Haberler

Davutoğlu Canlı Yayında

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu seçimin temel sorusu ne? 'AK Parti tek başına iktidar olacak mı olmayacak mı?' Bu eylem, AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek üzere, aynı 7 Haziran ile karşılaştırarak söylüyorum, seçim sonuçlarını etkilemek üzere yapılan bir eylem" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu seçimin temel sorusu ne? 'AK Parti tek başına iktidar olacak mı olmayacak mı?' Bu eylem, AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek üzere, aynı 7 Haziran ile karşılaştırarak söylüyorum, seçim sonuçlarını etkilemek üzere yapılan bir eylem" dedi.

Davutoğlu, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Ankara'daki terör saldırısına ilişkin bir soruyu yanıtlarken Davutoğlu, "Görülüyor ki birileri Türkiye'de bir 'kokteyl terörü' diyorum ben buna hepsini karıştırarak, bir işe kalkışıyor" ifadesini kullandı.

Bu durumun karşısında yapılması gerekenin, "demokrasiyi savunmak" olduğunu belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bir birimizi itham etmek yerine, demokrasiyi öne çıkarmamız ve bu seçimi,1 Kasım'a doğru giderken benzer provokasyonların olmaması için omuz omuza vermemiz. Ama omuz omuza vereceğimiz dediğimiz gün birisi çıkıyor, sizi katil diye ilan ediyor. Öbürü 'ben seninle görüşmem' diyor. Bu nasıl bir mantıktır? Acıları paylaşmazsak, seçim gibi bir ortak demokrasi platformunda bulaşmazsak, biz ne zaman buluşacağız? Bütün bu terör olayı çok önemli ama arkasında esas beni üzen, böyle bir olay karşısında bile hala suçlama, 'Demirtaş'la niye görüşmediniz' diye bir soru. Görüşmeyi düşünüyordum, çağrıyı yapacaktım ama daha olayın üzerinden hiç geçmeden 'katil' demiş, 'kelepçelenecek' demiş. IŞİD militanlarını ya da PKK terör örgütünü kelepçelemeyi düşünmüyor da bizi kelepçelemeyi, halkın seçtiği temsilcileri kelepçelemek gibi bir tabir kullanıyorsa işi zorlaşır."

"Siyaset kurumuna güven sarsılıyor"

Görüşme çağrısına sadece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olumlu yanıt verdiğini anımsatan Başbakan Davutoğlu, "Ortak deklarasyon yayınlayalım, 'hayır.', Tek tek ortak görüşme yapalım, 'hayır.' Tek tek görüşelim, 'hayır.' Bunlar olmadığı zaman toplumda siyaset kurumuna güven sarsılıyor" dedi.

Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin olumlu olduğunu aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama sonrasında takındığı tutum, 'bu terör olayından bir rant çıkarma ve hükümeti suçlama' şekline dönüşüyor. Bu hükümet tekrar tekrar söylüyorum; bu hükümet bir anayasal zorunluluk hükümetiydi ve CHP bundan kaçtı. MHP bundan kaçtı. HDP bir aylığına iki bakan verdi, sonra Kandil'in talimatıyla onları da çekti. Ülkeyi seçime götürecek bir hükümete katılmaktan bile kaçanlar, hangi sorumluluk duygusundan bahseder?"

Kılıçdaroğlu'nun güvenlik zafiyetiyle ilgili sürekli suçlamalarda bulunduğunun hatırlatılması üzerine ise Davutoğlu, "Gelseydi güvenlik zafiyeti olmasaydı. Gelseydi, katılsaydı mesela kendisi bizzat başbakan yardımcısı olsaydı, Milli Güvenlik Kurulu'nda olurdu. Ben şimdi güvenlik toplantıları yapıyorum, Tuğrul Türkeş orada. Şu anda Tuğrul Bey zaten bizim partiye geçti ama ilk andan itibaren de AK Parti'lilerle ayrı dar bir kabine kurmadım" diye konuştu.

Güvenlik toplantılarının eskiden olduğu gibi yapıldığını bildiren Davutoğlu, "Gelseydi Kılıçdaroğlu, o da orada olurdu. Bahçeli de orada olurdu, hep beraber bu ülkenin sorunlarını çözerdik. Hep beraber ülkeyi seçime götürürdük" açıklamasını yaptı.

