Haberler

Dünya Ekonomik Forumu

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ekonomik kalkınma ile finanse edilmeyen, desteklenmeyen bir demokratik değişim süreci ayakta duramaz. Biz Türkiye'de demokratikleşmeyi temin edebildik. Çünkü kendi ekonomimiz 12 yılda 4 misli büyüdü. Türk ekonomisi küçülseydi bizim demokrasiyi yaşatmamız çok zor olurdu" dedi.

Davutoğlu, Dünya Ekonomik Forumu kapsamında düzenlenen "Bölgesel Kalkınma için Kaynakların Ortaya Çıkarılması" temalı özel toplantının kapanışında yaptığı konuşmada, demokrasinin sürdürülebilir istikrarın en önemli garantisi olduğunu belirterek, "İstikrar bir devlet başkanının uzun yıllar iş başında kalması demek değildir. İstikrar, tek bir partinin uzun dönem bir ülkede egemen olması değildir" ifadelerini kullandı.

İstikrarın, halkıyla meşruiyet ilişkisine girmiş ve meşruiyeti sürekli demokrasi üzerine test eden bir siyasal sistemin adı olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Çok ilginç bir diyaloğu burada yansıtmak istiyorum. Beşar Esad'ı 2011 yılı Ağustos ayında halkına karşı zulmetmemesi yönünde yoğun çaba sarf ettiğimiz dönemde, 7 saatlik bir görüşmem olmuştur. Görüşmenin bir aşamasında 'peki biz ne olacağız?" sorusuna muhatap olmuştum. Yani siyasi liderler, uzun yıllar ülkeyi idare edenler, şöyle birşey söyledim ve buna da inanıyorum. Demokrasi için bir tek kriter konulsa, ben bu kriterin pratik karşılığı şudur demiştim kendisine; 'Bir ülkede eğer eski cumhurbaşkanı ve başbakan barış içinde yaşıyorsa, eski ve cumhurbaşkanı ve başbakan varsa, o ülkede demokrasi vardır. Başka birşey aramayın. Ama bir ülkede eski cumhurbaşkanı ve başbakanlar ya hapiste, ya mezarda, ya sürgünde ise demokrasi yoktur. Sizin Arap dünyasında eski liderlerin bir kısmı sürgünde demiştim, Bin Ali. Bir kısmı mezarda, Kaddafi. Bir kısmı da hapiste, Mübarek. Demokrasi ile seçime gidin, kazanırsanız cumhurbaşkanlığınız devam eder. Kaybederseniz kendi ülkesinde huzurla yaşayan bir eski cumhurbaşkanı olmuşsunuz ve yeni bir seçime hazırlanırsınız."

Demokrasinin aslında bu anlamda liderlerin hayatını da garanti eden bir sistem olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Demokrasinin olmadığı yerde, liderler kendilerini güvende hissetmez ve iktidarı varoluş makamı olarak görürler. Düştüklerinde öleceklerini düşünürler. Sovyetler döneminde de soğuk savaş döneminde de Doğu Avrupa'da da Çavuşesku için de böyleydi, Kaddafi ya da Mübarek için de böyleydi, Esad için de böyle" dedi.

"Bu gizli bir ırkçılıktır"

Aylarca, sabırla Esad'ı ikna etmeye çalıştıklarını, çünkü ilişkilerinin iyi olduğunu anlatan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hani şimdi bizi mezhepçilikle itham edenler çok iyi bilmeliler ki bütün sünni dünyası Esad'a cephe açmışken, biz Esad'ı destekledik. Desteklemekten kastım, Suriye'deki istikrarın ve onu barışçıl yollarla dönüştürebilmek için 2005'te, 2006'da. Olumlu yönden baktık, Arap Baharı'na. Şöyle düşündük; nasıl AB ve ABD, Balkanlar'daki demokrasi rüzgarını desteklediler. ve onu finanse ettiler. 'Ortadoğu'yu da destekleyecekler' diye düşündük. ve burada bir tutarlılık bekledik, istedik. Şunu hepimiz bilelim. Kalkınma ile siyasal sistem arasında bir bağ kuracaksak, demokrasi finanse edilen bir sistemdir. Yani bir ülkede bir demokratik değişim süreci varsa o bir tek şeyle garanti altına alınabilir. Ekonomik kalkınma ile finanse edilmeyen, desteklenmeyen bir demokratik değişim süreci ayakta duramaz. Biz Türkiye'de demokratikleşmeyi temin edebildik. Çünkü kendi ekonomimiz 12 yılda 4 misli büyüdü. Türk ekonomisi küçülseydi bizim demokrasiyi yaşatmamız çok zor olurdu. Bugün Balkanlar'da demokrasi var, Polonya'da, Romanya'da. Çünkü AB fonları ile o demokrasi finanse edildi. Ortadoğu'da demokrasiyi finanse edecek hiç kimse çıkmadı. Bizim, demokrasi döneminde seçilmiş çoğu başkanlara, Mısır'a verdiğimiz 2 milyar dolarlık yardım, Tunus'a yaptığımız 500 milyon dolarlık yardımların dışında ciddi bir demokrasi finansmanıyla ilgili birşey sağlanmadı. Açık söyleyeyim, burada oryantalist bir tavır hemen kendini ortaya koydu. Gerek Irak'ta, gerek bölgede bir müddet sonra şöyle düşünmeye başladı insanlar. Bu Müslümanlar ancak sopalı bir lider ya da otoriter bir lider tarafından idare edilebilirler. Bütün dünya ekonomik forumuna katılan küresel entelektüellere hitaben diyorum. Bu gizli bir ırkçılıktır."

