Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu" Başladı

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ömer Bozoğlu, "Bir çocuğun en mutlu en huzurlu olabileceği yer aile ortamıdır. Önceliğimiz çocukların ailelerinin yanında bakımının gerçekleştirilebildiği bir programının hayata geçirilmesidir. Yaklaşık 53 bin çocuğumuzu ailelerinin yanında destekliyoruz" dedi.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin kabulünün 25. yılı dolayısıyla, Yüksek Öğretimde Rehberliği Tanıtma ve Rehber Yetiştirme Vakfı (YÖRET) tarafından organize edilen ve İstanbul İsveç Başkonsolosluğu ile İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi'nin katkılarıyla gerçekleştirilen "Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesinde Çocuk Ombudsmanlığı Sempozyumu", İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Santralistanbul Kampüsü'nde başladı.

Burada konuşan Bozoğlu, sempozyuma katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Çocuk haklarına dair sözleşmenin imzalanmasının üzerinden 25 yıl geçtiğini anımsatan Bozoğlu, "Türkiye olarak 1990 yılında kabul ettiğimiz ve 1995 yılında uygulanmasına dair kanunun kabul edildiği bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye'de bununla ilgili olarak birçok alanda düzenleme ve yasal çalışma yapıldı ve çalışmalar devam etmekte. 2002 yılında Avrupa sözleşmesine dair çocuk haklarıyla ilgi sürecin kabul edilmesi, Lahey sözleşmesinin Türkiye'de 2001 yılında kabulü söz konusu. 2005 yılında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun çıkarılmasıyla ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak tüm görevlerimizi yürütmekteyiz" diye konuştu.

Bakanlığın uhdesinde bin 164 kuruluşta, 12 bin 200 civarında çocuğun bakımının üstlenildiğini ifade eden Bozoğlu, şunları kaydetti:

"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2011 yılında kurulmuş olması aslında çocuk hizmetlerine dair sürecin devlet tarafından kurumsal bir çatının altına alınması ayrı önem taşıyor. Bakanlığımızın kurulmasının ardından yetiştirme yurtlarında barınan çocuklar 2013 yılında koyduğumuz hedef doğrultusunda 2014 yılına kadar hiçbir yetişme yurdunda kalmayacak şekilde bir program hayata geçirmek istedik. Kendi yaş ortamlarına daha yakın olan barınma merkezlerinde bakımlarının yapılmasını istedik.

Öncelikle sevgi sitelerinde ve sonrasında çocuk evleri olarak isimlendirdiğimiz normal yaşamın içerisinde, bir apartman dairesinde kendi yaş gruplarından oluşan 5 ve 6 çocuğunun kaldığı evler oluşturduk. Bine yakın evde 5 bine yakın çocuğumuzun bakımları gerçekleştirilmekte. Bu evlerde kalan çocukların akademik başarılarını çok hızlı arttığını, sosyal yaşama dair uyumlarının çok hızlı iyileştiğini gözlemleyebiliyoruz. Bir çocuğun en mutlu, en huzurlu olabileceği yer aile ortamıdır. Önceliğimiz çocukların ailelerinin yanında bakımının gerçekleştirilebildiği bir programının hayata geçirilmesidir. Yaklaşık 53 bin çocuğumuzu ailelerinin yanında destekliyoruz. Çocuğun kendi ailesi yanında bulunması riskliyse ya koruyucu aile ya da evlat edinme yöntemiyle barınmasını sağlamak önceliğimiz arasında."

Bozoğlu, 2013 yılından bu yana 3 bin 780 çocuğun koruyucu aileler tarafından bakıldığını belirtti.

Türkiye'nin Avrupa Birliği devletleri arasında en çok çocuk nüfusa sahip ülke olduğuna dikkati çeken Bozoğlu, "Çocuklar lehine yapılan her iyileşme ve yeniliğin çocukların ülkenin geleceği olmasından hareketle, bunun önemini biliyoruz. Bebek ölüm oranını en hızlı şekilde iyileştiren ülke olma mutluluğuna erişiyoruz. Son 5 yıl içerisinde bu oran binde 26'lardan, binde 11,6'ya evrilen bir süreç. Türkiye eğitimde ilk ve orta okul çocuklarının okulu devam etme seviyesinde yüzde 99'lara varan bir başarıya sahip" ifadelerini kullandı.

Bozoğlu, Suriye, Filistin ve Irak'taki çocukların da haklarının savunulması gerektiğini, etkili ve yetkili kurumların bu çocukların dramlarını tüm dünyaya duyurmasını istedi.

"Biz sözleşmeyi imzaladıktan sonra hemen kendi hukukumuza aktardık"

İsveç İstanbul Başkonsolosu Jens Odlander de ülkesinde çocuk hakları konusunda çalışmalar yürüten birçok kişinin sempozyuma katıldığını dile getirdi. Birleşmiş Millet Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin şu ana kadar yaklaşık 93 ülke tarafından imzalandığını hatırlatan Odlander, "Biz sözleşmeyi imzaladıktan sonra hemen kendi hukukumuza aktardık. Çocukların haklarının korunması üzerinde çalışıyoruz. Çocuk haklarını, hem sosyal hem de cinsiyet eşitliği anlamında değerlendiriyoruz. Çocuk hakları açısından iyi bir seviyedeyiz ve bu konuda birçok ülkeyle bilgi paylaşımı yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Muammer Yıldız da çocuk hakları açısından yasal manada son dönemde ciddi gelişmeler olduğunu söyledi. Kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerin bu konudaki işbirliğinin kendileri çin önemli olduğunu vurgulayan Yıldız, "Milli Eğitim Bakanlığında müfredatta çocuk merkezli, insan odaklı bir program hayata geçirdik. İstanbul'da göreve gelir gelmez kurduğumuz çocuk hakları diye bir birimimiz var. Tüm çalışmalarımızı çocuklarımızın katılımıyla sürdürüyoruz" diye konuştu.

YÖRET Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Erenel, vakfın çocuk hakları konusunda kurulduğu günden bu yana çalışmalar ve projeler yaptığını aktardı. Erenel, Türkiye'nin çocuk hakları konusunda bir hayli yol aldığını anlatarak, "Türkiye'nin bağımsız bir çocuk ombudsmanlığına ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz" dedi

Sempozyumdan

Sempozyuma katılamayan diplomat ve insan hakları aktivisti, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Yüksek Komiseri Thomas Hammarberg'in hazırladığı konuşmayı İsveç İstanbul Başkonsolosu Jens Odlander okudu. YÖRET Vakfı Onursal Başkanı Nüket Atalay'ın da bir konuşma yaptığı sempozyumda, oturumlar halinde "Çocuk Hakları: Kazanımlar, Güçlükler", Çocuk Koruma Politikaları, Sistemler, Uygulamalar","Çocuk Haklarının Hayata Geçirilmesinde ve korumasında Ombudsmanlık", "Türkiye'de Çocuk Haklarının Korunması ve Geliştirilmesinde Ombudsmanlık", "Türkiye'de Çocuk Haklarının Korunması ve Yaygınlaştırması İçin Çocuk Ombudsmanlığı İşlevlerinin Güçlendirilmesi" gibi başlıklar ele alınacak. - İstanbul

Kaynak: AA / Güncel