Haberler

Ergenekon" Davası Temyiz Duruşması

"Ergenekon" davası temyiz duruşmasında 13. gün, sanık savunmalarının ardından sona erdi.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ndeki "Ergenekon" davasının temyiz duruşmasına, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, emekli Albay Mustafa Levent Göktaş ile Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu bazı sanıklar, avukatları ve sanık yakınları katıldı.

Sanıklardan Mehmet Demirtaş ile babası Veli Küçük'ün savunmasını yapan Avukat Zeynep Küçük, daha önce savunma yapan avukatların usule aykırılıklara ilişkin açıklamalarına katıldığını belirtti.

"Ergenekon" davasının Tuncay Güney'den elde edilen belgeler, bu kişinin beyanları ve bunlardan yola çıkarak hazırlanan iddianameye dayandığını anlatan Küçük, bu iddiaları beslemek üzere gizli tanık beyanları temin edildiğini ve buna silahlı örgüt denilebilmesi için dosyanın Danıştay saldırısı davasıyla birleştirildiğini söyledi.

Veli Küçük'ün gözaltına alındığı gün, bağlantılı ev olarak kendi oturduğu evin arandığını anlatan avukat Küçük, aramada barodan temsilci bulunmadığını bildirdi.

"Ergenekon" sözünü babasının gözaltına alındığı gün duyduklarını belirten Küçük, ancak sonradan bu dosyanın çok daha önce tasarlandığını öğrendiklerini ifade etti.

Tuncay Güney'in 2001'de oto dolandırıcılığı nedeniyle gözaltına alındığını dile getiren Küçük, Güney'in polise "Beni tutuklamayın, bende çok bilgi var" diyerek yaptığı açıklama ve belgelerin bu tarihten beri Emniyette bulunduğunu söyledi.

Güney'in, "Ergenekon" denen bir örgütten 2001 yılında söz ettiğini aktaran Küçük, "Çok gizli dedikleri, sabah saat 04.30'larda yapılan baskınlarla el konulan belgeler 2001'den beri Emniyette" dedi.

Birisi böyle bir beyanda bulunuyorsa ya tanık ya sanık olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Küçük, tanık ise yemin ettirilmesi, sanık ise avukatı eşliğinde dinlenmesi gerektiğini ancak bunlara uyulmadığını da belirtti.

Küçük, iddianame, mütalaa ve kararda " Tuncay Güney'in samimi beyanları" ifadesinin kullanıldığını aktararak, "polis, savcı ve hakimler tarafından beyanları samimi bulunan Güney'in" çizdiği şemada Hüseyin Kıvrıkoğlu, Teoman Koman, Bekir Coşkun, Enis Berberoğlu, Hüseyin Gülerce, Ertuğrul Özkök, Rahmi Koç, Sabancı gibi isimler bulunduğunu ancak mahkeme tarafından bazı isimlerin üzerinin kapatıldığını, ısrarlı taleplerine rağmen bunların açılmadığını kaydetti.

Bazı soru işaretlerinin hala giderilmediğini belirten avukat Küçük, "Defalarca yargılama sırasında sorduk, Tuncay Güney hakkında ne yapıyorsunuz? Bazı suçlar içinde kendisinin de olduğunu beyan ediyor. Biz Yargıtayın önündeyiz. Tuncay Güney nerede? Sanık mı değil, tanık mı değil. Tuncay Güney'in alınan mülakatının hiçbir değeri yok. Bütün iddianamenin kurgulandığı o Tuncay Güney'in samimi denen beyanları yok hükmündedir" ifadelerini kullandı.

Yıllarca örgüt belgesi olduğu iddia edilen belgelerin incelenmesini, bilirkişiye gönderilmesini, araştırılmasını talep ettiklerini anlatan Küçük, mahkeme tarafından Jandarma Genel Komutanlığına yazı yazıldığını ancak komutanlığın raporunun dosyada görülemeyeceğini, çünkü iddiaları çürüten içeriğe sahip olduğunu ifade etti.

Bu belgelerin en sonuncusunun 2001 yılında üretildiğine işaret eden Küçük, "Öyle bir örgüt düşünün ki 2001 yılından sonra örgüt bir tane belge üretememiş ama sonra birçok komutan bu örgüt belgeleriyle 2010'larda tutuklanmış" dedi.

Tanık dinlenmesi taleplerinin kabul edilmediğini, tanıklara soru soramadıklarını da aktaran Küçük, "Öyle bir kıvraklık kazandık ki bu yargılamada, heyete rağmen aradan soru kaçırma gibi yetenekler kazandık. Dolana dolana soruyorduk. Çapraz sorgu yapacağız dedik, yazılı istediler. Çapraz sorgunun yazılı olduğu nerede görülmüş" diye konuştu.

-"Onların hukuk aramaya hakkı yok"

Yargılamada bir hukukçu olarak adalete güveninin sarsıldığını ve bu nedenle bazı belgeleri son ana kadar heyetten sakladığını anlatan Küçük, şunları söyledi:

"Çünkü biliyordum ki başından itibaren soruşturma dosyasına bu kayıtları doküman olarak verdiğim takdirde, orada dinlenen gizli tanıklar, oradaki tarihlere uygun beyanlar vereceklerdi. Elimdekileri, tanık beyanları, sorgular bitene kadar sakladım, sonra sundum. Mahkemenin dinlediği gizli tanıklar, kanun kaçağı. Veli Küçük'ün bir tanığı bile dinlenmedi."

Soruşturma ve kovuşturma boyunca sayısız hukuksuzlukla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Küçük, "Bunu yapanlar şimdi ağlıyorlar, hukuk arıyorlar. Yok hakları, onların hukuk aramaya hakkı yok. İnsanlar öldü bu davada" dedi.

-"Şike davasında da tanıklık yapmıştı"

Şike davasında da tanıklık yapan Talip Doğan Karlıbel'in "Ergenekon" davasında da dinlendiğini anlatan Küçük, Karlıbel'i "sahte belge üretme uzmanı" olarak suçladı.

Karlıbel'in, Veli Küçük'ün bir Alman gazetesine "yakın gelecekte darbe olacağı" yönünde beyanat verdiğini anlatarak, buna ilişkin gazeteyi yerel mahkeme heyetine sunduğunu belirten Küçük, şunları kaydetti:

"Bu haberin doğrusu, bir tuş uzaklıkta. İnternetten görülüyor. Gazetenin aslında böyle bir haberi yok. Bizim bunu ispatlamamız o kadar zor oldu ki konsolosluklar aracılığıyla gazetenin orijinal nüshasını getirttik. Gazetenin orijinal nüshasında böyle bir beyan yok. Heyete yalvardım. Yalan beyanda bulunan bir tanık için bir tek suç duyurusunda bulunun. Ama bulunamazlardı. Çünkü o bir suç duyurusuyla diğer bütün tanıkların yalanları konusunda başlarına gelebilecek hususlarda gerekli güvenceyi arkalarından mahkeme çekmiş olurdu. Bu kadar yalan tanık dinlendi ve bütün beyanların yalan olduğu bizzat burada oturan sanıklar tarafından belgelerle ispatlandı. Bir tek tanık hakkında yalan beyanda bulunduğu için bir tek suç duyurusunda bulunulmadı."

Bu savunmanın ardından, bugünkü duruşma sona erdi. Savunmalar yarın devam edecek.

Kaynak: AA / Güncel

Tuncay Güney Zeynep Küçük Veli Küçük Yargıtay Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title