Haberler

Dha Yurt Bülteni-1

Büyükerşen'e saldıranlar adliyedeESKİŞEHİR Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e saldırıda bulunan aralarında emekli polis memuru Mahfuz Banlı'nın da bulunduğu 5 şüpheli adliyeye sevkedildi.

Büyükerşen'e saldıranlar adliyede

ESKİŞEHİR Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e saldırıda bulunan aralarında emekli polis memuru Mahfuz Banlı'nın da bulunduğu 5 şüpheli adliyeye sevkedildi.

Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Yılmaz Büyükerşen, geçen Cumartesi günü Yenibağlar Mahallesi Haller Gençlik Merkezi'nin karşısındaki Hat Boyu'nda dolaşırken, kafelerin yola koydukları masa ve sandalyelerin yayaların geçişini engellediği gerekçesiyle kaldırılmasını isteyince tartışma çıktı. Bu sırada eski bir sabıkalı olduğu belirtilen emekli polis ve işletme sahibi Mahfuz Banlı ile adamları, korumasız olan Yılmaz Büyükerşen'e önce yumrukla saldırdı, ardından silah çekti. Vatandaşlar müdahale edince saldırganlar kaçtı.

Olaydan sonra Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden emekli polis memuru sabıkalı Mahfuz Banlı ve 3 adamı bir kurusıkı tabanca ile yakalandı. Firarda olan bir sanıkta gece saatlerinde polis tarafından gözaltına alındı.

ADLİYEYE SEVK OLDU

Başkan Büyükerşen'e saldırdığı iddia edilen 5 şüphelinin Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorgulamaları tamamlandı. Şüpheliler Mahfuz Banlı, yeğeni Yunus Mehmetoğlu, Mustafa Çetiner, Aydın Tekin ve Yunus E. Aksoy bugün geniş  güvenlik önlemleri altında bugün adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü:

-Sanıkların adliyeye getirilmesi

-Alınan güvenlik önlemleri

-Adliyenin dışından görüntü bulunuyor

Haber: Eyüp KELEBEK-Kamera: Kemal ATLAN-ESKİŞEHİR,

===============================================

Kayseri'de 20 FETÖ zanlısı gözaltında

KAYSERİ'de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında örgütün kriptolu iletişim programı ByLock'u kullandıkları gerekçesiyle 20 kişi gözaltına alındı.

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin gerçekleştirdiği operasyonda, içlerinde özel güvenlik görevlileri, üniversite öğrencileri ve ev kadınlarının bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı.  Zanlıların ev ve işyerlerinde arama yapan polis, dijital materyallere el koydu. Soruşturma kapsamında 8 kişinin daha arandığı bildirildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-FETÖ zanlılarının sağlık kontrolü için Adli Tabipliğe getirilişi

-Detay görüntü

Haber: DHA-Kamera: Zafer BARIŞ/KAYSERİ DHA)

=============================================

Bursa'da yol vermeyen diğer sürücünün otomobiline ateş açtı

Güvenlik kamerası görüntüleri

BURSA'da trafikte yol verme konusunda çıkan tartışmada Mehmet M.'ye ait otomobili kurşunlayan, Mesut A., polis ekipleri tarafından kovalamaca ile yakalandı. Otomobile ateş açılması güvenlik kameraları ile kaydedilirken şüpheli Mesut A.'nın, 10 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu belirlendi.

Olay, merkez Osmangazi İlçesi Emek Mahallesi'nde meydana geldi. 16 GZ 582 plakalı otomobili kullanan Mesut A., ile 16 STL 65 plakalı otomobili kullanan Mehmet M., trafikte yol verme konusunda tartışmaya başladı. Bir süre sonra otomobili ile Mehmet M.'nin yanına yaklaşan Mesut A., torpidodan çıkarttığı tabanca ile Mehmet A'nın aracına 2 el ateş ederek kaçtı. Bu anlar  bölgedeki güvenlik kameraları ile görüntülendi. Kaçan Mesut A., Osmangazi Emniyet Müdürlüğü Suç Önleme ve Araştırma ekipleri tarafından kovalamaca sonucu yakalandı.

Polis ekipleri, otomobilde ruhsatsız 2 tabanca, 25 gram metamfetamin, 5 gram bonzai, 5 cep telefonu ve çok sayıda dolu fişek ele geçirildi. Mesut A.'nın çok sayıda suçtan kaydı ve kesinleşmiş 10 yıl hapis cezası bulunduğu belirlendi.  Mesut A, kendisini görüntüleyen gazetecilere saldırmaya kalkarken polis ekipleri engel oldu.

Görüntü Dökümü

Zanlının emniyetten çıkışı,

olay anının güvenlik kamerası

Haber-Kamera: Berktuğ ÖNCÜ-Enver Fatih TIKIR/BURSA, -

====================================

Kayseri'de bunalıma giren koca önce  eşini bıçakladı, ardından intihar etti

KAYSERİ'de psikolojik sorunları olduğu belirtilen Bülent Ürgün, eşi Kibar Ürgün'ü bıçakladı. Koca Ürgün, eşi ambulansla hastaneye kaldırılıp tedavi altına alınırken, bunalıma girdi ve bıçağı kalbine saplayıp intihar etti.

Olay, merkez Kocasinan ilçesi Sahabiye Mahallesi Kanal Caddesi'ndeki bir apartmanın giriş dairesinde meydana geldi. Dün akşam saatlerinde evde eşi Kibar Ürgün'le (51) tartışan Bülent Ürgün (52), mutfaktan aldığı bıçakla karısını sol göğüs altından bıçakla yaraladı. İhbar üzerine eve gelen 112 Acil Servis ekipleri, yaralı kadını ambulansla eğitim ve araştırma hastanesine getirdi. Genel sağlık durumu iyi olan Kibar Ürgün, kontrol amacıyla geceyi hastanede geçirirken, saat 01.00 sıralarında evde yalnız olan koca Ürgün, ekmek bıçağını kalbine sapladı. Yakınları, uzun süre haber alamadıkları Ürgün'ün evine geldiklerinde, adamın cansız bedeniyle karşılaştılar. Üngün'ün cenazesi, otopsi yapılmak üzere Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Polisin olayla ilgili başlattığı sonuşturma sürüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Kocası tarafından bıçaklanan kadının hastaneye getirilişi

-İntihar eden kocanın opak fotoğrafı

-Detay görüntü

Haber-Kamera: Zafer BARIŞ/KAYSERİ DHA)

==============================================

Madde bağımlısı güvenlikçi yapıştırıcı çalarken yakalandı

Güvenlik kamerası görüntüleri

ADANA'da madde bağımlısı özel güvenlik görevlisi 29 yaşındaki Akın K., aynı marketten üst üste yapıştırıcı çalınca yakalandı.

