Haberler

Düzce Depreminin 14. Yıl Dönümü

12 Kasım 1999 Düzce depreminde ölen eşinin cenazesiyle enkazda kalan Naci Topkara, 26 saat boyunca kurtarılmayı bekledi Acılı eş Topkara: "Sarsıntı oldu, bir şeyler düşmeye başladı. Eşime ...

BARIŞ ZENGİN - ABDULHAMİD HOŞBAŞ - 12 Kasım 1999 Düzce depreminde ölen eşinin cenazesiyle enkazda kalan Naci Topkara, 26 saat boyunca kurtarılmayı bekledi.

Topkara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Ağustos depreminden önce tatildeyken güneş tutulmasını seyrettiklerini, çevrede bulunanların bunun kötü bir olayın habercisi olduğunu söylediklerini anlattı.

Tatilin ardından Düzce'ye döndüklerinde 17 Ağustos'taki depreme yakalandıklarını belirten Topkara, "Deprem hiç aklımıza gelmedi. Yatakta üzerime bir şeyler döküldü. Kalkıp ışığı yakmaya çalıştım, yanmadı. Geceleri sürekli yatağımın kenarında bulunan ışıldağı yaktım. Hemen oğlumun odasına koştum. Oğlumun odasıyla aramızdaki duvar yıkılmış. Yatağımın başında bulunan kitaplık beni korudu. Tuğlaların düşme hızını yavaşlattı. İki tuğla benim üzerime bastı. İki kaburga kemiğim kırıldı" diye konuştu.

Deprem sonrasında çadır kente yerleştiklerini, hasar gören evlerindeki tespit çalışmasının ardından tadilata başladıklarını aktaran Topkara, valinin çadırların kaldırılması talimatıyla yeniden evlerine geçtiklerini söyledi.

12 Kasım'daki deprem sırasında eşi Hatice ile sofrada olduklarını aktaran Topkara, şunları dile getirdi:

"Eşim depremin etkisiyle yere düştü. Masadan düşen tabakların yüzüne zarar vermemesi için eşimi el yordamıyla bulup üzerine doğru eğildim. Deprem bittiğinde eşime ne yaptığını sordum. İyi olduğunu ancak sıkıştığını söyledi. Ortalık karanlık olduğu için bir şey göremiyordum. El yordamıyla sıkıştığı yerden kurtarmaya çalıştım. Elime tuğla parçaları geldi. Bir süre sonra ikinci bir sarsıntı oldu, bir şeyler düşmeye başladı ve elim ağırlaştı. Eşime seslendim cevap vermedi. El yordamıyla kafasına dokundum. Taş vardı. Kafasının ezildiğini ve öldüğünü anladım. Ben ise bir kirişin altında oluşan hayat üçgeninde 26 saat kaldım."

"Hayatımda o 26 saat yok"

Ölen eşi ile geçirdiği 26 saati anlatmakta zorlanan Topkara, "Diyabet hastası olduğum için şeker ve tansiyonum fırladı, bilincimi kaybetmemeye çalıştım. Elime bir harç veya tuğla parçası alıp sesimi duyurmak için zemine vurdum. Kolum ağrıdıkça dinlenip tekrar vuruyordum. Kurtarma ekipleri geldiğinde onlara cevap verebilmek için uyumamaya çalışıyordum. Bina yana yaslandığı için kurtarma ekibine sıkıntı oluşturdu. Yanlış bir yer delindiğinde bina çökebilir endişesi vardı. Hayatımda o 26 saat yok. Bilinç kaybı oldu bende. Anlattıklarım belki de karanlık, zifiri hayal ürünüdür" ifadesini kullandı.

Enkazda geçen 26 saatin ardından kurtarma ekibinin kendisine yardım eli uzattığını anlatan Topkara, bir canlının elini tutmanın kendisine yaşama sevinci verdiğini dile getirdi.

"Çok susadığım için su istedim" diyen Topkara, "Yukarıdan su istediler ancak benim için değilmiş. Bulunduğum yerdeki beton ve demirleri kesecekleri için olası bir ateş çıkma ihtimaline karşı zarar görmemem için üzerime bez ıslatıp serdiler. Ben susuzluğumdan ötürü o ıslak bezi emmeye başladım" şeklinde konuştu.

15 gün boyunca hastanede komada kaldığını belirten Topkara, eşinin cenazesine katılamadığını, hastaneden çıkar çıkmaz önce eşinin mezarını ziyaret ettiğini söyledi.

Topkara, ciddi sağlık sorunları yaşadığını, depremin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra tekrar evlendiğini vurgulayarak, "Ben şimdiki eşime zaman zaman eski eşimin adıyla hitap ediyorum. O günleri unutamıyorsunuz. Depremi yaşamayan insanlar depremi çok basit görüyor. Biz de öyle görüyorduk. Ta ki başımıza gelene kadar. Ölen eşimden 1, şu anki eşimden de 1 çocuğum var. Onlar benim her şeyim" diye belirtti. - Düzce

Kaynak: AA / Güncel

Düzce Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title