Haberler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2)

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin bölgesinde ve İslam dünyasında hiçbir zaman mezhepçi bir yaklaşımda bulunmadığını belirterek, "Baştan beri biz mezhep temelli yaklaşımların bölgede gerginlik yaratmasına her zaman karşı olduk. İran bizim önemli bir komşumuzdur, güçlü bir ticaret ortağımızdır, uzun sınırımızın olduğu bir ülkedir.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin bölgesinde ve İslam dünyasında hiçbir zaman mezhepçi bir yaklaşımda bulunmadığını belirterek, "Baştan beri biz mezhep temelli yaklaşımların bölgede gerginlik yaratmasına her zaman karşı olduk. İran bizim önemli bir komşumuzdur, güçlü bir ticaret ortağımızdır, uzun sınırımızın olduğu bir ülkedir. Biz, gerek Ortadoğu gerek daha geniş manada İslam dünyasına yönelik bakışımızda, politikalarımızda hiçbir zaman mezhep eksenli bakmadık" dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda bilgilendirme toplantısı yaparak, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bakanlar Kurulu'na başkanlık yapacağı toplantının tarihinin sorulması üzerine Kalın, Bakanlar Kurulu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığından yeniden toplanmasıyla ilgili henüz kesinleşmiş bir tarih olmadığını, olduğu zaman bunu kamuoyu ile paylaşacaklarını söyledi.

Erdoğan'ın önümüzdeki haftalarda bir dizi yurt dışı ve yurt içi ziyaretleri olacağını, Erdoğan'ın Avrupa Birliği gündeminin de yoğun bir şekilde devam ettiğini dile getiren İbrahim Kalın, Erdoğan'ın gelecek hafta 3 AB ülkesini kapsayan bir seyahate çıkacağını, geçen hafta da Avrupa Parlamentosu'ndan üst düzey heyetleri kabul ettiğini kaydetti. Kalın, "AB ülkelerine yapılacak ziyaretler, Brüksel de dahil olmak üzere, AB gündemini sıcak tutma noktasında Sayın Cumhurbaşkanımızın programını ifade ediyor" dedi.

Kalın, ABD ile ilgili planlanan bir seyahatin söz konusu olmadığını ifade ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Kasım ayında Antalya'da yapılacak G-20 Liderler Zirvesi'nin ev sahibi olarak, programı elverdiği ölçüde G-20 ülkelerini ziyaret edeceğini belirtti. Kalın, G-20 zirvesinin hazırlıklarının da büyük ölçüde tamamlandığını kaydetti.

"Bizim bakış açımızda Sünnici, Şiici, mezhep bakış açısı hiçbir zaman olmadı"

İbrahim Kalın, "İran ziyaretinin özellikle Yemen'deki gelişmelerden sonra daha da önem kazandığını söylediniz. Yemen'deki gelişmelerin arkasında İran destekli bir yapı var. Türkiye'nin bu konuda İran'a vereceği mesaj ne olacaktır?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:

"Baştan beri biz, mezhep temelli yaklaşımların bölgede gerginlik yaratmasına her zaman karşı olduk. İran bizim önemli bir komşumuzdur, güçlü bir ticaret ortağımızdır, uzun sınırımızın olduğu bir ülkedir. Biz, İran ile bu konuları hep her zaman açık, net şekilde konuştuk, konuşmaya devam ediyoruz, gerek Suriye konusunda gerek Irak konusunda gerekse diğer alanlarda. Burada bu tür gerginlikleri minimize etmeye yönelik sorumluluk herkesin üzerindedir. Bütün bölgedeki ülkeler ve aktörler bu sorumlulukla hareket etmek durumundadırlar. Biz, gerek Ortadoğu gerek daha geniş manada İslam dünyasına yönelik bakışımızda, politikalarımızda hiçbir zaman mezhep eksenli bakmadık. Zaman zaman bize karşı, Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı haksız, temelsiz iddialar ortaya atıldı. Sünni grupları tercih ettiği, savunduğu iddiaları ortaya atıldı ama bunun tersini ispat edecek onlarca örnek verebilirim. Örneğin İran nükleer müzakereleri bu noktaya gelmeden önce 2010'da Türkiye-Brezilya-İran, Tahran Deklarasyonu yapmak suretiyle nükleer müzakerelerde çok önemli bir kapı açmışlardı. Maalesef o zaman ilgili ülkelerin yönetimleri bunu dikkate almadıkları için biz yaklaşık 4-5 yıl kaybettik."

İbrahim Kalın, bugün İran ile Batı arasında yürüyen nükleer müzakerelerin, 2010 yılında Türkiye'nin önerdiği ana çerçeveye geri geldiğine işaret ederek, "O zaman bu hayata geçirilseydi, bu kadar vakit kaybı olmayacaktı. O zaman bu teklifi yaptığı zaman Türkiye, İran yanlısı olmakla, Batı'dan uzaklaşmakla, NATO müttefiki olmanın sorumluluklarını yerine getirmemekle itham edildi. Geldiğimiz noktada bu müzakereler daha önce bizim çerçevede yürütülüyor ama şimdi kimse onlara İran yanlısı gibi bir ithamda bulunmuyor. Bizim bakış açımızda Sünnici, Şiici, mezhep bakış açısı hiçbir zaman olmadı. Elbette bu görüşlerimizi, ziyaretimizde İranlı muhataplarımızla paylaşacağız" diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Mazı Dağı'ndaki operasyonu