Olay, merkez Seyhan İlçesi Hurmalı Mahallesi'ndeki bir markette meydana geldi. İşyeri sahibi Gökhan Özdoğru, raflara koyduğu 540 lira değerindeki 60 yapıştırıcının çalındığını fark etti. Güvenlik kameralarını inceleyen Özdoğru, bir kişinin değişik tişörtler giyerek raflardaki yapıştırıcıları alıp elindeki poşete koyduğunu gördü. 29 Temmuz'da tekrar markete gelen zanlıyı fark eden işyeri sahibi polisi aradı. Hırsızlık Büro ekipleri Akın K.'yı markette gözaltına aldı. Emniyetteki ifadesinde özel güvenlik görevlisi olduğu anlaşılan Akın K., madde bağımlısı olduğunu yapıştırıcıları parası olmadığı için çaldığını söyledi.

Görüntü Dökümü

------------------------

(Güvenlik Kamerası)

Hırsızın markete girmesi

Yapıştırıcıları elindeki poşete koyması

Kasaya gitmesi

Elindeki yapıştırıcıların parasını ödemesi

Marketten çıkması

Başka bir gün hırsızın tekrar markete gelişi

Yapıştırıcılardan elindeki poşete koyması

Kasaya gitmesi

Elindeki yapıştırcıların parasını ödemesi

Marketten çıkışı

Başka bir gün hırsızın markete gelişi

Yapıştırıcılardan elindeki poşete koyması

Kasaya gitmesi

Marketten çıkışı

Başka bir gün hırsızın markete gelmesi

Yapıştırıcılardan elindeki poşete koyması

Kasaya gitmesi

Hırsızın market sahibi ile konuşması

-----------------------------------------

Hırsızın Adli Tıp Birimi'ne getirilmesi

Hırsızın Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması ve polis aracına bindirilmesi

Haber: Çağlar ÖZTÜRK  -Kamera: ADANA,

================================================

Atık yangını korkuttu

ANTALYA'nın Demre İlçesi'nde dün gece sera atıklarının yoğun olarak döküldüğü iki noktada yangın çıktı. İki yangın da ekiplerin yoğun çabası sonucu çevredeki evler ve sera alanlarına sıçramadan söndürüldü.

Demre'de dün saat 21.30 sıralarında Demre Toptancı Hali'ndeki ardiyelerin bulunduğu noktanın batısında yangın çıktı. Bundan 15 dakika sonra ise Finike- Demre yolunun Beymelek Mahallesi geçişi kıyısındaki yolda ikinci bir yangın başladı. Beymelek Mahallesi'ndeki yangın seraları ve evleri tehdit etti.

Yangına Antalya Büyükşehir Belediyesi Demre Hizmet Birimi'ne ait 3 itfaiye aracı, arazöz, Finike Belediyesi'ne ait itfaiye aracı, Demre Orman İşletme Müdürlüğü'ne bağlı itfaiye aracı, 2 iş makinesiyle 15 itfaiye ve orman personeli müdahale etti. Her iki yangının da dıştan çevrelenerek seralara ve evlere sıçramaması için çalışıldı. İş makineleri aralık açarak yangının yayılmasının önüne geçti. Her iki noktadaki yangın da alevler 15-20 metreye kadar yükseldi.

Yangınlar saat 01.00 sıralarında kontrol altına alındı. Sabaha kadar ekipler soğutma çalışması yaptı. Havanın rüzgarsız oluşu yangının büyümesini önledi. Yanan bölgelerdeki bazı ağaçlar da zarar gördü.

Bazı vatandaşlar duruma tepki gösterdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Yanan alandan görüntüler

Ekiplerin müdahalesinden görüntüler

İş makinelerinin çalışması

Yangından detaylar

İtfaiyenin müdahalesi

Bir vatandaşın tepkisi

HABER- KAMERA: Ahmet ACAR/DEMRE(Antalya),

=================================================

Epilepsi ilaçlarını alamadığı için intihara kalkıştı

BURSA'da çöplerdeki kağıtları toplayarak para kazanan ve epilepsi hastası olduğunu söyleyen Mehmet Güngören dün akşam ilaç alacak parasını olmadığını öne sürerek 5 katlı binanın çatısına çıktı. Güngören polisin bir saat süren uğraşı sonucu ikna edilip indirildi.

Bursa'nın merkez Osmangazi İlçesi'nde atık kağıtları toplayarak para kazanan evli ve 1 çocuk babası olan Mehmet Güngören dün akşam İzmir Yolu Üzeri'nde bulunan 5 katlı bir binanın çatı katına çıktı. Epilepsi hastası olduğunu ve hiç bir sosyal güvencesinin bulunmadığın belirten Güngören, kendisine ilaç alınmasını hastaneye olan borçlarının silinmesini istedi. Bu sırada itfaiye ekipleri Güngörenin atlama ihtimaline karşı kurtarma balonu şişirdi. Polis ekiplerinin yaklaşık 1 saat süren çalışmalarının ardından Güngören ikna oldu ve itfaiyeye ait aracın  uzatılan merdiveni ile çatıdan indirildi. Ambulansa bineceği sırada baygınlık geçirip yere düşen Güngören hastaneye kaldırıldı.

