Haberler

Fikri Işık, Terörle Mücadele Kanunu ile İlgili Değerlendirmelerde Bulundu

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ : Toplantı salonundan görüntüler Milli savunma Bakanı Fikri Işık'ın konuşması Milli Savunma Bakanı Işık: "İleride Türk Silahlı Kuvvetleri personelimizin haksız, yersiz ve mesnetsiz birtakım iddialarla karşı karşıya kalmaması, mahkemelerde saçma sapan iddialarla ömrünü tüketmemesi için Türk Silahlı Kuvvetleri personeline dava açma yetkisini izne bağlayan, personele koruma getiren bir kanun ihtiyacı vardı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

Toplantı salonundan görüntüler

Milli savunma Bakanı Fikri Işık'ın konuşması Milli Savunma Bakanı Işık:

"İleride Türk Silahlı Kuvvetleri personelimizin haksız, yersiz ve mesnetsiz birtakım iddialarla karşı karşıya kalmaması, mahkemelerde saçma sapan iddialarla ömrünü tüketmemesi için Türk Silahlı Kuvvetleri personeline dava açma yetkisini izne bağlayan, personele koruma getiren bir kanun ihtiyacı vardı. Bu kanunla sağlanmış oldu"

"Yaptığımız düzenlemede terörle mücadelede hangi unsurların, hangi kapsamda, nerede, hangi süreyle kullanılacağına İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu karar veriyor. Yani askerin kendi kafasına göre gidip herhangi bir terörle mücadele işi başlatması mümkün değil. Askerin sorumluluğu sadece operasyonun askeri olarak planlanması ve icrası. Bu süreçteki izleme ve gözetim görevi de illerde valilerde. Tamamen sivil otoritenin gözetimi ve izlemesi altında. Dolayısıyla EMASYA protokolüyle uzaktan yakından alakası yok"

"Bahoz Erdal'la ilgili konu, Suriye'deki bir yerel örgütün yaptığı bir operasyon. Bunu Türk Silahlı Kuvvetleri veya Türkiye'nin yapması gibi bir söz konusu değil. Orada yerel unsurların yaptığı bir operasyon diye değerlendiriyoruz"

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na ilişkin, "İleride Türk Silahlı Kuvvetleri personelimizin haksız, yersiz ve mesnetsiz birtakım iddialarla karşı karşıya kalmaması, mahkemelerde saçma sapan iddialarla ömrünü tüketmemesi için Türk Silahlı Kuvvetleri personeline dava açma yetkisini izne bağlayan, personele koruma getiren bir kanun ihtiyacı vardı. Bu kanunla sağlanmış oldu." dedi.

Işık, savunma sanayi ihracat rakamlarının açıklandığı toplantıda, savunma sanayinin tüm olumsuz şartlara rağmen yüzde 11'in üzerinde ihracat artışı göstermesini başarı olarak gördüğünü ifade etti.

Bölge ve Türkiye'nin tehditle karşı karşıya olduğunu dile getiren Işık, bölgede ayakta kalmanın olmazsa olmaz 3 unsurunu, "güçlü demokrasi", "güçlü ekonomi" ve "güçlü olmak" şeklinde sıraladı.

Bakan Işık, savunma sanayinde yüzde 24'lerdeki yerlilik oranının yüzde 60'lar seviyesine çıkarıldığını ve nitelik artışı sağlandığını kaydederek, şu bilgileri paylaştı:

"Uluslararası rekabete açık pek çok şirketimiz oldu. Hamdolsun, yıllık 1 milyar 700 milyon doların üzerinde ihracat rakamına geldik. Önümüzdeki süreçte bu rakamın aritmetik değil, geometrik artışla büyüyeceğine inanıyorum. Varşova'daki zirvede Türkiye ve Polonya, bir anlaşma imzaladı. NATO, eksikliğini duyduğu 16 alanı belirledi ve bu 16 alanda çalışma yapılmasıyla ilgili karar aldı. Bunlardan biri de elektronik harp alanı. Elektronik harp alanındaki teknolojilerin geliştirilmesiyle ilgili ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye artık teknoloji geliştirecek konuma geldi. İnşallah önümüzdeki süreçte sadece kendi ihtiyaçlarımız için değil, NATO'nun ihtiyaç duyduğu elektronik harp sistemlerin, engelleyici sistemlerin geliştirilmesiyle ilgili çalışmayı başlatıyoruz."

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olduğu dönemde savunma sanayini, Türkiye'nin "olmazsa olmaz" sektörlerinden biri olarak değerlendirdiğini ve sektöre gelişmesi için her türlü desteği verdiğini anlatan Işık, Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapıldığını söyledi.

Işık, "Milli Savunma Bakanı olarak özellikle önümüzdeki süreçte özel sektör odaklı yeni bir sıçrama hedefimiz var. Kısa sürede savunma sanayi ihracatımızı 5 milyar doların üzerine çıkarmak istiyoruz. Daha fazla mal satarak, sürümden kazanarak değil, daha katma değeri yüksek ürünler, platformlar satarak, sistemler buna kısa zamanda ulaşacağımıza inanıyorum." diye konuştu.

Agosta tipi denizaltıların modernizasyonuyla ilgili 350 milyon dolarlık projeyi Türkiye'nin kazandığını hatırlatan Işık, savunma sanayinde özel sektörün ağırlığını artırmak hedefine işaret ederek, vakıf ve kamu şirketlerinin de sistem entegrasyonuna daha fazla yoğunlaşmaları, katma değeri yüksek ürünler üretmeleri ve bu konuda Türkiye'nin ekosistemini güçlendirmek için daha fazla çaba sarf etmeleri konusunda çalışmaların sürdüğünü anlattı.