Bir gazetecinin, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Mazı Dağı'ndaki operasyonu ve terör örgütü PKK'nın son günlerde askeri birliklere yaptığı saldırıların Çözüm Süreci'ni nasıl etkileyeceğine yönelik sorusu üzerine Kalın, "Genelkurmay Başkanlığımız bu gelişmelerle ilgili açıklama yaptı. Bunlar, kamu düzeninin gerektirdiği operasyonlardır. Daha önce müteakip kere ifade ettiğimiz gibi çözüm süreci devam ediyor diye kamu düzeninden asal taviz verilmeyecektir. Bunun acı sonuçlarını biz geçtiğimiz Ekim ayında gördük. Daha farklı şekillerde de yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki kararlılığı nettir. Burada biz güvenlik demokrasi, güvenlik özgürlükler arasındaki dengeyi en azami şekilde muhafaza etme gayreti içindeyiz. Fakat demokrasi, özgürlük, Çözüm Süreci adına birileri güvenlik zafiyeti yaratmaya çalışıp bunu istismar etmeye çalışırsa, burada devlet, kamu düzenini korumak için gerekli adımları atar. Umarız bu tür olaylar tekrar ettirilmez. Bu tür saldırıları yapan gruplar kimlerse ne saiklerle yapıyorlarsa bunlardan derhal vazgeçilmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

Seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kurucusu olduğu AK Parti'nin propaganda programında başkanlık sisteminin yer alıp almayacağı yönündeki soruyu yanıtlayan Kalın, "Başbakanlık sistemiyle ilgili cumhurbaşkanımız, kampanya sürecinde de yoğun bir şekilde dile getirdi. Şu anda yoğun bir şekilde dile getiriyor. Kurucusu olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi, 2015 7 Haziran seçimleri beyannamesi başkanlık sistemini alıp almayacağını Sayın Başbakanımız, beyannameyi ve kampanyayı açıkladığı zaman hep birlikte öğreneceğiz. Onlardan duymak daha isabetli olur diye düşünüyorum" dedi.

"Sayın Cumhurbaşkanımız dün akşam bir mahkumu affetti. Bu mahkumun suçu neydi? Sayın Cumhurbaşkanımız adli tıptan tedavi göremez raporu alan prensipte bütün mahkumları bundan sonra serbest bırakacak mı?" şeklindeki soruya da Kalın, şu yanıtı verdi:

"Bu, biliyorsunuz Cumhurbaşkanının tasarrufunda olan ve kendisine Anayasa'nın verdiği haktır. Ölümcül noktada olan mahkumların affedilmesi hususu, burada bir takım genel prensipler olmakla beraber her bir vakayı ayrı ayrı değerlendiririz. Dün affedilen kişiyle ilgili biliyorsunuz 4. kademe kanser hastası olan bir mahkumdan bahsediyoruz. Çok zor durum hem kendisi hem ailesi için. Bu noktada mahkumiyeti şu sebeptendi, işlediği suç buydu, bu değildir belirleyici olan, tıbbi durumdur, insani durumdur. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu mülahazalarla affetmeyi uygun görmüştür. Bundan sonra benzer vakalar geldiği zaman, dediğim gibi her biri spesifik kendi hususi şartları dikkate alınarak değerlendirilecektir."

İbrahim Kalın, AK Parti'nin seçim beyannamesinde başkanlık sisteminin yer almamasının Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasında bir probleme yol açıp açmayacağı sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Hayır. Bu tartışma artık Türkiye'nin gündemine oturan tartışmadır. Yani Türkiye daha iyi nasıl yönetilir, yeni Türkiye'nin hedeflerine, 20023 vizyonuna ulaşmak için hangi yönetim modeliyle hareket etmeliyiz sorusu artık Türkiye'nin gündemine oturmuştur. Çok farklı mecralarda tartışılmaktadır. Siyaset tartışmaktadır akademi tartışmaktadır, toplum tartışmaktadır, meslek gurupları tartışmaktadır. Seçimlerden sonra da bu tartışılmaya devam edecektir. Seçim sonuçlarından bağımsız olarak da bu konu gündemimizde olmaya devam edecektir.

Daha önce de ifade ettiğim gibi bir basın toplantısında, bu Türkiye'deki demokratik gelişme ve Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması açısından son derece  sağlıklı ve gerekli bir tartışmadır. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı olarak çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Zira kamuoyunda bir takım kafa karışıklıklarının, müphemlikleri, bazen de çok bilinçli saptırmaların olduğunu görüyoruz. 'Başkanlık sistemi olursa mutlaka federal yapı gelir, bu Türkiye'yi böler' gibi temelsiz itirazlar, 'başkanlık sistemi olursa tek adam olur, bundan diktatörlük çıkar' gibi yine temelsiz bir takım son derece spekülatif değerlendirmeler yapılıyor. Aslında bunların cevapları, akademik literatürde de verilmiş örnekleri tarafından da yaşanan örneklerden hareketle verilmiştir, Amerika'dan, Meksika'dan, Fransa ve diğer ülkelerden. Bu tartışmayı daha zenginleştirerek devam ettirmenin faydalı olduğu kanaatindeyiz."

(Bitti)

Kaynak: AA / Güncel

Türkiye İran Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title