Haberler

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede yaşayan her bireyin, görüşü, inancı, yaşam tarzı, etnik kimliği ne olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan bu toplumu kucaklamadığımız sürece insan hakkı ihlallerini önleyemeyiz" dedi.

Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde İnsan Hakları Haftası kapsamında düzenlenen "Adalet, Barış, Demokrasi İçin Geleceği Birlikte Kuralım" etkinliğine katıldı.

Sinevizyon gösterisinin ardından kürsüye gelen Kılıçdaroğlu, toplantı için bir konuşma metni hazırladığını ancak izlediği filmin kendisini derinden etkilediğini anlattı.

Film nedeniyle konuşma metninin "bir anlamının kalmadığını" söyleyen Kılıçdaroğlu, filmde 12 Eylül darbesi öncesi yaşı büyültülerek idam edilen Erdal Eren'e ilişkin bölümlere dikkati çekti.

Kılıçdaroğlu, "Bir ülkeyi yöneten Başbakanı alıyorsunuz bugün asla ceza yasalarında suçu bile tanımlanmayacak bir alandan çıkarıyorsunuz ve idam ediyorsunuz bir ülkenin Başbakanını. Bunların hiçbirisi doğru değil" ifadesini kullandı.

"Cumartesi Anneleri"nin de filmde yer aldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bir anne için evladın ne kadar önemli olduğunu, biz değil annelerimiz bilirler. Kocaman adamdım, başımı annemin dizine dayardım bazen ve orada huzur bulurdum" dedi.

Türkiye'de insan hakları ihlallerinin ileri boyutlara ulaştığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"İsyan etmemek mümkün değil. Şu soruyu sormaktan kendimi alamıyorum; 1946-2014, demokrasiyi geliştirmemiz gerekirken, demokrasiyi yok etmeye çalışıyoruz. Düşünebiliyor musunuz, halkın oylarıyla gelmiş bir Başbakan çıkıp rahatlıkla milletin önüne şunları söyleyebiliyor, ölen insanlar var, kentine sahip çıkmak isteyen insanlar, bu insanlar öldürülüyor. O sıkılmadan çıkıp şunu rahatlıkla söylüyor; 'Ben talimat verdim öldürsünler diye.' Aynı kişi daha sonra çıkıp şunu rahatlıkla söyleyebiliyor; 'Bu ülkede polis kurşunuyla kimse öldürülmedi.' 456 yurttaş güvenlik güçlerinin silahlarıyla öldürüldü. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, kendi ülkemizin silahıyla 34 çocuğu linç ediyoruz, katlediyoruz, sorumlusu yok. Aykırı düşünen insana tahammül edemiyoruz, oysa düşünmek kadar güzel bir şey yok."

İnsanın doğanın bir parçası olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, doğanın da haklarının savunulması gerektiğini söyledi.

Bir otobüsün egzoz dumanında ısınmaya çalışan Suriyeli kız çocuğun fotoğrafına da atıf yapan Kılıçdaroğlu, bu görüntülerden rahatsız olduğunu dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, "Savaştan kaçtılar, Türkiye'de yaşamak için... Antalya'da 5 çocuk zehirlendi hayatını kaybetti, neden? İnsan hakları evrenselse, ki öyle olmak zorundadır, biz sadece Türkiye'de değil, bütün dünyadaki insan hakları ihlalleriyle ilgilenmek zorundayız. Fakat geldiğimiz nokta, kendi ülkemizin sorununu önce çözelim" diye konuştu.

-"Samsun'dan Adana'ya kadar toplumun yüreğinde bir ateş var"-

CHP'de bir Cezaevi Komisyonu olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, bu komisyonun raporlarını hatırlattı.

İlacını kendisi alamayacak durumda olan hasta mahkumlara dikkati çeken Kılıçdaroğlu, bu kişilerin "kaçar" düşüncesiyle bırakılmadıklarını anlattı.

