Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Waseda Üniversitesi'nden Fahri Doktora Unvanı Verildi -2

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Waseda Üniversitesi'nden Fahri Doktora Unvanı Verildi DAİŞ neyse PKK'da odur, Tokyo'da metro istasyonlarına sarin gazı ile saldıranlar da odur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Waseda Üniversitesi'nden Fahri Doktora Unvanı Verildi

DAİŞ neyse PKK'da odur, Tokyo'da metro istasyonlarına sarin gazı ile saldıranlar da odur. Aralarında hiçbir fark yoktur

Resmi bir ziyaret gerçekleştirmek üzere Japonya'da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, temaslarının ikinci gününde Waseda Üniversitesi tarafından kendisine verilen fahri doktora unvanı takdim törenine katıldı.

Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Waseda Üniversitesi yönetimine, şahsına fahri doktora unvanı verdikleri için teşekkür etti ve 'Bu unvanı, Türk-Japon dostluğunun yeni bir nişanesi olarak görüyorum' dedi.

Konuşmasında, Japonya'nın en köklü ve prestijli eğitim kurumlarından biri olan Waseda Üniversitesi'nin, Japonya'nın gelişip kalkınması ve bugünkü düzeyine ulaşmasında sağladığı katkıya değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, mezunları arasında birçok başbakan, bakan, parlamenter ve üst düzey yönetici bulunan üniversiteye, bundan sonraki çalışmalarında başarılar diledi.

Buradaki törende yapılan konuşmada Rektör Kamata, Bundan sonra iki ülke kendi avantajlarından yararlanarak, birbirlerine saygı göstererek dostluk ilişkilerini daha da güçlendirerek dünya barışı ve insan mutluluğunu gerçekleştirmenin oldukça önemli olduğunu düşünmektedir. Waseda Üniversitesi akademik değişimin güçlendirilmesi yoluyla araştırma ve özgürlük alanlarında iki ülkenin işbirliğini daha da geliştirmeyi planlıyor. Şu ana kadar Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye Büyükelçiliği gibi ilgili kuruluşların muazzam destekleri ile birçok öğrenci, öğretmen ve araştırmacı birbirleriyle defaatle temas kurmayı sürdürmüştür.

Kendisine fahri doktora ünvanı verilen Erdoğan ise konuşmasında şunları kaydetti Bundan tam 125 yıl önce elim bir deniz kazası halklarımızı birbirine samimi dostluk bağlarıyla bağladı. Ertuğrul Fırkateyni'ni Osmanlı Sultanı 2. Abdülhamit, dostluk mesajını Japonya İmparatoru'na iletmek üzere 1890 yılında Japonya'ya gönderdi. Görevini başarıyla tamamlayan Ertuğrul, dönüş seferine çıktıktan hemen sonra Kuşimoto açıklarında yakalandığı şiddetli fırtınada battı ve 532 denizcimiz burada şehit oldu. Kuşimoto halkı can siperane çalışmalarıyla 69 denizcimizi kurtardı. Japon hükümeti ve Japon halkı da yaralı denizcilerimize yakın ilgi gösterdi ve sahip çıktı. Bu denizcilerimiz Japon donanmasının iki zırhlısı ile Türkiye'ye kadar götürüldüler. Milletimiz, Japon devletinin ve halkının bu ali cenaplığını kalbine kazımış ve ona gönlünde müstesna bir yer ayırmıştır. Japon halkı ve devletinin 125 yıl önceki elim kazada şehadet mertebesine yükselen denizcilerimizin aziz hatıralarını bugüne kadar yaşatmaları da bizleri ayrıca memnun etmiştir.

Erdoğan, şehitliğin bakımının Oşimo kasabasının ilkokul öğrencileri tarafından yapıldığına dikkat çekerek, bunun Türk Japon dostluğunun bir örneği olduğunu belirtti.

Erdoğan, şunları kaydetti Hatırlanacağı üzere 2020 yılında düzenlenecek olimpiyat oyunlarına ev sahibi olabilmek için İstanbul ile Tokyo aday olmuşlardı. İki şehir arasındaki centilmence rekabet sonrası yapılan oylamada Tokyo kenti olimpiyatları düzenleme hakkını kazanmıştı. Bu sonucun ardından sevgili dostum Başbakan Abe'yi ilk ben tebrik etmiştim. Başbakan Abe ile gerek bu ziyaretim sırasında gerekse kendilerinin Kasım ayında gerçekleştirilecek G-20 zirvesi kapsamındaki Türkiye ziyareti sırasında kapsamlı görüşmeler yapacağız. Bu görüşmelerde ülkelerimiz arasında mevcut stratejik ortaklık düzeyindeki ilişkilerin daha da derinleştirilmesi ve geliştirilmesi imkanları üzerinde duracağız. Önemli ve büyük bir ekonomik ortak olarak gördüğümüz Japonya'yla ekonomik ve ticari ilişkilerimizi mükemmel düzeydeki siyasi ilişkilerimizle yaraşır bir seviyeye getirmek istiyoruz.

