Haberler

Demirtaş: Böyle Bir Rejimde İktidar Olmak İstemeyiz

Güncelleme:

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Böyle bir sistemde rejimde iktidar olmak istemeyiz. önce rejimi demokratikleştirmek isteriz." dedi.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Teke Tek Özel'de Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtlıadı. Demirtaş, "Böyle bir sistemde rejimde iktidar olmak istemeyiz. önce rejimi demokratikleştirmek isteriz." dedi. Demirtaş'ın açıklamalarından satır başları;

ŞIRNAK'TAN GELEN ŞEHİT HABERİ

Bugün uzun bir zamandan sonra bir şehit haberi geldi. Herkesi tedirgin etti. Askeri kaynaklardan edindiğimiz bilgi mayının yeni döşendiğine dair. Bir provakasyon mu var, neler oluyor?

Detaylarını bilmiyorum. Tabiki acı bir olay. Yaşamını yitiren asker Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum. Bir yılı aşkın süredir kimse yaşamını yitirmiyordu. Bu da halkta güçlü bir atmosfer yaratmıştı. Türkiye seçim atmosferini yaşarken gelen ölüm haberi herkesi üzdü. Umut ederimki bu tür acı olaylar yaşanmaz. Olayın detaylarını bilmiyorum. Bir saldırı mıdır, başka bir şey midir?

Abdullah Öcalan'ın bu konudaki en azından 30 Mart'a kadar bu süreçle ilgili herhangi bir sıkıntı yaşanmaması için tavrı ortadayken bir derin PKK başka bir unsur, ne olabilir diye herkes merak ediyor.

Derin PKK ya da kontrol edilemeyen güçler olsaydı ,süreç bugüne kadar bu şekilde gelmezdi. Görünen o ki taraflar güçlerini kontrol edebildiler. Karşılıklı ateşkes bugüne kadar sürdü. Bundan sonra ateşkes bozulmadan bu tür şeylerin olabileceğine ihtimal vermiyorum. Süreç kalıcı adımlarla ilerler.

BARIŞ SÜRECİNDE SON DURUM

Bu süreç başladığında İmralı'da Abdullah Öcalan'ın çağrısı oldu. Diyarbakır'da okundu. Hükümet de bu sürece sahip çıktı. Oradaki bildirinin içeriğine itiraz etmedi. Karşılık konuyu müzakere ederek çözüm iradesi çıktı. Halkın neredeyse yüzde 90'ı süreci sahiplendi. Buradan beklenti neydi? Kürt sorunu olarak ana başlıkta tariflediğimiz ve Türkiye'de yaşayan Kürt halkının temel kimliksel hakkı, eğitim hakkı, kültür hakkı, Anayasa ve yasalarda kendi geleceğinin, kimliğinin güvenlik altına alınması. Bununla birlikte tüm Türkiye'yi ilgilendiren demokratikleşme.

"TÜRKİYE'Yİ İLGİLENDİREN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN ADIMLAR ATILMALI"

Bütün bu meselelerde elbette ki genişleme olmalı. Türkiye'nin genel demokratikleşmesiyle ilgili köklü adımlar ifade ediliyorsa bu ve benzeri başlıklarda adımlar atılması lazım. Türkiye'yi ilgilendiren insan haklı ifade özgürlüğü için adımlar atılmalı. Sorunun taraflarıyla karşılıklı müzakere edilmesi lazım. Türkiye'de demokratikleşme sorununun tarafları da vardır; muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri, çevre hareketleri, alevi örgütleri var. Kendi inancından, kimliğinden, yaşam tarzından dolayı baskı gören, ötekileştirilen kim varsa Türkiye'de herkesin bu yönde sorunları var. Bu konularda hükümet ciddi bir adım atmadı.

"İNSANLAR KONUŞMALARINDAN DOLAYI HALA YARGILANIYORLAR"

Türkiye'nin genel siyasi süreci değerlendirildiğinde ileriye doğru küçük adımlar olarak değirlendirilebilir. Ölçüyü evrensel insan hakları olarak belirlediğimizde bu adımların hiçbir kıymeti yok. Pratikte de yansımalarını görüyoruz. İnsanlar hala ifadelerinden dolayı, konuşmalarından dolayı yargılanıyorlar, baskı altında kalıyorlar. Gazeteciler, siyasetçiler hala içeride tutuklu. Gezi olaylarında insanların yaşam biçimlerine nasıl müdahale edildiği, hükümetin Türkiye'yi nasıl gerdiği ortaya çıktı.

"ANAYASA DEĞİŞMEDEN HİÇ KİMSE..."

Darbe Anayasası'nın değiştirmek konusunda bile diğer 3 parti uzlaşamadılar. Anayasa değişmeden hiç kimse sorunum çözüldü diyemeyecek. Anayasa Komisyonu'nda bir buçuk yıl boyunca boşa kürek çekildi. BDP olarak farklı önerilerde bulundu. AK Parti başta olmak üzere diğer 3 partinin yeni anayasa gibi bir derdinin olmadığı görüldü Türkiye yeni Anayasa'ya kavuşamadı. Bu şekilde paket yapsanız ne olur yapmasanız ne olur.

