Haberler

CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'de fezlekesi en fazla olan benim. Bizim de dokunulmazlığımız kalktı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'de fezlekesi en fazla olan benim. Bizim de dokunulmazlığımız kalktı. Biz, korkuyor muyuz? Korkmayacağız. Yılıyor muyuz? Yılmayacağız. Sonuna kadar gideceğiz. Demokrasiden söz ediyoruz. Ben düşüncemi özgürce açıkladığımda, benim hakkımda takibat yapılacaksa, ben kaçacak mıyım? Ben, çıkmalıyım o hakimin önüne düşünce özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu, demokrasinin ne olduğunu anlatmalıyım ona." dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AK Parti yöneticilerinin, terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık yaptığını, iki tarafın da kandan beslendiğini öne sürdü.

Kendisine yumurta atılarak, "Kılıçdaroğlu bunu bir daha söylemez" diye düşünüldüğünü ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Mısır'daki sağır sultan duyuncaya kadar söyleyeceğim. Siz, terör örgütüne yardım ve yataklık yapıyorsunuz. Ağzımdan çıkan her laf için dava açıyorlar ama bunun için korkudan dava açamıyorlar. Neden? Yardım ve yaptıklarını mahkemede ispat edeceğim için korkudan açamıyorlar. Sarayın korkusu da var. Her yerde söyleyeceğiz hiç korkmadan, çekinmeden, belge belge vereceğiz. Dava açmazlarsa, namerttirler. " diye konuştu.

Gelen her şehidin sorumlusunun bu ülkeyi yönetenler olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de vatandaşın can ve mal güvenliğini hükümetin sağlaması gerektiğini bildirdi.

Dokunulmazlıklar konusunun geçen hafta Parlamento'da görüşüldüğünü ve anayasa değişikliğinin geçtiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bazı çevrelerin CHP'yi eleştirdiğini, buna saygılı olduklarını ancak olayların çarpıtılmaması gerektiğini ifade etti.

CHP'nin parti programında, "Kürsü dokunulmazlığı hariç, dokunulmazlıkların kaldırılmasının" yazdığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığını, siyaset yapmanın güvencesi olarak gördüklerini kaydetti.

Kimsenin hakkında, fikrini açıkladığı için soruşturma açılmaması gerektiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişikliği teklifi geldiğinde, "Neden bakanı ve başbakanları buraya dahil etmiyorsunuz?" dediklerini aktardı.

"Kul hakkı yiyenlerin dokunulmazlığı duruyor"

"Benim dokunulmazlığımı kaldırıyorsunuz, eyvallah. Kaldırmazsanız namertsiniz. Peki siz neden kendi dokunulmazlığınızı kaldırmıyorsunuz?" diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Rüşvet ve yolsuzluk yapanlar, kul hakkı yiyenler, malı götürenlerin dokunulmazlığı aynen duruyor. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, hırsızlık yapanlar, kul hakkı yiyenler, malı götürenler, devleti soyanların dokunulmazlığı aynen devam ediyor. Eğer bu içine siniyorsa, bir sorunum yok. İçine sinmiyorsa, gördüğün her AKP milletvekiline 'Bakanların dokunulmazlığı niye kalkmadı?' diye bir sor bakalım. Bakanla, milletvekili dokunulmazlığı arasındaki fark şu, milletvekilinin dokunulmazlığı geçicidir, yani milletvekili olduğu sürecedir. Milletvekilliği biterse, zaten gidip savcıya ifadesini verir. Yani soruşturma erteleniyor, ömür boyu yapılmayacak değil ama bakanlık yapanların dokunulmazlığı bir anlamda ömür boyudur. Bakan da milletvekili de olmasa dokunulmazlığının kaldırılması için parlamentodan karar çıkması gerekiyor. Karar çıkmazsa, malı götürdü, ömür boyu dokunulmazlığı olacak. Aradaki temel fark bu."

Kamuoyunda dokunulmazlıkların sadece HDP'liler için kaldırıldığına yönelik algı yaratılmaya çalışıldığını ileri süren Kemal Kılıçdaroğlu, "Hayır arkadaşlar. CHP'de fezlekesi en fazla olan benim. Bizim de dokunulmazlığımız kalktı. Biz, korkuyor muyuz? Korkmayacağız. Yılıyor muyuz? Yılmayacağız. Sonuna kadar gideceğiz. Demokrasiden söz ediyoruz. Ben düşüncemi özgürce açıkladığımda, benim hakkımda takibat yapılacaksa, ben kaçacak mıyım? Ben, çıkmalıyım o hakimin önüne düşünce özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu, demokrasinin ne olduğunu anlatmalıyım ona." dedi.