Ekonomik ilişkilere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2014 yılı itibariyle iki ülke arasındaki ticaret hacmi 3,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu rakam iki ülkenin gerçek potansiyellerinin oldukça altındadır. Ülkenize geçen yıl yaptığım ziyaretim esnasında stratejik ortaklığımızı temel yapı taşlarına veyahut da temel yapı taşlarından birini oluşturacak ekonomik ortaklık anlaşması için önemli bir adım atmıştık. Bu anlaşmaların resmi müzakereleri geçen yıl başlatıldı. Eylül ayında da üçüncü tur yapıldı. Görüşmelerin bir an önce tamamlanarak bu anlaşmanın hayata geçirilmesini temenni ediyorum. Bugün dünyada ekonomik iş birlikleri piyasa açılımları, serbest ticaret düzenlemeleri milletlerin karşılıklı refahlarının artmasında çok önemli yapı taşlarının oluşturuyor. Türkiye Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği'ni tam üyelikle taçlandırmak için müzakerelere devam ediyor. Ülkemiz ikili serbest ticaret anlaşmalarıyla da dünya ile ticari bütünleşmesini tamamlamak için yoğun gayret içinde. Japonya'nın da, Trans Pasifik Ortaklık Anlaşması müzakereleri, Avrupa Birliği ile müzakereler ve ikili müzakerelerle uluslararası ticari ilişkilerde açılımlar yaptığını görüyoruz. Bu çerçevede ülkelerimizin 2014 yılında resmi müzakerelere başladığı ekonomik ortaklık anlaşmasına en kısa zamanda tamamlaması büyük önem taşıyor. İki ülke arasında bu şekilde bir serbest ticaret rejimi inşa edilmesi karşılıklı ticaret ve yatırımların artmasına büyük katkı sağlayacaktır ifadelerini kullandı.

Ekonomik yatırımların önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Son yıllarda Türkiye'ye yönelik Japon yatırımlarında önemli bir artış yaşanmakta olduğunu memnuniyetle ifade etmek istiyorum. 2015 Haziran ayı itibariyle Türkiye'deki Japon doğrudan yatırımları 1,7 milyar dolara ulaştı. Bu yatırımların 1,6 milyar doları son 5 yılda gerçekleşti. Yine bu tutarın iki ülkenin potansiyeli dikkate alındığında oldukça mütevazı düzeyde kaldığını belirtmek zorundayım. Japonya yurt dışına 2013 yılında yaklaşık 136 milyar dolar, 2014 yılında da 114 milyar dolar yatırım yaptı. Bu büyük rakamlar içinde Türkiye'ye giren miktar 2013 yılında 439 milyon dolar, 2014 yılında daha da düşerek 212 milyon dolar seviyesinde kaldı. Bugün Türk işadamları dünyanın pek çok yerine yatırımlar yapıyor. Japonya'da ise maalesef kayda değer Türk yatırımı bulunmuyor. Özellikle perakende, yiyecek, içecek sektöründe ciddi potansiyelimizin bulunduğu bu ülkeye? Israr ediyorum buna yönelik yatırımları teşvik edeceğiz. dedi.

Alt yapı yatırımlarında Japonya ile iş birliğini sürdürmek istediklerini kaydeden Erdoğan, Japonya'nın teknik ve mali potansiyelini bir araya getirerek çok güzel sonuçlar elde edebiliriz. Böyle bir dinamiği geliştirebildiğimiz takdirde her iki ülke açısından bir kazan kazan durumu ortaya çıkacaktır dedi.

Türkiye'nin terörle mücadelesine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Burada bir kez daha ifade ediyorum, terörizm bir insanlık suçudur ve tüm dünyaya yönelik bir küresel tehdittir. Terör, hiçbir dini, etnik, kültürel, coğrafi aidiyetle bağdaştırılamaz. Bu yöndeki çabalar teröre destek vermek anlamına gelir. Terörün her türüyle mücadelede aktif çaba harcayan bir ülke olarak uluslararası toplumun terörle mücadelede hiçbir ayırım yapmaması gerektiğini özellikle savunuyoruz. Birleşmiş Milletler ve Terörle Mücadele Küresel Forumu dahil olmak üzere uluslararası düzeyde terörle mücadele eden tüm kurumların bu ilkeli tutumu benimsemeleri gerekiyor. Teröristler gerçekleştirdikleri eylemler ve kullandıkları şiddet yöntemleri nedeniyle bu sıfatı taşımaktadırlar. Bu bakımdan DAİŞ neyse PKK'da odur, Tokyo'da metro istasyonlarına sarin gazı ile saldıranlar da odur. Aralarında hiçbir fark yoktur dedi.

