derece önemli bir anda yapılıyor. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin bu önemli toplantı sonunda hatırlattığı üzere, Fransa birçok konuda tatmin olmuştur. G-20, birçok kilit alanda ilerlememizi sağlayarak etkinliğini Pittsburgh’da gösterdi. Alınan kararlar hepimizi bağlıyor.

G-20’NİN SOSYAL BOYUTU ÖNEMLİ

Nihayet dünya yönetiminin yeni baştan kurulması için çalışmaları başlattık. IMF’deki oy hakkının yüzde 5’inin gelişmekte olan ülkelere aktarılması ve yönetim kurulundaki üye sayısının 24 olarak kalması konularında anlaştık. Bu, Avrupalılar’ın özverilerde bulunmalarını gerektiriyor ve Fransa bir kez daha bu özverilerin gerekliliğini ortakları nezdinde savunacaktır. Aynı temellere dayanarak, Dünya Bankası reformunu başlatıyoruz. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Genel Müdürü’nün G-20’ye katılması kararı kesinleşti: Bu karar bundan böyle G-20’nin sosyal boyutunun daha iyi bir şekilde gözönüne alınacağı anlamına geliyor. Bizce esas boyut budur. Bu, reel ekonomiye destek boyutudur. İstihdamın korunması boyutudur. Fransa yakın bir zaman içinde, ILO’nun 8 temel standartının tüm G-20 üyeleri tarafından onaylanması için girişimlerde bulunacaktır.

PRİMLER ÜZERİNDE ANLAŞMA SAĞLANDI

Uluslararası mali sistem regülasyonu konusunda, bundan böyle tüm Avrupa ve Amerika bankaları tarafından uygulanacak olan muhasebe standartlarının uyumu, Basel II kuralları -üzerinde nihayet anlaşmaya vardık- pazar spekülasyonu bağlamında riskli faaliyetlere sahip bankalar da, kendi fonlarını arttırmaya zorunlu olacaklar. Aracı kurumlara verilen primler konusunda ilk defa büyük ilerlemeler kaydedildi: Bir yıllık sürenin üzerindeki garantili primler yasaklandı. Yüksek miktardaki primler bundan böyle taksitle ödenecek. Son olarak, geçtiğimiz Nisan’da Londra’da yapılan G-20 toplantısından bu yana vergi cennetlerine karşı mücadele konusunda alınan yol olağanüstüdür: Vergi cennetleri tarafından 150 mübadele anlaşması imzalanmış, 12 ülke gri listeden beyaz listeye, 4 ülke de kara listeden gri listeye geçmiştir. 15 ülke vergi konusunda banka gizliliğine son vermeye karar vermiştir. Vergi cennetleri, banka gizliliği, tüm bunlar artık sona ermiştir.

DİYALOĞUMUZ SIKI İLİŞKİLERE DAYANIYOR

2011’de G-8 ve G-20’nin başkanlıklarını ortaklaşa yürütecek olan Fransa, dünyanın içinden geçtiği büyük ekonomik krizin başlangıcından beri yaptığı gibi, uluslararası mali sistemin işleyişinin düzeltilmesi için vazgeçilmez olan bu reformlarda da yerini almaya hazırdır. Büyük dost ülke Türkiye ile böylesine önemli bir anda gerçekleştirilen bu ortak çalışmanın, ekonomik ve mali ilişkilerimizin niteliği ve yoğunluğunu son derece belirgin bir şekilde ortaya koyduğunu düşünüyorum. Benim için Türk mevkidaşlarımla birlikte çalışmak daima büyük bir zevk. Dış Ticaretten sorumlu Bakan iken mevkidaşım Sayın Kürşad Tüzmen ile çalışmıştım. Şimdi de Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan ile çalışıyorum. Bu da diyaloğumuzun yoğun ve sıkı ilişkilere dayandığını gösteriyor.

Büyük şirketlerimiz ve KOBİ’lerimiz Türkiye’de yatırımlar yapıyorlar. Axa, Groupama ve Renault grupları bu yıl da yaklaşık bir milyar dolar tutarında yatırım yaptılar. Fransız KOBİ’leri Türk ortaklarıyla elele çalışıyorlar ve biz de onların gelişmelerini Fransız Kalkınma Ajansı’nın (AFD)  tecrübelerini ve mali yardımlarını aktarmak suretiyle teşvik ediyoruz. AFD, 2005 yılında Türkiye’ye  geldiğinden beri, bir milyar Euro’dan fazla kredi sağladı. Bu da onu, verdiği ikili krediler bakımından Türkiye’de birinci sıraya taşıyor. AFD KOBİ’lere sağladığı destekten başka, Türk belediyelerinin toplu taşımacılık ve temiz ve yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi konularındaki ortak yatırımlarına da eşlik ediyor. Geleceği hazırlamak için beraberce yürütmemiz gereken öyle çok ortak çalışma alanı var ki.