"Bir baskı rejimi geliyor"

Kılıçdaroğlu, CHP'nin "Benim dokunulmazlığım var, milletvekilliğim biterse giderim" anlayışını asla benimsemeyeceğini, kurultayda hangi karar alınmışsa, onun gereğinin yapılacağını bildirdi.

Demokrasi için bedel ödenmesi gerektiğine işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir baskı rejimi bütün alanlarda geliyor. Türkiye'nin üzerinde kara bulutların olduğunu kimse unutmasın. Bir baskı rejiminin geldiğini kimse unutmasın. Biz mücadelemizi hak, demokrasi, özgürlükler yolunda yapacağız. 'Efendim bizi hapse atarlarmış' atmazsanız, namertsiniz siz. Demokrasi için ben bedel ödemeyeceğim üniversitedeki akademisyen, gazeteci, aydınlar ödeyecek. Niye sen ödemiyorsun kardeşim? Göze alacağız. Demokrasi için. Ben çocuklarıma, bu ülkenin insanlarına daha güzel bir Türkiye vadettim. Biz çocuklarımıza daha güzel bir Türkiye'yi bırakmayacaksak, niye siyaset yapıyoruz? Hangi gerekçeyle yapıyoruz?"

"Gelen değişiklikte bir yanlış daha var. 20 Mayıs'ta çıktı, bugün 24 Mayıs. Aynı fiili işleyen bir milletvekilinin dokunulmazlığı devam edecek. Eski fiilin dokunulmazlığını kaldırıyor ama yeni fiilin dokunulmazlığı aynen devam edecek. Şimdi sormayacak mısınız bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?" diyen Kılıçdaroğlu, iktidarın amacının, CHP'yi köşeye sıkıştırmak olduğunu iddia etti.

Konuşacaklarını ve bedel ödemekten kormayacaklarını aktaran CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi, insanları sevdiklerini, Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandıracaklarını belirtti.

"Milletvekillerine hukuki destek"

İktidarın, "Terörü, anayasa engeli yüzünden bitiremediğini" söylediğini öne süren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şuraya yazın, bugün ayın 24'ü. Her yerde, gelen her şehit cenazesinde söyleyin. 'Arkadaş ne istedin de yapmadın?' Kanun dedin, kanun çıkardın, anayasa dedin, anayasada değişiklik yaptın. Artık bundan sonra söyleyecek bir tek bahane istemiyoruz. Terörü bunlar bitiremezler, çünkü kandan besleniyorlar. Kandan beslenen birisinin terörü bitirme niyeti zaten hiç olmaz. Ben merak ediyorum. Bundan sonra millete hangi yalanı söyleyecekler? Çünkü yalan bitti bana göre, aklım almıyor. Her şeyi dediler yapıldı, terör bitmedi arttı, kan gölüne döndü Türkiye. Anayasa dediler o da değişti. Bundan sonra terörü bitirmezseniz, iki elim yakanızda olacaktır. Bunun mücadelesini vereceğiz."

Söz konusu değişikliği Anayasa Mahkemesine götürmeyeceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, fezlekesi olan her CHP'li milletvekiline mahkemede, Anayasa Mahkemesinde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bütün hukuki destekleri vereceklerini, demokrasi adına böyle bir mücadele yapacaklarını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, dokunulmazlıkların kaldırılması üzerine, pek çok ülkeden tepkiler geldiğini, karamsar bir tablonun çizildiğini, demokrasi konusunda ciddi endişelerin bulunduğuna vurgu yaparak, bu endişenin, dokunulmazlıkların kaldırılmasından çok, yargının tarafsız durmadığına yönelik olduğunu savundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, yargı tarafsız, bağımsız değilse, siyasi otoritenin emrindeyse, demokrasinin ciddi yara alacağına yönelik kaygı taşıdıklarını, yargının bağımsızlığı üzerine titrediklerini aktardı.

" Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanına eleştiri"

Dokunulmazlıklar konusunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları göz önüne alındığında bir sorunun yaşanmayacağını belirten Kılıçdaroğlu, yargıya, yargının kendisinin saygınlık kazandıracağını kaydetti.