Işık, savunma sanayinde firmaların ölçek büyütmesini, daha fazla KOBİ olmasını ve bazı sektörlerden savunma sanayine geçiş olsun istediklerini ifade ederek, Türkiye'nin bu alanda daha fazla üretime, yatırıma, istihdama ve daha fazla katma değerli ürüne ihtiyaç duyduğunu belirtti.

Kredi Garanti Fonu'nun savunma sanayindeki KOBİ'ler tarafından kullanılması için çalışma başlattıklarına değinen Işık, savunma sanayi yazılımlarında Anadolu'nun her üniversitesini harekete geçireceklerini, başlattıkları programla Anadolu'da yazılım hizmeti almak istediklerini dile getirdi.

Milli Muharip Uçak projesi

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, soruları yanıtlarken, savunma sanayine bütüncül yaklaşım getirmeyi hedeflediklerini vurgulayarak, kamunun alım gücü büyük olduğunu, bu gücü özel sektörün büyümesinde, yeni KOBİ'lerin oluşmasında ve iş birliğinin artırılmasında kullanmakta kararlı olduklarını ifade etti.

"Milli Muharip Uçak" projesine yönelik bir soru üzerine Işık, projenin teknik detaylarının çalışıldığını belirterek, "Türkiye'nin yeni nesil, kendi savaş uçağını geliştirme projesi ve çok fazla bileşeni olan bir proje. Teknik çalışmalar devam ediyor. Şu anda bir sorun gözükmüyor. En son tüm detaylar bitirilip, anlaşmaya bağlayana kadar 'Tamamlamış, olmuştur' diyemeyiz. Makul sürede de anlaşmaları tamamlayıp, projeyi başlatmak istiyoruz." dedi.

"EMASYA protokolüyle uzaktan yakından alakası yok"

Işık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun terörle mücadeleye nasıl bir ivme kazandıracağına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:

"Türk Silahlı Kuvvetlerimiz açısından son derece önemli bir kanun. Türk Silahlı Kuvvetlerine Anayasamızın ve kanunumuzun verdiği, gerektiğinde teröristle mücadele etme görevi, yükümlülüğü var. Bu konuda çok ciddi bir mücadeleyi Silahlı Kuvvetlerimiz verdi. İleride Türk Silahlı Kuvvetleri personelimizin haksız, yersiz ve mesnetsiz birtakım iddialarla karşı karşıya kalmaması, mahkemelerde saçma sapan iddialarla ömrünü tüketmemesi için Türk Silahlı Kuvvetleri personeline dava açma yetkisini izne bağlayan, personele koruma getiren bir kanun ihtiyacı vardı. Bu kanunla sağlanmış oldu. Çok önemli bir gelişme. Bundan sonraki operasyonlarda etkin koordinasyon için hukuki boşlukları dolduracak bir düzenleme yaptık. Bunu, EMASYA protokolü ile ilişkilendirmeye çalışanlar oldu. Uzaktan yakından alakası yok. Yaptığımız düzenlemede terörle mücadelede hangi unsurların, hangi kapsamda, nerede, hangi süreyle kullanılacağına İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu karar veriyor. Yani askerin kendi kafasına göre gidip herhangi bir terörle mücadele işi başlatması mümkün değil. Yetki tamamen Bakanlar Kurulu'nda. Askerin sorumluluğu sadece operasyonun askeri olarak planlanması ve icrası. Bu süreçteki izleme ve gözetim görevi de illerde valilerde. Tamamen sivil otoritenin gözetimi ve izlemesi altında. Dolayısıyla EMASYA protokolüyle uzaktan yakından alakası yok."

"Türkiye'nin bugüne kadarki stratejisi aynen devam edecek"

"Bahoz Erdal" kod adlı terörist Fehman Hüseyin'in öldürüldüğüne yönelik haberlerle ilgili soru üzerine Işık, "Bahoz Erdal'la ilgili konu, Suriye'deki bir yerel örgütün yaptığı bir operasyon. Bunu Türk Silahlı Kuvvetleri veya Türkiye'nin yapması gibi bir söz konusu değil. Orada yerel unsurların yaptığı bir operasyon diye değerlendiriyoruz. Türkiye'nin bugüne kadarki stratejisi aynen devam edecek." dedi.

Işık, "Sizin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından Savunma Bakanı olarak görevlendirilmeniz, Sayın Faruk Özlü'nün de savunma sanayinden gelerek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı olması, burada değişik kurgu var da düşüncesini uyandırıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Kimin hangi bakanlığa, hangi gerekçeyle getirildiği sorusu Sayın Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımıza sorulması gereken bir soru. Ama şunu söyleyebilirim, benim 2,5 yıl süreyle Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanlığı yapmam, Faruk Bey'in savunma sanayinde ciddi tecrübesi olması ve bu bakanlıklara bizim görevlendirilmiş olmamız aslında hükümetimizin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın savunma sanayindeki millilik ve yerlilik oranının artırılmasına doğrusu verdiği ciddi bir önemin göstergesi olarak değerlendiriyorum. Tabii farklı tercihler yapılabilirdi, bu da farklı yoruma sebep olmazdı. Bu iki bakanlık birlikte düşünüldüğünde, bu konuda bizden çok yüksek beklentilerin olduğunu da ifade etmem gerekiyor."

Kaynak: AA / Güncel

Fikri Işık Türkiye Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title