Tedavisinin ardından polise ifade veren Mehmet Güngören serbest bırakıldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Çatıya çıkan şahıstan görüntüler, alınan tedbirden ve toplanan vatandaşlardan detaylar, ikna çalışmaları, şahsın inmesi ve bayılması

Haber-Kamera:  Berktuğ ÖNCÜ/Enver Fatih TIKIR/BURSA,-

===================================================

Kanser ona göre 'kısa dönem askerlik'ti, şimdi terhis oldu

Kemoterapi ve radyoterapi bittiğinde sevinçten ağlayarak çektiği video

MEME kanseriyle mücadelesini sosyal medyada paylaşan, rengarenk perukları, güzelliği ve pozitifliğiyle ilgi gören 32 yaşındaki Tuğba Arıcıoğlu, kanser hastalarına ışık oldu. Ağır tedavinin ardından hastalığı yenen Arıcıoğlu, kendisi gibi kanserle mücadele edenlere "Bu kısa dönem askerlik gibi. Bitince hepimiz terhis oluyoruz" mesajı gönderdi.

İstanbul'da oturan halkla ilişkiler uzmanı ve İngilizce çevirmen Tuğba Arıcıoğlu, önce ameliyat, sonrasında 9 aylık ağır tedavinin ardından meme kanserini yenmenin mutluluğunu yaşıyor. İlk olarak 2015 yılında Barcelona tatili sırasında fark ettiği kitleyi önceleri çok önemsemediğini, yine de tatil dönüşü doktora başvurduğunu belirten Tuğba Arıcıoğlu, doktorun "Fibrokist, önemli bir şey değil" sözleri üzerine rahatladığını söyledi. Aradan aylar geçmesine karşın kitlenin varlığını sürdürmesi üzerine bu kez başka bir doktora başvurduğunu kaydeden Arıcıoğlu, "2016 yılı nisan ayında ultrason, MR, mamografi ve biyopsi sonuçları çıktığında doktorum hemen yanına gelmemi söyledi. O zaman bir terslik olduğunu anladım. Doktorum meme kanseri olduğumu ve acil ameliyata alınmam gerektiğini, sonrasında kemoterapi ve radyoterapi uygulanacağını anlattı. Onu dinlerken bir süre sonra duymamaya başladım. ve ağlamaya başladım. O gün ölüm korkusunu yaşadım. O günden sonra bir daha hiç ağlamadım" dedi.

RENGARENK PERUKLAR ALDIM

25 Nisan 2016'da yapılan ameliyatta sağ memedeki 3 cm'lik kitleyle birlikte sağ koltuk altındaki lenflerin de alındığını, 9 ay kemoterapi ve radyoterapi gördüğünü söyleyen Tuğba Arıcıoğlu, tedavisinin tamamlandığı 1 Şubat 2017'de adeta yeniden doğduğunu kaydetti. Arıcıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kemoterapi alacağımı öğrendiğimde ilk aklıma gelen saçlarım oldu. Sarı, kıvırcık ve uzun saçlarım dökülecek diye üzüldüm. Kemoterapi öncesinde saçlarımı kısalttım. Kemoterapinin 14'üncü gününde saç diplerim ağrımaya başladı. Bir sabah uyandığımda yastığımın üzeri saç doluydu. 9 aylık kemoterapi sırasında saçlarım, kirpiklerim, kaşlarım döküldü. Ama ben kanser olduğumu öğrendiğim o ilk günden sonra bir daha hiç ağlamadım. Gittim kendime pembe dahil rengarenk peruklar aldım, kaş yaptırdım, kirpik yaptırdım. Normal hayatıma devam etmek için çaba gösterdim. Güçlü olmak zorundaydım."

ANNEANNEMİ MEME, DEDEMİ MESANE KANSERİNDEN KAYBETMİŞTİM

Tuğba Arıcıoğlu, anneannesini meme kanseri, dedesini ise mesane kanserinden kaybettiğini belirterek, "Ölüm geldiğinde isim değişikliği yaşanıyor. Adı kanser oluyor, kaza oluyor ya da başka bir şey oluyor. Ben hep şunu düşündüm, 'Bu benim başıma geldi ama beni yenemeyecek.' Hep dedim ki, 'Bu kısa dönem askerlik. Askerlik bitince terhis olacağım'" diye konuştu.

Kanserle tanıştığında 'Bu hastalığın bana gelmesinin sebebi, ya fazla olanı almaya, ya da eksik olanı tamamlamaya gelmesi' şeklinde düşündüğünü kaydeden Tuğba Arıcıoğlu, "Ben çok güçlü olmak zorundaydım. Annem, babam, kardeşim benden daha fazla korku, panik yaşadı" dedi.

AĞRILARIM VARDI AMA HİÇ EVDE YATMADIM

Hastalıkla mücadele sürecinde kanserle ilgili hiçbir şey okumadığını, bunun psikolojisini bozacağını düşündüğünü belirten Tuğba Arıcıoğlu, şunları kaydetti:

"Başıma ne gelecekse kendi doktorum kendim olacağım dedim. İlk kemoterapiye gittiğimde çok korktum mesela. Midem bulanacak diye duymuştum. İlk kemoterapide hemşireye 'Bayılacak mıyım?' diye sormuştum. Çok şükür hiçbir kemoterapiden etkilenmedim. Ben hastalıktan önce uzun mesafe yürüyüş yapardım. Hastalığım boyunca da bunu sürdürdüm. Çünkü evde yatarsam daha kötü olacağımı biliyordum. Elbette ağrılarım vardı ama üstüne gidiyordum. Midem tabii ki bulanıyordu ama kendimce bulantının geçmesini sağlayacak şeyler buluyordum."

SOSYAL MEDYADA TÜM SÜRECİ PAYLAŞTIM

Hastalığından önce sosyal medyayı kullandığını, ancak kanserle tanıştığı ilk günden itibaren yaşadığı süreci fotoğraf ve videolarla paylaştığını anlatan Arıcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Belki bir ay sonra hayatta olmayacağımı düşünerek istedim ki benden bir şeyler kalsın, mücadele ettiğimi insanlar görsün. İlk olarak ameliyat günümü paylaşınca bir anda takipçiler arttı. Şu anda binlerce takipçim var. Pek çok insandan sorular alıyorum kanserle ilgili. Sohbet ediyorum bazılarıyla. Hatta bazılarıyla yüz yüze de tanıştım. Herkes destek verdi bana. Çok güzel arkadaşlar edindim. Hiç tanımadığım insanlar tarafından sevilmek bana mutluluk ve neşe veriyor. Benim mutlu olmam onları mutlu ediyor. Üstelik hiçbir beklentileri olmadan. Karşılıksız bir sevgi bu. Hepsine teşekkür ediyorum."