BDP'NİN GEZİ OLAYLAR TAVRI

Hiçbir zaman Gezi direnişinin dışında kalmadık. Gezi olaylarının ilk günlerini hatırlatmaya davet ediyorum. Sırrı Süreyya Önder, Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, Levent Tüzel, bunlar bizim İstanbul milletvekillerimiz. Kitlemiz de oradaydı. Biz hiçbir zaman Gezi direnişinin dışında olmadık. Araştırmalara göre Türkiye'de yalnız Bayburt'ta Gezi direnişine destek gösterileri yapılmadı. Daha 2 ay önce Yüksekova'da benzer şekilde gösteriler vardı. Gezi ruhunun ve isyanın ne anlatmak istediğini en iyi anlayan partiyiz.

"BÖYLE BİR SİSTEMDE VE REJİMDE İKTİDAR OLMAK İSTEMEYİZ"

1990'lı yıllarda çok ağır bir şekilde, bu topraklarda zulüm yaşandı; Türkiye'nin batısında görülmedi. İnsanlar devletin bildiğimiz devlet olmadığını anladı. Devlet aldığı vergiyi zulüm olarak vatandaşına veriyor. İnsanlar devletin korkulacak bir şey olmadığını gördü. Böyle bir sistemde ve rejimde iktidar olmak istemeyiz; önce rejimi demokratikleştirmek isteriz.

"TOPLUMA YAPILAN HER TÜRLÜ HAKSIZLIK ÖFKEYE DÖNÜŞÜYOR"

Herkesin geçmişe bakması lazım. Geçmişi dizayn edeceksek geçmişteki hataları görüp düzeltmemiz gerekiyor. 1990'larla kıyaslandığında öldürülen insan sayısı daha az belki ama baskı bitmedi. Çok daha seyreltilmiş, hadife bir elle başımıza vuruluyor.Toplumda kalıcı acılar yaratıyor. Toplum refleksiz hale getirildi. Topluma yapılan her türlü haksızlık öfkeye dönüşüyor ama halk nasıl dışarı vuracaklarını bilemiyor. Ne sandıkta ne yargıda ne de sokakta vurulamıyor.

"DEMOKRATİK BİR SEÇİM SÜRECİ YAŞAMIYORUZ"

İktidarın gidişi umut vermiyor. Toplum bu gidişatı kabul etmez. Bir yerden değil bir çok yerden patlak verir. İktidarın bunlardan ders çıkarması gerekiyor. Demokratik bir seçim ortamı yaşamıyoruz.

YEREL SEÇİMLER

AK Parti'nin imkanları ile BDP, HDP ve Meclis dışındaki partilerin imkanlarında bir eşitlik yok. Hiçbir parti maddi destek almasın, her parti kendi tabanının gücüyle seçimlerde yarışsın.

Biri devletin verdiği kredi kartıyla çikolata aldı diye istifa etti. Avrupa geleneği bu...

Toplum bir günde demokrasiyi kültür haline getirmiyor. Biz de siyaset yapma biçimi çok çirkin, çok belden aşağı ve çok seviyesiz. Bu seviyesizlik toplum tarafından benimsenmiş durumda. Siyasette seviye yarışı aranmıyor. Sporda da böyle. Siyaset ve spor sektörlere dönüşmüş durumda. Kalite çok düşüyor. Şu siyasi ortamda toplum için ne yapıyoruz diye baktığımda şahsen televizyon izlemekten utanıyorum. Biz bu anlayışı kırmaya çalışıyoruz. Siyaset topluma, halka rağmen yapılacak bir mevzu değil. Türkiye'de toplumu aşağılayan, oy verenleri küçümseyen bir siyaset yapma biçimi söz konusu. Muhalefet kendini sorgulamalı; sadece iktidarları suçlayarak bir yere varılamaz.

"SEÇMENLER OY VERDİĞİ PARTİYİ SORGULAMALI"

Çok politik bir seçmen kitlemiz var; bu da bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Politikacı bir seçmen kitlesi içerisinde politika yapıyoruz. Seçmenler oy verdikleri kişiyi ve partiyi sorgulamalı.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Biz süreç başladığından bu yana eli kolu bağlı olmadık. Bu süre zarfında siyasi alanını en çok genişleten parti biz olduk. Son 1,5 yıldır yani süreç başladığından bu yana Türkiye'de anamuhalefet partisi görevini neredeyse biz üstlendik. Hem parlamentoda hem parlamento dışında Türkiye'nin sorunlarına en gerçekçi projelerini biz sunduk.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER'İN İSTANBUL ADAYLIĞI

İstanbul'da adaylığı ilk netleşen kişi, Sırrı Süreyya Önder'dir. HDP ile CHP 'kamuoyunda açık seçim ortaklaşması yapılabilir mi?' görüşmesi yaptı, sonuç çıkmadı. CHP ile görüşebilir, tartışabilirdik; sırf AK Parti karşıtlığı üzerinden ittifak yapmazdık. 'AK Parti gitsin de, yerine ne gelirse gelsin' fikri ilkesizlik; bu bize uygun bir yaklaşım değil.

Kaynak: Haberler.Com / Güncel

Selahattin Demirtaş Ak Parti Türkiye Güncel Haberler

title