Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan Canlı Yayında

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, göreve geldiklerinde devletin borçlanma faizinin yüzde 63, enflasyonun yüzde 30 olduğunu hatırlatarak, "Sonra ikisini ne yaptık? Tek haneliye çektik. Bunlar durup dururken olmadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, göreve geldiklerinde devletin borçlanma faizinin yüzde 63, enflasyonun yüzde 30 olduğunu hatırlatarak, "Sonra ikisini ne yaptık? Tek haneliye çektik. Bunlar durup dururken olmadı. Süreçte bu çok daha hızlı yürüyecek. Bunun için işaret fişeği neresidir? 16 Nisan. Benim halkım, bunu görmesi lazım. Ekonomiyle ilgilenenler, bunu görmesi lazım. Artık şu anda sanayi, ticaret bunlarla uğraşanlar, şunu bilmesi lazım. Pazar günü bu ülkede eğer hakikaten sandıklardan 'evet' çıkarsa bir defa ekonomide çok ciddi bir sıçrama olacaktır. Niye? Türkiye'nin bileklerindeki prangalar koparıp atılacak." dedi.

TGRT Haber, Beyaz TV ve TV Net ortak canlı yayınına katılan Erdoğan, soruları yanıtladı.

Göreve geldiklerinde kişi başı 3 bin 400 dolar olan milli geliri 11 bin dolara getirdiklerini, IMF'ye olan borcu 23 buçuk milyar dolarken 2012 itibariyle bitirdiklerini anlatan Erdoğan, "Aynı şekilde Merkez Bankasının döviz rezervi 27 buçuk milyar dolarken Merkez Bankasının döviz rezervini de 107 milyar dolara kadar çıkarttık. Bir ara Başbakanlığım döneminde 136 milyar dolara da çıktı. Bu malum son olumsuz gelişmeler aşağıya çekti ama problem değil bizim için. Nasıl iner, nasıl çıkar? Bunları artık gayet iyi biliyoruz. Finansmanı yönetme noktasında güçlü bir kabiliyet..." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Göreve geldiğimizde devletin borçlanma faizi yüzde 63, enflasyon yüzde 30'du. Sonra ikisini ne yaptık? Tek haneliye çektik. Bunlar durup dururken olmadı. Süreçte bu çok daha hızlı yürüyecek. Bunun için işaret fişeği neresidir? 16 Nisan. Benim halkım, bunu görmesi lazım. Ekonomiyle ilgilenenler, bunu görmesi lazım. Artık şu anda sanayi, ticaret bunlarla uğraşanlar, şunu bilmesi lazım. Pazar günü bu ülkede eğer hakikaten sandıklardan 'evet' çıkarsa bir defa ekonomide çok ciddi bir sıçrama olacaktır. Niye? Türkiye'nin bileklerindeki prangalar koparıp atılacak." ifadelerini kullandı.

Hedeflerinin milli geliri 2023 yılında 25 bin dolara ulaştırmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Mütevazi davranıyoruz, '22 bin dolar' diyoruz. 11 bin doları katlayalım. Şimdi sistem noktasında da, sisteme parlamento içindeki partiler zaten 'evet' deseydi, zaten sıkıntı olmayacaktı. Ama ne oldu? CHP ve diğeri buna yaklaşmadılar. Hatta onlara şu teklif de yapıldı. 'Siz de ortaya koyun, onu da götürelim millete. Hangisine (evet) derse o olsun. Yeter ki birlik olsun.' Ama ona da yanaşmadılar." şeklinde konuştu.

Demokrasilerde ana muhalefetin iktidarı güçlü tuttuğunu dile getiren Erdoğan, "Neyi ile güçlü tutar? Tekme tokat vurmakla değil. Doğruya doğru, yanlışa yanlış dediği zaman güçlü tutar. Ama bizde muhalefet öyle değil ki. Ortaya dört dörtlük bir eser koyun. O tam aksini söylüyor. Orada bile birleşemiyoruz. En büyük sıkıntı bu." dedi.

"Artık böyle bir sıkıntımız yok"

Yayında, daha sonra 1998 yılında gazeteci Savaş Ay'ın yaptığı programda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemdeki hastanelerin durumu ekrana getirildi.

Erdoğan, görüntülerin izlenmesinin ardından şöyle devam etti:

"Gerek bu durumları anacığım, babacığım ile yaşadık. Az önce o teyzeyi hatırlayınca da o aklıma geldi. Ben tabii gencim. Gider erken saatlerde kuyruğa girer, numarayı alırdım. Ondan sonra da annemi alır, hastaneye götürürdüm. O yaşlı kadın, demek ki kimse onu oraya getirememiş. Öyle bir durum var. Bir de aklıma tabii şu geldi. Daha önce de aktardım. Tokat'a seçim çalışmaları için gidiyoruz. Bolu Dağından sabah namazı sonrası çıktık. Biliyorsunuz, Kargasekmez'in kışı çok berbattır. Biz bir kaymaya başladık. ve döne döne bariyere vurduk, ondan sonra karşıdan bir Urfa Cesur otobüsünün geldiğini gördüm. O kadar. Vurduk. Gerisinden haberim yok. 5 arkadaşız. Hemen bizi aldılar, Düzce'ye götürdüler. Hangi hastaneye götürdüler bilmiyorum. Hastanenin ambulansı yok. Burada bir şey yapamayacağız dediler. Sağlam olan arkadaşımızın eline serumları verdiler. Hemşire falan da yok ha. Sağlam olan arkadaşımızın eline serumları verdiler. Bütün serumları bir kişiye taktılar. O şekilde Bolu'ya geldik. Tabii Bolu'ya geldik. Bizi, aklımda kaldığı kadarıyla devlet hastanesine götürdüler. Siz memur musunuz, işçi misiniz? Neyse biz sigortalıyız. Sigortalıyız deyince kabul edemeyiz. Oradan SSK'ya götürdüler. Şimdi tabii hepsi kan kaybı. Böyle bir süreç işliyor. Ama bir ambulans yok, bir hemşire veremiyor. Şimdiki duruma bakıyorum. Artık bizim böyle bir sıkıntımız yok. Hiçbir hastane size hayır ben seni kabul edemiyorum veya sana bakamam lüksü yok. Deme cüreti yok. Ne yaptık. Aynı olayları yaşadığım için arkadaşlarıma dedim ki hastanelerin hepsini birleştirmemiz lazım.

Göreve geldiğimizde SSK hastaneleri var. Emekli Sandığı bağlantılı hastaneler var. Bazı bakanlıkların özel hastaneleri var. Bunun yanında tabii bir de bunlardan apayrı olarak özel çalışan hastaneler var. Biz dedik ki bunların hepsini birleştireceğiz. Sendikalar karşımıza dikildi. Arkadaş kusura bakmayın. Biz bunları birleştireceğiz. ve tek tip olacak. Vatandaş hangi hastaneye giderse orada hizmeti alacak. Yasayı çıkardık. ve ardından bir şey daha yaptık. Genel sağlık sigortası. Her doğan sigortalı doğacak. Eskiden ilaç sıkıntısı aman yarabbi... Hastanedeki eczaneden ilacı alamazdınız. Çünkü yazılan ilaçların hepsini orada bulmak mümkün değildi. Belki bir tanesini, belki iki tanesini bulursunuz. Diğerlerini nereden alacağım? Eczaneden al. Neyle alacağım? Paranla alacaksın. Bunların hepsini biz kapattık. Ne dedik? Her eczaneden alış veriş yapabilirsin. İlacını alabilirsin. Bunu getirdik sağlıkta. Bundan önce yoktu. Kılıçdaroğlu döneminde bunlar yoktu. Şimdi ne diyor? Hastaneye gitme özgürlüğü var' diyor. Lütfettin ya. Bu hastane niye var. Bunun için var zaten. Bunu da özgürlükler sıralaması içine mi koyacağız? O teyzem benim. Gecenin o saatinde oraya geliyor. Numara alacak mı, alamayacak mı? O da ayrı bir dert. Öbürü, 'Sen hastanesin hastane, bana bakacaksın.' diyor. Şimdi birileri diyor ki bu tinercidir, şucudur. Kardeşim, ne olursa olsun. Bakacaksın. Alacaksın, orada tedavisini yapacaksın. Hastane bu."

"Sağlıktaki reformumuzu üst düzeyde gerçekleştireceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanuni Sultan Süleyman'ın "Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi." ifadelerini hatırlatarak, "Şimdi biz hastanelerimizi tüm illerde, bazı büyük ilçelerde hatta 20 yataklı filan gün hastanelerine varıncaya kadar yaptık. Ama işin ikinci etabı şimdi bir de şehir hastanelerine başladık. Özel hastanelerden de istifade ediyor muyuz? Ediyoruz. Hepsinden. Şehir hastaneleri artık Türkiye'ye yani gerçekten birkaç sınıf atlatıyor. Artık dünya buraya akacak. Nasıl olacak bu iş. İnşallah doktorlarımızdaki bu noktada kariyer, kalite hepsi de bu arada arttıkça. Şimdi bakın Balıkesir Şehir Hastanesini açtık. Mersin Şehir Hastanesini açtık. Muhteşem. Yozgat, Isparta bunları açtık. Şimdi önümüzde inşallah Ankara, iki tane yapılıyor." diye konuştu.

Erdoğan, "İnşallah bundan sonra oralardan buralara gelecek. Batı'dan buraya gelecek. Çünkü fiziki mekanlar itibariyle onları geçeceğiz. Tek şey doktor, doktor. Onun için sağlık üniversitelerini kurduk. Şimdi bir taraftan tıp fakültelerinden gelecek, bir taraftan da bu sağlık üniversitelerinden gelecek. Bunları biz yaptık. Buralardan yetişecek olan bütün doktorlarımızı inşallah üst düzey eğitimler almak için, icabında bunları yurt dışına da göndereceğiz. Böylece Türkiye'deki sağlıktaki reformumuzu üst düzeyde gerçekleştireceğiz." şeklinde konuştu.

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Beyaz TV Türkiye Bolu Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title