Haberler

CHP TBMM Grup Toplantısı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; ülke iyi yönetilmiyor, gestapo mantığıyla, muhaberat devleti gibi yönetiliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; ülke iyi yönetilmiyor, gestapo mantığıyla, muhaberat devleti gibi yönetiliyor. Her vatandaşın özel yaşamı mercek altına alınıyor ve o vatandaş fişleniyor, sen bunun hesabını 7 Haziran'da sormak zorundasın, sevgili yurttaşım" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanlığı Sarayı'yla ilgili Ankara Mimarlar Odası'nın açtığı davaya değindi.

Davada Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili Atatürk'ün bir vasiyetinin olduğunun ve binanın bu vasiyete aykırı yapıldığının dile getirildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, mahkemenin ise Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne vasiyeti sorduğunu söyledi.

Genel Müdürlüğün, "Kurumumuzda mahkemede tarafından talep edilen ve davaya konu edilen Atatürk Orman Çiftliği'ne ilişkin herhangi bir vasiyetname bulunmamaktadır" şeklinde bir yazıyı mahkemeye gönderdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün çiftiliği Hazine'ye bağışladığına dair bir yazıyı gösterdi.

Bu yazının Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Trabzon'dan 11 Haziran 1937 tarihinde Başbakanlığa yazılan yazıda, çiftliğin Hazine'ye hibe edildiğini bildirdi.

İkinci sayfada arazinin nasıl kullanılması gerektiğinin de yazdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, 12 Haziran'da ise Başbakan İsmet İnönü'nün Atatürk'e bir teşekkür, şükran telgrafı çektiğini belirtti.

Atatürk'ün de İnönü'ye gönderdiği cevabında "Mevzu bahis olan hediye, yüksek Türk milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm hediye karşısında hiçbir kıymete haiz değildir. Ben icab ettiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bu belge mahkemeye gönderilmiyor. Hangi gerekçeyle göndermiyorsunuz siz? Çanakkale Savaşları'nın 100. yılı. O savaşlarda Gazi Mustafa Kemal'in nasıl mücadele ettiğini biliyoruz. O günün genç askerlerine 'size ölmeyi emrediyorum' diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Diyanet, Çanakkale dolayısıyla camilerde hutbe okutuyor. Güzel bir şey yapıyor ama bir şeyi yapmıyor. En azından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bir rahmet okutur insan. 'Canımı vereyim ben Türkiye için' diyor ve siz onu görmezden geliyorsunuz. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın başında olan kişiye sesleniyorum; bütün devlet büyüklerine rahmet okutmak zorundasınız, özellikle de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına okutmak zorundasınız. Sen acaba mal varlığını bu millete adadın mı? O bu millete adadı. Sen bu millet için mücadele ettin mi? O bu millet için mücadele etti. O koltukta oturuyorsan, oturduğun koltuk da Mustafa Kemal'in sayesindedir. O başında olduğun kurumu kuran da Mustafa Kemal Atatürk'tür. Siz nasıl bu kadar nankör olabilirsiniz? Din adamısınız siz. Herkese sevgiyle yaklaşmak, geçmişimizi yüceltmek, şehit, gazilerimize saygı duymak zorundasınız."

Fidan'ın yeniden MİT Müsteşarlığına getirilmesi

Hakan Fidan'ın yeniden MİT Müsteşarlığına getirilmesine değinen Kılıçdaroğlu, Fidan'ın aday adaylığı için istifa ettiğini, hatta temayül yoklamasına girdiğini aktardı.

Bunların normal süreçler olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları dedi:

"Ama 'ben tekrar dönmek istiyorum' dedikten sonra ertesi gün görevinin başına geliyorsa orada 'dur' deriz. Kanun sadece senin için değil. Bu ülkedeki 77 milyon aynı yasaya tabi. Senin bir özelliğin daha var. MİT'in Müsteşarısın, adında milli olan bir teşkilatın başındasın, milli olmak zorundasın. Siyasal kimliği ortaya çıktıktan sonra, eğilim yoklamasına girdikten sonra, AKP Ankara İl Başkanlığı'nı ziyaret ettikten sonra, o göreve ahlaken dönemezsin, dönmemelisin. O kurumun üzerine hepimizin titremesi gerekiyor, sen o kurumu yıpratıyorsun. O kurumun özel bir yasası var, 5 yıl süre dolmadan görevinden ayrılanlar, 5 yıl geçmeden tekrar görevine dönemiyorlar. Şimdi 17 Nisan 2010'da atandığı söyleniyor, Resmi Gazete yayımlanmadığı için bilmiyoruz, çünkü 18 Nisan 2010'da Hürriyet Gazetesi'ne açıklama yapıyor 'görevimin başındayım' diye. Beş yılı dolmadı. Dolmadığı için istifa etti, geri dönmesi için en az 5 yıla ihtiyaç var. Yasasında özel hüküm var. 'MİT mensupları hakkında kendi kanunları uygulanır' diyor yasada. Sayın Davutoğlu'na açık net çağrı yapıyorum; Sayın Hakan Fidan ne zaman MİT'e atandı, 5 yılı doldu mu dolmadı mı? Bunu açıklasın. Eğer o kuruma saygı duyuyorsa o açıklamayı yapmak zorunda. "

Fişleme iddiaları

Geçtiğimiz hafta grup toplantısında gazetecilere Başbakan Ahmet Davutoğlu'na "Bu ülkenin 77 milyon yurttaşı fişlendi mi fişlenmedi mi sorusunu sorun" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu ancak bu soruyu hiçbir gazetecinin sormadığını gördüğünü belirtti.

