Haberler

Diyarbakır Kışanak: Binlerce Yıldır Bu Topraklarda Yaşayan İnsanların Zenginliklerinden Yararlanma...

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, madenlerin aranması, işletilmesi, ruhsatlandırılması, denetlenmesi süreçlerinin hiç birinde yerel yönetimlerin bir rolü olmadığını belirterek, "Bu doğru bir yaklaşım değildir.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, madenlerin aranması, işletilmesi, ruhsatlandırılması, denetlenmesi süreçlerinin hiç birinde yerel yönetimlerin bir rolü olmadığını belirterek, "Bu doğru bir yaklaşım değildir. Her şeyi bu kadar merkezleştirip bazen siyaset malzemesi bazen de denetimsizlik nedeniyle felaketler vesilesi yapmaya gerek yoktur. Bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan insanlar bu toprakların zenginliklerinden yararlanma hakkına sahiptir. ve bunun için de yerel yönetimler bu sektörün, bu zincirini bu halkanın bir parçası olmak durumundadır. Ama şuan da bildiğiniz gibi hiçbir aşamasında bir sorumluluğumuz ve katılım imkanımız yoktur" dedi. Diyarbakır'da düzenlenen maden panelinde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Türkiye'nin ekonomisi büyüyerek güçlendiğini ve bu büyümede Diyarbakır önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, 'Ülkedeki genel büyümeden ekonomik refahtan payımıza düşeni alamadık' dedi. Kışanak," .Bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan insanlar bu toprakların zenginliklerinden yararlanma hakkına sahiptir. ve bunun için de yerel yönetimler bu sektörün, bu zincirini bu halkanın bir parçası olmak durumundadır. Ama şuan da bildiğiniz gibi hiçbir aşamasında bir sorumluluğumuz ve katılım imkanımız yoktur.' Diye konuştu..Diyarbakır'da Valilik, Belediye ve İş İnsanları Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği, Türkiye'de madencilik ve Diyarbakır'ın madencilik sektöründeki yeri paneli Vali Hüseyin Aksoy, Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, işadamlarının katılımıyla Hilton Garden Oteli'nde yapıldı. Başkan Kışanak, bütün ülkelerin, toplumların kalkınmasında, refah düzeyinin yükselmesinde, yaşam koşullarının iyileştirilmesinde madencilik sektörü ve buna dayalı sanayileşmenin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu bildiklerini söyledi. Kışanak, "Türkiye'de hepimizin de bildiği gibi aslında bölgeler arası ekonomik farklılık gelişim düzeyi ve farklılık açısından son derece kötü bir noktada. Bölgeler arası gelişmişlik farkının en derin olduğu ülkeler arsındadır. Bir bölgesi kalkınma ve refah içerisindeyken diğer bölgelerin giderek gerilediği bir durum içerisindedir. Türkiye'nin ekonomisi büyüdü, güçlendi ve bunun içerisinde Diyarbakır önemli bir yere sahipken geçen 80-90yıllık serüven içerisindeyken giderek her yıl bir basamak daha geriye, ülkedeki genel büyümeden ekonomik refahtan payımıza düşeni alamadık. Bu nedenle biz madencilik sektörünün bu alanda sorunlarını tabi ki konuşmalıyız ve ekonomik çark içerisinde kalkınma işyerindeki yerini nasıl güçlendirmeliyiz. Bunu konuşmalıyız, konuşacağız. Aynı zamanda yaratılan bu refahtan yerel ve bölgesel olarak nasıl payımızı alabiliriz bunu da tartışmaya ihtiyacımız var"dedi. Türkiye'nin Avrupa ülkeleriyle yarışmaya aday bir ülke konumundayken iş sağlığı ve güvenliği konusunda kötü bir noktada olduğunu belirten Kışanak, bu durumun kabul edilebilir olmadığını söyledi. Kışanak, şöyle dedi:

