Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (4)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben her sene o bölgedeki (Doğu ve Güneydoğu Anadolu) kanaat önderleriyle en az bir kere, iki kere görüşmeyi şu anda planlamış durumdayım" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ben her sene o bölgedeki (Doğu ve Güneydoğu Anadolu) kanaat önderleriyle en az bir kere, iki kere görüşmeyi şu anda planlamış durumdayım" dedi.

Erdoğan, 24 Tv ve 360 Tv ortak canlı yayınında "Cumhurbaşkanı ile Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Doğu ve Güneydoğu'daki kanaat önderleriyle istişare toplantılarının devam edip etmeyeceğine yönelik soruya, "Devam edecek" yanıtını veren Erdoğan, seçim odaklı bir mesele olmadığı yönündeki soru üzerine Erdoğan, "Hayır, her sene ben o bölgedeki kanaat önderleriyle en az bir kere, iki kere görüşmeyi şu anda planlamış durumdayım" karşılığını verdi.

Terör ve medya ilişkisine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bir defa bu konularda hiçbir zaman samimi olmadılar. Birçok kez belediye başkanlığımdan itibaren başbakanlığım döneminde bunların ileri gelenleri, patronları, genel yayın yönetmenleri benimle görüşürlerdi. Neden sonra bu ilişkiler kesildi. İşte bu tür olaylarda kendilerine 'Niçin sizler de tavır almıyorsunuz? Bu sorun sadece devletin sorunu değil. Sorunun aynı zamanda sizin de sorununuz olması lazım. Bu terör örgütleri yarın sizi de vurabilir' ama ne yazık ki  'Haklısınız, doğrusunuz' demelerine rağmen hiçbir zaman böyle bir tutumun içerisine girmemişlerdir ancak savcılıktan bir yayın yasağı gelirse o zaman böyle bir şeyde yayın yasağına uymuşlardır. Bunları ifade etmek istemiyorum ama diyelim ki ölüm anında yerde yatan vatandaşlar veya başkaları onların resimleri hepsi orada yayınlanıyor. Bu görsel medyada da aynısını görüyoruz, yazılıda da görüyoruz. Tabi mecburen başbakanlığım döneminde de hemen biz burada yargıya başvurmak suretiyle oradan yasak çıkarmaya çalışıyorduk. Kendilerini arayıp, 'Bu doğru olmuyor, şunları durdurun' dediğimizde ne yazık ki bazıları uyuyor ama büyük bir kısmı buna uymuyordu. Çünkü burada onlar reyting endişesi taşıyorlardı. Reyting sebebiyle bunları yapıyorlardı ve bugüne kadar da bu hep böyle geldi. Bugün de böyle gidiyor.

İşte şimdi de bakıyorsunuz yine aynı şekilde terör örgütünün ileri gelenleriyle ilgili çok ciddi yayınlar yapılıyor ve bu yayınlar onların methine yönelik, onların çok da güçlü olmasına yönelik. Çünkü onlar şu anda öyle bir yayın politikası güdüyolar ki bir puanın onlar için çok büyük önemi var. İşte bunu 7 Haziran'da gördük.  Yani 41 puan almış olan bir siyasi parti adeta yok farzedildi ama 13 puan alan sanki seçim kazandı. Olayı böyle takdim ettiler ve bu bakış açısı tabii ki doğru bir bakış açısı değil."

"Doğru hangisiyse bunu yayınla"

"Medya olarak yapmanız gereken ne?" diye soran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Doğruyu yayınlamaktır. Gerçekten doğru hangisiyse bunu yayınla ama böyle bir şey asla söz konusu olmadı. Bunun da bedelini tabi biz millet olarak, ülke olarak çok ağır ödüyoruz. Çünkü biz bir istikrara inanmıştık, bir güvene inanmıştık. Bu istikrar, güven bizi bakın nerelerden aldı, nerelere getirdi. Türkiye dünyada hamdolsun şu anda takdir edilen ve batının 'sessiz devrim' diye nitelendirdiği birçok başarılara imza attı ve atmaya da devam ediyor. Bunlar istedikleri kadar bu kampanyalarını sürdürsünler, bu yine yürüyecek.

Mesela şu benim çok üzüldüğüm konulardan bir tanesi; Anamur'dan Kuzey Kıbrıs'a denizin altından 107 kilometrelik bir boru hattı döşendi. Kalkıp bunu yayınlayamadılar. O malum medya, işte Pensilvanyası olsun yok amiral gemisiymiş bilmem ne filan bunlar olsun. Hiç burada zerre kadar bu konuya girmediler. Hatta daha da ileri gittiler. İşte  balonla daha önce bu taşınmış. Yani balonla taşındı da ne oldu canım? İki balon, üç balon patladı. Bir şeyi yapacaksan bu işi adete kalıcı kılacak bir adımı at, projeyi at. Böyle bir proje gerçekleştir herkes seni takdir etsin."

Bu dev projenin 1 milyar 600 milyon liraya malolduğunu anımsatan Erdoğan, bununla birlikte Kuzey Kıbrıs'ın içme suyuna kavuştuğunu ve gerekirse kullanma suyu olarak da buradan istifade edeceğini söyledi.