Geçtiğimiz günlerde Yargıtay, Sayıştay ve Danıştay başkanlarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rize'ye gittiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Yargıtay Başkanı ne diyordu? 'Yargıya olan güven yerlerde sürünüyor, yüzde 30'lara düştü.' Bugün anket yapın yüzde 30'un da altına düşmüştür. Şimdi ben bu üç saygıdeğer başkana soruyorum. Yargının saygınlığını korumak sizin göreviniz değil mi? Yargıya güven sağlamak sizin göreviniz değil mi? 'Yargı benim için ayak bağıdır' diyen bir adamın, ayak bağı olmaya neden gidiyorsunuz? Ayakkabı bağı olmaya neden gidiyorsunuz? 'Anayasa Mahkemesine, kararlarına saygı duymuyorum.' diyen bir kişinin arkasında neden el pençe divan duruyorsunuz? Siz, nasıl bunu yapabilirsiniz? Yargıtay, Danıştay, Sayıştay Başkanı, Rize'ye çay içmeye gidiyorsanız, kendi makamlarınızda istediğiniz kadar çay içebilirdiniz. Üstelik 'Ben Anayasa'nın 101'inci maddesine uymuyorum, partiyle olan bağımı kesmiyorum, tarafsızlığa uymuyorum' diyor. Anayasayı ihlal ediyorsun, tarafsızlığa, mahkeme kararlarına uymuyorsun. Peki sizin ne işiniz var orada? Siz, yargının itibarını, saygınlığını ayaklar altına alma konusunda görev mi edindiniz? Size bir görev mi verildi. O kişi cumhurun başkanı değildir, açık ve net söylüyorum bir grubun başkanıdır."

AK Parti'nin hafta sonu yapılan olağanüstü kongresine de değinen Kılıçdaroğlu, "Tam bir askeri disiplin, Kuzey Kore modeli. 'Ayağa kalk', kalkıyorlar, 'otur', oturuyorlar, 'ağla', ağlıyorlar, 'gül', gülüyorlar, 'alkışlayın', alkışlıyorlar. İşin garip tarafı bunlar diyorlar ki 'ülkeye demokrasiyi getireceğiz.' Düşünebiliyor musunuz binlerce kişi, aklını bir kişiye kiraya verecek. 'Ne dersen o olur' diyor. Allah'ın verdiği aklı bir kullan." dedi.

"Firavun düzenini yıkacağız"

Kemal Kılıçdaroğlu, kendi içinde demokrasiyi barındırmayan bir partinin, Türkiye'ye demokrasi getiremeyeceğini tam tersine götüreceğini savundu.

Müslüman ağırlığı olan bir ülkede, parti liderinin tapılacak konuma getirildiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Vecd içinde durmuşlar. Böyle bir şey olabilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan için 'Dokunmak ibadettir, Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplamıştır, ikinci peygamberimizdir' gibi tabirler kullanıldı. Firavun düzenini yıkacağız. Firavun düzeninde hak, adalet, namus, şeref olmaz, bunlar bizim değerlerimizdir. Hakkı da adaleti de namusu da şerefi de siyasete yeniden kazandıracağız." diye konuştu.

"Davutoğlu'nun gidişi, Binali'nin gelişinde parlamentonun bir kararı, etkinliği oldu mu?" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Olmadı. Kimin etkinliği oldu? Birisi çağırdı, 'Evladım, gel buraya.' Yüzde 49,5 oy almışsınız, 23 milyon 600 bin kişi oy vermiş sana, 'ayrıl' diyor, 'emredersin' diyor ayrılıyor. 'İstemiyorum ama madem sen istedin...' Peki 23 milyon 600 bin kişi? 'Onlar da adam mı? Benim için tek bir adam var o da orada oturuyor' diyor. Nasıl bir adam? 'Allah'ın bütün vasıflarını toplamış adam' diyor. Nasıl bir ülke haline geldik? İnançlarda bu kadar yozlaşmayı nasıl sağladık? Ahlaki temellerimiz nasıl bu kadar kökünden sarsıldı emin olun anlamakta zorlanıyorum. Şu olsa kabul ederim, 17-25 Aralık gibi hükümette çok ciddi bir yolsuzluk çıkmıştır ortaya, Davutoğlu'da gitmiş demiştir ki 'Bu kadar yolsuzluğun olduğu bir yerde hükümet olmak ayıptır, ben çekiliyorum, siz başkasını getirin.' Yani ahlaki bir temeli vardır bunun. Var mı böyle bir şey? Hiç yok. Malı götürenin tepelere çıktığı bir süreci yaşıyoruz."