ÇOK SEVDİĞİM BJK'NİN TELEVİZYONUNDA MUHABİRLİK BİLE YAPTIM

Koyu bir Beşiktaş taraftarı olduğunu, takımın tüm maçlarına gitmeye çalıştığını kaydeden Tuğba Arıcıoğlu, hastalığı döneminde bir süre Beşiktaş TV'de hobi olarak muhabirlik yaptığını söyledi. Televizyonun yöneticilerine yazdığı e-postanın karşılıksız kalmadığını anlatan Arıcıoğlu, "Beşiktaş TV yöneticilerine teşekkür ediyorum. 'Bu kapı sana her zaman açık' dediler. 2 aya yakın süre gönüllü muhabirlik yaptım. Çok seviyordum orada olmayı, ancak her gün radyoterapim başlayınca televizyonun yeri bana uzak olduğu için gidip gelmek zorluyordu beni. Bu nedenle ayrılmak zorunda kaldım. Artık Beşiktaşlı arkadaşlarımla statlarda bir araya geliyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Kızın kemoterapi öncesi saçlarını kestirmeden çektiği videoda dans ederken

Kızın BJK maçında statta çektiği videosu

Kızın şapkalı videosu kemoterapi ve radyoterapi bittiğinde sevinçten ağlayarak çektiği video

HABER: Selma KUNAR- KAMERA: ANTALYA,

================================================

Truva Savaşı'nın gizemi aydınlanıyor

ÇANAKKALE merkezine bağlı Tevfikiye Köyü sınırlarında bulunan ve 5 bin yıllık geçmişe ışık tutan Truva Ören Yeri kazılarında, Homeros'un İlyada Destanı'nda bahsettiği 10 yıl süren savaşın gizemini aydınlatacak buluntular ortaya çıkarıldı.

Başta Uzakdoğu ülkelerinden olmak üzere dünyanın dört bir yanından her yıl binlerce kişinin ziyaret ettiği Truva Ören Yeri'nde, Temmuz başında başlanan kazı çalışmaları Prof. Dr. Rüstem Aslan başkanlığında, 40 kişilik ekiple devam ediyor. İçdaş'ın ana sponsorluğundaki kazılara gözlemci olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı Temsilcisi Veysel Öztürk de katılıyor. Truva Ören Yeri Kazı Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüstem Aslan, son 3 yılki çalışmalarla, Homeros ile ilişkilendirilen Truva-6 ve Truva-7 döneminin izlerine ulaşmaya çalıştıklarını söyledi. Kazı Başkanı Aslan, bugüne değin kazılara katılan tüm arkeologların Truva Savaşı'yla ilgili bazı verilere ulaşmak istediklerini, Truva Savaşı'nı arkeolojik olarak yeni buluntularla daha da inanılabilir, ispatlanabilir hale getirmek için çaba gösterdiklerini anlattı.

TRUVA SAVAŞI'NA IŞIK TUTAN YOL

Prof. Dr. Rüstem Aslan, bu yılki kazıları Truva Savaşı ile ilişkilendirilen Truva-6 ve Truva-7 dönemi Güney girişi yakınında bulunan Agora alanında sürdürdüklerini belirterek, "Üst katmandan aşağıya doğru indiğimizde geç dönem Roma yapıları ve su sistemi, onun altında Helenistik dönem duvarları, onun altında da Truva-6 ve Truva-7 ile ilişkilendirilen ve yaklaşık olarak günümüzden 3 bin 500 yıl öncesine tarihlenen taş döşeme yol tespit ettik. Özellikle Truva-6, yani Homeros Truva'sı olarak addedilen ve Truva savaşı ile ilişkilendirilen dönem ile kalenin dışındaki bu alanda ne olduğuna ilişkin yeni verilere ulaşmak üzereyiz. Kısmen veriler elde ettik. Son Tunç Çağı Truva'sının önemli girişlerinden birisi olan, Beşik Koyu'na ve olası Truva Limanı'na yönelen Güney kapısının dışında Truva Savaşı dönemine ait çok önemli mimari buluntulara ulaştık. Eylül ayına kadar devam edecek olan çalışmalarda bu buluntuların detaylandırılması için uğraşacağız" dedi.

GEÇ BİZANS DÖNEMİNE AİT İNSAN İSKELETLERİ BULUNDU

Prof. Dr. Aslan, 'Agora Açması' olarak adlandırdıkları kazı alanının üst katmanlarında, geç Bizans Dönemi'ne ait 3 insan iskeletine ulaştıklarını belirterek, "Bunlar yaklaşık 12'nci yüzyıla tarihleyebileceğimiz insan iskeletleri. Burada Geç Bizans Dönemi'ne işaret eden buluntular var. Bu iskeletlerden bir tanesini kısmen temizleyip, açığa çıkardık. İskelet üzerinde yaptığımız incelemede, bu kişinin normal bir şekilde ölmediğini ve genç bir birey olduğunu anlayabiliyoruz. Kafatası ve vücudu tahrip edilmiş bir şekilde öldüğünü ve buraya gömüldüğünü gördük" diye konuştu.

Çalışmalarda, geç Roma olarak tanımladıkları M.S. 500'lere ait bir su sistemi tespit ettiklerini de kaydeden Aslan şunları söyledi:

"Odeon'un karşısında Roma dönemi hamamı var. O bölgeye doğru giden bir su sistemi bu. Truva'nın, Homeros'un Truva Savaşı ve kahramanlık öyküleri nedeniyle kutsal bir alana dönüştüğünü biliyoruz. Nüfusun da Roma Dönemi'nde oldukça arttığını biliyoruz. Burada artan nüfusun su ihtiyacını karşılamak için de yaklaşık 7 ile 8 kilometre mesafelerden su künk ve kemer sistemi ile buraya su getirildiğini biliyoruz. Yaklaşık 1500-1600 yıllık o sistemlerden biri de ören yeri içerisinde hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşmış."