"Artık bu ülkede Davutoğlu'na adam gibi soru sorma cesaretine sahip gazeteciler istiyorum" diyen Kılıçdaroğlu, kendilerine her türlü sorunun sorulduğunu bildirdi.

Sorusunu yineleyen Kılıçdaroğlu, "fişleme" kelimesinin ise sözlükte "bir kişiyi izlenmesi gerekenler listesine almak, kayıtlara geçirmek" tanımlandığını açıkladı.

Kılıçdaroğlu, fişleme ile ilgili AK Parti'li Hüseyin Çelik'in 5 Aralık 2013'te "kendi insanınıza yönelik fişlemeyi yapıyorsanız, bu alçaklığın en büyüğüdür" dediğini, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ise 11 Aralık 2013'te "insanların takip edilmesi, özel hayatına girilmesi, kişilik haklarına saygısızlık yapılması fevkalade çirkin, ahlaki noktadan bakarsak, ahlaksızlığın ta kendisidir" dediğini aktardı.

Elinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu'nda bir savcı tarafından düzenlenen bir iddianame bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, iddianamenin mağdurunun ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi olduğunu bildirdi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Savcı ne diyor; 'Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın ülke genelinde, herkese ait istihbarat bilgilerini, sanal ortamda, detaylı veri analizi (Deva-1 ve Deva-2) programı ile toplandığı, program içerisinde ülkedeki herkese ait istihbari, kişisel bilgilerin bulunduğu...' Yani bunu birisi bana anlatsa 'yok canım öyle saçma şey olur mu?' deriz. Biz fişlendiğimizi zaten biliyorduk da 77 milyon niye fişleniyor onu merak ediyoruz. Hadi biz siyasetçiyiz, taksi şoförünü, işadamını, sanayiciyi niye fişliyorsun sen? 77 milyonu fişliyorlar. Neye dayanarak fişliyorlar? Bir kanun maddesine dayanarak. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun Ek 7'nci maddesi. Madde şöyle; 'polis devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirler almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere ülke seviyesinde istihbarat faaliyetinde bulunur. Bu amaçla bilgi toplar değerlendirir, yetkili mercilere ulaştırır.' Neymiş, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı bunları yapıyorlarmış."

İddianamede, "Detaylı Veri Analizi Programında, kişilere ait özel her türlü bilginin yer aldığı, herhangi bir devlete ait (gizli) sır niteliğinde herhangi bir bilgi bulunmadığı"nın da yazdığını aktaran Kılıçdaroğlu, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" ifadesinin hikaye olduğunu savundu.

Özel hayatın fişlendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu fişlemelerden Erdoağan'ın haberi var mıydı?? Tabii ki vardı. Bu fişlemeler dolayısıyla dönemin başbakanlarına servis yapılıyor muydu? Elbette yapılıyordu. Her türlü bilgi veriliyordu. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; Ülke iyi yönetilmiyor, gestapo mantığıyla, muhaberat devleti gibi yönetiliyor. Her vatandaşın özel yaşamı mercek altına alınıyor ve o vatandaş fişleniyor, sen bunun hesabını 7 Haziran'da sormak zorundasın, sevgili yurttaşım" diye konuştu.

"Özel hayatımı merak ediyorsan gel ben sana anlatayım..."

İddianamede suçun "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek" olarak tanımlandığını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Bazı polisler gitmişler Erdoğan'la ve ailesiyle ilgili bilgi toplamışlar. Ne zaman oluyor? 17-25 Aralık'tan sonra. Ondan önce çok iyiler. Al takke ver külah her şey çok iyi gidiyordu. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ndeki bilgileri de çok iyi kullandıklarını biliyoruz, oradan bazı dosyaların AKP Genel Merkezi'ne de gittiğini çok iyi biliyoruz. Ama size sözüm söz, CHP iktidarında benim başbakanlığımda bu tür pespayelikler asla ve asla olmayacaktır. Üstelik 1994'te bir kanun çıktı, bu tür fişlemelerin tamamen kaldırılmasıyla ilgili. Hiçbirisi kaldırılmamış, hepsi burada duruyor. Siz kalkar vatandaşların özel hayatıyla ilgili bilgileri toplarsanız, anayasayı ihlal etmiş olursunuz. Ben o savcıya sormak istiyorum; sevgili savcı senin yeni mi aklın başına geldi. Erdoğan olunca mı davayı açıyorsun. Peki 77 milyon insanın hakkını kim koruyacak. Bizi bütün dünyaya rezil ettiniz siz. Davutoğlu'na söylüyorum; şimdi konuş bakalım, gazeteciler sormadı. Şimdi ben söylüyorum, sen de dinliyorsun. Şimdi çık şu sorunun cevabını ver: 77 milyon yurttaşın özel bilgilerini sen ne yapacaksın. Benim özel hayatımı merak ediyorsan gel ben sana anlatayım, bence hiçbir sakıncası yok. Ama sen vatandaşın özel hayatından ne istiyorsan. O bilgiler, Deva-1 ve Deva-2 programı hangi gerekçeyle tutuluyor. İşte devleti şirket gibi yönetirseniz geldiğiniz nokta budur. Her şeyi satarsanız, vatandaşın özel hayatını da. Sonunda ne olur? 'Eden bulur.' Erdoğan olmasa biz bunları nereden öğrenecektik."

Kılıçdaroğlu, önümüzdeki hafta emeklilerle ilgili projelerini açıklayacağını da bildirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup salonunda ailesi ile Antalya'dan geldiği belirtilen 3 aylık Noyan Çınar isimli bebeği de severek fotoğraf çektirdi.

(Bitti)

Kaynak: AA / Politika

Mustafa Kemal Atatürk Kemal Kılıçdaroğlu Ahmet Davutoğlu Hakan Fidan Politika Güncel Haberler

title