"Bu, birinci saray hükümeti"

64. Cumhuriyet Hükümeti'nin saray darbesiyle yıkıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Nasıl kuruldu bu yeni Hükümet? Bu birinci saray hükümetidir, 65. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti değildir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şu görüşlerini paylaştı:

"Ne dediler? Önce 'düşük profilli bir adam arıyoruz.', sonra 'bıyıklı bir adam arıyoruz.' Çıktı Binali dedi ki, 'vallahi bin desen binerim, in desen inerim, hiçbir derdim yok. Profil arıyorsun, vallahi benden düşük profilli şu grupta bulamazsın.' dedi. 'Üstelik bir şey daha söyleyim, ben onlardan önce zaten bıyıklıydım. Dolayısıyla bin dediğinizde binerim, in dediğinizde inerim hiç endişe yok' dedi. Bunun üzerine davet edilmiş, 'tamam' demiş. 'Bütün AKP milletvekilleri, bakanları içinde en düşük profilli olan sensin, sana hükümeti kurmakla görev veriyorum' dendi. Kurulan birinci saray hükümetinin başbakanı, en düşük profilli adam olarak, Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçmiş oldu. Aslında saray hükümeti demek biraz farklı bir şey, 'saray' denince ödüllendirmek gibi bir şey oluyor. Bin Ali, in Ali hükümeti desek, daha uygun olur."

"Eski başbakanla yenisinin arasında bir fark var" ifadesini kullanan Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Eski Başbakan Davutoğlu getirmesini biliyordu ama götürmesini bilmiyordu. Binali ise hem getirmesini biliyor hem götürmesini. Götürme konusunda Binali'nin eline kimse su dökemez, çünkü o ustalığı saraydan aldı. Asıl ustalık orada, onun çırağı zaten. Onun için diyor zaten; 'İn dediğimde in, 'bin dediğimde bin. Hiç meraklanma, sen in-bin Ali'sin.' Ama Sayın Binali'ye bir tavsiyem var. Malı götürürken gideceksin, nasıl götürdüğünü anlatacaksın ama ayrılırken huzurdan, arka arka ayrılacaksın, sırtını sakın dönme, her an bir bıçak yiyebilirsin."

"Bizde bir söz var; Her ortalık bozulur ama suç ortaklığı bozulmaz" diyen Kılıçdaroğlu, Yıldırım'ın makama oturduğunda söylediği ilk cümlenin, "Yapmamız gereken en önemli iş, fiili durumu yasal hale getirmek ve bu kafa karışıklığını sona erdirmektir." olduğunu aktardı.

"Mal varlığını açıkla"

"Başkanlık sistemi" tartışmalarına değinen Kılıçdaroğlu, "Ne olacakmış başkanlık? Saraydaki emredecek, bunlar yapacaklar, o emredecek hakim karar verecek, o emredecek bunlar istediği kanunu çıkaracaklar, o emredecek aydınlar, gazeteciler hapse atılacak. Adı ne olacak? Başkanlık sistemi. TOBB'da söyledim, yine söylüyorum, Bizim kanımızı dökmeden, bu sistemi getiremezsin." diye konuştu.

Kolektif bir suçun ortadan kaldırılmasının, anayasanın olmadığı bir düzenin getirilmesinin istendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, Kilis'e düşen bombaların, şehit cenazelerinin, çiftçinin derdinin, 17 milyon fakirin, 6 milyon işsizin iktidarın derdi olmadığını savundu.

Türkiye'de fakirliği bitirmenin boynunun borcu olduğunu vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini kaydetti.

"Onlar malı götürmeyi güvence altına almak istiyorlar değişiklik yaparak" diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Buna izin vermeyeceğiz. Bir CHP milletvekili olsa bile izin vermeyeceğiz. Bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi mutlaka getireceğiz, bedeli ne olursa olsun. Bir soru sormak istiyorum. Bir kayığı olmayan adamın nasıl bugün 30 gemisi var, bunu öğrenmek istiyorum? Sayın Binali Yıldırım'a çok açık, net cümlelerle bir çağrı yapıyorum. Kendinin, yakınlarının, ailenin, çocuklarının mal varlığını lütfen açıkla."

(Bitti)

Kaynak: AA / Politika

Kemal Kılıçdaroğlu Binali Yıldırım Yargıtay AK Parti Politika Haberler

title