"Büyükşehir yasasıyla birlikte il genelinde yerel yönetimler büyük bir sorumluluğun altına girdiler. Ancak buna paralel olarak gelirlerimizin arttığını söyleyemeyiz. Biz aslında bu halkın, bu yörenin ve şehrin doğal, tabi varlıkları olan yer altı zenginliklerimiz işletilirken yerel yönetimlerin de mutlaka bu zincir ve halkanın bir parçası olması gerektiğini altını çizmek istiyoruz. Şuanda madenlerin aranması, işletilmesi, ruhsatlandırılması denetlenmesi süreçlerinin hiç birinde yerel yönetimlerin bir rolü yok bu doğru bir yaklaşım değildir. Her şeyi bu kadar merkezleştirip bazen siyaset malzemesi bazen de denetimsizlik nedeniyle felaketler vesilesi yapmaya gerek yoktur. Bu topraklarda binlerce yıldır yaşayan insanlar bu toprakların zenginliklerinden yararlanma hakkına sahiptir. ve bunun için de yerel yönetimler bu sektörün, bu zincirini bu halkanın bir parçası olmak durumundadır. Ama şuan da bildiğiniz gibi hiçbir aşamasında bir sorumluluğumuz ve katılım imkanımız yoktur. Daha da negatif bir durum var geçmişte Büyükşehir değilken İl Özel İdaresi'nden kısmen de olsa yapılan bir yerel denetim ve katılım süreci de rafa kaldırılmıştır. İl Özel İdare'leri ruhsat işlemlerinin verilmesi, denetim sürecinde kısmen de olsa yeri olan bir mekanizmaydı. Ayrıca devlet payının yüzde 50'sini yerelde kullanmak adına İl Özel İdaresi'ne devrediliyordu geri kalan yüzde 50'nin yüzde 25'i de Köylere Hizmet Götürme Birliği'ne veriliyordu. Şuan da bunlarda ortadan kaldırıldı. Tamamen merkeze bağlandı, biz daha iyisini talep edelim derken var olanı da Özel İdare üzerinden hiç değilse yerelin katılımı ve pay alımı da ortadan kaldırılmış durumdadır. Bunlar doğru şeyler değil, bunların mutlaka düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yerel yönetimlerin özellikle acil olarak kum işletmeleri konusunda birinci derecede sorumlu ve etkili olması gerektiğinin altını çiziyorum. Bu konularda yasal düzenlemelerin yapılması yerelin de yer altı kaynaklarının işletilmesi sürecine dahil edilmesi hem demokrasinin hem de yerel kalkınmanın bir zorunluluğudur. Bu bizim kişisel özel bir talebimiz değildir. Siyasi bir talebimizde değildir. Bu tamamen yerel ve yerinden yönetim ilkesini benimseyen tüm demokrasilerin yerine getirmesi gereken bir durumdur. Buna özel siyasi anlamlar atıf ederek ötekileştirmek ve tartışılmasını önlemek doğru değildir. Özel ve siyasi bir nedeni yoktur bunun bir tek nedeni vardır. Bir bölgenin, bir yerelin, bir kentin zenginliği varsa o bölgenin o yerelin, o kentin kalkınma süreçlerinde bir katkısının olması gerekir ilkesine dayanan tamamen demokratik ve ilkesel bir durumdur. Bu ne Diyarbakır'a özgü bir taleptir nede İstanbul, Antalya'ya nede Trabzon'a özgü bir taleptir. Yerelin hakkını yerele teslim etmek gibi yerel bir ilkedir. Bunun da böyle tartışılması ve anlaşılması gerektiğini söylemek istiyorum"

Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, son yıllarda özellikle başta GAP projesi ile çözüm sürecinin de sağladığı katkıyla bölgenin ekonomik ve sosyal açıdan önemli bir değişim sürecine girdiğini söyledi. Aksoy, "Diyarbakır ekonomisi 2008-2012 yılları arasında 5 yıllık dönemde yüzde 47 oranında büyüdüğünü görüyoruz. Türkiye'nin ihracatı 2002-2014 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 13 artmışken Diyarbakır'ın aynı dönemde ihracatı yaklaşık yüzde 42 oranında artmıştır. 2012 yılında 6.8 milyon dolar ihracatı olan Diyarbakır 12 yılda 46 kat artarak 2014 yılında 313 milyon dolar ihracata ulaşmıştır. Diyarbakır'ın madencilik sektöründe ihracatına baktığımızda payı maalesef arzu ettiğimiz noktada değil yüzde 1,5 civarında özdeklikle 3.8 milyar olan Türkiye'nin madencilik sektör ihracatı içerisinde Diyarbakır'ın payı da yüzde 2 civarındadır" dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Hüseyin Aksoy Diyarbakır Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title