Toplumun yüreğinde bir sızı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Hakkari'den Edirne'ye, Samsun'dan Adana'ya kadar toplumun yüreğinde bir ateş var. Bizim sorumluluğumuz var. Bu ülkede yaşayan her bireyin, görüşü, inancı, yaşam tarzı, etnik kimliği ne olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan bu toplumu kucaklamadığımız sürece insan hakkı ihlallerini önleyemeyiz. Biz bütün toplumu kucaklamak durumundayız. İnsansa kimliğiyle insandır. Düşüncesiyle insandır, ona saygı duyacağız. Farklı görüşleri dinlemeyi bir anlamda görev sayacağız, bunu yapabilirsek çok önemli bir aşamayı katetmiş oluruz. Biz CHP olarak, nerede bir insan hakkı ihlali varsa onun üzerine gitmeye çalıştık. Hapishanede, meydanda, evde, kırda... İnsanları kucaklamak istiyoruz. Biz 1946'dan bu yana gerçek anlamda demokrasiyi yaşamamış olan bir toplumuz. Demokrasiyi sadece seçimlerde sandığa gidip oy kullanmak zannediyoruz, bu demokrasi değildir. Demokrasi nedir? Bir de şöyle düşünün; sıcak siyasetin doğrudan müdahale etmediği alanlar ne kadar fazla olursa demokrasi o kadar güçlü olur. Eğer medyaya, özgürce haber yapmaması için sıcak siyaset, yani iktidar müdahale ediyorsa orada demokrasi yoktur. Müdahale edemiyorsa, orada demokrasi güçlenir. O nedenle bizim bu alanları genişletmemiz gerekiyor. Her alan iktidarın merceği altında ise orada demokrasi yoktur."

CHP olarak üç büyük devrimi gerçekleştirdiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, dördüncü devrim olarak "özgürlük ve demokrasi" devrimine bu toplumun hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

Bu amaçla yayınladıkları 17 maddelik "özgürlük ve demokrasi manifestosu"na atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Bu maddeler genişleyebilir, hiçbir sorunumuz yok. Bunlar gerçekleştirebilirsek o zaman biz bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getiririz" dedi.

-"Geçmişe baktığımızda bu yönde karnemiz kırık"-

Ülkenin bütün aydınlarının, görüşü ne olursa olsun, demokrasi konusunda ortak ses çıkarmak zorunda olduğunu da açıklayan Kılıçdaroğlu, "İnsan hakkı ihlali konusunda ortak ses çıkarmak zorundadır. Geçmişe baktığımızda bu yönde karnemiz kırık. İnsan hakları ihlali 'benden, benden olmayan' ayrımını asla kabul etmez" diye konuştu.

Etkinlik sonunda insan hakkı ihlalleri konusunda büyük dramlar yaşamış ailelere plaket vereceğini bildiren Kılıçdaroğlu, şunları dedi:

"O plaketler sadece bu ailelerin değil, mazlum olan bütün ailelerin plaketleridir onlar. Onlar temsilen bu plaketleri alacaklar. Kabul buyururlarsa bir anlamda hoşgörü tohumları da ekeceklerdir bu topraklara. Zengin bir kültürümüz var, Yunusumuz var, Mevlanamız var baktığımız zaman. Dönüp o zaman kendimize sormamız gerekiyor Yunusumuz, Mevlanamız varsa neden bu insan hakkı ihlalleri var? İnsan hakkı ihlallerinin olmadığı bir Türkiye diliyorum."

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının ardından moderatörlüğünü CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu'nun yaptığı panele geçildi.

Panele, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, Mazlumder Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ile Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu konuşmacı olarak katıldı.

-Plaket töreni-

Panelin ardından Kılıçdaroğlu, Deniz Gezmiş, Kemal Türkler, Erdal Eren, Vedat Aydın, Behçet Aysan, Yusuf Ekinci, Mehmet Ayvalıtaş ve Ali İsmail Korkmaz'ın ailelerine plaket verdi.

Aileler kürsüye çağrılırken Gezmiş, Türkler, Eren, Korkmaz ve diğerleri kendi isimleriyle anons edildi.

Vedat Aydın'ın kardeşi Veysi Aydın, plaketini aldıktan sonra yaptığı konuşmada, "Özellikle 90'lı yıllardan bugüne yapılan faili meçhul cinayetlerden, hak ihlallerinden sorumluluğu olan hükümetlere sorumluklarını hatırlatıyoruz. Bugün bir etkinliğinde olduğumuz için de CHP'nin bir özeleştiri yapmasını bekliyoruz, mağdurlar olarak..." ifadesini kullandı.

Gezi olayları sırasında Eskişehir'de hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz, kürsüye geldiğinde gözyaşlarına hakim olamadı.

Kılıçdaroğlu'nun elini öpmesine izin vermeyen Emel Korkmaz, "Ben artık hiçbir şey konuşamıyorum. Çünkü aradan 1,5 yıl geçti, Alişim yok. Eskişehir'den gelecek diye bekliyordum, umudumu yitirdim… Bu süreçte bizi yalnız bırakmadığınız için teşekkür ediyorum ve bu plaketi Gezi'de yitirdiğimiz çocuklarımız için alıyorum" dedi. - Ankara

Kaynak: AA / Politika

Kemal Kılıçdaroğlu Vedat Aydın Erdal Eren Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title