SON TUNÇ ÇAĞI MEZARLIĞI HALA SIR

Truva'da 19'uncu yüzyılda başlayıp, yaklaşık 150 yıldır devam eden kazılarda cevabı verilemeyen birçok soru olduğunu da söyleyen Kazı Başkanı Aslan, "Bunlardan bir tanesi de Son Tunç Çağı mezarlık alanının tespit edilememiş olmasıdır. Helenistik, Roma ve Geç Bizans Dönemleri'ne ait mezarlıklar olduğunu biliyoruz. Fakat Son Tunç Çağı'na ait, Truva Savaşı'yla ilişkilendirilen döneme ait mezarlığın henüz keşfedilemediğini görüyoruz. Bu konuyla ilgili bazı düşüncelerimiz var. Önümüzdeki yıllarda kalenin dışındaki bazı noktalarda bunun tespitine yönelik çalışmalarımız olacak" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Kazı çalışmalarından görüntü

-İnsan iskeleti ve incelenmesinden görüntü

-Su sisteminden görüntü

-Rüstem Aslan ile röp.

-Truva Ören Yeri'nden görüntü

-Genel ve detay görüntüler

Haber: Burak GEZEN - Kamera: Mustafa SUİÇMEZ / ÇANAKKALE,

========================================

Dedesi için temsili nikah kıymışlardı, şimdi gerçekten evlendiler

BALIKESİR Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde yatan dedesi, 94 yaşındaki Recep Yatman'ın son arzusunu yerine getirmek için geçen mayıs ayında, hastane bahçesinde temsili düğün yaPan 31 yaşındaki Merve Yatman ve 32 yaşındaki Hakan Baytar çifti bu kez nikah defterine gerçekten imza attı. Temsili düğünden 3 gün sonra dedelerinin yaşama veda ettiğini belirten çift, onun son isteğini yerine getirebildikleri için mutlu olduklarını söyledi.

Balıkesir'de emekli Recep Yatman, geçen mayıs ayında fenalaşınca Balıkesir Göğüs Hastalıkları Hastanesi'ne kaldırıldı. Doktorlar yaşlı adamın birkaç günlük ömrü kaldığını söyleyince, torunu Merve Yatman dedesinin son isteğini yerine getirmek için hastane bahçesinde sahte düğün yaptı. Sedye ile hastane bahçesine çıkarılan Recep Yatman, temsili düğünü izledi, torununa bilezik taktı. Son isteği yerine gelen Recep Yatman, temsili düğünden 3 gün sonra yaşama veda etti.

BU KEZ DÜĞÜN DE SEVGİ DE GERÇEK

Merve Yatman ile Hakan Baytar, planladıkları gibi düğününüTemmuz ayının son haftasında yaptı. İstanbul'da özel bir şirkette iş sağlığı ve güvenliği uzmanı olarak çalışan Merve Yatman, dedesini kaybetmenin üzüntüsünü yaşarken onun son arzusunu gerçek olmasa da yerine getirdiğini belirterek, şöyle dedi:

"Dedem, nişan törenimize geldiğinde bana yaşının hayli ilerlediğini, mürüvetimi görmek istediğini söyledi. Ben de temmuz ayında düğün yapacağımızı belirttim. Ancak, dedem geçtiğimiz mayıs ayında aniden rahatsızlandı. Doktorlar 'Yaşayamaz' dedi. Çok üzüldüm, dedemin düğün törenimi görmek istediğini, ancak ömrünün yetmeyeceğini, bu nedenle gerçek olmayan bir düğün töreni düzenlemek istediğimi aile büyüklerime ve nişanlıma söyledim. Hepsi kabul etti. Dedemi mutlu ettik. Şimdi aramızda olmadığı için üzgünüz. Fakat onu mutlu ettiğimiz için de mutluyuz. Mutlaka onun ruhu bu düğünde bizim aramızda ve bizi bir yerlerden izliyordur."

İstanbul'da özel bir şirkette işletmeci Hakan Baytar da, "Mekanı cennet olsun. Biz görevimizi yaptık, onu sevindirdik. Şimdi gerçekten evleniyoruz. Keşke yaşasaydı, keşke aramızda olabilseydi" dedi. Çift Zirve Kır Bahçesi'ndeki düğünde, yakınları ve arkadaşları ile doyasıya eğlendi. Genç çift nikah defterini imzaladı, dans etti, düğün pastasını kesti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

Hastane bahçesindeki sahte düğünden görüntü,

Gerçek düğünde imzalar atılırken görüntü,

Çiftin danslarından görüntü.

Haber - Kamera: Hilmi DUYAR / BALIKESİR,

=============================================

Sıcaktan bunalanların tercihi orman köşkleri

MANİSA'da hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte Spil Milli Parkı'nın 1571 metre yüksekliğindeki Atalanı Mevkii'nde bulunan orman köşklerine ilgi artmaya başladı. Orman köşklerinin işletme sahibi Yoldaş Akdeniz, köşklerin doluluk oranının hafta içi yüzde 85, hafta sonları ise yüzde 100 olduğunu belirtip, şehit aileleri için ücretsiz konaklama uygulaması başlattıklarını söyledi.

Spil Milli Parkı'nın 1571 metre yüksekliğinde bulunan, bol oksijeni, endemik bitki türleri ve yılkı atlarıyla doğayla iç içe bir yaşam sağlayan orman köşkleri, sıcak havalarda serinlemek isteyenlerden büyük ilgi görüyor. Orman köşklerine özellikle şehir stresinden uzak kalmak ve kanser için destekleyici tedavi almak isteyenler büyük ilgi gösteriyor.

TEDAVİ İÇİN DE STRES ATMAK İÇİNDE GELEN VAR

Spil Milli Parkı Atalanı Mevkisi'ndeki 37 orman köşkünü işleten Yoldaş Akdeniz, köşklerin özellikle sağlık merkezi olarak görülebileceğini söyledi. Orman köşklerinin hafta içi ve sonunda sürekli dolu olduğunu belirten Akdeniz, "Doluluk oranımız şu an hafta içi yüzde 85, hafta sonu ise yüzde 100'dür. Köşklerimize birçok insan sağlık amaçlı geliyor. Özellikle oksijenin bol olması sebebiyle kanser hastalarımız büyük ilgi gösteriyor. Şehir gürültüsünden, iş stresinden uzak kalmak isteyen vatandaşlarımız orman köşklerimize gelip doğayla iç içe vakit geçiriyorlar. İddia ediyoruz ki, orman köşklerimizde kalan bir astım hastası 6 ay içinde astım rahatsızlığını kurtulabilir" diye konuştu.