"Bu ucuz kahramanlık"

Davutoğlu, kendilerinin gelmediği gibi başka arkadaşlarının gelmelerini de engellediklerini kaydetti.

"Bu ucuz kahramanlık" nitelemesinde bulunan Başbakan Davutoğlu, "Bu çok ucuz bir siyaset. Sorumluluğu almayacaksın, kenara çekilip gözlemcilik yapacaksın. ' Türkiye Ortadoğu'ya bulaşmamalı.' Sanki bunun aksini söyleyen varmış gibi. ' Türkiye şunu yapmamalı.' Türkiye denilen ülke hepimizin, yapmamalı dediğin şeyi gelip hükümete girseydin, yapılmasaydı. Sen olsaydın, kabineye girseydiniz. Şimdi ahkam kesmek kolay, ülke yönetmek ahkam kesmekle olmaz, bir sorumluluk duygusu hissedeceksiniz" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Açık söyleyeyim; Sayın Bahçeli ülkeyi yönetmekten korktuğu için sorumluluk almaktan korktuğu için her şeye 'hayır' dedi. Sayın Kılıçdaroğlu da seçime giderken ortada olabilecek riskleri gördüğü için anayasal hükümetin içinde yer almadı. Peki biz de almamış olsaydık parti hesabıyla, 'seçime giderken ben niye sorumluluk alayım, diğer partiler gibi miting meydanlarını gezeyim, kenardan bakıp, AK Parti olmayınca neler oluyor, görün' diye ahkam keseyim diyebilirdik. Ama demedik. Çünkü siyaset ülke için vardır. Ülke siyaset için değil. Bu ülke eğer zaaf gösterirse bizim siyasetimizin bir anlamı, zemini kalmaz. Ama ülkeyi zaafa sokmak adına sorumluluktan kaçıp, sonra da şimdi ülkeyi zaafta göstermek, bu yakışmıyor. Hiç bir siyasi lidere yakışmıyor."

"HDP'nin meşruiyetini tartışmadık"

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara'daki terör saldırısının seçim sonuçlarına bir etkisinin olup olmayacağının sorulması üzerine, 7 Haziran seçimleri öncesi Diyarbakır'da patlayan bombanın sonuçları etkilediğini, herkesin de bunu gördüğünü belirtti.

O günkü temel sorunun "HDP'nin barajı aşıp, aşmayacağı" olduğunu hatırlatan Davutoğlu, "Sonunda barajı aştı. Demokrasinin bir sonucudur, biz saygı duyarız hiçbir zamanda bunun meşruiyetini tartışmadık, hiçbir yerde HDP'nin meşruiyetini tartışmadık. Halkın oy verdiği, seçtiği her parti meşrudur, halkın Meclis'e gönderdiği her milletvekili de parti de bizim muhatabımızdır, bu anlamıyla" dedi.

HDP'nin daha sonra terör örgütlerine destekle, kendilerini meşruiyet sınırlarının dışına çıkardıklarını aktaran Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Yoksa seçim sonuçları itibariyle biz bunu hiç tartışmadık, ben de HDP ile diğer partilerle görüştüğüm gibi gidip görüştüm. Bu seçimin temel sorusu ne? 'AK Parti tek başına iktidar olacak mı olmayacak mı?' Bu eylem, AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını engellemek üzere, aynı 7 Haziran ile karşılaştırarak söylüyorum, seçim sonuçlarını etkilemek üzere yapılan bir eylem. Onun için de 17-18 gün önce 20 gün önce yapıldı ki artçı şeylerle bizi halkla buluşmaktan da alı koysun. Türkiye olağanüstü şartlarda seçime gidiyor görüntüsü verilsin. Buna karşı da biz hayatı süratle normalleştirmemiz lazım. Bütün siyasi partilerin, olağanüstü bir durum değil, normalleşme. Normal bir seçime gitme, buna bakmamız lazım."

"Niye takip edilmedi?"