"Şimdi eğer 'milliyetçiyiz' diyorsanız, eğer 'millilik' diyorsanız, eğer 'yerli bir anlayış' diyorsanız işte bu, uygulaması bu" diye konuşan Erdoğan, "Lafla bunlar olmuyor ve biz şimdi o uygulamayı yaptık ama bunların işine gelmiyor. Bunu asla gündeme getirmek istemiyorlar. Biz Anamur'daki açılış töreninde Sayın Başbakan ile beraber oradaki halkın gözlerinde o heyecanı, o coşkuyu gördük ama Kuzey Kıbrıs'ta da gördük, aynı heyecanı orada da. Çünkü sık sık su kesintisi  oluyor vesaire" diye konuştu.

Bunun aynı zamanda Kuzey Kıbrıs'a farklı bir güç kattığını ifade eden Erdoğan, "Neydi o farklı güç? Eğer Güney Kıbrıs yarın su noktasında bir sıkıntıya girecekse o zaman bu su aynı zamanda bir barış suyu da olabilir. Onun için de bu görüşmelerin tabi neticesi filan bunların hepsi çok önemli. Fakat tabi Güney Kıbrıs'taki birileri de 'Ay biz o sudan almayız' filan gibi ifadeler de kullanıyor" dedi.

"Yerli ve milli"

"Yerli ve milli" açıklamasının farklı şekilde tevil edilmeye çalışıldığının belirtilerek, yerli ve milli kavramından niye rahatsız olunduğuna yönelik soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Şunu bir defa çok açık, net ortaya koyalım. Bir defa bu iki kavramın da karşılığı şudur? Bağımlı olmak, bağımsız olmak. Eğer siz bağımsız olmakta kararlıysanız bu iki kavramı hayata geçirmeniz lazım. Bizim şimdi Milli Savunma Bakanlığımız vardır değil mi? Nedir bu? Bütün savunma sanayine ait eserlerinizi kendiniz ürettiğiniz gün işte o zaman gerçek manada Milli Savunma Bakanlığı olursunuz, milli olursunuz. Biz geldiğimizde tabi bu oran çok aşağılardaydı, tamamen dışa bağımlıydık. Fakat şimdi hamdolsun gayet iyi bir konuma geldik ve her geçen gün daha da ileri gidiyoruz. İşte ATAK helikopterleri. Şu anda artık kendi helikopterimizi üretir hale geldik ama yine eksiğimiz var onu söyleyeyim. Henüz yüzde 100 değil. Şimdi ATAK  helikopterlerinin motorunu dışarıdan alıyoruz, fakat bunu da üretmenin şu anda çalışmaları bir taraftan yürüyor. Aynı şekilde yerli otomobil konusu gündeme geldi. Yerli otomobilde de şu anda atılmış olan adımlar var. Motoruna varıncaya kadar her şeyini burada yapacak şekilde bu çalışmalar şu anda yürüyor. Şimdi insansız hava aracında yine bu adımlar atıldı. Onda da gayet iyi bir konuma geldik. Şu anda insansız hava aracı üreten firmamız değil, firmalarımız var. Onlar da birbirleriyle rekabet halindeler. O da tabi bize ayrı bir güç katıyor. Aynı şey tankta. Şimdi mesela tank motoru ihalesi yaptık. Yerli firmalarımız şu anda proje çalışmalarını yürütüyorlar. Bu proje çalışmaları bittiği anda artık biz tanklarımızın motorlarını da yapar hale geleceğiz."

"Bunu ben üretiyorsam işte bu milli olmaktır"

Bu arada başka çalışmaların da devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunlar da inşallah olmuş olacak. Aynı şeyi şu anda zırhlı araçlarda mesela yaşıyoruz. Bunlar eskiden hep bizim için ithaldi ve biz birilerinin çöplüğündeki, araç mezarlığındaki araçlarını satın alma yoluna gidiyorduk. Şimdi nedir o zaman millilik? Bunu ben üretiyorsam işte bu milli olmaktır. Yerli noktasına gelince burada doğacak, burada olgunlaşacak ve burada büyüyecek işte bu yerli. Bu konudaki çalışmalarımızı bu şekilde yürütüyoruz."

MİLGEM projesini de anımsatan Erdoğan, "MİLGEM sadece makine hariç diğerleri elektrik elektronik bütün aksamı ASELSAN'da üretiliyor. Aynı şekilde denizaltında sadece makine hariç yine Gölcük'te bunları üretir hale geldik. Bu noktadayız. Yine ASELSAN bizim için biliyorsunuz Kıbrıs harekatından sonra bizim için çok önemli bir çıkış oldu. Çünkü elektrik elektronik bütün bu ürünlerde ASELSAN artık dünyada saygın bir yere ulaşmış bulunuyor. Bu çalışmaları da hakikaten devam ediyor. Mesela şimdi HAVELSAN'ın, TAİ'nin çalışmaları olsun. Kendi uçağımızı üretir hale gelme konumundayız" şeklinde konuştu.

Bunların Türkiye için çok önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, en son Türksat 4B'nin fırlatıldığını söyledi. Bunların kendi uzay sistemleri bakımından da Türkiye'nin önemli adımları olduğunu belirten Erdoğan, "İşte millilik, yerlilik bu. Şimdi bunu dışarıdaki bir defa hazmetmez ama dışarıdakilerin içeride bağlantısı olanları var. Onlar da bunu hazmedemiyor. Niye? Pazar paylaşılacak. Şimdi bu pazarın paylaşılmasını istemiyorlar. Rahatsızlık buradan geliyor. Ben kendilerine direkt kendim söylemişimdir; Türkiye'de bu işi yapanlara 'gel yüzde yüz yerli otomobil üretsene.' Yanaşmadılar" dedi.

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

Recep Tayyip Erdoğan Güney Kıbrıs Türkiye Anamur Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title