Orman köşklerinin fiyatlarını geçen yıla oranla aşağıya çektiklerine dikkati çeken Akdeniz, "1+1 olan 20 köşkü hafta içi 150 TL, hafta sonu ise 200 TL, 2+1 olan 15 orman köşkü ise hafta içi 200 TL, hafta sonu ise 250 TL'den günlük kiraya veriyoruz. Ayrıca, iki adet 2+1 olan delüx köşkümüz var. Bu köşklerimizi de günlük kirası hafta içi 325 TL ve hafta sonu ise 375 TL" diye konuştu.

"HEDEF HER KESİME HİTAP ETMEK"

Hedeflerinin belli bir kesime değil her kesime hitap etmek olduğunu vurgulayan Akdeniz, şöyle devam etti: "Müşteri potansiyelimiz daha çok şehir dışından. İstanbul ve İzmir'den gelenler büyük ilgi gösteriyor. Ancak Manisa'daki böyle bir tesise Manisalılar'ın ilgi göstermemesini anlamış değilim. Köşklerimizde özellikle Manisalıları'ı da görmek istiyoruz."

ŞEHİT AİLELERİ İÇİN ÖZEL UYGULAMA

Bu yıl şehit aileleri için özel bir uygulama başlattıklarına da dikkati çemen Akdeniz, her ay bir şehit ailesini ücretsiz olarak köşklerde konuk ettiklerini söyledi. Akdeniz, "Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı'nın her ay belirlediği bir şehit ailesini yakınlarıyla birlikte 3 gün boyunca ücret talep etmeden bizim misafirimiz olarak köşklerimizde misafir ediyoruz. Bu sadece Manisa için geçerli bir uygulama değil, tüm iller için geçerli bir uygulama. Sırayla bir şehit ailemizi köşklerimizde konuklama fırsatı veriyoruz. Şayet, sıranın gelmesini beklemeden köşklerimizde kalmak isteyen şehit ailelerimiz olursa, yüzde 35 oranında indirim yapıyoruz. Bu uygulamamız Ornman Köşkleri'ni işlettiğimiz sürece devam edecek" dedi.

"SAĞLIK EKİBİ VE AMBULANS SIKINTISI VAR"

Orman köşkleri ve bulunduğu Atalanı Mevkii'ne vatandaşların hafta sonu yoğun ilgi gösterdiğini dile getiren işletme sahibi Akdeniz, en önemli sıkıntılarının alanda sürekli bir 112 ambulansı ile sağlık ekibinin bulunmaması olduğunu ifade etti. Akdeniz yaptığı açıklamada, "Köşklerimizin bulunduğu ve işletmemiz dahilinde olduğu Atalanı Mevkii'ne haftasonları piknik yapmak için veya çadır kurarak kalmak için günübirlik gelen ziyaretçi sayımız yaklaşık 3 bin kişiyi buluyor. Ayrıca, 500'e yakında köşklerimizde kalıyor. Jandarmamız gerekli güvenlik önlemleri konusunda titizlikle çalışıyor. Ancak en önemli sıkıntımız sağlık açısından. Talebimiz haftasonları bizim ağırlayabileceğimiz bir sağlık ekibinin veya devamlı olarak bir sağlık ekibinin burada bulundurulmasını sağlanması. Bu konuda İl Sağlık Müdürlüğümü'zden destek istiyoruz. Ayrıca bir Acil 112 Ambulansı'nın da bulundurulmasını talep ediyoruz. Çünkü köşklerimiz kent merkezinden yaklaşık 30 dakikalık uzak bir mesafede. Olası bir acil sağlık durumunda kent merkezinden gelecek ambulans 30 dakika gibi bir zamanda buraya ulaşabilecek. 30 dakika ise bir insan hayatı için çok önemli" diye konuştu.

İşletme sahibi Akdeniz son olarak, orman köşkleri için 0533 6188149 nolu cep telefonundan veya www.manisaormankoslerı.com internet adresinden rezervasyon yaptırılabileceğini kaydetti.

"APİLESTİK ANEMİ HASTASI KIZI İÇİN ESKİŞEHİR'DEN GELDİLER"

Eskişehir'den apilestik anemi hastası kızları Ayça Yakar (16) için Spil Orman Köşkleri'ne geldiklerini anlatan Esra Yakar, doğa ile iç içe olan köşklerin kızının rahatsızlığına iyi geldiğine inandığını söyledi. Anne Yakar, "Kızımın rahatsızlığı için Spil Orman Köşkleri'ni tercih ettik. Geldiğimizde muhteşem bir doğa manzarası ile karşılaştık. Yöneticiler ile çalışanların güler yüzlülüğü sayesinde doğa ile başbaşa bir hafta geçirdik. Bir haftalık tatilimizi daha da uzatmayı düşünüyoruz. Bir hafta boyunca kaldığımız orman köşklerini kıza iyi geldiğini düşünüyorum. Kan değerlerine baktırdığımız da iyi çıkacağına inanıyorum. Tıbbi açıdan gerekli tedaviler yapılırken, birde doğanın sağladığı iyileştirmeyi kızımıza sunmak istedik. Tüm vatandaşlarımızı bu saklı cenneti görmeye davet ediyorum. Bu tür alanların destekleyici bir tedavi merkezleri geldiğine inanıyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

-Orman köşklerinden görüntü

-Orman Köşklerinin işletmecisi sahibi Yoldaş Akdeniz'den açıklama

-Orman köşklerinde kızı için kalan Esra Yakar ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: İlker KILIÇASLAN / MANİSA, DHA)

====================================================

Yayla çocukları kitapların renkli dünyasında yolculuğa çıkıyor

ANTALYA'nın Manavgat İlçesi'nde 5 yıl önce başlatılan Yaylada Kitap Okuma Projesi (YAYKOP) kapsamında, Toros Dağları'nın eteklerinde kurulu 1500-2000 rakımlı yaylalara kitap taşınıyor. Yazın aileleriyle birlikte yaylaya çıkan çocuklar 15 günde bir getirilen kitapları umutla bekliyor. Torosların zirvesinde kitapların renkli dünyasında yolculuğa çıkan çocuklara yetişkinler de eşlik ediyor. Proje kapsamında 5 yılda 10 bin 439 kitap yaylalarda okurlarla buluşturuldu.

