Haberler

Dünya İnsani Zirvesi

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Serdar Çam, dünyadaki insani krizlere ilişkin, "Temel nokta aslında insanların erişebilme sıkıntısı ve devlet yönetebilmek kapasitesinin arttırılamamasıyla, dış müdahaleler.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Başkanı Serdar Çam, dünyadaki insani krizlere ilişkin, "Temel nokta aslında insanların erişebilme sıkıntısı ve devlet yönetebilmek kapasitesinin arttırılamamasıyla, dış müdahaleler. Dolayasıyla acze düşen devletler bir taraftan çoğalırken, güçlenen illegal örgütlerin de burada tartışılması gerekir." dedi.

Dünya İnsani Zirvesi kapsamında düzenlenen "Kadın ve Çocuk Ekseninde Türkiye İnsani Yardım Perspektifi" başlıklı özel oturumda konuşan Çam, önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıldığını ifade etti.

Çam, "Nereye gidersek gidelim mutlaka bir acıyla karşılaştığımızda en büyük acıyı önce çocuklar, sonra kadınlar çekiyor. Hepimiz şahit oluyoruz." ifadelerini kullandı.

Aslında bugünkü insani dramın birçoğunun doğal afetlerden ziyade terör ve savaşlardan kaynaklandığını aktaran Çam, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu zirve bu anlamda da çok önemli. Dünyada ilk defa tertip ediliyor ve artık çok ciddi bir noktaya gelen dünyadaki çatışmalarla karşı karşıyayız. Bu süreç eğer aynı şekilde devam edecek olursa gelecekte tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük sıkıntılar dünyayı bekliyor. O zaman nerede dert, sıkıntı varsa o sorunla bütün dünyanın ilgilenmesi gerekiyor. 'Dünyanın en zengin kıtası neresi?' dense Afrika denmesi gerekir. Peki niye bu acı, açlık, sefalet? Temel nokta aslında insanların erişebilme sıkıntısı ve devlet yönetebilmek kapasitesinin arttırılamamasıyla, dış müdahaleler. Dolayasıyla acze düşen devletler bir taraftan çoğalırken, güçlenen illegal örgütlerin de burada tartışılması gerekir."

Çam, Türkiye'nin bu manada çok önemli bir örnek olduğunu, çok güçlü bir devlet yapısına ve liderlik gücüne sahip olan ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gücüyle sadece Türkiye'deki yurt dışından gelen 3 milyon mazlum insana değil, 140, 150 ülkeye kadar ulaştığını anlattı.

TİKA Başkanı Serdar Çam, sözlerini "Birçok noktada diğer devletler yardımları giderek azaltırken, ülkemiz artırmaya devam ediyor. En önemli konu burada acze düşen devletler, hükümetler ve illegal örgütler. Bu illegal örgütlerin kaynaklarıyla da birçok noktada başka ülkelerin siyasetine müdahale edebilen ki bizim ülkemiz de yaşadı. Bundan 3 sene öncesinde sokak hadiseleri, Gezi olayları gibi. Balkanlarda, değişik ülkelerde de yaşanabiliyor. Bu meseleye dünyanın bir şekilde çeki düzen vermesi, birtakım çıkar gruplarının önlerinin kesilmesi noktasında da tedbirlerin tartışılması gerekmekte." şeklinde tamamladı.

"Türkiye, Suriye'nin yanı başında bulunan güvenli bir liman"a

Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay da Türkiye'nin, son 5 yıldır Suriye'de süren krizin hemen yanı başında bulunan güvenli bir liman olduğunu söyledi.

Oktay, güvenli liman ve büyük bir devlet olmanın da getirdiği sorumluluklar bulunduğunu ifade ederek, ilk günden itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla yürütülen açık kapı politikasıyla tüm sınırların ve gönüllülerin Suriyelilere açıldığını anlattı.

Bu sürecin 2011'de başladığını, sonrasında Suriye tarafındaki çatışmanın artması ve Hatay'da kurulan kamplarda yoğunluğun artmasıyla birlikte, sınırdaki diğer şehirlerde de Suriyelilere destek verildiğini dile getiren Oktay, şöyle devam etti:

"Tamamen insani bir yaklaşım sergileyecektik. Kamplarda aslında bir anlamda bunu yaptık. Yaptığımız şey aslında sadece barınma ve beslenme hizmeti sunmak değil, sadece güvenli bir ortam sunmak değil, onun ötesinde ümit ve umutlarını kaybetmiş dediğimiz özellikle çocuklara ümit ve umut olma anlamında eğitim boyutuna birincil derecede önceliği verdik. Ama başlangıçta ilk öncelik verdiğimiz temel sağlık hizmetleri anlamında. Gelen her bir çocuğumuz aşılandıktan sonra hem Türkiye tarafında içeri alındığında hem de Suriye tarafında Sağlık Bakanlığımız ile birlikte aşı faaliyetlerine devam ettik. Bugün de aynı ciddiyetle devam ediyor. Kadınlar aynı şekilde önceliklendirildi."