"Size yöneltilen bir eleştiri var. '21 kişi veya 16 kişinin listesi vardı ellerinde, bunlar niye takip edilmedi. Burada bir güvenlik ve istihbarat zafiyeti var' şeklinde, ne diyeceksiniz" yönündeki soruya Davutoğlu, "PKK'nın üst düzey liderlerini biz biliyor muyuz? Biliyoruz değil mi? İsimleri belli, haklarında yakalama şeyi de var. Peki, mümkün mü Kuzey Irak'ta hemen gidip almak, mümkün olsa zaten alınır, operasyonda yapılır" cevabın verdi.

Ahmet Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Aynı şekilde, bu bombacılar Türkiye'de değildi çoğu. Suriye'ye çekilmiş bombacılar, yani takibi de bu anlamda mümkün olmayacak. Benim ifadem, bilerek ve isteyerek tahrif edildi. Benim kastettiğim bu bombacılarla ilgili bir durum değildi. Yani şu zikredilen intihar bombacıları. Orada benim kastettiğim; demokratik hukuk devleti kuralları içinde birinden şüphelenseniz bile gözaltına alsanız bile elinizde delil yoksa 3 gün sonra gözaltından bırakılıyor. Nitekim dün gözaltına aldığımız 10 kişinin bir kısmı daha önce elde yeterli delil olmadığı için yargı tarafından bırakılmış. Bunda hükümetin dahli ne? Takip edersiniz, kontrol altında tutarsınız. Takip edemediğiniz durum olur, bu öyle bir durum. Çünkü şu anda üzerinde durduğumuz şüphelilerin hiçbirisi Türkiye'de bulunan isimler değil. Suriye'deki kişiyi biz buradan, Rakka'da mı takip edeceğiz? Tel Abyad'da mı? Bizim istihbarat elamanlarımız Suriye'nin her yerinde gece gündüz Türkiye gibi var mı?"

- "Çünkü sınır ötesinde bunlar"

"Bu 21 kişi takip edilmiyormuş şeklinde anlaşılıyor" denmesi üzerine de Başbakan Davutoğlu, "Çünkü sınır ötesinde bunlar" yanıtını verdi.

Türkiye'de olanların takip edildiğini bildiren Davutoğlu, şunları dedi:

"Allah aşkına Türkiye'de takip edilmeseler, bunların her biri Türkiye'de şu ana kadar çok kanlı eylemlerin gerçekleştirmek isterlerdi. Kaç tanesi bu şekilde engellenmiştir. Bu şüpheliler de uzun süredir Türkiye'de olmayan kişiler. Girdikten sonra takiplerini engellemek için de hiçbir telefon kullanmayan, hiç kimseyle görüşmeyen ve sadece eylemi yapmak üzere robot gibi ayarlanmış ve o esnada siz ona ulaşacak, 78 milyonun her birini tek tek polisle takip ediyor değilsiniz veya buradaki sayı ne kadarsa. Neyle? Teknik takip oluyor. Veya bir mobil cihaz kullanıyordur, odur... Bu konularda çok sayıda eylemde engellendi. ya da bir kişi ile irtibat kurar siz o kişiyi takip ediyorsunuzdur, Türkiye'de onu yakalarsınız. Ama bu olmadan gidip şu veya bu şekilde... Bir de Suriye'nin karşı tarafında her hangi bir otorite yok. Bir koordinasyonla eskiden giremezdi diyelim. Bulgaristan'dan şimdi giremez, çünkü iki tarafta da otorite var veya Yunanistan'dan. Bir işbirliği içinde bunu yönetirsiniz. Yani bu olay bu açıdan istismar edilmemesi lazım. Bunlar Türkiye'de değiller, olsalar zaten bunlar potansiyel suçlu olarak da şey yapılır. Benim söylediğim o ifade bilerek, istismar ediliyor... Buradan tekrar yalanlıyorum, manşetler atıyorlar, 'eylem yapmadan yakalanmazmış.' Hayır alakası yok. Demokratik hukuk devleti kuralları içinde bizim uymak zorunda olduğumuz kurallar var. 'Gözaltına aldığınız kişi niye serbest bırakılıyor' diyor. O yargının kriterleri içinde, yargının serbest bıraktığı kişi."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Politika

Ahmet Davutoğlu Ak Parti Ak Parti Türkiye Politika Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title