Manavgat'ta oturanlardan bazıları yaz geldiğinde sıcak nedeniyle, bazıları da yetiştirdikleri büyükbaş ve küçükbaş hayvanlara otlak bulmak amacıyla aileleriyle birlikte Toros Dağları'nın eteklerindeki yaylalara gidiyor. Antalya'nın Akseki İlçesi ile Konya'nın Bozkır İlçesi arasında kalan 1500 ile 2000 rakımdaki yaylalarda yazı geçiren çocuklar ise çarşamba günlerini heyecanla bekliyor.

KOŞUN, KİTAPÇI GELDİ

15 günde bir çarşamba günleri yaylaya gelen yabancı araçlara daha bir dikkat kesilen çocuklar, 2012 yılında başlayan YAYKOP kapsamında kitap dağıtan Manavgat Belediyesi aracında ilçe halk kütüphanesi müdürünü gördükleri zaman bağırarak, ıslık çalarak veya koşarak evlerine gidip diğer arkadaşlarına haber veriyor. Çocuklar daha önce aldıkları kitapları yenileriyle değiştirmek için birbirleriyle yarışarak görevlilerin yanına geliyor. Sadece çocuklar değil, yetişkinler de günlük gazetelere ve kitaplara ilgi gösteriyor.

5 YILDIR SÜRÜYOR

Manavgat İlçe Halk Kütüphanesi'nin organizatörlüğünde başlatılan, Manavgat Belediyesi'nin de ortak olduğu YAYKOP kapsamında, 5 yıldır haziran ve ağustos ayları arasında her çarşamba yaylalara kitap, gazete, futbol veya voleybol topu, satranç takımı götürülüyor. Yaşlılar ilaç istemişse bu istekleri de yerine getiriliyor. Toplam 25 yayla olduğu için ziyaretler ikiye bölünerek, Konya'nın Seydişehir İlçesi üzerinden ve Antalya'nın Gündoğmuş İlçesi üzerinden ayrı ayrı 15 günde bir gerçekleştiriliyor.

HEM KİTAP HEM SANTRANÇ TAKIMI ALDI

Daha önce aldıklarını teslim ederek yeni kitaplar ve satranç takımı alan Toros Ortaokulu 5'inci sınıf öğrencisi Sedef Aslı Aydın, çok mutlu ve sevinçli olduğunu söyledi. Kitap okumayı sevdiğini ancak Manavgat'ta böyle okuma fırsatı bulamadığını belirten Aydın, "Daha önce aldığım 4 kitabı verdim. 4 tane kitap okudum, 'Pinokyo' okudum, 'Beni rahat bırak anne' okudum, 'Heidi' okudum, 'Ümit öyküleri' okumuştum bir de" dedi.

Okulda satranç oynamayı öğrendiği için satranç takımı da aldığını aktaran Sedef Aslı Aydın, arkadaşlarıyla satranç oynayacağını ve kendisini geliştireceğini söyledi.

Hocali İlkokulu 2'nci sınıf öğrencisi Hüseyin Köken, 15 gün önce aldığı kitapları okuyup bitirdiğini, yeni aldıklarını da evde okuyacağını kaydetti.

ÇOBANLAR HAYVANLARINI OTLATIRKEN KİTAP OKUYOR

Manavgat'ın kırsaldaki 25 mahallesinde yaşayanların yaz aylarında göç ettiği yaylalara giderek, hem çocukları hem de büyükleri kitap okumaya teşvik eden İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay, Manavgat Belediyesi'nin araç desteğiyle her çarşamba büyük bir kısmı stabilize olmak üzere 300 kilometreden fazla yol yapıyor. Ziyaret ettikleri yaylaların sayısının çok fazla olduğunu belirten Hidayet Oktay, her ziyarette 300 civarında kitap verdiklerini söyledi. Hidayet Oktay, kitapları sadece çocuklar değil yetişkinlerin de aldığını hatta bazı çobanların hayvanlarını otlatırken zaman geçirmek için kitap okuduklarını anlattı. Müdür Oktay, kitapları yaş gruplarına göre sandıklara yerleştirerek getirdiklerini, bazen kendilerini köy köy dolaşıp çeşitli ürünleri satmaya çalışan çerçilere benzettiklerini de belirtti.

"HER SEFERİNDE 300- 350 KİLOMETRELİK BİR YOL YAPIYORUZ"

Yaylada kitaba gösterilen ilginin memnuniyet verici olduğunu vurgulayan Oktay,, "Geçen geldiğimizde bizden kitap alan öğrenciler okumuş olduklarını getirip yenilerini alıyor. Buradan sonra yol üzerindeki diğer mahallelerimize uğrayacağız. Her seferinde 300- 350 kilometrelik bir yol yapıyoruz ve 350 ile 400 kitabı okuruyla buluşturuyoruz" dedi.

"KİTAPLARIN RENKLİ DÜNYASINI GETİRİYORUZ"

Projeyle 5 yıl içinde 10 bin 439 kitabı okurlarla buluşturduklarını anlatan Oktay, "Biz onlara her 15 günde bir kitapların renkli dünyasını getiriyoruz. Torosların 2000 metre zirvesinde, dünyanın diğer yörelerine yolculuk yapmalarını sağlıyoruz. Özellikle çobanlarımız, çocuklarımız, yayla sakinleri çok ilgi göstermekte. Çocuklar ya da yetişkinler bir hafta gelmediğimiz zaman 'Nerede kaldınız?' diye soruyorlar" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Yaylaya geliş görüntüsü

Yayladan görüntü

Araçtan kitapların çıkarılması

Çocukların ve yetişkinlerin aracın olduğu yere gelişi

Kitapların seçilmesi

RÖP 1: Sedef Aslı Aydın

Detay görüntüler

RÖP 2: Hidayet Oktay

Detay görüntüler

RÖP 3: Hüseyin Köken

Detay görüntüler ve yayla görüntüleri

HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT (Antalya),

================================================

Deniz motoruna LPG bağladı

AFYONKARAHİSAR'da uzun yıllar LPG sistemleri üzerine faaliyet gösteren 57 yaşındaki Bekir Obüs, 4 metrelik şişme botundaki deniz motoruna da LPG bağladı. Sistem sayesinde yüzde 50'ye yakın yakıt tasarrufu sağladığını belirten Obüs, "İstediğimiz neticeye ulaştık" dedi.