Tİcaret hacmİ 11 milyar Euro’yu aşıyor

Bu karşılıklı dinamizmi ve güveni ikili ticaretimizde de yaşıyoruz. Ülkelerimiz arasındaki ticaret son yıllarda önemli oranda gelişti ve hem Türkiye hem de Fransa bundan büyük yararlar sağlıyorlar. İkili ticaretimiz dengeli, bu da ticaretin artışından karşılıklı olarak faydalandığımız ve Türk yatırımlarının da Fransa’da memnuniyetle karşılandığı anlamına geliyor. Acaba, Fransa’nın 6’ncı ticari ortağınız olduğu ve ülkenizin tüm dünyaya ihracatında 4’üncü sırada geldiği Türkiye’de biliniyor mu? Ülkelerimizde, ikili ticaret hacmimizin 11 milyar Euro’dan fazla olduğu ve Türkiye’nin Fransa için neredeyse Japonya kadar ve  özellikle Brezilya’dan, Hindistan, Kanada ve Cezayir’den daha önemli bir ortak olduğu biliniyor mu? Daha da iyisini yapabiliriz. Ortak hedefimiz, 2012 yılına kadar ikili ticaretimizi 11 milyar Euro’dan 15 milyar Euro’ya çıkarmak. Bu beraberce saptadığımız iddialı bir hedef  ancak ekonomilerimizi etkileyen krize rağmen bu hedefe ulaşabileceğimizi biliyorum.

9 Ekİm’dekİ semİnerde anlatacaklarım bunlar

Fransa’da Türkiye Mevsimi çerçevesinde önümüzdeki hafta, 9 Ekim’de, MEDEF ve TÜSİAD tarafından  ekonomik konuda düzenlenecek önemli bir seminerde, Cumhurbaşkanınız Sayın Abdullah Gül ile Başbakanımız Sayın François Fillon’un da huzurlarında bir araya geleceğim Türk ve Fransız işadamlarına söyleceklerim de işte bunlardır.

Türkiye Mevsimi’nin sunduğu büyük şanstan yararlanalım

1 Temmuz 2009 ile 31 Mart 2010 tarihleri arasında gerçekleşecek ve ülkelerimizin Cumhurbaşkanları tarafından önümüzdeki hafta Paris’te resmi açılışı yapılacak olan Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin bize sunduğu bu büyük şanstan yararlanalım.

Coşkulu, hayranlık ve dostluk duygularıyla dolu çok büyük bir seyirci kitlesini çeken kültürel anlamdaki birçok etkinlikle Fransa’da şimdiden kazanılan bu büyük başarıdan faydalanmayı bilelim. Türkiye’de büyük yatırımlar yapmış en büyük şirketlerimizden biri olan Axa’nın Yönetim Kurulu Başkanı Henri de Castries’nin Fransız organizasyon komitesi başkanlığını yürüttüğü Fransa’da Türkiye Mevsimi, kültürel ve bilimsel büyük etkinliklerin ötesinde, tüm Fransa’da düzenlenecek ekonomik nitelikli birçok etkinliğe de vesile olacak. 9 Ekim’de Paris’te yapılacak seminer, Türkiye Mevsimi’nin ekonomik penceresini teşkil edecek. Bana da bu açılışa dostum Ali Babacan ile birlikte katılma fırsatı verilmesinden büyük mutluluk duyuyorum.

Ticari ilişkilerimize, ekonomilerimizin ve istihdamlarımızın yararına beraberce yeniden atılım kazandıracağız. İstanbul’daki bu toplantılar esnasında, Pittsburgh’da yaptığımız gibi beraberce çalışacağız. Evet, Fransa ile Türkiye, sorumlu ortaklar ve dünyanın istikrarının ve büyümesinin temel aktörleri olarak bir araya geliyorlar.

Yabancı yatırımda ikinci sırada

FRANSA bugün 13 milyar dolarlık gerçekleşmiş yatırımla Türkiye’de ikinci sıradaki yabancı yatırımcı. Türkiye’de yerleşik 300 şirketimiz 70 binden fazla kişiyi istihdam ediyor ve toplamda 300 binden fazla kişinin geçimini sağlıyor. Bu hatırı sayılır bir rakamdır. Rakamların da ötesinde dikkati çeken, şirketlerimizin Türklerin günlük yaşamlarında da yer almaları. Burada herkes  örneğin Danone’yi, Carrefour’u, Total’i, Axa’yı, Groupama’yı, Renault’yu, Peugeot’yu ve Club Méditerranée’yi tanıyor. BNP Paribas ile TEB, DEXIA ile Denizbank ortaklıklarını da unutmuyoruz. Tüm bu şirketler, çoğunlukla başarılı olmuş ortaklıklarla birlikte Türkiye’de büyüyorlar ve buradaki çalışmalarını geliştirmek istiyorlar.  Bu şirketlerin, Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin modernleşmesini hızlandırdığı, gelişmekte olan büyük ülke Türkiye’nin geleceğine olan güvenleri tamdır.

 

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title