Türkiye'nin teröre karşı kararlı bir mücadele yürüttüğünü ifade eden Erdoğan, Teröristin iyisi kötüsü olmaz. Benim teröristim iyi seninki kötü böyle bir anlayış olamaz, teröristlerin hepsi kötüdür. Bu mücadelede dostlarımızın bizimle dayanışma ve iş birliği içinde olmasını bekliyoruz dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan terörle mücadele ederken diğer yandan da komşuluk ve insanlık vazifesi olarak Suriyeli kardeşlerine kucak açtıklarını belirterek, 2011 yılında başlayan Suriye krizi modern tarihin 2. Dünya Savaşı sonrasındaki en büyük insani dramına yol açtı. Koskoca bir ülke nüfusunun yarısı yerlerinden oldu. 5 milyonu ülke dışında olmak üzere yerlerinden edilen Suriyeli sayısı 12 milyonu buldu ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Hiçbir dini veya etnik köken eğitim, mesleki durum veya gelir düzeyi ayrımı gözetmeksizin tüm mağdurlara kapılarımızı açtık. Bu insanların tüm ihtiyaçlarını hiçbir karşılık beklemeden gidermeye çalışıyoruz. 260 bini sınıra yakın illerimizdeki kamplarda çadır kamplar ve konteynerler olmak üzere, 2 milyonu aşkın şehirlerimizde olmak üzere, toplam Suriyeli 2,2 milyon ülkemizdedir. 300 bin de Iraklı aynı şekilde ülkemizde yaşıyor.Şu ana kadar yaptığımız harcama nedir diye sorarsanız onu da söyleyeyim, 7,8 milyar dolar şu ana kadar harcama yaptık. Bu tablo sürdürülebilir değil. Ben buraya Brüksel'den geliyorum ve orada birçok görüşmeler yaptım. Tabi herkes takdir ediyor, 'sizler dünyada özellikle sığınmacılar noktasında, mülteciler noktasında hiçbir ülkenin yapamadığını yaptınız, bundan dolayı sizleri tebrik ederiz' diyorlar. Tabi biz de kendilerine durumu izah ettik. Tablo bu. Bundan sizler ne kadar yük alacaksınız bu önemli. Türkiye bunu nereye kadar sürdürecek. Bir taraftan sınırlarınızı bu tür sığınmacılara kapatıyorsunuz, 'ölenler Akdeniz'de ölsün' diyorsunuz veya 'Ege'de ölsün' diyorsunuz. Ama biz tam aksine yılbaşından bu yana sadece Akdeniz'de Sahil Güvenlik Komutanlığımızın botlarıyla 60 bin kişiyi kurtardık. Ama diğerleri bunu yapmıyor.

Erdoğan şunları kaydetti Türkiye'nin 7,8 milyar dolar harcamasına uluslararası toplumun katkısı şu ana kadar nedir biliyor musunuz 417 milyon dolar. Halihazırda dünyada en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke haline gelmiş olmamıza rağmen açık kapı politikamızı insani mülahazalarla devam ettiriyoruz, devam ettirmeyi de sürdüreceğiz. Ülkemizdeki Suriyelilere, Iraklılara uluslararası toplum adına, tüm insanlık adına ev sahipliği yapıyoruz. Uluslararası toplumdan bu konudaki yük paylaşımı için ivedilikle adım atmasını bekliyoruz.

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti Bizim biliyorsunuz 'dünya beşten büyüktür' diye ifade ettiğimiz Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yapısına olan itirazımıza Japonya'nın da katıldığına inanıyorum. Çünkü bu beş tane ülkeden bir tanesinin iki dudaklarının arasına sıkışmış bir dünya yönetimi olamaz. Öyleyse Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini kimler oluşturuyorsa, hatta Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu kimler oluşturuyorsa ki şu anda ülke sayısı 196'yı buldu, dolayısıyla bu 196 üyeden Güvenlik Konseyinde dönüşümlü olarak tüm ülkelerin yetki sahibi olmasını defaatle ifade ettim. Böyle 5 tane ülkeye dünyanın kaderini bırakalım, böyle birşey olamaz. Bu adil bir dünya düzeni kurmak değildir. Daha güvenli bir dünya için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Japonya'nın da içinde bulunduğu daha yeni ve kapsamlı bir yapıya kavuşturulması şarttır.?

Erdoğan son olarak Türkiye ile Japonya arasındaki dostluk bağına değinerek, Aramızdaki mesafe uzakta olsa gönül bağımız çok güçlüdür. Doğal afetler gibi zor anlarımızda zaman geçirmeden birbirimize yardım eli uzatmamız bu gönül birlikteliğinin neticesidir. Bu vesileyle 2011 yılında Van'da meydana gelen depremde yardım gönüllüsü olarak çalışırken artçı sarsıntılardan birinde hayatını kaybeden Niyazaki dostumuzu da bir kez daha saygıyla anıyorum. dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Japonya Türkiye Tokyo Politika Güncel Haberler

title