Afyonkarahisar 2'nci Küçük Sanayi Sitesi'nde yaklaşık 21 yıldır LPG dönüşüm sistemleri montajı yapan, 2 çocuk babası Bekir Obüs, kullandığı motorlu tüm taşıtlara LPG dönüşümü yaptı. Hafta sonları kafa dinlemek için çevredeki göl veya barajlara gittiği şişme botun deniz motoruna da LPG bağlamaya karar veren Bekir Obüs, 15 günlük bir çalışmanın sonucu toplam 1600 TL'ye LPG dönüşümünü gerçekleştirdi.

"LPG SİSTEMİNİ YERLEŞTİRDİM"

Sanayide 10 yaşında başladığı hayatını sürekli yenilikler yaparak devam ettirdiğini belirten Bekir Obüs, "1996 yılından bu yana araçlara LPG montajı yapıyorum. Bu deniz botunu aldım. 30 beygirlik, 500 cc'lik bir deniz aracı. Buna da LPG takalım diye düşündüm. Çoğu firmalarla yaptığımız görüşmelerde 'olmaz' dediler. Kendi markasının servisiyle görüştüm, 'garantisi bozulur' dediler. Hiç birini dinlemedim, 15 günlük bir uğraşın sonunda LPG sistemini yerleştirdim" dedi.

"YÜZDE 50 YAKIT TASARRUFU SAĞLANDI"

Deniz motoruna LPG takılmasının ardından süratinde bir değişme olmadığını kaydeden Bekir Obüs, "Yakıtında ise yüzde 45-50 bir tasarruf sağladık. Benzinli olarak saatte 4 litre yakarken, LPG'de 5 litre gaz yakıyor. İstediğimiz neticeye ulaştık. Tamamen full enjeksiyonlu bir sistem yerleştirdim. 3 silindirli ve 4 zamanlı bir motor ancak ben 4 enjeksiyonun birini körelterek 3 silindirli motora yerleştirdim. Çok da güzel olduğuna inanıyorum" diye konuştu.

"HER ŞEYİM LPG'Yİ OLACAK"

Prensipleri gereği evinde ve işyerinde kullandığı motorların tamamının LPG'li olduğuna da dikkati çeken Bekir Obüs, şöyle dedi:

"Bizde 5 tane araba var, bunların hepsi de benzinli. Hepsine LPG taktım. İşyerimdeki jeneratörüm bile LPG'li. Bu 'yakıtından tasarruf edelim' diye değil bende bir hastalık. Prensip olarak her şeyim LPG'li olacak. Bu konuda uğraşmayı ve yeni bir şeyler ortaya çıkarmayı seviyorum."

TEST OLUMLU GEÇTİ

Bekir Obüs, deniz motorunun denemesini de Sandıklı İlçesi'ne bağlı Akharım Barajı'nda yaptı. Test sürüşünün olumlu geçtiğini belirten Bekir Obüs, yaz tatiline giderken yanında botunu da götürebileceğini aktardı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Şişme botun baraj gölündeki denelerinden detaylar

Botun içinden hareket halindeki detayları

Botun göl kenarından detayları

RÖP: Bekir Obüs (LPG ustası)

Göl kenarından detaylar

Motorun LPG sisteminden detaylar

HABER- KAMERA: Sait KARADUMAN/AFYONKARAHİSAR,

====================================================

Projedeki koyunlar kuzu çıktı

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 'Genç Çiftçilere Destek' Projesinden yararlanmak için Erzincan'dan başvuran Suna Akkavak'a, koyun yerine kuzu verildi. Merkeze bağlı Akyazı beldesinde ailesiyle birlikte yaşayan Akkavak, genç çiftçilere hibe projesinden 30 kişi yararlandığını belirtti. Koyun yerine 37 kuzu verdiklerine işaret eden Suna Akkavak, "Ancak bize koyun diye verilen kuzuları büyütmek, yavru alacak hale getirmek 3 yıl sürüyor. Bu projenin amacı genç çiftçileri üretim yapar hale getirmek. Kuzuları hibe ile aldık. Yem, bakım, sigortası gideri 15 bin TL'yi geçiyor. Sıfırdan başlayan bir üreticinin bunları karşılaması çok zor" dedi.  Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Murat Şahin' ise "Proje müracaatında dağıtılacak koyunların 8 aydan büyük oldukları taahhüd edildi" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------

-Çiftçinin koyunları teslim alması

-Koyunları ahırdan çıkarması ve otlatması

-Koyunlardan genel detay görüntü

-Çiftçi Suna Akkavak'ın açıklaması

Haber-Kamera: Coşkun MENEK/ ERZİNCAN,

============================================

Şirvaz Şelalesini bilen yok

Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Bardız Mahallesi yakınında bulunan Şirvaz Şelalesini, çevre köylülerden başka bilen yok. Tortum Şelalesinden sonra 37 metreden su düşen Şirvaz Şelalesinin varlığı, 6 yıl önce Atatürk Üniversitesinden bilim adamları tarafından keşfedilmişti. Deniz seviyesinden 3 bin metre yükseklikte bulunan şelaleden düşen su, 700 metre uzunluğundaki bir kanyonun içinden akıyor. Şelalenin fotoğraflarını çeken doğaseverler, tanıtımını yapmak için kolları sıvadılar.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Doğa severlerin yürüyüşleri

-Yürüyüşten detaylar

-Çeşme başında su içmeleri

-Kaya resimlerinin görüntüsü

-Şelaleden detaylar

-Hakan Yeşilyurt ile röp.

-Asım Gürbüz ile röp.

-Doktor İbrahim Hakkı Ekinci ile röp.

-Şelale başında oturuyorlar

Haber-Kamera: Murat AYDIN / ŞENKAYA (Erzurum),

===========================================

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Manavgat Akdeniz Politika Güncel Haberler

title