Erdoğan'ın Ziyareti Alman Gazetelerine Damgasını Vurdu
Alman basını, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Berlin ziyareti ve Başbakan Angela Merkel'le yaptığı görüşmeye ağırlık verirken Türkiye'deki son gelişmelere vurgu yapıyor ve Türkiye-AB ilişkileri meselesine eleştirisel bir bakışla yaklaşıyor.
Alman basını, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Berlin ziyareti ve Başbakan Angela Merkel'le yaptığı görüşmeye ağırlık verirken Türkiye'deki son gelişmelere vurgu yapıyor ve Türkiye-AB ilişkileri meselesine eleştirisel bir bakışla yaklaşıyor.
-STUTTGARTER ZEİTUNG: "TÜRKİYE-AB UÇURUMU GÜN BE GÜN DERİNLEŞİYOR"-
Stuttgarter Zeitung, Deutsche Welle tarafından yansıtılan yorumunda Başbakan Erdoğan'ın Berlin temaslarına ilişkin "Erdoğan otokratlığıyla ülkesi ve AB arasındaki uçurumu gün be gün derinleştiriyor" iddiasında bulunduktan sonra şöyle devam ediyor:
"Bu yöndeki çabaları o kadar yoğun ki şu söylenebilir: O zaman Erdoğan ve ülkesi nasıl yalnız başlarının çaresine bakacaklarını görmeli. Ancak o zaman sadece Türkler değil, bütün AB halkları zarar görecek. Ortadoğu'daki iç savaşlar ve siyasi gerginlik ve birçok Güney Avrupa ülkesindeki ekonomik krizler yüzünden AB'nin istikrarlı, ekonomik açıdan potansiyel barındıran, ortaklık fikrine sahip bir Türkiye'ye hiç olmadığı kadar ihtiyacı var."
-WESTFALEN-BLATT: "AVRUPA'NIN ERDOĞAN'IN TASARLADIĞI BİR TÜRKİYE'YE İHTİYACI YOK"-
Aynı konuyu irdeleyen Westfalen-Blatt ise, "Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 'Almanya'daki dostlarının' işini, isteklerini yerine getirme konusunda zorlaştırıyor. Erdoğan dün Berlin ziyaretinde Federal Hükümet'ten, ülkesinin AB üyeliğini çok daha güçlü biçimde desteklemesini istedi. Elbette, artık Boğaziçi'nde çok uzun süredir 'hasta bir adam'dan söz edilemez. Türkiye ekonomisi büyüdü, geliri arttı. Ancak bu, Türkiye'nin AB üyeliği için yeterli değil. Burada en önemli soru şu: Erdoğan azınlıklara ve siyasi rakiplerine nasıl muamele ediyor?" diye yazdıktan sonra şu savlarda bulunuyor:
"Yüzlerce polis ve savcı hükümet içindeki yolsuzluk suçlamalarının üzerine gittikleri için yönetim tarafından ya görevden alındı ya da görev yerleri değiştirildi. Bu ne Berlin, ne de diğer Avrupa metropollerinde güven veren bir durum. Ayrıca İstanbul Gezi Parkı protestolarındaki vatandaşların coplanması da unutulmuş değil. İç savaşlar ve kaosun hakim olduğu bir bölgede AB'nin güvenilir, demokratik bir partnere ihtiyacı var. Avrupa'nın, Erdoğan'ın tasarladığı bir Türkiye'ye ise ihtiyacı yok."
-HESSİSCHE NİEDERSÄCHSİSCHE ALLGEMEİNE: "TÜRKİYE SİYASİ AÇIDAN GERİLEME İÇİNDE"-
Eleştirisel yorumlarda bulunan Alman basın organlarından Hessische Niedersächsische Allgemeine ise, Erdoğan'ın Berlin'de yaptığı gibi ülkesinin ekonomik gücüne işaret edip, AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı olduğu sonucunu çıkarmasının yeterli olmadığını belirtirken şu değerlendirmelerde bulunuyor:
"Bu, gerçeklere uzak kibirli bir tavır. Türkiye siyasi açıdan bakıldığında gerileme içinde. Sadece azınlıklara, muhalif hareketlere karşı engelleyici, baskı dolu muamele ve devlet içindeki temizlik operasyonlarına bakılırsa, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık önermesi bile iyi. Erdoğan şu sıralar bu teklifin değişmesi için ortaya hiçbir gerekçe sunmuyor."
-FLENSBURGER TAGEBLATT: "ERDOĞAN'IN YÖNETİM TARZI FEODAL"-
Başbakan Erdoğan'ın yönetim tarzı için "feodal" nitelemesini yapan Flensburger Tageblatt ise, Erdoğan'ın bu tarzının, siyasi entegrasyonundan kuşku duyulmasına neden olduğunu savunuyor. "Ankara'nın AB'ye tam üye olması, Birlik içinde iç siyasi sorun ve çatışmaların artması anlamına gelir" iddiasında bulunan gazete, şunları yazıyor:
"Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier üstünkörü de olsa aynı biçimde yargı ve insan hakları alanında AB ve Türkiye arasında müzakere faslı açılmasını istiyor. Ancak Steinmeier Brüksel'in baskısı ile reform sözü verirken, Merkel Türkiye'nin üyeliği ile ilgili gelişmeleri 'belirsiz' diye nitelendiriyor. Merkel'in bu konuda bir şanssızlığı var: Paris'te Elysee Sarayı'ndaki en yakın müttefikini elinden kaçırdı. Cumhurbaşkanı François Hollande selefi Nicolas Sarkozy'den farklı olarak Türkiye'nin AB üyeliğini savunuyor."
(CN/ÖZK