Oktay, her türlü sağlık hizmetini kamp ve kamp dışında kalanlar için öncelikle sağladıklarını anlatarak, erken evliliklerin önlenmesi, kadına şiddet konusunda kadın ve erkeklerin bilinçlendirilmesi gibi konularda yoğun eğitimler verdiklerini vurguladı.

Sadece kamplarda yetim ve öksüz olarak 4 bin Suriyeli çocuğun bulunduğunu belirten Oktay, bu çalışma ve sistemin arkasında sıkı bir takip ve destek olduğunu söyledi.

Fuat Oktay, Türkiye'nin kamp ve sağlık harcamalarının 10 milyar doları aştığını ancak uluslararası yardımların 500 milyon dolar civarında kaldığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Önceden krizlerin sinyallerini görüyoruz ama politik boyutta söylüyorum fazla bir şey yapmıyoruz, sadece izliyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz. Özellikle büyük devletler daha çok siyasi boyutta ilgileniyor. BM ve Avrupa Birliği boyutunda da baktığımızda fazla bir şey yok. Sonra 'geliyorum' diyen çatışma geliyor. Bunun sonucunda evini terk edenler ve mülteciler oluşuyor."

Türkiye olarak kaynaktan ihtiyacı olanlara ulaşım sağladıklarını ifade eden Oktay, dünyadaki sistemde de aracıların minimize edilebileceği bir yapının oluşturulması gerektiğini sözlerine ekledi.

"Böyle bir adaletsiz dünya sürdürülebilir bir dünya değildir"

Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık da gelişmekte olan ülkelerin ya da az gelişmiş ülkelerin pek çok sorunları olduğunu, bu anlamda özellikle kadınların sağlık ve refahla ilgili sorunlarının çok ciddi olduğunu söyledi.

Kınık, bugün dünyaya bakıldığında kadınların ihmal edildiğini, erkeklerden daha fazla sömürüldüğünü, daha çok çalışıp daha az kazandığının görüldüğünü aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dolayısıyla bu çerçevede kadınlara yönelik yapılacak çalışmalarda, bu açığın kapatılabilmesi için pozitif ayrımcılık yapılması gerekiyor. Bugün bazı sayılara bakıldığında özellikle Asya Pasifik bölgesinde ağırlıklı olmak üzere 500 bin kadını doğum sırasında kaybediyoruz. Bunun büyük bir kısmı doğum öncesinde yakalandıkları hastalıklardan. 50 centlik bir ilaçlı cibinlik alabilse insanlar, sıtma taşıyan o sivrisinekler o kadını ısırmayacak. Isırmayınca kansızlık oluşmayacak. Kansızlık olmayınca doğumdaki basit bir kanama nedeniyle o kadını kaybetmemiş olacağız. Maalesef sağlıksız şartlarda yapılan kürtaj nedeniyle yılda yaklaşık 70 bin kadınımızı kaybediyoruz. Bu anlamda özellikle Afrika ve Asya Pasifik'teki kadınlar ağırlıklı olmak üzere tüm dünyadaki kadın ölümlerinin yaklaşık yarısı bulaşıcı hastalıklardan, gebelik ve doğum dönemindeki hastalıklardan ve beslenme yetersizliklerinden kaynaklanıyor. Her iki kadından bir tanesi önlenebilir sebeplerle hayatını kaybediyor."

Afrika'da çok büyük sosyal sorunlara yol açan HIV gibi virüslerin de yükünü kadınların çektiğine değinen Kınık, bunun kadınlara yönelik sağlık planlamalarının özenli yapılmamasından kaynaklandığını ifade etti.

Kınık, eğer yoksulların kendi evlerinde besleyip, kalkındırılmazlarsa sınır kapılarındaki kötü insani manzaralarla daha fazla yüzleşileceğini belirterek, "Dolayısıyla varlığımızı paylaşmak zorundayız. Bugün dünyada yılda 4 milyar ton gıda üretiliyor. 1,3 milyar tonu tüketilmeden çöpe atılıyor. Tasarruf yapmak zorundayız. Dünyanın yarısı açlıktan dolayı hastalanıyor ölüyor, diğer yarısı fazla yemekten dolayı hastalanıp ölüyor. Böyle bir dünya, böyle bir adaletsiz dünya sürdürülebilir bir dünya değildir." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel

Türkiye Suriye Afrika Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title