Dünyada her milletin, her dinden insanın nasıl demokrasi ile idare edilebilme kapasitesine sahipse, çok köklü siyasal bir kültüre sahip olan İslam toplumlarının da demokrasiyi yaşatıp geliştirebileceğini dile getiren Davutoğlu, İslam dünyasının IŞİD ile anılamayacağını, İslam'ın da IŞİD ve benzer yapılarla anılamayacağını söyledi.

"Demokrasinin kıymetini en çok biz biliriz"

O açıdan Türkiye'nin bir başarı hikayesi olduğunun altını çizen Davutoğlu, "Bu başarı hikayesine bakan birçok Arap genci, sokağa çıktı ve demokrasi talep etti. Beklediler ve gördüler ki, Türkiye'nin İsrail'e karşı Filistin davasındaki onurlu duruşu, ancak demokrasi ile sağlanabiliyor. O zaman kendileri de bunu talep ettiler. Biz de arkalarında durduk. ve durmaya devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dört yılın kısa kısa muhasebesini zikredeyim. Çünkü bir depremin içindeyiz. Şimdi bu deprem Avrupa ülkelerini, ABD ve dünyayı vurmaya başladığı için tedbir alma ihtiyacı hissediliyor. Biz 4 yıldır bunu anlatmaya çalıştık. 2011 yılı her devrimlerde olduğu gibi bir hissi devrim yılıydı. Arap dünyasında, Tahrir Meydanı'nda, diğer meydanlarda gençler sokağa çıktı, aynen Avrupalılar gibi, aynen bizler gibi demokrasiyi tatmak istediler. Vatandaş olarak seslerini yükseltmek istediler. Özgürce herşeyi tartışmak istediler. Ve rejimler buna dayanamadı. Hatta o dönemde Mısır'a gittiğimde bana 'bu olayı nasıl yorumladığım sorulduğunda' dedim ki; Ben Mısır'a 1988'de doktora tezi için geldiğimde 5-6 ay kalmıştım, Mübarek iktidardaydı. Geçenlerde benim küçük kızım kütüphaneme gitmiş, İstanbul'daki evimde ve üst katta çatıdaki kütüphaneme. Benim eski daktilomu, doktora tezimi yazdığım daktiloyu koymuştum. Yukarıdan hayretle seslendi. 'Baba bu ne?' diye. Ben de korktum, herhalde korktu, birşey oldu diye. Daha 8-9 yaşında. 'Bu ne?' diye daktiloyu gösteriyor. Sanki arkeolojik bir keşif yapmış gibi. Çünkü hiç daktilo görmemiş benim kızım ve oynamaya başladı onunla. Dedim ki, Mısır'da ben 88'de doktoramı yazarken o daktiloyu kullanıyordum. Ve Mübarek iktidardaydı. Sonra bilgisayar keşfedildi, Mübarek iktidardaydı. Sonra internet keşfedildi, Mübarek iktidardaydı. Mobil telefon keşfedildi, Mübarek iktidardaydı. Twitter, facebook gelince dayanamadı. Şimdi nesiller değişiyor ve gençler hep aynı liderleri görüyor. Cevap vermeyen liderleri, hesap sorulamayan liderleri. Bunun getirdiği bir heyecanla devrim rüzgarıydı, 2011 yılı. 2012 yılı ümit yılıydı. Açık söylüyorum. Eğer bugün biz burada IŞİD'i tartışıyorsak, 2012 yılındaki demokratik geçiş süreçlerine destek vermediğimiz için tartışıyoruz. IŞİD çok güçlü olduğu için ya da Suriye ve Irak halkı IŞİD tür radikal eylemlere eğilimli olduğu için değil."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 2012 yılında bütün devrim rüzgarlarının yeşerdiği Ortadoğu'da seçimlerin yapıldığını anlatarak, "İlk defa insanlar sandıklara gittiler. Mısır'da seçim yapıldı, bir değişim oldu. Libya'da yeni bir kongre oluştu. Tunus'ta yepyeni bir dönem başladı. Fas'ta bir geçiş süreci yaşanıyordu. Her yerde, Cezayir de dahil gayet doğallık içinde bir geçiş süreci başladı ve bir emek vardı kitlelerde, insanlarda. Şimdi soralım, biz bu ümidi besleyecek ne yaptık? Biz bu ümitle yola çıkmış Yemen'de insanlara ne verdik? Balkanlar'a ve Doğu Avrupa'ya sağladığımız imkanları, demokrasiye geçiş sürecinde Ortadoğu halklarına sağladık mı? Bölgesel kalkınmadan bahsederken demokrasiyle kalkınma arasındaki irtibatı kurabildik mi? Biz Türkiye, şimdi bütün bu meydan okumalara karşı karşıya kalan bir ülke olarak gururla ve iftiharla söylüyorum. O günden bugüne ilkeli bir şekilde aynı yerde durduk. Herkes pozisyon değiştirirken, herkes bizi reel politiğe çağırırken, 'Niye ulusal çıkarlarınızı tehlikeye atıyorsunuz? Bölgede demokrasinin arkasında duruyorsunuz, biraz reel politikleşin' derken, içeride ve dışarıda biz demokrasinin yanında durduk. Ortadoğu halklarının yanında durduk. Çünkü demokrasinin kıymetini en çok biz biliriz" şeklinde konuştu. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel

Ahmet Davutoğlu Beşşar Esed Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title